Koronavirüs salgınında normalleşme sürecinde yaşanan rehavet ile vaka sayısında artış yaşanırken Prof. Dr. Vançelik, başta gençler olmak üzere herkese büyük görevler düştüğünü, son bir kaç gündür Türkiye genelinde yeni vaka sayısının iyileşen hasta sayısı üzerine çıkmasının biraz tedirgin edici olduğunu söyledi. Koronavirüsü hafif geçirebilen gençlerin, hastalığı çarşıda, pazarda, kahvehanede 65 yaş üzeri kişilere kolaylıkla bulaştırabileceğini hatırlatan Prof. Dr. Serhat Vançelik, şunları ifade etti:

"Gençlerimiz yorulmuş olabilir ama salgın, toplumsal sabır isteyen bir hastalık. Gençler bu hastalığı yakınlarına götürmek istemezler. Bu yaşlılarda daha ölümcül. Onun için maskeyi bir kişinin kullanmasının anlamı yok karşı tarafın da maske kullanması lazım. Salgında bireysel özgürlükler, rahat davranışlar belki önemli olabilir ama önemli olan toplumsal menfaat ve toplumsal yarardır. Bir diğerine zarar vermeme ilkesi ile davranmalıyız. Tıpta, Hipokrat'ın temel ilkesi, 'önce zarar verme'. İlk telkin budur. Biz de yaşlıların uyumu daha iyi. Gençlerde ne yazık ki sosyal mesafe ve maske kullanımı sıkıntılı. Bu vaka ne kadar azalırsa eski günlere daha kısa sürede ulaşırız. Aksi takdirde uzadığında veya vaka sayısı artarsa yeni kısıtlamalar getirilir. Hep birlikte el ele verirsek başarabiliriz. Tabi tedbirleri abartmadan ve dengede tutmak lazım. Maske, sosyal mesafe ve el hijyeni gibi üç kurala uyarsak yeterli olur. Maske kullanımı doğru olmalı. Maske kıyafetle uyumlu bir dekor değil, çene altı, kafada veya kolumuzda olmamalı. Maske virüsün bizi tanımaması için en önemli araç koruma kalkanımızdır."  

TEDBİRSİZ DAVRANIRSAN VİRÜS BİZİ CEZALANDIRIR

Cenaze, düğün, asker uğurlama, hasta ziyareti gibi toplu etkinlik yapılan yerlerin en riskli guruplar içinde olduğunu kaydeden Prof. Dr. Serhat Vançelik, şöyle konuştu:

"Özellikle buralarda maske, sosyal mesafe ve el hijyenine dikkat edilmeli. 'Yakınımdır, her gün gördüğüm kişi' deyip, tedbiri elden bırakmamak lazım. Yaptığımız çalışmalarda iki kişiden biri yüksek sesle konuşursa karşı tarafa virüs bulaştırma riski daha fazla oluyor. İdeal olan fiziki mesafeyi bırakmalıyız. Toplu etkinlikler en fazla tedirgin olduğumuz yerler. Toplu yerlerde birkaç kişinin maskesiz olması maskeli olan kişileri de tehlikeye sokar. Şeker Bayramı'nda toplumun devlet büyüklerinin uyarılarına uyduklarını gördük. Bayramlaşma olmadı. Bayram sonrası da böyle bir gözlemimiz olmadı. 1 Haziran sonrası toplumsal yaşamda her türlü özgürlükler serbest oldu. Fakat 10 Mart öncesi gibi davranma özgürlüğümüz yok. Maske, sosyal mesafe ve el hijyeni gibi üçlü koruma kalkanına ihtiyacımız var. Erzurum'da koranavirs trendine baktığımızda az sayıda hasta ile oldukça başarılı bir süreç yaşandı. İl sağlık müdürlüğü ekipleri, gerekse Atatürk üniversitesi hekimleri olarak çok koordineli ve başarılı bir sağlık hizmeti verildi. Vakalar ile temaslıları bir dedektif gibi arayıp bulan ilçe sağlık müdürlükleri ekipleri ve aile hekimlerinin de haklarını teslim etmek lazım. Çünkü tedbirsiz davranırsak virüs bizi cezalandırır. Tabi her şeyde olduğu gibi bunu da denge tutmak gerekiyor. Çünkü sağlığın tanımında kişinin bedenin, ruhen, fiziksel ve psikolojik anlamda iyilik haldir diyoruz. 1014'de yüzyıllarca Avrupa ülkelerinde tıp kitabı olarak okutulmuş İbni Sina'nın kitabından bir cümleyi hatırlatmak isterim. Kitapta, bugün yaptığımız gibi diyor ki 'Salgın zamanı paradan uzak durun. Bir araya gelmeyin. Toplu ibadet etmeyin, kalabalıklar oluşturmayın.' gibi şu anki tedbirlerimizi özetledikten sonra bir paragrafta, 'Mutlaka neşeli kalmaya çalışın.' Yani yaşam çok değiştiği için psikolojik anlamda bizi yaşam sınadı. Bu sınavdan da başarılı geçmek lazım. Psikolojik anlamda da güçlü olmak gerek. Onun için bizim her tedbiri abartmandan, gerekli dozda alamlayız."

POLİS CADDE VE SOKAKLARDA

Öte yandan Erzurum'da da koronavirüs tedbirleri kapsamında maske takma zorunluluğu getirildi. Zorunluluğa rağmen çok sayıda vatandaş maske takmıyor. İl Emniyet Müdürlüğü ekipleri ise şehrin en işlek caddelerinde vatandaşları maske takmaları konusunda uyarıyor.

Gençlerin büyük bir bölümünün maskeli olduğu görülüyor. Takmayanlar ise, 'Yanımda kimse yoktu çıkardım',' Kuaförden çıktım, takmayı unuttum', 'Otomobilden indim, unutmuşum' gibi bahaneler öne sürüyor.