Gün ışıyınca, gözünüzü açma sevinciniz göz kapaklarınıza çökmüş olan hayalinizden arta kalan “bohçanızın yükü ile ters orantılıdır.” 

“Hayal bohçanızı” günlük olarak yaşamak ve tüketmek mutluğun ve huzurun kilididir. 

Çünkü “uzun süreli program diye bir şey sizin sıradanlığınızdır

Her şey aslında;” pamuk ipliğinden salıncağın güvenirliliği kadardır”. 

Ben onun için” sabah doğar akşam ölürüm” 

Sabah doğduğunuzu ancak size misafir olanlardan anlarsınız. 

Misafirler; sizde yer bulmak için bütün duygularınızın kapısını çalarlar. 

Kimisi; burun kapınız çalmak için koku salar.

Kimisi göz kapınızı çalmak içi size bakar. 

Kimi; sizin teninizde yer bulmak için sessizce kendi yüreğindeki sevginin esintisi ile vücudunuzda ürperti uyandırarak kapınızı çalar.

Size gelen misafirlerin “ruh kapınızın” zili size yansıttığı “hislerdir” eğer sizin ruhunuzda kalıcı bir yer bulması demek, ona karşı oluşan” duygudur.”

Misafirliğe gelen herkese bütün vücudunuzda ve ruhunuzu da yer açmalısınız. Çünkü; “her duygu, diğerinin tanımıdır.” Nefreti görmeden sevgiyi tanıyamazsınız.

Ne kadar misafir ağırlarsanız “mutluluk enerjisinin yarattığı güç ile”; benliğinizdeki mutluluk merdiveninden bir basamak daha çıkarsınız

Her basamak çıkmak; “insan bedeninde kiracı olan ruhun” bedenin sahibine olan saygısı ve minnetinin bir ifadesidir.

Mutluluk basamaklarını çıkamamak; ruhunun çürümesine, bedenin bir çalı çırpı “ederine” dönüşmesine neden olur. 

Size gelen her “misafirin yarattığı duygu fırtınası sizin yansımanızdır”.

Siz “güzel bakarsanız, güzel insanlar misafiriniz olur”. 

Siz “güzel kokular yayarsanız, güzel kokulu insanlar” sizi bulur.

Bilmeliyiz ki; misafir olduğumuz “bedenin sahibi ile kontratımız tek taraflı irade beyanıdır.” 

Bu “süresini bilmediğimiz” bedendeki misafirin, misafirlerle geçireceği paylaştığı duygulara “anlam” yüklemek;” idam sehpasında çırpınan bedenin nefes alma inancı kadardır.”

Bundan dolayı tutkumu, hayallerimle beraber kördüğüm yapıp, “bilinmez çukuruna” gömdüm.

Tutkumu bulamam!  

Kaybettiğim “tutkumda sakladığım gerçekliğim.”

Bundan dolayı “Adalet ve merhamet tabletlerimi” her akşam içer ölürüm. 

Göz kapaklarımdaki “hayal artığı bohçamın” yükü az olsun, uyanabileyim diye. 

“Sabah doğup, akşam ölenler” cehennemin kapısını zorlamazlar.

Mutludurlar. 

Sayıyla