Rusya uçağının düşürülmesini asla içine sindiremedi...

Hava sahamızı defalarca ihlali, sınırlarımızı aşan savaş uçakları olaylarını Rusya hep görmezden geldi...

Gürcistan'a bağlı özerk cumhuriyetleri işgaline batı dünyasının kayıtsız kalması, Rusya'yı pervasız olmaya sevk etmiştir...

Burnumuzun dibinde cereyan eden GÜRCİSTAN OLAYI neydi???

Bağımsızlığından buyana Gürcistan’ın karşılaştığı en önemli siyasi sorun, Sovyetler Birliği döneminde Gürcistan içinde özerk cumhuriyet olan Abhazya ile özerk bölge statüsünde olan Güney Osetya’nın 1990-1992 yıllarında Gürcistan’dan bağımsızlıklarını ilan etmeleri nedeniyle ortaya çıkan toprak bütünlüğü sorunudur. Abhazya ve Güney Osetya’nın bağımsızlık kararları nedeniyle, 1991-1992 yıllarında Gürcistan ile Güney Osetya arasında, 1992-1993 yıllarında ise Gürcistan ile Abhazya arasında çatışma ve savaşlar yaşanmıştır. Bu çatışma ve savaşlar sonunda Gürcistan, Abhazya ve Güney Osetya’daki fiili kontrolünü kaybetmiştir.

Gürcistan ile Abhazya ve Güney Osetya arasındaki gergin ilişkiler 2008 yılına kadar devam etmiş, 2008 Ağustos ayında Gürcistan ile Güney Osetya arasında yaşanan çatışmaların tırmanması üzerine, Rusya 8 Ağustos tarihinde Gürcistan’a karşı askeri bir operasyon başlatmıştır. Gürcistan’ın ağır kayıplar verdiği söz konusu savaş 12 Ağustos tarihinde AB’nin girişimiyle sağlanan ateşkes ile sona ermiş, ancak Rusya bu defa da Abhazya ve Güney Osetya’nın bağımsızlıklarını tanıma kararı almıştır. Rusya’nın girişimleri sonucu birkaç devlet daha Abhazya ve Güney Osetya’nın bağımsızlıklarını tanımış olmakla birlikte, ülkemiz dahil uluslararası toplum Gürcistan’ın toprak bütünlüğünü desteklemekte ve Abhazya ve Güney Osetya’yı hukuken Gürcistan’ın bir parçası olarak görmektedir.

Gürcistan 2008 Savaşından sonra Abhazya ve Güney Osetya’nın Rusya’nın işgali altına girdiğini ifade ederek, bu nedenle anılan yıl “İşgal Altındaki Topraklar” yasasını kabul etmiştir. Söz konusu yasa çerçevesinde, Gürcistan’ın bilgi ve onayı dışında Abhazya ve Güney Osetya ile her türlü resmi temas ve ticaret yasaklanmış bulunmaktadır. Gürcistan, ayrıca, kendi kontrolü dışındaki sınır kapılarından Abhazya ve Güney Osetya’ya giriş-çıkış yapanlara da cezai müeyyide uygulamaktadır.

2008 Savaşından buyana Abhazya ve Güney Osetya sorunlarının çözümü amacıyla BM, AGİT ve AB’nin Eş başkanlığında Uluslararası Cenevre Görüşmeleri yapılmaktadır. Bu görüşmelere, Gürcistan, Abhazya ve Güney Osetya temsilcilerinin yanı sıra Rusya ve ABD de katılmaktadır. Ancak, taraflar arasındaki keskin görüş ayrılıkları nedeniyle bugüne kadar görüşmelerde ciddi bir ilerleme sağlanamamıştır.

Gürcistan, çözüm çabaları çerçevesinde, Gürcistan’ın toprak bütünlüğü içinde Abhazya ve Güney Osetya’ya geniş bir özerklik vermeyi teklif etmekte, ancak, Abhazya ve Güney Osetya, Gürcistan’ın toprak bütünlüğü içinde herhangi bir çözümü kabul etmemektedir.

Gürcistan olayında batı dünyasının sessiz kalması, Rusya'nın gücünü ve prestijini artırmıştır !!!!!!!!!

Rusya bu cesaretle Kırım nedeniyle Ukrayna'ya girmiş ve Kırım'ı ele geçirmiştir...

Kırım Hanlığı, Altınordu Devleti'nin dağılması sonucu onun parçalarından birisi olarak XV. yüzyıl başlarında Hacı Giray tarafından kurulmuştur. Mengli Giray'ın hanlığı zamanında ve onun müracaatıyla, Fatih Sultan Mehmet döneminde Osmanlı Devleti'ne bağlı bir hanlık haline gelmiştir. Siyasî, sosyal ve jeopolitik özellikleri dolayısıyla da Osmanlı idari teşkilatına bağlı bir eyalet statüsüyle Hacı Giray'ın soyundan gelenler tarafından Rus ilhakına kadar geçen dönemde Hanlık ile idare edilmiştir. Osmanlı Devleti'ne tâbi' olma Kırım'a siyasî, askerî ve sosyal güç katmıştır. Özellikle, Altınordu Devleti'nin dağılması ile bağımsız bir devlet olarak günden güne büyüyen, Kazan ve Astrahan hanlıklarını yok edecek düzeyde gelişen Rusya gibi bir devlete karşı, uluslararası siyaseti yönlendiren ve ağırlığını her cihetten hissettiren Osmanlı Devleti gibi bir gücü arkasına almıştır.

Osmanlılar için de Kırım'ın elde edilmesi çok önemlidir. Karadeniz'in bir "Osmanlı gölü" haline gelmesiyle beraber, kuzeyde güvenliği sağlayan ve savaşçılık yetenekleri muntazam olduğundan kendi adlarına o bölgedeki "ilerlemeleri" yürütecek Kırım gibi bir gücü elde etmişlerdir. Hedefleri Baltık, Karadeniz ve Hazar denizi istikametlerinde ilerlemek olan Ruslar, Osmanlı Devleti ile doğrudan mücadele etmeyi göze alamayınca nasıl Kazakları kullandıysa, Rusya'yı kendilerini tehdit edebilecek düzeyde bir engel olarak görmeyen Osmanlı Devleti de "kuzeyde beliren tehlikeye" karşı mücadeleyi Kırım hanlığı vasıtasıyla yürütmeyi yeğlemişti...

Kırım'ı işgal eden Rusya, Ukrayna'nın da Nato'ya girmesine kesin olarak karşı çıkmış ve Batı dünyası bu konuda da sessiz kalmıştır...

Bu girişimlerle eli güçlenen Rusya, Suriye üzerinden ORTA DOĞU'ya iyice yerleşmeyi kafasına koymuştur...Daeş'e saldırıyorum bahanesiyle Ruslar, Suriye Türkmenleri'nin kökünü kazımaya çalışmaktadır...

ABD ve Batı dünyası, son kale olan Türkiye'nin yanında cesurca durmalıdırlar...