Uluslararası hukuk kurallarındaki gelişmeler ve savaşların siyasi, ekonomik ve sosyal maliyetlerinin kabul edilemez boyutlara ulaşması, Soğuk Savaş sonrası dönemde post-modern savaş yöntemlerinin ortaya çıkmasına neden olduğundan mücadele “vekalet savaşlarıyla” yapılmaktadır. Bu savaşların temel özelliği asimetrik unsurların kullanılmasıdır. Terör örgütleri, mafyalar, gizli servisler ve özel kuvvetlerin kullanıldığı, terörizm ve yumuşak güç savaşlarını ihtiva eden gayrinizami savaşlar; siber savaş, etki odaklı savaş ve yıldız savaşları gibi ileri teknoloji savaşları post- modern savaş yöntemleri içinde yerini almıştır.(*)
Küresel güçlerin bölgeyi paylaşım amacıyla kurguladıkları “vekalet savaşlarıyla” bir anlamda  “Üçüncü Dünya Savaşının” yaşandığı günümüzde meşrui- yetlerini sağlamak ve çıkarlarını muhafaza edebilmek için kullandıkları kavram ve ilkelerle gerçekler örtüşmüyor.
ABD'li senatör John McCain  ile IŞİD lideri Ebubekir Bağdadi'nin  birlikte çekilmiş fotoğraflarına ve IŞİD’in kurulması planlanan “Büyük Kürdistan” için bölgede “etnik arındırmaya” zemin yaratmasına rağmen, IŞİD’e destek veriyor diye başkalarını suçlarlar.
ABD Dışişleri Bakanı John Kerry'nin basın toplantısında bir İtalyan gazeteci hanım “IŞİD’İ SİZ YARATTINIZ” diye bağırarak protesto edince salondaki güvenlik görevlileri tarafından hemen oradan karga tulumba dışarı atılmış.
Gerçek şu ki bugüne kadar teröristlerin hamisi olan devletler, diğer ülkelerdeki yıkıcı, bölücü ve ayrılıkçı hareketleri destekledikleri halde kendi yaptıkları insanlık dışı operasyonları örtmek için “insan hakları”, ve “demokrasi” söylemlerini kullandılar.  Özellikle yurdumuzda bir kısım çevreler de bunların maşası oldular.
ABD’nin Irak’ı işgaliyle başlayıp Suriye ile devam eden çevremizdeki yangın, milyonlarca insanın evini barkını terketmesine, mülteci olarak Akedeniz’in ve Ege’nin soğuk sularında boğulmasına  ve yüzbinlerce insanın hayatına malolmasına rağmen, sahte barış güvercinleri ortada yoklar.
Güneydoğuda bazı yerleşim merkezlerinde şehirleri savaş alanına çevirip Suriyeleştirmeye çalışan terör örgütünün yaptıklarını görmezden gelirler, okulları, hastaneleri, ambulansları yakıp yıkanlara karşı tek bir söz etmedikleri gibi, devleti suçlayıcı bildiriler yayınlamaktan da geri durmazlar.
Kendi çıkarlarını gerçekleştirmek ve barış görüşmeleri öncesi Esad’ın egemenlik alanını genişletmek amacıyla Suriye'de  IŞİD hedefleri yerine muhalifleri vuran Rusya ise şimdi de Halep bölgesindeki sivilleri acımasızca katletmeye başladı. Sürekli Türkiye’ye gelip, pkk yan- daşlarıyla işbirliği yapmaktan utanmayan ve Türkiye’ye ayar vermeye çalışan Sahte Barış Güvercinlerinden yine ses yok...
Güneydoğu illerimizde Türkiye’yi işgalci olmakla suçlayan ve dünya çapındaki solcu savaşçılardan Türkiye'ye giderek Türk güvenlik güçlerine karşı direnmesi istenmesine rağmen, “Sahte Barış Güvercinleri” ortada görünmezler.
IŞİD’e karşı mücadele etme bahanesiyle PKK’nın Suriye kolu YPG’ye Nato’da müttefik olduğumuz ABD de dahil Rusya’nın da içinde olduğu bir çok ülkenin vediği silahlar, Türkiye’de asker ve polisimizi şehit ederken “Sahte Barış Gü- vercinleri” kör, sağır ve dilsiz olurlar.
Halep'in kuzeyinde Türkiye sınırında güvenli bölge ilan edilmesi planlanan Azez-Cerablus hattında bir yandan PYD, öte yandan Rus bombardımanlarıyla siviller katledilirken , “Sahte Barış Güvercinleri” yine yokturlar.
Biri öldürülüp, diğeri yakalanan ve bölgede beş paralı keskin nişancının varlığına, terör örgütü ve yandaşlarının yalan ve iftira ile toplumu yanıltmak amacıyla yaralılara ulaşamıyoruz bahanesine ve yardıma giden ambulanslara ateş açmalarına rağmen “Sahte Barış Güvercinleri” tarafından ses çıkmaz.
Bu durumda “Kimsiniz, kime hizmet ediyorsunuz, amacınız Türkiye’yi de Suriyeleştirerek kan gölüne çevirmekmidir?” diye sormaya hakkımız vardır...
(*)- www.bilgesam.org / Atilla Sandıklı- yeniyuzyil gazetesi