SALDIRIYA CEVAP

Abone Ol

Türkiye, Cuma gününden beri konuyla ilgili sessiz kaldı. Pazar sabahına kadar resmi açıklama yapılmadı. Pazar sabahı, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, bu saldırı karşısında, itidalli davranılacağını, fevri hareketlerde bulunulmayacağı belirtti. Davutoğlu, “uçağımız, uluslararası hava sahasında düşürüldü. Eğitim ve test uçuşu yapıyordu. Solo uçuş yapıyordu. Görevde olsaydı, tek başına uçmazdı” dedi. Suriye, uçağın uçaksavarla vurulduğunu iddia etti. Kıyıya yakın olduğu iddia edildi. Ancak, Türkiye’de konunun uzmanları, uçağın roketle vurulduğunu iddia ediyorlar. Türkiye, bölgesel ve küresel aktörlerle, uluslararası aktörlerle, uluslararası örgütlerin temsilcileriyle, diplomatik görüşmelerde bulundu.
Suriye Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Cihad Makdisi, Türk uçağının Suriye'nin egemenliğini açıkça ihlal ettiğini öne sürdü. Uçağı vuran uçaksavarların menzilinin yarım kilometre olduğunu belirterek, uçağın, füzelerle vurulmadığını, uçaksavarlarla vurulduğunu savundu. Uçağın, gözle tespit edildiğini iddia etti.  Makdisi, “Türk hükümetinin yaptıklarına rağmen iki halk arasında derin bir sevgi olduğunu, Türk hükümetinin politikalarının rasyonel olmadığını” savundu. Makdisi, NATO toplantısı ile ilgili olarak, “toplantı saldırı amaçlıysa, nasıl ki Türk toprakları, Türk askeri ve ordusu açısından kutsalsa, Suriye toprakları da bizim askerimiz ve ordumuz tarafından kutsaldır” dedi.
Türk tezi ile Suriye tezi taban tabana zıt. Suriyeli muhalifler, silahlandırılıyor. Suriye bir iç savaş yaşıyor. BM gözlemcilerinin görevleri askıya alındı. Türkiye, uzun zamandır, Esad rejiminin değişmesini istiyor, her fırsatta, Suriye halkından yana olduğunu ve hâtta Suriye’nin Türkiye’nin iç işi olduğundan bahsediyor. Suriye’ye askeri müdahale ihtimalinin her gün konuşulduğu bir ortam var. Geçtiğimiz günlerde, Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov'dan Suriye'ye onarım görmüş helikopteri taşıyan gemilerin, İngiltere’de geri çevrilmesini sert bir dille eleştirdi. Lavrov, AB'nin Suriye ambargosuna uymayacaklarını, belirtti. Lavrov, Suriye’ye müdahalenin, felaket olacağını belirtti.
Eğer, uçağımızın düşürülmesi bir saldırı olarak nitelendirilirse, Birleşmiş Milletler Antlaşmasının 51.maddesi açıktır. Güvenlik Konseyi, uluslararası barış ve güvenliğin korunması için gerekli önlemleri alıncaya dek,  saldırıya uğrayan üye, bireysel ya da ortak meşru savunma hakkına sahiptir. Üyelerin bu meşru savunma hakkını kullanırken aldıkları önlemler hemen Güvenlik Konseyi'ne bildirilir. Bu noktada bilinmesi gereken,  Güvenlik Konseyi’nin antlaşma gereğince uluslararası barış ve güvenliğin korunması ya da yeniden kurulması için gerekli göreceği biçimde her an hareket etme yetki ve görevi devam eder. Buna göre, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi karar alıncaya kadar, Türkiye’nin meşru ve bireysel ve ortak savunma hakkı bulunmaktadır. Antlaşmanın 52. maddesine göre, uluslararası barış ve güvenliğin korunmasında, bölgesel anlaşma ya da kuruluşların yerel uyuşmazlıkları Güvenlik Konseyi'ne sunmadan önce, bunları söz konusu anlaşmalar ya da kuruluşlar aracılığıyla ve barışçı yollarla çözmek için çaba harcayacaklardır.
Türkiye, bir NATO üyesidir. Bu bağlamda, NATO’nun Washington Antlaşması’nın 4. maddesi uyarınca, danışma amacıyla toplantı yapılacaktır. Antlaşmanın 5. maddesine gore, taraflar, Kuzey Amerika'da veya Avrupa'da içlerinden bir veya daha çoğuna yöneltilecek silahlı bir saldırının hepsine yöneltilmiş bir saldırı olarak değerlendirileceklerdir. Eğer böyle bir saldırı olursa, BM Yasası'nın 51. maddesinde tanınan bireysel ya da toplu öz savunma hakkını kullanarak, Kuzey Atlantik bölgesinde güvenliği sağlamak ve korumak için bireysel olarak ve diğerleri ile birlikte, silahlı kuvvet kullanımı da dâhil olmak üzere gerekli görülen eylemlerde bulunarak, saldırıya uğrayan taraf ya da taraflara yardımcı olacakları konusunda anlaşmışlardır. Buna göre, böylesi herhangi bir saldırı ve bunun sonucu olarak alınan bütün önlemler derhal Güvenlik Konseyi'ne bildirilecektir. Güvenlik Konseyi, uluslararası barış ve güvenliği sağlamak ve korumak için gerekli önlemleri aldığı zaman, bu önlemlere son verilecektir. Antlaşmanın 6. maddesine göre, taraflardan herhangi birinin işgal kuvvetlerinin üstlenmiş bulunduğu herhangi bir Avrupa toprağında veya Akdeniz'de, ya da Yengeç Dönencesinin kuzeyindeki Kuzey Atlantik bölgesinde bulunan tarafların herhangi birine ait kuvvetlere, gemilere, ya da uçaklara yapılan silahlı saldırı da bu kapsama girmektedir. 
Uluslararası antlaşmalardan doğan hükümler açıktır. Ancak uygulama, uluslararası toplumun teamüllerine göre işleyecektir. ABD, Kasım ayındaki Başkanlık seçimlerinin bitimine kadar, bu konudan uzak duracaktır. Rusya ve Çin, Suriye’ye müdahaleye karşı çıkmaktadırlar. İran, arabuluculuk için elinden geleni yapacaktır. Çünkü, olası bir savaş durumunda, olayların kendi ülkesine de sıçrama olasılığının yüksek olduğunu bilmektedir.