ANKARA - Ankara'da Göz Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Tarkan Mumcuoğlu; “Glokoma bağlı görme kaybının, geri dönüşümü olmadığı için hastalığa ‘sinsi görme hırsızı’ da denilmektedir. Bu yüzden glokomda erken tanı oldukça önemlidir. 45 yaşın üzerindeki kişiler, anne-baba veya kardeşi glokom hastası olanlar, göz basıncı yüksek kişiler risk grubundadır” dedi.


 

Güven Hastanesi Göz Hastalıkları Bölümü Prof. Dr. Tarkan Mumcuoğlu, halk arasında göz tansiyonu veya karasu hastalığı olarak bilinen glokomun, tüm dünyada körlüğe neden olan göz hastalıkları arasında ilk sıralarda yer aldığını söyledi.


 

Glokom hastalığının genellikle yaş almayla birlikte ortaya çıktığını, belirti göstermeden sinsice ilerlediğini ifade eden Mumcuoğlu, “Neden olduğu görme hasarının geri dönüşünün olmaması ise, glokomda erken tanının ve düzenli muayenenin elzem olduğunu gözler önüne sermektedir. Gelişmekte olan ülkelerde glokomu olan kişilerin yüzde 50’sinin, gelişmemiş ülkelerde ise, yüzde 90’ının hastalıklarından haberi olmadığı görülmektedir. Glokoma bağlı görme kaybının, geri dönüşümü olmadığı için hastalığa ‘sinsi görme hırsızı’ da denilmektedir. Bu yüzden glokomda erken tanı oldukça önemlidir. 45 yaşın üzerindeki kişiler, anne-baba veya kardeşi glokom hastası olanlar, göz basıncı yüksek kişiler risk grubundadır. Ayrıca yüksek dereceli göz bozukluğu ve korneası yani gözün saydam kısmı ince olanlar, gözüne darbe alanlar, uzun süre kortizon, hipertansiyon ilacı kullananlar, tansiyonu yüksek veya aşırı düşük kişiler, yüksek nefes vererek yapılan meslekler yani; camcılar, baloncular, nefesli çalgı çalanlar gibi çalışanlar da risk altındadır.” diye konuştu.


 

‘TEDAVİ YÖNTEMLERİ GÖRME DÜZEYİNİ VE ALANINI KORUMAK İÇİN’


 

Mumcuoğlu, tedavide amacın gözün içindeki sıvı üretimini azaltarak veya kanallardan sıvı çıkışını artırarak göz tansiyonunu düşürmek; görme sinirinde gelişebilecek hasarı önlemek olduğunu kaydetti. Tüm tedavi yöntemlerinin sadece mevcut görme düzeyini ve görme alanını korumak için uygulandığını belirten Mumcuoğlu, şunları söyledi:


 

“Kaybedilen görme ve görme alanı geri getirilemez. Glokom tanısı konulan hastalarda tedavi, duruma göre farklılık gösterir. Hastaya öncelikle ilaç tedavisi uygulanır. Genellikle damla formunda ilaçlar kullanılır ve hasta takip edilir. Göz tansiyonu istenilen seviyeye düşmediğinde, hasta ilaçlarını düzenli kullanamadığında ya da ilaçların yan etkisi olduğunda lazer tedavisi veya cerrahi tedaviler gündeme gelir. Glokom hastalığında hayat boyu takip ve tedavi gerekir. Glokom vakalarının neredeyse yüzde 90’ını oluşturan açık açılı glokomun belirtileri ise, genellikle ileri yaşlarda görülür. Yaş alma ile birlikte göz içi sıvısının dışa çıkışında azalmanın oluşmasıyla gelişir. Ayrıca eksfoliasyon, pigment birikimi gibi diğer bazı göz hastalıklarının etkisi ile de dışa akış kanalları tıkanabilir. Açık açılı glokomda, hastaların göz içi basınçları yavaş yavaş artış gösterdiği için hastalarda ağrı görülmez. Zaman içindeki yavaş artış; görme sinirlerinde ve görme alanında ağır ilerleyen, hastanın fark edemeyeceği değişiklikler yapar. Merkezi görme bozukluğu, hastalığın son evresinde yaşandığı için, hastanın görmesi hiç azalmadan hasar devam eder. Açık açılı glokomda tedavi yöntemi diğer glokom çeşitleriyle benzerdir. Önce göz damlaları ile tıbbi tedavi uygulanır. Hastalık kontrol edilemez ise lazer ya da cerrahi müdahaleye başvurulur. Kapalı açılı glokom, akut ya da kronik olabilir. Akut glokom krizi çok kısa sürede başlar. Akut glokom krizi ani yaşandığı için hastada yarım baş ağrısı, göz ağrısı, bulanık görme, ışık etrafında renkli halkalar görme, bulantı ve kusma gibi bulgular oluşur. Hastanın göz içi basıncı zaman kaybedilmeden tıbbi tedavi ile düşürülmelidir.”


 

‘ÖMÜR BOYU TAKİP GEREKTİREN BİR HASTALIK’


 

Cerrahi müdahale ile glokom hastalığından tamamen kurtulmanın mümkün olup olmadığı ile ilgili de bilgi veren Mumcuoğlu; “Glokom cerrahisinde göz içi basınç düşürülür. Böylece gözdeki fonksiyonel ve yapısal hasar önlenir. Fakat ameliyat öncesi gelişen hasarda geri dönüş olmaz. Cerrahi sonrası göz içi basınç değerleri, uzun dönemde tekrar yükselme eğiliminde olabilir. Bazı hastalarda yapılan takipler sonucunda 3-4 yıl içinde glokom damlası başlamak gerekebilir. Ancak hastanın herhangi bir şikâyeti olmayabilir. Bu nedenle glokom ameliyatı sonrasında da hasta, hekim tarafından düzenli olarak muayene edilmelidir. Glokom, sağlıklı görme fonksiyonunun bozulmaması için belli periyotlarla ömür boyu takip gerektiren bir hastalıktır” ifadelerini kullandı.