Almula Merter Churm Türk Kanser Derneği’nin yüzü oldu

Sosyal sorumluluk projelerine verdiği destekle bilinen Almula Merter Churm, bu kez Türk Kanser Derneği’nin yüzü oldu. Türk Kanser Derneği Başkanı Burak Duruman ile görüşen Almula Merter , Meme kanseri hakkında farkındalık yaratmak amacıyla çalışmalar yapacak ve kadınlara “Erken teşhis hayat kurtarır” mesajı verecek.

Meme kanseri kadınlar arasında en yaygın ölüm nedenlerinden biri. Bu illeti yenmenin tek yolu ise erken teşhis. Dünya Sağlık Örgütü (WHO), meme kanseri hakkında farkındalık yaratmak amacıyla ekim ayını “Meme Kanseri Farkındalık Ayı” ilan etti. Bu alanda önemli çalışmalara imza atan Türk Kanser Derneği de yeni sosyal sorumluluk projesi için oyuncu ve yazar Almula Merter Churm ile anlaştı.

KADINLARA SOSYAL MEDYADAN ULAŞACAK

Almula Merter Churm, Türk Kanser Derneği ile işbirliği kapsamında meme kanseri hakkında farkındalık yaratmak amacıyla çalışmalar yapacak. Churm, işe sosyal medyada başladı. Ünlü sanatçı, erken teşhisin önemine dikkat çekmek için önemli mesajlar içeren videolar hazırladı. Ve o videoları sosyal medya hesaplarında paylaşmaya başladı.

KANSERDEN KORKMA GEÇ KALMAKTAN KORK

Almula Merter Churm, hazırladığı videolarda kadınlara şöyle sesleniyor: “Her 8 kadından biri meme kanseri. Meme kanseri erken tanıyla yüzde 100 tedavi edilebilir, unutmayalım. Ve ücretsiz meme taramalarımız için Türk Kanser Derneği’ni arayalım.” “Kanserden korkma, geç kalmaktan kork.” “40 yaşından itibaren mamografi yaptırmayı ihmal etmeyin.” “Ücretsiz meme taramalarınız için Türk Kanser Derneği’ne başvurun.” “Türk Kanser Derneği’nin telefon numarası 0212 238 30 30. Ücretsiz taramalar için aramayı unutmayın.

SOSYAL MEDYA VE SELFIE MODASI DİŞ ESTETİĞİNE İLGİYİ ARTTIRDI

Estetik dişlere sahip olmak kişinin iş ve özel yaşamını olumlu etkilediği gibi, sosyal medya platformlarındaki özgüveni de artırıyor. Bu nedenle birçoğumuz sağlıklı dişlere ve etkileyici bir gülüşe sahip olmanın hayalini kuruyoruz. Gelişen teknoloji ve estetik diş hekimliğindeki yeni uygulamalar sayesinde kişi, hayal ettiği gülüşe kolaylıkla kavuşabiliyor. Özellikle “dijital gülüş tasarımı” ile doğru gülüş, kişiye özel olarak yeniden tasarlanabiliyor. Diş Hekimi Dr. Aylin Hoşzeban Erdur, diş estetiği ve dijital gülüş tasarımı hakkında merak edilenleri anlatıyor.

Çarpık ve lekeli dişler, sosyal medya profilini olumsuz etkiliyor

İletişim sırasında karşı tarafa ilk mesaj, kişinin gülüşü üzerinden iletilir. Bu nedenle, gülümsemenin güzellik algısında ve iletişim kurmada önemli bir yeri vardır. Fakat dişlerde oluşan çapraşıklıklar, eksiklikler ya da lekelenmeler kişinin özgüveninin sarsılmasına sebep olabiliyor. Hatta bu durum, birçok kişinin sosyal medya profilini olumsuz etkileyebiliyor. Fakat dijital gülüş tasarımı ile gülüşünden memnun olunmayan kişilere artık yepyeni bir gülüş kazandırılabiliyor.

Mükemmel gülüşün kriterleri nelerdir?

Dişlerin kesici kenarlarının konuşurken görünmesi ve gülüş sırasında dişlerin alt dudak kavisi ile paralel olması, estetik gülüşün önemli kriterleri arasında sayılıyor. Dişlerde çapraşıklığın bulunmaması, üst dişlerin belirgin ve diş etleriyle paralel olması, dişlerde lekelerin bulunmaması ayrıca dişlerin dudak yapısı ile uyumlu biçimde olması da mükemmel gülüşün unsurlarını oluşturuyor.

Gülüş tasarımı, hastanın taleplerine göre yapılıyor

Gülüş tasarımı yapılırken dudak ve diş eti seviyesinin belirlenmesi, dişin dizilimi ve gülme hattının oluşturulması gibi ince detaylara dikkat edilmesi gerekiyor. Kişiye gülüş tasarımı yapılırken tüm dişlerinin incelenmesi ve diş etleri, dudak gibi dokuların dikkate alınması da önem taşıyor. Yöntemin sen sevilen yanı ise dişlerin dizilimi, büyüklükleri ve rengi gibi unsurlara hastanın kendisinin karar vermesidir.

Dişler hazırlanmadan önce hastaya ağızdaki duruşu gösterilebiliyor

Dijital gülüş tasarımında öncelikle hastanın şikayetleri dinlenir ve görüntüleri, özgüvenli, doğal ve estetik bir gülüşe sahip olmasını sağlamak için bilgisayar ortamına aktarılır. Çalışma, hastanın isteği doğrultusunda şekillendirilir. Daha sonra elde edilen sonuç, Mock-Up tekniği olarak adlandırılan alçı modeli ile hastanın ağzına uygulanır. Bu yöntem sayesinde hastalar tedavi gerçekleşmeden önce 3 boyutlu hale getirilmiş dişlerini inceleme fırsatı bulabiliyor.

Gülüş tasarımı cinsiyete göre yapılabiliyor

Yüz tipine göre değişebilen gülüş tasarımı cinsiyete göre de şekillenebiliyor. Kadınlar için daha oval yapılı ve kadınsı dişler hazırlanırken, erkekler için daha köşeli ve maskülen bir gülüş tasarımı yapılabiliyor. Gülüş estetiği planlanırken kare, uzun, yuvarlak veya üçgen yüz tiplerinin her biri için ayrı tasarım gerçekleştiriliyor. Beyazlatma, lamina yapımı, estetik, ortodonti, porselen ve implant uygulamalarını içeren gülüş estetiğiyle kişinin arzu ettiği gülümsemeye kavuşması sağlanabiliyor.

Diş estetiği gençleştiriyor

Yaş ilerlemesiyle yüz yapısında görülebilen sarkmalar ve çene yapısındaki değişiklikler de gülüşü etkileyebiliyor. Diş eksikliğinin uzun süreli tedavi edilmemesi gibi durumlardaysa, çiğneme tipinin tek yönlü gelişmesi de yüz kaslarını zayıflatabiliyor. Gülüş tasarımının yapılmasıyla birlikte hastaya uygun dişler tasarlanırken aynı zamanda diş etlerine ya da dudak dokularına yapılabilecek uygulamalarla ilgili sıkıntılar düzeltilebiliyor. Böylece hasta estetik görünümüne ulaşırken, daha genç gözükme şansına da sahip olabiliyor.

VARİSLERDE GÜNCEL TEDAVİ

Yaklaşık 2000 yılı aşkın süredir bilinen varis hastalığı  günlük yaşamı ciddi şekilde etkileyen sağlık sorunlarından birisidir. Varis en basit tanımı ile vücuttaki toplardamarların çapının artması, genişlemesi ve damar duvar yapısının bozulması anlamına gelir. Toplumda yaşamın herhangi aralığında yaştan bağımsız görülme sıklığının % 10-27 arasında değiştiği bilinmektedir.  Bu duruma toplardamarlardaki kapakçıkların şekil ve işlevlerindeki bozukluklar neden olmaktadır. 60 yaşına gelen kadınların %75 sıklıkla görülen bir durumdur. Kadınlarda erkeklerden daha sık görülmekte ve yaşla birlikte görülme olasılığı artmaktadır.

Klinik olarak varisler 6 derece olarak değerlendirilir ve tedavi de bu verilere göre şekillendirilmelidir. Hastadan hastaya değişmekle beraber sıklıkla ağrı, gece krampları, kaşıntı ve dolgunluk hissi, soğukla temas ihtiyacı gibi yakınmalar ön plandadır. Bu yakınmalar, uzun süreli ayakta durma, bacakları sarkıtarak hareketsiz oturma, yaz ayları veya sıcak iklim, Kadınlarda menstruasyon dönemlerinde, sıcak ortamlarda artabilir.

Tedavi

Varis tedavisi, altta yatan anatomik nedenlere göre yönlendirilmelidir. Hastaların ancak %15 kadarında yakınmalar venoaktif ilaçlar olarak adlandırdığımız grup ilaçlarla hafiflemektedir. Elimizde en önemli korunma aracı basınçlı varis çoraplarıdır, ancak bu çorapların amacı tedaviden ziyade hastalığın ilerlemesinden korunmadır. Varislerin şekillerine göre uygun olan hastalarda yüzeyel köpük skleroterapi veya yüzeyel lazer tedavileri kozmetik açıdan tatminkâr sonuçlar vermektedir.

Son yıllardaki teknolojik gelişmelerle beraber hastalarımızın “kapalı ameliyat veya bıçaksız ameliyat” olarak adlandırdığı lazer veya radyofrekans enerjileri ile hastalıklı bu damarların kapatılması ile tıbbi ve kozmetik olarak son derece yüz güldürücü sonuçlar almaktayız. Bu sistemlerin en önemli avantajları, hastaların anestezi almaksızın yapılabilmeleri, iz bırakmamaları, operasyon sonrasında derlenme dönemine ihtiyaç olmaması ve hastaların günlük hayatlarına aynı gün dönebilmeleridir. 

Bazı bitkisel yağlar; özellikle at kestanesi yağlarının lokal olarak bacaklara sürülmesi şikayetleri geriletebilir. Sahil çamı olarak adlandırılan bitki ile tavşan kirazı veya tavşan memesi olarak halk arasında adlandırılan bitkinin özleri de mikrodolaşımı düzenledikleri düşünülerek ödemi azaltmak için lokal olarak kullanılabilir. Üzüm çekirdeklerinden elde edilen bazı kremler de kollajen üretimini artırdıklarından damarların mukavemetini artırırlar. Bu konuda dikkat edilmesi gereken konu, doğal bir madde olsa bile bahsedilen krem, yağ veya diğer doğal ilaçlara insan vücudunda hassasiyet oluşabileceği; kanama veya alerjik reaksiyon gibi ciddi sağlık sorunlarına neden olabileceğini akıldan çıkarmamaktır. Bu nedenle bahsi geçen ürünlerin mutlaka bir uzman hekime danışılarak kullanılması gerekmektedir.

Hastalarımıza en uygun tedavi yöntemlerinin uygulanmasıyla ile %100 başarı oranı ve çok düşük tekrarlama riski ile uygulanmaktadır. Bu işlemlerden sonra varis çoraplarının kullanımı için ise 2-3 hafta yeterli olmaktadır. Ana damar yetersizliğinin giderilmesini takiben köpük skleroterapi veya transkütan lazer teknikleriyle hastalarımız kozmetik açıdan da son derece memnun olmaktalar.

Varislerden nasıl korunalım?

• Hareketsiz kalmayın: Uzun sure aralıksız hareketsiz ayakta durmayın veya oturmayın. Ancak mesleki olarak uzun sure ayakta kalmanız gerekiyorsa koruyucu basınçlı çorap giyin.

• Yüksek topuklu ayakkabı giymeyin: Yüksek topuklu ayakkabılar baldır kası yerine kalça kaslarının kullanımına neden olduğu için dolaşım zorlaşır ve varis gelişimine zemin sağlar.

• Aşırı dar giysiler giymeyin: Kan dolaşımını bozabilecek aşırı dar giysiler varis oluşumunu arttırır.

• Uzun süreli güneşlenmeyin: Uzun süreli güneşlenme ve sıcak uygulaması damar genişlemesine neden olur.

• Ayaklarınızı yukarı kaldırın: Mümkünse günde en az 3-4 defa olmak üzere, 5-10 dakika sure ile ayaklarınızı kalbinizin seviyesine kaldırarak dinlendirin.

• Fazla kilolardan kaçının: Vücut ağırlığının artması, kanın bacaklardan kalbe doğru hareketini güçleştirir. Dolaşımın aksaması sonucunda varis gelişir.

• Baharatlardan kaçının.

• Soğuk su masajı yapın.

• Düzenli ayak ve bacak jimnastiği yapın.


Gut hastalığı nedir, neden olur?

Ağrı, şişme, kızarıklık ve ateş gibi belirtiler gösteren gut hastalığı dünya genelinde artış göstermeye devam ediyor. Peki, gut hastalığı tam olarak nedir, ağrı yaratan bu hastalık neden olur ve gut hastalığının belirtileri nelerdir? İşte İç Hastalıkları Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Sedat Özdemir’in gut hastalığı ile ilgili yaptığı açıklamalar…

Vücudumuzda birden meydana gelen eklem ağrılarına Gut hastalığı teşhisi konabilir. Peki, Gut hastalığı nedir? Hastalık nasıl ortaya çıkar ve nasıl seyreder? İç Hastalıkları Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Sedat Özdemir, Gut hastalığı hakkında bilgilerini aktardı.

Belirtilerine Dikkat

Gut hastalığı, eklemlerde Monosodyum Ürat Monohidrat (MSU) birikimi ve kristalleşmesi sonrası oluşan inflamatuar bir artrittir. Yani eklemlerde MSU kristallerinin birikmesi nedeniyle oluşan ağrı, şişme, kızarıklık, ateş (eklemlerde ısı artışı) ile seyreden romatizmal bir hastalık tablosunun oluşmasıdır.

Hastalığa yakalanma riski erkeklerde daha fazla

Gut erkeklerde ve yaşlı kadınlarda sık görülen bir eklem hastalığıdır. Hastalık ile karşılaşma dünya genelinde artış göstermektedir. Hastalığın nedeni kanda ve vücut sıvılarında ürat iyonlarının aşırı artmasıdır. Yani protein (pürin) metabolizmasının son ürünü olan ürik asit seviyesinin aşırı artmasıyla oluşur. Bundan dolayı zengin hastalığı olarak da bilinmektedir. Normal şartlarda kanda ürik asit miktarının 6.8 mg/dl üzerinde olması aşırı yükseklik olarak kabul edilmektedir.

Gut hastalığı gelişmesi için ürik asit yüksekliği gerekli olmakla birlikte, ürik asit seviyeleri yüksek olanların tamamında gut hastalığı oluşmamaktadır, az bir kısmında oluşmaktadır (%15-%25). Kanda ürik asit seviyesi yükseldikçe gut hastalığı olma ihtimali de yükselmektedir.

Gut hastalığı bacak eklemlerinde ataklarla seyreden bir ya da birkaç eklemi tutan, ilerleyici bir hastalıktır. Yıllar içerisinde kronikleşerek, eklemin fonksiyon kaybına neden olabilir. Ürik asit yumuşak dokuda ve böbreklerde de birikerek, selülit oluşumuna, böbrek taşı oluşmasına ve böbrek hastalığına neden olmaktadır.

ÇOCUKLAR HER BALIĞI TÜKETMEMELİ

Okulların açılması çocuklarda sağlık sorunlarını da beraberinde getiriyor. Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Hande Namal Türkyılmaz, çocuklarda yaşanacak olası sağlık sorunları ve odaklanma problemlerinin önüne geçmek için dengeli ve doğru beslenmenin önemine vurgu yaptı. Türkyılmaz, çocukların A ve E vitamini katkılı Omega 3 takviye edici gıdaları kullanmamaları durumunda beyin ve göz gelişimi konusunda ciddi sorunlar yaşayabileceklerini söyledi.

Yeni eğitim ve öğretim yılının başlamasıyla birlikte hem hastalıkların arttığını hem de odaklanma sorunlarının ortaya çıktığını belirten Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Hande Namal Türkyılmaz, çocuklarda beyin ve göz gelişiminin odaklanma üzerinde büyük etkisi olduğunu söyledi.

Çocukların ileride odaklanma sorunu yaşamaması için beslenmelerine dikkat etmesi gerektiğinin altını çizen Hande Namal Türkyılmaz, “Çocuklar dengeli ve doğru beslenmelidir. Sebze ağırlıklı olmak üzere de haftada iki ya da üç kere balık ve et tüketmelidir.” dedi. Çocukların balık tüketmesi konusunda ailelerin genel olarak sorunlar yaşadığını hatırlatan Türkyılmaz, “Çocuklar sorunsuz bir şekilde balık yese bile, balık tüketiminde ağır metal içerme tehlikesi olduğu için çocukların balık tüketiminde sınırlamalar bulunmaktadır.” açıklamasında bulundu.

​​​​​​​

Çocuklarda yanlış beslenme geleceklerini riske atıyor

Çiftlik balıkları yem ile beslendikleri için çocukların sağlığı açısından tercih etmemeleri konusunda uyaran Hande Namal Türkyılmaz, “Bu nedenle çocuklar, yüzey balıkları ya da küçük tuzlu su balıkları tüketmelidirler. Çocukların tüketmesi için ülkemizde bulunan hamsi, istavrit, uskumru, sardalya gibi balıklar tercih edilebilir.” diye konuştu.