ANKARA - Ankara'da, profesör çift Gülsan-Ayhan Sucak'ın, genetik hastalık olan 'primer immün yetmezliği' nedeniyle 27 yaşında hayatını kaybeden oğulları Can Sucak'ın adını yaşatmak ve başka canlara umut olmak için Hacettepe Üniversitesi'nde kurduğu tanı laboratuvarı, törenle açıldı. Törende sesi titreyerek, konuşan Prof. Dr. Gülsan Sucak, "Can’ın doğduğu yıllarda bu kadar gelişmiş genetik tanı imkanları yoktu. Biz genetik tanımızı oldukça geç aldık" dedi. Prof. Dr. Ayhan Sucak ise "Başka canların canı yanmasın, tanılar erken konsun ve gerekiyorsa kemik iliği nakline ulaşabilsinler, diye bütün ömrümüzü artık bu laboratuvara adayacağız" diye konuştu. 

Hematolojik Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Gülsan Sucak ile Jinekoloji Uzmanı Prof. Dr. Ayhan Sucak çiftinin tek çocuğu Can Sucak'ın, 3,5 yaşındayken geçirdiği ağır su çiçeğinin ardından önemli bağışıklık yetmezliği problemi olduğu anlaşıldı. Gülsan ve Ayhan Sucak, çocuklarının rahatsızlığına Türkiye'nin yanı sıra farklı ülkelerde de çözüm aradı. Çocukluğunda ve gençliğinde sık sık enfeksiyon ve ağır zatürre atakları geçiren Can Sucak'a, Bilkent Üniversitesi Kentsel Tasarım ve Peyzaj Mimarlığı Bölümü'nden mezun olduktan sonra 25 yaşında genetik tanı koyulabildi. Can Sucak, kemik iliği nakli yapıldıktan sonra karaciğerinde gelişen lenfoma sonucu 2018 yılında, 27 yaşında hayatını kaybetti.

ÖNCE VAKIF SONRA LABORATUVAR

Sucak çifti, oğullarının ölümünden sonra adını yaşatmak ve başka canlara umut olmak için 2018'de 'Can Sucak Candan Bişeyler Vakfı'nı kurdu. Adını, Can Sucak'ın hastanede kaldığı dönemde içinden geçenleri paylaştığı 'Candan Bişeyler' adlı blog'undan alan vakıf ile nadir görülen ve yaşamı tehdit eden hastalıkların toplumda ve sağlık camiasında hak ettiği ilgi ve önemi bulmasına yönelik çalışmalar yapan Sucak çifti, şimdi de Can'ın yıllarca tedavi gördüğü Hacettepe Üniversitesi bünyesinde tanı laboratuvarı kurdu. TANAP Doğalgaz İletim A.Ş.'nin 'Can Sucak Candan Bişeyler Vakfı' ile birlikte uyguladığı 'CAN'ınız sağ olsun projesi' kapsamında, Hacettepe Üniversitesi Beytepe Kampüsü İleri Teknolojiler Uygulama ve Araştırma Merkezi çatısı altında kurulan merkeze 'Can Sucak Translasyonel İmmünoloji Araştırma Laboratuvarı' adı verildi. Laboratuvarda 'öksüz hastalık' olarak tanımlanan 'primer immün yetmezlik' alanında tanı olanaklarının artırılması ve hastaların gerekli sağlık hizmetlerine erişimini sağlamaya yönelik çalışmalar yapılacak.

TÖRENLE AÇILDI

Sucak çiftinin hem Can'ın adını yaşatmak hem de yeni Can'lar kurtarmak için kurduğu laboratuvar, törenle hizmete açıldı. Törene Sucak çiftinin yanı sıra Hacettepe Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mehmet Cahit Güran, Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı Pediatrik İmmünoloji Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. İlhan Tezcan, TANAP Kalite, İş Sağlığı Güvenliği, Sosyal, Çevre ve Uyum Direktörü Fatih Erdem, Can’ın arkadaşları ve çok sayıda davetli katıldı.

'OĞLUMUZU GENÇ YAŞTA BİZDEN ALDI'

Törende sesi titreyerek konuşan Prof. Dr. Gülsan Sucak, başka canların yanmamasını, immün yetmezliği olan hastaların erken ve hızlı tanı alabilmesini istediklerini söyledi. Sucak, "Can'ın ölümünden sonra yanıp kül olmak vardı. Can'dan bişeyler olsun, Can'ın hikayesini başka bir hikayeye dönüştürelim istedik. İmmün yetmezlik; tanısı geciken, toplumda çok bilinmeyen, ağır organ fonksiyon bozuklukları ve hatta yaşamın kaybıyla sonuçlanan pek çok vakanın tanı alamadığı bir hastalık. Can'ın yaşamı bize bu alana bir katkı sağlama ödevi verdi. Bu laboratuvarı hastalarımıza ve bilim camiasına kazandırmak istedik. Can’ın doğduğu yıllarda bu kadar gelişmiş genetik tanı imkanları yoktu. Biz klinik tanımızı çok erken; ama genetik tanımızı oldukça geç aldık. Bizim hikayemizde 'Zap70' eksikliği diye adını bile anmak istemediğim bir genetik bozukluk oğlumuzu genç yaşta bizden aldı" dedi.

'ERKEN YAŞTA TANIDA TEDAVİ MÜMKÜN'

Zamanında tanı alınırsa tedavinin mümkün olduğunu belirterek, çocukların erken tedavi edilme imkanı olduğunu söyleyen Sucak, "Tıbbın ve teknolojinin bu kadar geliştiği bir çağda immün yetmezliği olan hastaların tanıları 10-12 yıl gecikebiliyor. Zamanında tanı aldıklarında tam şifayla sonuçlanabilecek tedavileri var ya da organ kayıplarını önlemek mümkün. Şimdi çocuklar daha erken yaşta tanı alırlarsa ailenin başka sağlıklı çocuklara sahip olma ve çocukların erken tedavi edilme imkanı doğuyor" diye konuştu. 

'LABORATUVARIMIZ HOCALARIMIZIN HİZMETİNDE’

Sucak, Can'ın adını iyi vesilelerle yaşatmak istediklerini belirterek, "Can, birkaç hayata sığacak zorlukları tek başına taşıdı. Kuşları, kedileri kovalayan afacan Can'ı bu zorluklar, empati duygusu yüksek, merhametli, sevgi dolu bilge bir genç adama dönüştürdü. Sanki kısa olacağını bilmiş gibi yaşamın her saniyesinin tadını çıkaran gülen, tenis oynayan, kayan, arkadaşlarıyla zaman geçirmeyi çok seven keyifli mutlu bir çocuk oldu. Mutlu bir hayat yaşadı. Kalbi güzel bir çocuk olan Can’ımızın adını iyi vesilelerle yaşatmak hem de dayanılması katlanılması güç bir acıdan çıkan enerjiyi olumlu bir şekilde dönüştürmek istedik. İmmün yetmezlikli hastaların yaşadığı sorunların yaşamı çok güçleştirdiğini biliyoruz. En önemlisi de böyle bir sorunun varlığından kimsenin farkında olmayışı, bu konu hakkında bir farkındalık yaratmak, canın hikayesini ülkeye mal etmek istedik. Vakfımızın en önemli görevi bundan sonra başka canlara dokunmak, değinmek. Laboratuvarımız bu alanda çalışan hocalarımızın hizmetinde. Umarım Allah utandırmaz başarılı oluruz" dedi.

'BAŞKA CANLARIN CANI YANMASIN'

Prof. Dr. Ayhan Sucak ise çocuğunu çok özlediğini dile getirerek, "Can'sız yaşamak çok zor. Evlat acısı anlatılamaz tarifsiz bir şey. Bütün enerjimizi toplayıp onun adını yaşatacak birtakım projeler üretmeye başladık. Can gibi birçok çocuğa şifa olsun, tanısı konsun ve bir an önce tedaviye başlanabilsin, diye laboratuvarı kurduk. Başka canların canı yanmasın, tanılar erken konsun ve gerekiyorsa kemik iliği nakline ulaşabilsinler, diye bütün ömrümüzü artık bu laboratuvara adayacağız. Başarılı olacağız, diye düşünüyorum" diye konuştu.