(Şu Türk, bu Ermeni, şu Müslüman, bu Gayr-i Müslim gibi yersiz ve de mantıksız ayırımlarına hiç mi hiç yer vermeden, Ramazan-ı Şerifimizi birlikte kutlamamızı lütfederek, iftarlara davetle, birlikte oruç açmayı lütfetmişler ve tabii ki, ?Şeker Bayramımızda da? aynı içten âlâkayı göstermekle, şereflere gark etmişlerdir.) Dolayısıyla sonsuz teşekkürlerimle birlikte, İslâm kardeşlerim ve mensubu bulunduğum yüce Türk Milletinin bayramını kutlar ve daha nice mutlu bayramlara erişmesini Ulu Allah?tan dilerim efendim. Gelelim makalemin konusuna ki, hayli düşünülmesi icap eden bir faktör olmasına rağmen, gördüğüm kadarı ile pek ciddiye alınmamakta ve tek tük anlayanı da; kendi tercihi açısından değerlendirmekte, siyasî çizgisi ne ise ona göre değerlendirip, halkımıza aktarmaktadır... Sizlere aktarmak istediğim, ?Kur?ân-ı Kerim?in kopyasını yakmak isteyen şu malûm Amerikalı sözde papaz veya sözde rahip olarak basın tarafından bizlere aktarılan ruh hastası şahısın hikâyesi ve milletimize karşı kahpece uygulanan siyasî tezgâhtır... Gerçi bu yeni bir şey olmayıp, tarih boyunca uygulanmış ve aslen Türk olmayan bazı unsurlar tarafından da Türk adını kendilerine kalkan edinerek, yalan yanlış ifadelerle halkımız da değil, Devletimiz dahi zaafa uğratılabilmiştir... Böylesi hayati meselelerde sorumsuzca davranan veya böylesi meseleleri kendi inandığı siyasî gaye doğrultusunda değerlendirmeye çalışanların, ne korkunç hadiselere zemin hazırlamış olduklarını bir nebze olsun düşünebilseler, herhâlde böylesi vicdansızlıklara mahâl bırakmaz, hele hele böylesine tehlikeli davranışlara girişen gayr-i İslâm olanlar ise daha da hassas davranıp, bir takım polemiklere girişmezler!.. Zira, cihan tarihi böylesi hatalar yüzünden nice, nice facialara zemin teşkil eden vak?alarla doludur... Bendeniz ne bahsi geçen o siyasî maşa olmuş ruh hastasına ve ne de sebep olduğu düşüncesi yüzünden meydana getirilen münazaralara da iştirak etmiş değilim. Çünkü, benim açımdan hemen hiçbir değer teşkil etmemekte olan bir ruh hastasının düşüncesi veya inancı da hiçbir değer teşkil etmez. Böylesi insanlar hakkında yapılacak tek hareket, onları biran evvel tıbbi tedaviye tabi kılmaktır. Kalanı laf-ı güzaf olmaktan ileri gitmez... Dolayısıyla, hemen konuya geçiyorum: ABD kanunlarına göre uyarlanan ve ABD?de uygulanan bir takım garip, inanç ve icraatların tümü sadece ve sadece ABD?yi ve ABD devletini âlâkadar eder. Dolayısıyla ABD?de uygulanan ferdi kuruluşlara göre ne Hıristiyanlık ne İslâmiyet ve ne de bir başka din şu veya bu sebeple ne tenkit edilebilir ve ne de aykırı inançlara âlet. Hıristiyanlık resmi dört mezhep?i olan dört hak kitabından birisidir. Peygamberi Hz. İsa (AS) dır. Mezkûr mezhepler ise şunlardır: (Ortodoksluk, Gregoryanlık, Katoliklik ve Protestanlık.) Kayda geçtiğim dört mezhep dışında hemen hiçbir özel kuruluş, Hıristiyanlık adına herhangi bir yorumda dahi bulunamaz. Hıristiyan din adamlarına gelince... Hıristiyan din adamları, adları zikredilen dört mezhep?in birer hizmetkârıdır. Yani, hemen hiçbir papaz veya rahip bağımsız değildir ve zaten bağımsız kilise olmaz, olamaz! Nasıl bağımsız ve ferdi (camiî) olamazsa, bağımsız kilise de asla olamaz. Bu akım ABD?de meydana çıkmış ve Hıristiyanlığın baltalanabilmesi ile ?İslâm ve Hıristiyan? düşmanlığı aşılanarak, iki meşru dinin mensuplarını yek diğerine düşman kılabilmek gayesiyle tezgâhlanan musibetliklerdir... ?Milliyet Gazetesi? Yazarı, (Sami Kohen) Efendi, Musevi Dinine mensup bir vatandaş olmasına rağmen, bu meseleye eğilmiş ve (ÇILGIN PAPAZ DURDURULMALI) başlığı ile konuya eğilmekte ve sözde çareler sunmaktadır... Bakınız: (10 Eylül 2010 Cuma tarihli Milliyet.) Hıristiyanlık meşru ve evrensel bir dindir. Aynen Hz. Musa dini gibi. Öyle ferdi davranış ve icraatlara âlet edilebilecek basit veya gizli bir misyon değildir. Ne ABD Devlet Başkanı ve ne de bir başka devletin üst düzey temsilcisi bu konuda sözde rahip, Terry Jones?u, Hıristiyan Dininin temsilcisi sayamaz. Bu doğrudan yalan olur ve bir siyasî maksadın ürünü olmaktan ileri gidemez. ABD uzun yıllardır ki ?Cihan Hâkimiyeti? peşinde koşmakta ve iyice tetkik edilecek olunsa: ?Birinci ve İkinci Cihan Harplerinin? de bu gayenin ürünü olarak meydana getirildiği açıklıkla görülebilir. ?Siyonistlerin Büyük İsrail hayâli? ise bu menhus plânın bir parçası olarak meydana getirilmiş olduğu ise asla unutulmamalıdır. ABD?deki bir takım sapık inançları, sapık kuruluşları vs. adeta bütün dünyanın bir parçasıymış gözü ile görüp, değerlendirmek hataların en büyüğü demektir. Türk Milletinden hemen bir çok şey çoğu zaman saklanmış meseleler bu aziz millete ?siyasî ideolojilere? paralel olarak aktarılmıştır. Şayet öyle olmazsa; ?Ne Varlık Vergisi ve ne de 6-7 Eylül Hadiseleri? ülkemizin yakın tarihine birer talihsiz kayıt olarak geçmezdi... Bir ayrı husus da şudur: Papaz Kilise?de ayin idare eden din adamıdır ve mensubu bulunduğu Mezhep?i temsil eder. Rahip ise bütün hayatını Hz. Allah ve Hz. İsa?ya adamış ve kilise vaizi bir din görevlisidir. Ruhban sınıfının bu iki Ruhanisinden ayrı bir de kendilerini Hz. Allah ve Hz. İsa?ya adamış ?Rahibeler? mevcuttur ki, ülkemizde onların varlığı ile alay edebilen sözde aydın siyasiler de çıkabilmiştir!... Bütün bunların asıl sebebi bizim halkımızın İslâm Dini başta olmak üzere dinler konusunda yeteri derecede aydınlatılmamış olması ki, bu maalesef doğrudur. Gayr-ı İslâm bazı kimselerin, kendi menfaatleri paralelinde istifade etmelerine yaramaktadır. Ülkemizde İslâmi Camia?nın büyük bir kısmı, Hıristiyan Dinini, doğrudan İslâm Dini?nin düşmanı olarak tanımlamakta ve bu sebeple hemen her Hıristiyan?ı düşman, Kilisesi?nin Putperest Tapınağı olduğu inancını taşımaktadır ki, bu tamamen yanlış bir yargının, yanlış bir bilginin ürünüdür. Açıkça yazıyorum. Türkiye bazı yanlış yönlendirmelerin, yanlış bilgilendirilmelerin meydana getirdiği halk arasındaki inanç sürtüşmeleri, ülkemizin istikbâli açısından hiç de hayırlı bir yarınlar müjdelememektedir!... Soruyorum: Ben şahsen bir arsa satın alıp, orada sözde bir ibadethâne tesis etsem ve de kendimi bu sözde ibadethâne?nin Papazı veya Rahibi ilân etsem, buna devletimiz onay verir mi?... Böylesine bir yanlış davranışı Hıristiyanlığa mal ederek, (ÇILGIN PAPAZI DURDURMALI) gibi tabirler kullanmak doğru mudur? Biz Hıristiyanlar olarak, İsrailli din adamlarının Kudüs?te bir takım menfi icraatlarda bulundukları esnada hiç (ÇILGIN HAHAM) tabiri kullandık mı!.. Ülkemizde bir azınlığa pek aşırı müsamaha gösterilmektedir ve böylece onun mensuplarının da diledikleri şekilde başkalarının inançlarına saygısızca davranmalarına, onların inançlarını diledikleri şekilde göstermeye çalışmalarına zemin hazırlamaktadır. Bu durum önlenmelidir. Zira, en azından Millî Birlik ve Beraberliğimiz için elzemdir. Önemli not: Bu makale, (12 Eylül 2010 Pazar) günü yazılmıştır.