Değerli Okuyucular,

Biz insanoğlu, herşeyi nede çabuk unutuyor ve nankör oluyoruz. Hele bu anne- babamıza karşı bir duyarsızlıksa o zaman gel de yanma. İzlediğim bir video da bir babanın çocuklarına karşı olan feryadını gözyaşlarıyla izledim. Adamın hanımı vefat edince, yaşlı adam çocukları tarafında istememiş ve şöyle anlatıyor: " Bir gün çocuklarımın evine gidince kapılar yüzüme açılmadı. Ve ben belediye başkanının yanına gidip yardım istedim. Ve beni buraya getirdiler. Allah devletimizden razı olsun sekiz yıldır bu huzur evinde yaşıyorum. Sekiz yıldır hiç bir evladım ne beni aradı, ne de sordular. Ameliyat olacaktım büyük oğlumu aradılar oğlum telefonu yüzümüze kapattı.Bu mu evlatlık?" diye isyan ediyordu amca.

Evet, bu mu evlatlık? Yaşlı adamın tam yedi evladı ve on yedi torunu varmış. Ve maalesef babalarını huzur evine atmışlar. Ne arıyor ne de sormuşlar. Yazık!!! Birde adam mallarının hepsini de evlatlarının üzerine yapmış. Yapmış fakat yaptığına pişman olmuştu. İsyan ediyordu:  " Siz siz olun yaşarken sakın elinizdeki mallarınızı evlatlarınızın üzerine yapmayın. Ben yaptım bakın beni sokağa attılar. Mallarım elimde olsaydı en azından benim hayat güvencem olurdu. Barınacağım bir evim olurdu.Sekiz yıldır ben bu huzur evinde yaşıyorum. Ne gelenim var, ne de soranım. Hiç bir evladım beni sormaz oldu.Bari bana ağaçlarımın meyvelerini getirseler idi. Torunlarımın yüzlerine hasret kaldım." diyordu. Gözyaşları içinde yaşadıklarını anlatıyordu.

Bu nasıl bir vicdan? Bu nasıl insanlık? Böyle nereye gidiyoruz? Bugün ananıza- babanıza sahip çıkmasanız, kim onlara sahip çıkacak? Yine Allah (c.c) devletten razı olsun ki böyle kimsesiz insanlarımıza sahip çıkıyor. 

Bizleri gecesini gündüzüne katarak bakan, yemedigini yediren, bizleri o sımsıcak kanatlarının altına alan anamıza- babamıza ne kadar şükür etsek azdır. Bizleri, zor imkanlar da perişan ettirmeden yaşatan babaların- anaların yeri yanıbaşımızdır. Ben annemi, bundan iki yıl önce yani 2018' yılında 16 Şubat' a kaybettim. Babamı da, 2020' nın 16 Şubat'ında kaybettim.  Çok şükür onlara karşı birgün " öf" bile demedik. Onlara karşı saygımız hiç bitmedi. Evden çıkarken ellerini öper, eve girerken tekrar ellerinden öperdik. Annemin, babamıza karşı gösterdiği sevgi ve saygıyla büyüdük. İşte bizler böyle yetiştirildik. Ailede hep bu saygı ve görgü çerçevesinde büyüdük. Şimdikilerine baktığımızda karı -koca arasında saygının 'S' sini görmek ne mümkün. Tabiki buda çocuklara yansımaktadır. Ve çocukların anaya- babaya karşıda saygı ve sevgisi de kalmıyor. Oturulan odaya baba veya anne girdimi," öf! yine mi bu geldi!" lafları havada oynamaya başlar. Burada bunu söylemekten yarar buluyorum. Çocuklarımızın yetiştirme tarzı biz ebeveynlere bağlı. Çocuklar bizim eserimizdir. Çünkü ben çocukları hep bir sanata benzetmişimdir. Çocuğunuzu nasıl yetiştirir iseniz

ilerde yetiştirmiş olduğunuz eseriniz karşınıza öyle çıkacaktır. İyi eser veya kötü eser. Çocuklarımız hayata yetiştirecegimiz en güzel sanattır. 

Anneniz- babanız hayatta yaşıyorlar ise sizler çok zengin ve çok şanslısınız. Onları doya doya sevin, sarılın. Bugün onlar var olabilirler. Fakat unutmayın ki ölüm insandan uzak değil. Her an onları kaybedebilirsiniz. Onun için büyüklerinizin varlıklarını iyi değerlendirin. Bilgilerinden, hayat tecrübesinden yararlanın. Geleceğinize ışık tutacaktır onlar. 

Onları omuzlarımızdan ne kadar taşıyabilirsek yine de onların hakları ödenmez. Bir atasözü var: " Bir baba evladına bir bahçe bağ bırakmış, evladı dönüp, ona bağdan bir salkım üzüm vermemiş." İşte tam bu devri yaşıyoruz ve görüyoruz. Bugün atalarınıza nasıl davranırsanız,  unutmayın ki yarın çocuklarınızda sizlere öyle davranacaklardır. İnsanoğlu olarak hiç birimiz dünyalı olmayacağız. Hepimiz bu fâni dünyada göçüp gideceğiz. Ne malın seninle gelecek, ne de mülkün seni ebedi dünyanın hesabından kurtaracaktır.

Kur'an-ı Kerim' de, babalar ve analar hakkında şöyle buyuruyor:

" Rabbin, kendisinden başkasına asla ibadet etmemenizi, anaya- babaya iyi davranmanızı kesin olarak emretti. Eğer onlardan biri, yâda her ikisi senin yanında ihtiyarlık çağına ulaşırsa, sakın onlara " öf !" bile deme; onları azarlama; onlara tatlı ve güzel söz söyle." ( İsra-23)

" İnsana da anne- babasına iyi davranmasını emrettik. Annesi onu her gün biraz daha güçsüz düşerek karnında taşımıştır. Onun sütten kesilmesi de iki yıl içinde olur. ( işte onun için) insana şöyle emrettik. " Bana ve annene- babana şükret. Dönüş babadır." ( Lokman- 14)

 Değerli büyüklerimizin kıymetini bileceğiz. Onların varlığı bizlere ağır gelmesin. Sizleri büyütürken sizin varlığınız onlara ağır gelmedi ise onların varlıkları da sizlere ağır gelmesin. Bir evde bir büyüğünün ( anne-babanın) bulunması o evin bereketıdır. Onların duasından mahrum kalmayın. Onlar yanınızda olmasa da duaları hep sizinledır unutmayın.

Allah'a emanet olun.