‘Unutursam Fısılda’ ya hiç gerek kalmayan bir yıla girdik lömbür lümbür…

2020 gayet basit telefon numarası gibi 20 20

İnşallah hepimize çok kolay bir yıl olur sağlık ve neşe dolu.

Kanal İstanbul’u radyo kanalı anlayan, Libya’yı coğrafi konumunda aramızda deniz olduğunu bilmeyen, askercilik oynamaya gittiğimizi sanan, köpek memesi- kedi tırmığı enfeksiyonu- domuz gribi- kuş nezlesi hastalıklarını hayvancıkların sevimli bir cilvesi sanan, zamların bereketine inanan canım halkımıza gerçekten bir şey olmaz. 

Sağlık ve Neşe bizim nüvemizde genetik bir hediye gibi evelallah…

Bir yıl boyunca içime fenalıklar getiren yazılarımın ardından yılın son haftasını merhem misali yüreğime dokunduran etkinlikleriyle

İSTANBUL DEVLET OPERA VE BALESİ’nin değerli katkılarına, davetlerine, basın danışmanlarının inceliğine çok teşekkür ediyorum.

2019 un son haftasına Kadıköy Belediyesi Süreyya Opera Sahnesi’nde Don Quichotte (Don Kişot)un, gerek sahne dekoru gerekse oyuncu performansıyla ayakta alkışlanan operasıyla başladım. 

Yıl sonu yorgunluğumun rehavetiyle bir yarım rüyada, bir yarım tarihte, bir yarım ise Don Kişot’un dramatik hikayesini sergileyen sahnede gezerken, ruhum mekanın 80 yıllık  nefesiyle alışverişte, gözüm sahnede dekorun bir parçası olan algımdaki en vurucu noktadaydı- atın metalden yapılmış enfes hareketli baş figürü- algıdaki seçiciliğim, adalardaki atların son senelerdeki zulmü ve atları çok sevmemden olabilir.

Don Kişot’un Dulcinee’ye olan derin aşkı ve hüsranı aşağılanışı Gökhan Ürben’in bu karakteri çok iyi yorumlaması, orkestra, kostüm, dekor, koreografi, ışık ve emeği geçen her birim tam notluktu.

Klasik eserler ruhumuza güzel dokunuşlarla, insanlık çıtamızı yükseltir. Savaşçılıktan çıkar barışın derin sukunetine bürünürüz. Yaşamımızı bu yönde sürekli geliştirirsek hayat felsefemizde bu ritme uyar ve deee bizi kimse etkileyemez. Yalın ve özgür oluruz.

Sanatın her kolu bu duruma eşlik eder. Sanat evrenseldir çünkü. Geçmişin gelecekle olan köprüsüdür.

Kitap, müzik, opera, tiyatro, sinema, dansı alışkanlıklarınıza katın. Böylece sokaklarda, gereksiz arayışlarda, alışverişte  alkol veya kötü arayışlarda mutluluğu arama ihtiyacı duymazsınız. Kısırdöngüden çıkmanın en güzel yoludur sanat .

Yılın son gününü Zorlu Performans Sanatları Merkezi’nde ki etkinliğe katılarak kapattım.

İstanbul Devlet Opera ve Balesi Orkestrası’nın 

YENİ YIL KONSERİ ile…

Orkestra Şefi Murat Kodallı’ydı. 

Berk Dalkılıç, A.Murat Erengül, Özgecan Gençer, Hale Soner, Ufuk Toker solist olarak katıldılar.

Bir ara aramıza İstanbul Devlet Opera ve Balesi Çocuk Korosu’da katıldı. Çocukların o cıvıl cıvıl enerjisi bizi daha da coşturdu. Yüreklerimiz umut doldu.

Yeni Yıl Konserlerinde Strauss Kamber ve Düğün gibidir.

(Ouvertüre, Polka, Radetzky tempoyu oldukça yükseğe çıkardı.)

Jingle Bells ve We wish you a Merry Cristmas ile çocukluğumuzun Noel Babası çanlarını çalıp arabasıyla etrafımızda gezerken çıkışta çoğumuzun ağzında- en azından eve gidene kada- o parçalar vardı.

Hepinize Mutlu Yıllar!

O kadar özlüyoruz ki bu dokunuşları bu tınıları.