Türkiye’deki sağlık hizmetleri son sekiz on yıl içinde ciddi gelişmeler kaydetti ve vatandaşlar daha çabuk, kaliteli ve daha etkin sağlık hizmetleri almaya başladı.
Hastane, doktor ve ilaç ediniminde halkı rahatlatan bir dizi olumlu adımlar atıldı.
Vatandaş’ta seçimlerde bunu asla unutmadı ve takdirini oylarıyla gösterdi.
Önceki dönemlerde hiç görmediği kadar kolaylılar ve sağlık imkanları gördü vatandaş.
Bu madalyonun bir yüzü tabi ki...
Peki ya diğer yüzü ?
Hükümet bu imkanları sağlarken kesenin ağzını sonuna kadar açmak zorunda kalmış ve hesap kitap konusunu bir kenara atarak olayların akışını izler konumda kalmıştı.
Çünkü bu hizmetler takdir görüyor ve oy oranına da yansıyordu!
Ancak bir taraftan da SGK (Sosyal güvenlik Kurumu) açıkları başta olmak üzere fatura şiştikçe şişiyordu
Ta ki son bir iki yıl öncesine kadar sabırla beklendi
Hükümet dur demenin zamanı geldiğini farketti ancak bir kez ok yaydan çıkmıştı.
Geri dönmek zordu, nasıl izah edilecekti aksamalar?
O nedenle frene yavaş yavaş bastılar ama yavaşlamanın etkisi süratli ve sarsıcı oldu.
Nasıl mı?
Bazı ilaçlar karaborsaya düştüğü için vatandaş temel öneme haiz ilaçları temin edemez hale geldi.
Örneğin yaşam boyu alınması zorunlu olan bir kısım ilaçlar var ki mesela troit ilaçları. Fiyatı sakız fıyatı bile değil.
Kutusu 2 ila 5 TL arası sadece, ama ara ki bulasın!
Sebep?
Firma bu fiyatlarla nasıl üretsin satsın ve makul ölçüde para kazanarak ayakta nasıl kalabilsin?
Hayati öneme haiz ilacı çiklet fiyatının altına indirirseniz firma da ticar kaygılarla üretemez ve ilaç ya bulunmaz ya da karaborsaya düşer.
Nitekim geçtiğimiz haftalarda bu tip bir panik yaşandı hastalar arasında ..
Salt bu ilaçta mı?
Tabi ki Hayır!
Lenfoma ve testis kanserinde, mesane kanserinde kullanılan bazı ilaçlarda da bu durum yaşandı.
Bitmedi, Alkol tedavisinde kullanılan bazı ilaçlar da bulunamadı bir süre.
Sağlık harcamalarında son yıllarda görülen ciddi artışın bütçe açığını büyüttüğü bir gerçek ancak son yıllarda çok ciddi artışlar gösteren hastane maliyetlerine de demeli?
İlaçta tasarrufa adeta balıklama dalan Bakanlık ve Ekonomi Koordinasyon kurulu hastane maliyetlerine şöyle bir göz atsa nasıl olur acaba?
Biz hatırlatalım: Bu yılın ilk sekiz ayında geçen yılın aynı dönemine göre hastanelere başvuru sayısı yüzde 22.5 artarak 262 milyon 505 bine ulaştı.En fazla hastane başvuru sayısı Devlet Hastanelerinde yüzde otuz artış şeklinde gerçekleşdi.
Bu paralelde Devlet aynı dönemde ilaç harcamalarını 5.5 kat artırırken nedense hastane harcamalarını 16.5 kat arttırmayı tercih etmiştir.
Ve bu tercihin hasta adına yanlış oldu.
Sonuçlara bakıldığında böyle görünüyor.
Gelinen noktada sadece ilaçta tasarrufa odaklanan kısıtlama tedbirlerinin ancak geçici önlemler olabileceği açık, net.
Ama daha da önemlisi insan sağlığı adına alınan önlemlerin doğruluğu ve sonuçlarının problem oluşmadan öncesinde öngörülememiş olmasıdır.
Sağlık, doğası gereği salt mali ve ekonomik düşüncelerle tasarrıufa gidilecek bir alan değildir ve alınan her karar hasta sağlığıyla direkt ilgilidir.
İlaçta tasarruf sadece akılcı ve bilinçli ilaç kullanımına yönelik önlemlerle olmalıdır.
Yoksa İlacı kısıtla ve bu sektörü sars öte yandan hastanelere “yürü ya kulum’’ demeyle olmaz.
Sağlık “deneyelim görelim” tarzı yaklaşımları ise asla kaldırmaz.
Bizden hatırlatması!