TGRT HABER Program ve Kurumsal İletişim Müdürü Sait İnanç ile Medya çalışmalarına dair konuştuk. 

Öncelikle bize kendinizden bahseder misiniz?

Öncelikle özel röportajlarınızdaki renkli dünyanızda bana da yer verdiğiniz için size çok teşekkür ederim. 1967 yılında Denizli’nin Çameli kazasında dünyaya geldim. Sudan kökenli olduğumuzu biliyoruz. Büyük dedelerim Osmanlı İmparatorluğu zamanında gelerek  bu güzel coğrafyaya yerleşmişler.  İlk ve orta tahsilimi de burada yaptım burada evlendim. Biri erkek biri kız olmak üzere iki evladım var. 

Neden Medya? 

Çameli; küçük yüksek rakımlı, merkeze uzak ve sıcakkanlı insanların yaşadığı bir belde.  Tabi ki bana dar geliyordu ve lisedeki hocalarımdan birinin ısrarıyla çok geçmeden kendimi İstanbul’da buldum.  Aslında medya aklımdan bile geçmiyordu ama tam da bana göre bir meslekti. Denizli’de yerel basınla aram iyiydi ve zaman zaman onlar için gönüllü muhabirlik yapıyordum.

Medyaya ilk adımı nasıl attınız?

Dediğim gibi Allah rahmet eylesin Haluk Baklan hocamın ısrarıyla kendimi o zamanlar yeni açılan Türkiye’nin ilk özel kanallarından biri olan TGRT ’de buldum. Sene 1993 yılıydı ve her şey herkese yabancıydı. Rahmetli Enver Ören beyle tanıştırıldım  o da beni TGRT’ de işe aldı. Tabi haberci olarak başlamamıştım. Program hazırlıyor yapımcılık yapıyordum. O günleri hatırlayan seyircilerimiz bilirler çok ünlü isimlerle çalıştım. Selin- Ümit Aktan,  Seda Sayan, Gülben Ergen, İzzet Altınmeşe, Muazzez Ersoy, İnci Ertuğrul, Ercü, Seren Serengil, Sümer Ezgü, Sibel Turnagöl bu isimlerin başında geliyor.

Müzik/eğlence, Gezi/magazin, çocuk, yarışma ve spor programları yapımcılığı yaptım. 

Tv nin her dalında yer aldım neredeyse. 

Medya dışında yapmak istediğiniz çalışmalar var mı?

Aslında küçük denemelerim oldu. Ticaret yapmayı seviyorum ama medyanın sihirli dünyası ve yoğun trafiği buna çok müsaade etmiyor. Ben de hep ileri bir tarihe erteledim. Kısmet belki daha sonra…

Mesleğinizde bir rekabet baskısı/etkisi hissediyor musunuz? Eğer hissediyorsanız bu mesleğinize nasıl yansıyor? Bu rekabet ortamının size ve mesleğe olumlu olumsuz etkileri nelerdir?

Bu baskıyı hissetmemek mümkün değil.  Geriden zımba gibi gençler geliyor. Tabi ki onlarla aramızda jenerasyon farkı var. Olaylara bakış açıları daha farklı. Genelde bizim tecrübemiz galip gelse de dijital dünyaya aşina oluşları bizi zorlamıyor değil.

Medya dünyasında bir şeyleri değiştirme şansınız olsa neleri değiştirirdiniz?

Bir kere bizim dünyamız çok kirlendi. Elimde sihirli bir değnek olsa temizlemekle başlardım. Basın ilkeleri ve ahlakı sadece okullarda okutulmak için var artık. Okuldan sonra işe başlayan bir genç öğretilenlerin medyada hiçbir geçerliliğinin olmadığını çabucak görüyor ve sistemin çarkına ayak uyduruyor. Günümüzde hızla yaygınlaşan kişiye özel ahlak anlayışı medyada da hakim. Bana sorarsanız toplumdaki bozulmanın temel nedenlerinden biri milli manevi değerlerimizi görmezden gelen ve geleneksel ahlak kurallarını genel geçer kurallara tercih eden içinde bulunduğumuz medyanın ta kendisi…

Yaptığınız iş için kurs eğitimi şart mı  ya da bu işi yapabilmek için sizce iletişim mezunu olmak gerekli midir?

Kurs görmeden çalışabilmek neredeyse imkansız. İletişim mezunu gençler tercih ediliyor fakat okullarda gördükleri eğitim çok da yeterli olmuyor. Genelde teorik fakat işleyişten uzak bilgilerle donatılıyorlar. İşin pratiğine yönelik çalışmalar belki masraflı olduğu için göz ardı ediliyor.  Şahsen alaylı olanı okullu olana tercih ederim. Bir usta çırak ilişkisi her zaman başarıyı getirir kanaatindeyim. Eskiden eleman lazım olduğunda ustaya sorarlardı şimdi insan kaynakları departmanı alım yapıyor. Maalesef onlarında yapılacak iş hakkında bir fikirleri yok. Göz estetiğine uygun olan adayı seçiyor. 

Kendinizde bir şeyleri değiştirme imkanınız olsa neleri değiştirirdiniz?

Aslında kendimle barışık biriyim. Gülmeyi eğlenmeyi severim. Ölümle dalga geçerim.  Tenimin rengi bile beni ayrıcalıklı yapıyor. İnançlarıma aykırı ama dedikoduya bayılırım. Dolayısıyla böyle iyiyim ben. Bırakın dağınık kalsın…

Medya ile aranız nasıl? Televizyon, internet, gazete, dergi gibi iletişim araçlarından ne şekilde faydalanıyorsunuz? Sosyal medya ile aranız nasıl?

Sadece eğlence maksatlı işimden fırsat kalırsa…

TGRT HABER’ deki çalışmalarınızdan bahseder misiniz? 

TGRT Haber çok eski ve köklü bir kanal. İşinin ehli insanlarla çalışıyoruz.  Tüm haberler ve programlar alanında uzman kadrolar tarafından titizlikle hazırlanıyor. Reytinglere bağlı olarak zaman zaman değişiklikler yapılsa da ortaya çıkan ürünün kalitesinden şüphe etmiyoruz.  

Programlarda nelere dikkat ediyorsunuz? 

Yönetimimizin de talimatları doğrultusunda milli- manevi değerlere saygılı, basın ilke ve ahlakına uygun yayın yapmaya azami gayret ediyoruz.  Otokontrol sistemi gelişmiş bir yapıya sahibiz.  Haber ve programlarımızda olaylara milli bakış açımız kişisel düşüncemizin her zaman önünde yer alır.

Sizce Kurumsal İletişim ülkemizde yeterince algılanıyor mu? Kurumsal İletişim’in püf noktaları nelerdir? 

Kurumsal iletişim, Şirketlerin amaç ve hedeflerine ulaşması için en etkili araçların başında geliyor. Çok iyi anlaşıldığını düşünmüyorum. Reklam ve imaj çalışmalarında, zamanı geldiğinde değişimin gerçekleşmesinde, departmanlar ve çalışanlar arasındaki ortak sinerjinin yakalanmasında pozitif rol oynayabilirseniz işinizi iyi yapıyorsunuz demektir.

İyi televizyon yöneticiliğini  nasıl tarif edersiniz?  

Bir kere çalışanına kıymet veren düşüncelerine ve kişisel hak ve hürriyetlerine (şirketin genel ahlak kurallarının dışına çıkmamak kaydıyla) saygı gösteren, yeni fikirlere açık,  gelişen teknolojiyi yakından takip eden ve adil biri bence iyi bir yöneticidir.

Tgrt Haber personeli bu konuda çok şanslı.

Medyanın dünyadaki stresli meslek alanlarından olduğu ifade ediliyor. Sizce böyle mi? Medyanın stresli yanları neler? 

Her güzelin bir kusuru vardır deriz ya tam da öyle. Kesinlikle en stresli mesleklerden biri. Hem haber hem de program yapımlarında ve yayınlarında stresli zamanlar geçirmemek neredeyse imkansız gibi. Bu nedenle sigara içmeyen yok denecek kadar azdır.  Fakat sonuca ulaştığınızda stresten ve yorgunluğunuzdan eser kalmaz.

Sektörün yönetim kısmında yer alan birisi olarak Yeni Medyanın (Sosyal Medya ve İnternet) Geleneksel Medyayı (Radyo-tv gazete) Yok edeceği söyleniyor siz buna ne dersiniz? Yeni Medya sizce ne yönde ilerleyecek? 

Aslında görünen köy kılavuz istemez. Dijital çağ, sektörü bu yönde yatırım yapmaya ve önlem almaya mecbur kılıyor. Gelecekte de ana akım medyanın internet üzerinden devam edeceği görülüyor. Ancak gelecekte karşı karşıya kalacağımız medya türü geleneksel medyanın tadını verecek mi emin değilim. Detaylardan uzaklaştıkça duygularımızın köreleceğini düşünüyorum.

Boş zamanlarınız nasıl değerlendiriyorsunuz?

Gezmeyi, yeni yerler görmeyi çok severim.  Yeni ortamlar ve faaliyetlere katılırım.

Hayatımın Kitabı/Filmi diyebileceğiniz bir kitap/film var mı?

Aslında kitap okumaya fırsat bulduğum söylenemez. Çok istiyorum fakat böyle bir zamanım yok maalesef. Sinemaya nadiren giderim.  İnsanlar benim hayatımda daha kıymetli bir yere sahip.

KırmızıTürk hakkında neler söylersiniz? 

Çok renkli ve eğlenceli... 

Doğru, dürüst ve ilkeli.

Aradığınız her türlü haberi bulabileceğiniz okurken dinleneceğiniz önemli bir yayın organı…

Gelecek planlarınız nelerdir? Şu an bulunduğunuz konumdan memnun musunuz ve gelecekte kendinizi nerelerde görmek istersiniz?

Geleceğe dair plan yapmam genelde. Daha çok acısıyla tatlısıyla anı yaşamayı ve tadını çıkarmayı severim. 

Son olarak eklemek istediğiniz bir şey, takipçilerinize vermek istediğiniz bir mesaj var mı? 

Bir kaç şey söylemeyi arzu ederim tabi ki. Öncelikle röportajımı okuma inceliğini gösterdikleri için kendilerine saygılarımı arz ediyorum. Milli manevi değerlere saygı gösteren kendi kültürümüzü örfümüzü ananemizi ön planda tutan otokontrol sistemin ne olduğunun farkında olan yayınları takip etsinler. Unutmayın! Haber objektif sunulursa haberdir. 

Röportaj: Cengizhan KAYA