ANKARA - Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Plastik Rekonsrüktif Cerrahi Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Serdar Nasır, Türkiye'nin 6'ncı nakil yüzünün geri alınmasıyla ilgili, ''Yüz nakillerinin hiç birinde bu şekilde reddedilerek geri alınma durumu olmamıştı. Bu dünyanın ilk kez yüzün reddedilip geri alındığı bir vaka'' dedi.

Türkiye'nin ikinci yüz naklini gerçekleştiren Nasır, AA muhabirine,  6'ncı yüz nakli yapılan Salih Üslün'ün sağlığının tehlikeye girmesi nedeniyle nakledilmiş yüzün geri alınmasıyla ilgili değerlendirmelerde bulundu.

Üslün'e nakledilen yüzün geri alınmasının hem hasta hem de doktor ve ekibi açısından üzücü bir durum olduğunu belirten Nasır ancak bu tip nakillerde işin doğasında böyle durumların görülme riskinin olduğunu söyledi.

Dünyada bilimsel yayınlarda yazılı olduğu şekilde 28 yüz naklinin yapıldığını ifade eden Nasır, ''Bu yüz nakillerinin hiç birinde bu şekilde reddedilerek geri alınma durumu olmamıştı. Bu dünyanın ilk kez yüzün reddedilip geri alındığı bir vaka. Dünyada bu daha önce görülmemesine rağmen, bu yüz nakillerinde böyle durumlar her zaman görülebilir. Zaten hasta da yakınları da bilgilendiriliyor. Bu durumda biraz daha oldukça sıkıntılı bir durum ama doğasında olduğundan hem hastanın hem hasta yakınlarının zannediyorum bu risklere karşı bilgileri vardır'' şeklinde konuştu.

Dünyada ilk yüz naklinin 2005 yılında Fransa'da yapıldığını ve bu nakilde de ameliyattan sonraki dönemde yaklaşık 9-10 kez akut rejeksiyon durumunun bildirildiğini anlatan Nasır, hastaya buna uygun yüksek dozda bağışıklık sistemini baskılayan ilaçlar verildiğini, bu hastada da kısa bir süre böbrek yetmezliği geliştiğini ancak daha sonra toparlandığını söyledi. Nasır, şöyle devam etti:

''Çok büyük ihtimalle bu hastamızda da ameliyattan sonraki döneminde bir rejeksiyon durumu, vücudun yüzü kabul etmememe durumu oluştu, ekip tarafından da çok büyük ihtimalle yüksek dozda ki bunu kullanmak durumundalar, bağışıklık sistemini baskılayıcı ilaçlar kullandılar. Tabi bu bir yıllık süreçte bu tekrarlar arttıkça ilaçların dozları da artmaya başladığı için bu sefer, çok büyük ihtimalle  karaciğer ve böbrekte bu ilaçların yan etkisi olarak sorunlar başlamış olabilir. İki ucu keskin bıçak, eğer yüzü kaybetmemek adına bu ilaçlara devam edecek olurlarsa,  ilaçların yüksek dozda kullanılmasına bağlı gelişen karaciğer, böbrek yetmezliği hastanın hayatını tehlikeye atacağı için yüzü aldılar diye düşünüyorum. Veya başka bir ihtimalle artık iyice yüz kendini kaybetmiş dolaşım bozulmuş olabilir, o yüzden almış olabilirler.''

Kötü bir sonuçla karşılaşmak düşük bir oran

İlk 10 kalp nakli yapıldığı zaman hastaların neredeyse 10'unun da hayatını kaybettiğini, bundan sonra kalp nakillerinin durmaya başladığını ancak daha sonra kalp nakillerinin rutin olarak yapılmaya başladığını anlatan Nasır, ''Şimdi baktığımız zaman 28 yüz nakli yapılırken, bir tane bu vakadaki gibi bir kötü sonuçla karşılaşılması bence oldukça düşük bir oran. O yüzden gerçekten ihtiyacı olanlara, diğer başka tedavi metotlarıyla başarılı olunamayacak hastalara yüz nakilleri hala başarıyla yapılabilir. Hastaların, ekiplerin, motivasyonunu moralini kaybetmemesi lazım'' şeklinde konuştu.

Yüz nakillerinin önemli ve büyük ameliyatlar olduğunu, hastaya ömür boyu hayatını riske atacak ilaçlar verildiğini belirten Nasır, bu nedenle yüz nakillerinde, niteliğin, her zaman nicelikten daha önemli olduğunu, kötü sonuçlarla mümkün olduğunca karşılaşmamak gerektiğini söyledi.

''Bu vakayla ilgili kaynak oluşturacak bilimsel yayın yapılmalı''

Rejeksiyonun ardından yüzün  geri alınması vakasının dünyada bir ilk olması nedeniyle daha detaylı olarak incelenmesi gerektiğine dikkati çeken Nasır, ''Kaç defa rejeksiyon oldu, hangi ilaçlar hangi dozlarda kullanıldı, karaciğer, böbrek yetmezliğiyle ilgili bazı olaylar oldu mu, onunla ilgili bilimsel yayın yapılması hem dünya için hem de Türkiye'deki bizim gibi nakillerle uğraşanlar için çok büyük bir kaynak olacaktır, çünkü ilkler her zaman detaylandırılması üzerinde konuşulması gereken detaylardır'' görüşüne yer verdi.

Nakil yüzün geri alınmasına ilişkin Sağlık Bakanlığının da hem bu vakayla hem de nakli yapan merkezle ilgili herhangi bir eksiklik ya da sorunun olup olmadığı konusunda araştırma yapması gerektiğini savunan Nasır, bu araştırmanın ileride aynı sorunlarla karşılaşılmaması için önemli bir adım olacağını söyledi.

Türkiye'nin ikinci yüz nakli yapılan Cengiz Gül'de de iki, üç kez rejeksiyon ataklarıyla karşılaştıklarını, dünyadaki bir çok yüz naklinde de olduğu gibi kendilerinin de bu sorunu kısa süreli ilaçların dozlarını arttırarak ortadan kaldırdıklarını ifade eden Nasır, Gül'ün şu anda bir sıkıntısı olmadığını, yeni yüzüyle yaklaşık 2 yılı geçirdiğini ve bütün yüz hareketlerini kazanabilir hale geldiğini belirtti.

Cengiz Gül

Hacettepe Üniversitesi'nde Doç. Dr. Serdar Nasır ve ekibi tarafından 2012 yılında Türkiye'de ikinci yüz nakli yapılan Cengiz Gül de Antalya'da yüz nakli geri alınan hastaya çok üzüldüğünü dile getirerek, ''Keşke olmasaydı ama bu risk de var sonuçta. Bu riski ameliyatı olurken alıyoruz'' dedi.

Kendisinin yeni yüzünden memnun olduğunu alıştığını belirten Gül, artık toplum içinde rahatça dolaşabildiğini kimsenin yüz nakli olduğunu fark etmediğini, bazı insanların da kendisini tanıyarak yanına geldiğini söyledi.

Bu süreçte kendisinin de bir iki kez sıkıntısı olduğunu ancak ilaçlarla anında müdahale edildiğini anlatan Gül, şu anda herhangi bir sıkıntısı olmadığını, bir ara dökülen sakallarının yeniden çıkmaya başladığını ifade etti.

Gül, yüz nakli ameliyatlarının riskleri olduğuna işaret ederek, yüz nakli olmak isteyenlerin de bu gibi durumlar nedeniyle umutlarını kesmemeleri gerektiğini ifade etti. Gül, ''İyi cerrahlarla, benim de ameliyat olduğum Hacettepe Üniversitesi gibi nakillerde tecrübeli kurumlarda bu ameliyatlar çok iyi yapılabiliyor, herhangi bir sıkıntı da anında müdahale edilebiliyor'' dedi.