Hayat bir oyun aslında. Sürekli kuralları değişen istikrarsız bir oyun. Belki de özellikle istikrarsız kılınan bir oyun. Öyle bir oyun ki, sanki birilerinin oyuncağı gibi. Öyle büyük bir oyun ki kimse hiçbir şeyin farkında değil. Oyuncular yaşanan her şeyi kaderin cilvesi, takdiri ilahi veya yaşamın gereği addetmiş. Oyunu yönetenler aramızda tebdili kıyafet düzeni kurgulamakla meşgul... Belki onlar da oyunun içinde birer oyuncu ama farkında değiller. Oyunu kurguladıklarını zannediyorlar. Belki onların da üstünde bir oyun kurucu var.. habersizler.

Diyeceksiniz ki nasıl olabilir, aklımız yok ku bizim. Gözümüz görmüyor mu, SALAK MIYIZ.. günü gelince öğreneceğiz.

Öyle güzel manüple ediyorlar ki bizi, yapılan, söylenen herşey bizim iyiliğimiz için zannediyoruz. Öyle bir eğitim sistemi kurgulamışlar ki; Yıllarca beynimizi gereksiz, hiçbir işimize yaramayacak bilgilerle doldurup bizi akıllı ve zeki insanlar olduğumuza inandırdılar. Öyle bir ekonomik düzen kurmuşlar ki; Para içi çalışır, para için ölür olmuşuz. 

Parasız kalma korkusu içinde sürekli o kağıt parçalarını biriktirme psikolojisi içine sokulmuşuz. Biriktirdiklerimizi de saklamak için banka denilen şeyi kurmuşlar oyunu kurgulayanlar, götürüp onlara teslim etmişiz saklasınlar diye. Yani parayı basıyorlar, bizi eşek gibi çalıştırıp karşılığında o bastıkları parayı ücret olarak veriyorlar sonra sen bunu saklayamazsın hırsızı uğursuzu var deyip gel bizim bankaya yatır diyorlar. Senin yatırdığın o parayı bir diğerine kredi olarak veriyorlar. O da aldığı parayı faizi ile kat be kat tekrar bankaya geri ödüyor. Elinde basılı veya dijital bir sayıdan ibaret, senin zannettiğin para elden ele dolaşıyor yine ilk basanın kasasına giriyor.

Aslında herşey ticari bir düzen. Asıl mesele para, asıl mesele enerji, asıl mesele gıda ve su. Asıl mesele güç.

Mesela diyorlar ki yumurta zararlı, tereyağda çok kolesterol var bu damar sertliği yapar, kalp krizi riski oluşturur yemeyin. Bitkisel margarin tüketin. Hepimiz sağlığımız için soframızdan çıkartıyoruz bunları. Paket paket margarin kullanıyoruz. Her yemeğe katıyoruz, ekmeğin üzerine sürüp çocuklara yediriyoruz. 10 yıl sonra da diyorlar ki yumurta ve tereyağ vücuda çok faydalı mutlaka tüketilmeli. Bitkisel margarinde doymuş yağ asitleri var çok zararlı, katiyen kullanmayın. Hani bu sağlıklıydı diğeri zararlıydı... Haydaa bu sefer de sağlıklı olmak için yumuluyoruz yumurtaya, tereyağına. Hatta daha sağlıklı olsun diye en organiğini temin etmeye çalışıyoruz. İşte size en basit örnek.

Öyle güçlüler ki bilim dediğimiz şeyi bile kafalarına göre yönetiyorlar. Her araştırmada kendi ticari çıkarlarına uygun sonuçlar ortaya koyuyorlar. Şimdi de inekler çok ot yiyor, karbon salınımını artırıyor, küresel ısınma tehdidi altındayız, inek yetiştirilmesin diyorlar ve itlaf ediyorlar. İnek yetiştireceğimize yapay et üretelim daha ucuz diyorlar.

Slogan basit.. Herşey sizin iyiliğinizi için. Peki SALAK MIYIZ.. inekler itlaf edilirse, köylü inek beslemeyi bırakırsa bunu da net bir biçimde öğreneceğiz.

Yalancı mıyım?