"Beslenme ve Sağlık İlişkisi" adlı seminer vermek üzere Marmaris'te bulunan İstanbul Üniversitesi Onkoloji Enstitüsü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Yavuz Dizdar, pazardaki yerel tohumları ve ürünleri inceledi, eşek sütünden tattı.

Pazarda gazetecilerin sorularını yanıtlayan Dizdar, gezen tavuklara yem verilmesi ile ilgili soru üzerine, tavuğun geziyor olmasının başlı başına bir olay olduğunu, yem veriliyor olmasının bir şey değiştirmediğini söyledi.

Tavuğun önüne ne yem konulursa konulsun eğer gezen bir tavuksa yemi değil de doğada bulduğu böcekleri tercih edeceğini belirten Dizdar, "Gezen tavuktan vazgeçilmemeli. Çünkü bu gezen tavuk mantığı o kadar komik bir hale geldi ki tavuk zaten normalde gezer eşelenir. Bulduğu böceği solucanı yer. Tavuk bir çekirge bir böcek görse en kalite yemi de verseniz yemiyor. Bu hayvanın kişisel özelliği, buna fıtrat deniyor. Biz bu tavuğu çok rahat yiyebiliyoruz." diye konuştu.

Dizdar, tavuğun fabrika koşullarında yetiştirilmesini eleştirerek, "Fabrika koşullarında hijyenik yetiştirilmesi akla ziyan bir davranıştır. İnsani değildir her şeyden önce. Bu hayvanlar fabrikada kemikleri kırılacak kadar büyük bir hale antibiyotik sayesinde gelebiliyor. Böyle bakınca gezen tavuk ama yem veriliyor diye hiç bakmasınlar. Pişme süresine çıkarttığı jöleye, lezzetine bakın eğer yeterince iyiyse kesinlikle tercih edin." ifadelerini kullandı.

"Kaynatılan sütte hastalık olmaz"

Kapalı kutularda süt ve yoğurt alınmasına ilişkin de Dizdar, "Birlik olursa destek olursa sonuç alınıyor. Açıkta satılan süt konusunda bakanlık geri adım atmak zorunda kaldı. Açıkta pet şişede satılan sütün kaynatılıp tüketilmesi gerekiyor. Kaynatıldığı için bunun içinde hastalık olmaz. Bakın pazarda şişelerde sütler satılabiliyor. Vatandaş hala umursamıyor." diye konuştu.

Dizdar, köylü pazarlarına destek olmaya devam edeceklerini yerel pazarların kalkınması için üşenmeden İstanbul’dan kalkıp en ücra köşelere gideceklerine dikkati çekti.

Genetiği Değiştirilmiş Organizmalı (GDO) ürünler yemeyeceğiz." diyen Dizdar, sözlerini şöyle tamamladı:

"GDO'nun kullanıldığı ürünleri tüketmeyeceğiz. Şunu da söylemek lazım, bu tepeden kanunla düzenlenecek olan bir durumdur. Biz küçük köylünün ürününü piyasaya yetiştirmesine yerel pazara çıkarmasına, hatta ülke ölçeğine yetiştirmesine destek veriyoruz. Aksi takdirde köylünün kalkınmasının mümkün olmadığı sürece GDO'lu ürünlerin yenmesinin önü açılacaktır."