Şahıslaşan Kurumlar Ve Terör Zafiyeti

Abone Ol
Evet, sevgili dostlar Terörle zamanında aktif mücadele edenler sudan sebep uydurma bahaneler ile görevden alınıyor. Hükümet yanlış yönlendirmeler ve haksız fişlemeler ile birçok kişiyi mağdur etmiş ve bir nevi Terörle Mücadele edilmemesi ve sözde çözüm süreci bünyesinde edenleri de uyarma mahiyetinde bir iş yapmıştır. Böyle yaparak Terörle Mücadele edilmesini teşvik etmek yerine İnsanları Mücadele etmeme konusunda son derece yanlış ve tutumsuz bir durum sergilemiştir. Derhal bu hatadan dönülmeli diye düşünüyorum. Kötü olanları görevini kötüye kullananları tabii ki görevden almak lazımdır ancak bunu yaparken yanlış yönlendirmelere mahal vermeden ve en düzgün ve Hukuka ve de Hukuk kurallarına uygun bir şekilde yapmak son derece önemlidir.
Bu arada Emniyet İstihbarat’ta görevden alınmalar başlarken ben çok önceden geçen yılın Mayıs ayında ‘’Derin Tasfiye’’ adında bir yazı kaleme almıştım. Bu yazıda yapılanlar ve yapılacak olanlar konusunda da uyarılarda bulunmuştum. Ancak dediklerimde haklı çıktım ve ipe sapa gelmez bahaneler ile Emniyet’teki itibarsızlaştırma operasyonları tam hız devam etti. Bu Polislerin iadeyi itibarı mutlaka geri verilmelidir. En azından Memlekette doğru çalışanlara hak ettiği değeri vermezsek, doğru çalışacak adam bulamayız. Her zaman söylerim Devlet hata yapmaz, Devlet’in adamları hata yapar… Bu olayda da Devlet için Vatan için Terörle Mücadele’de aktif görev almış kişileri de bu şekilde görevden alarak itibarsızlaştırmak hiç doğru bir yaklaşım değildir. Hatanın neresinden dönülürse dönülsün kardır. Herhangi bir makama sırf benim adamım olsun ne olursa olsun anlayışı ile makamın ağırlığını kaldıramayan adamlar göreve getirilirse kaos ortamı kaçınılmaz olur. Makamı ehli kişilere vermek en uygunudur. Eğer bir yerde zulüm varsa o yerde birlik ve dirliği asla sağlayamazsınız. Bu Hukuk dışı görevden alınmalar bir an önce durdurulmalı ve Hak edene hak ettiği verilmelidir. Sözde çözüm süreci bünyesinde Askeriyeden sonra Emniyet’e de planlı bir operasyon yapılıyorsa vah vah vah! İlla bir örgüt aranıyorsa ‘’Selam ve Tevhid’’ örgütüne bakılsın. Bu örgüt nasılda Devlet’in kılcal damarlarına nüfuz etmeye çalışıyor ortaya çıkar. Bu örgüt Savama ajanlarının yoğun bir çalışması ile Türkiye üzerinde ki karanlık emellerini (Acem Hakimiyeti) hayata geçirmek için kullanılmaktadır. Son beş yılda Türkiye’deki İran etkinliğini görmek için ülkemizdeki Savama ajanlarının sayısı ve yapılanlar en güzel örneği teşkil eder. Selam ve Tevhid Örgütü ile alakalı önemli tespitler de bulunan ve Devlet’te çok önemli başarılara imza atan İç İşleri Eski Bakanı Sn. Saadettin Tantan’ın şu değerlendirmeleri çok önemlidir: ‘’Selam ve Tevhid örgütü hayali bir örgüt değil. İran İslam devriminden sonra o günkü İranlı yöneticiler özel bir bakanlık kurup devrim ihracına başladılar. O günkü enformasyon savaşlarında Türkiye'den bu devrime ilgi duyan gençler oraya gidip eğitimler aldılar. Bu eğitim alan gençler zaman içinde örgütsel yapılar içinde eylemlerde ortaya çıktılar. Uyuyan örgüt olarak görünüyor fakat eylemlerle açığa çıkıyor. Adli ve güvenlik arşivlerinde bunları görebilirsiniz. Ayrıca bu örgütün yaptığı eylemler de var. Aydınların öldürülmesi en belirgin eylemlerinden biri. Uğur Mumcu, Bahriye Üçok, Muammer Aksoy cinayetleri gibi. Bir de başörtüsü eylemleri var. Beyazıt Camii'nin, İstanbul Üniversitesi'nin önünde başörtüsü eylemlerinde bunları görüyorduk. AKP'yi de zaten iktidara taşıyan bu başörtüsü eylemleridir. Yani böyle bir örgüt var. İştirak ettikleri eylemlerden ceza bile aldılar. Yargıtay da bu cezaları onamıştı.’’ Evet, sevgili dostlar Devlet içinde geldiği makamlarda bu Ülke için yaptığı hizmetlerde her zaman takdir ile anılan Sn. Saadettin Tantan’ın bu örgüt için söyledikleri hiç de yabana atılacak cinsten değildir. Umarım hükümet ve yetkililer bu ve buna benzer örgütler ile aktif mücadele ederek gereğini yaparlar. Devlet’e karşı kim suç işliyorsa, kim bu Milletin istikbali üzerine kara bulut oluyorsa cezasını çeksin ama ne olursa olsun kurunun yanında yaşı yakmayalım!
Ve son söz: ‘’Devlet’te erken vardır, geç yoktur’’