Türkiye’de, ev kazalarının çocuk ölümlerinde 4’üncü sırada yer aldığını belirten Prof. Dr. Yıldızdaş, "Ev kazalarından çocuklarını korumak istiyorsanız gözlemleyin, yakın takip edin, farkında olun. Ani meydana gelebilecek durumlarda ise müdahalenizi yapmanız gerekiyor. Mümkünse bu konuda deneyim ve tecrübe kazanıp, eğitim alabilirsiniz" dedi. 

Koronavirüs salgını döneminde daha fazla zaman geçirilen evlerde meydana gelen kazalarda artış olduğunun düşünüldüğünü belirtildi. ÇÜ Tıp Fakültesi Balcalı Hastanesi Çocuk Yoğun Bakım Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Dinçer Yıldızdaş, çocuklar için ise evde ebeveynlerinin gözetiminde olduklarından bu durumun tam tersinin beklendiğini kaydetti. Ev kazalarının en önemli özelliğinin önlenebilir olduğunu belirten Prof. Dr. Yıldıztaş, düşme, yanıklar, zehirlenmeler, boğulmalar ve özellikle yabancı cisim aspirasyonlarının en sık görülen ev kazaları içinde yer aldığını dile getirdi. Prof. Dr. Dinçer Yıldızdaş, çocukları bu kazalardan korumada evin ortamı ve ebeveynleri ile ilişkilerinin önemli olduğunu kaydetti.

'5 YILDA 120 BİN ÇOCUK İÇİN ACİLE BAŞVURU'

Türkiye’de çocuk ölümlerinin ev kazalarında 4'üncü sırada olduğunu bildiren Prof. Dr. Yıldızdaş, "Sağlık Bakanlığı verilerine baktığımız zaman son 5 yıl içerisinde 120 binin üzerindeki çocuk ev kazası acile başvuru yapmış. Maalesef bu nedenle 2 bin çocuğumuzu kaybetmişiz. Ama ev kazalarının hepsi de acile yansımıyor. Yansımayan herhalde bunun 3-4 katı vaka var. O nedenle ev kazaları ülkemiz için toplumumuz için en önemli kaza ve ölüm nedenlerinden biridir. Ev, çocukların yaşam alanıdır. Onlar da bu yaşam alanında devamlı aktif ve hareketlidir. Çocuklar da neden bu kadar ev kazası görüyoruz çünkü meraklılar ve tehlikenin bilinci değillerdir. Aynı zamanda çevresel risklere karşı hem duyarlı hem de açıktır. O nedenle yaşam alanlarında çocuklarımızı kazalardan korumak için ailelere, ebeveynlere, bizlere çok büyük görev düşüyor" diye konuştu.

EV KAZALARINDAN KORUNMAK İÇİN RİSKLER NASIL AZALTILIR?

Risklerin tamamen yok edilemeyeceğini belirten Yıldıztaş, bunun bir miktar azaltmak için yapılması gerekenleri şöyle sıraladı: 

"Pencerelerin önüne eşya bırakmayalım. Pencerelere parmaklık takalım. Çok ufak bebekleri tek başına bırakmayalım. Bebeklerin üzerinde boncuk ya da emzik gibi şeyleri bulundurmamaya çalışalım. Kaygan halı ve benzeri ürünleri kullanmayalım. Merdivenlere mutlak ve mutlak korkuluklar yapmamız gerekiyor. Yanıkları önlemek için sobanın yanında çocukları yalnız bırakmayalım. Kaynar su, leğen, kova, küvet gibi şeylerle çocuğu karşı karşıya bırakmamamız gerekiyor. En önemli kazalardan biri de zehirlenmeler. Bazen kostik maddeler, gazoz, kola şişelerine konuluyor. Çocuklar da bunu gazoz ya da kola diye içip çok ciddi yutak borusunda yanıklara neden oluyor. Özellikle ilaçlar, bazı fare zehri, tarımda kullanılan zehirler gibi ya da yakıcı kostik maddeleri çocukların ulaşamayacağı yerlere koymak lazım."

TAM TIKANMADA YAPILACAK MANEVRALAR HAYAT KURTARIR

En sık görülen ev kazasının yabancı cisim aspirasyonları olduğunun altını çizen Prof. Dr. Dinçer Yıldızdaş, tam tıkanma durumunda eğitim almış ebeveynlerin müdahalesinin hayat kurtaracağına vurgu yaparak, "Özellikle 1 ile 3 yaş arasında çok sık görüyoruz. Ama bazen 8-9 aylık bebekler de bu vakadan gelebiliyor. Genellikle evde bir ağabey veya abla varsa kendisi fındık, fıstık yerken bebeğe de yedirmeye çalışıyor. Bu nedenle çok ciddi yabancı cisim aspirasyonları görülüyor. Yabancı cisim aspirasyonları tam tıkanıklık yapmıyorsa acile gelip müdahaleler yapılabilir. Esas tam tıkanma yaptığı zaman artık çocuk nefes almamaya ve morarmaya başladığı zaman birtakım manevraları uygulamamız gerekiyor. Ev kazalarından çocuklarını korumak istiyorsanız gözlemleyin, yakın takip edin, farkında olun, ani meydana gelebilecek şeyleri de müdahalenizi yapmanız gerekiyor. Mümkünse bu konuda deneyim ve tecrübe kazanıp, eğitim alabilirsiniz. Bu konuda hiç eğitiminiz yoksa lütfen acil durumlar dışında çok fazla müdahale etmeden en yakın sağlık kuruluşuna götürmenizin iyi olacağını düşünüyoruz" ifadelerini kullandı.