Bir ülkenin hızlı kalkınabilmesi, yatırımların engelsiz ve hızlı yapılabilmesine bağlıdır. 

Yerli yatırımcıların dahi bürokrasi'den yaka silktiği bir ülkeye yabancı  sermayeyi çekebilmek imkânsızdır. 

Yeni bir turizm sezonuna giriyoruz, bu sektördeki payımızı yükseltebilmek için gerekli önlemleri alamıyoruz. 

Yıllardır şikâyet ediyoruz, Türk gemileri neden yabancı bandıralara kaydoluyor diye? 

Bayrağa saygı sadece hamasetle olmaz!? 

Bayrağa saygıyı ekonomik düşünce düzeyiyle sağlamak gerekiyor. 

Deniz taşıma sektöründe olduğu gibi, turizm sektöründeki yatlarımızın da çoğu yabancı bayrak kullanmaya itiliyorlar. 

Şileplerden ve yatlardan alınan yüksek vergiler, onların yabancı bandıralara itibar etmesini ve başka ülkelerin bayrağını taşıma zorunluluğunu doğuruyor. 

Turizmde dünyanın en çok gelir getiren yat turizmine yönelik marina işletmeciliğini de yüzümüze gözümüze bulaştırıyoruz. 

Dünya ülkeleri arasında ABD'den sonra en uzun kıyılara sahip olan ülke Türkiye'dir. Ama bu dantel gibi doğa harikası kıyıları marinalarla donatıp, dünya turizmine açamıyoruz? 

Türkiye'de 7 yılı bulan marina izni, İtalya'da 3 ayda çözülüyor. 

Doğuş Gurubu'nun bu konuda çektiği sıkıntılar masal gibi!? 

Şahenk, 5 ihale kazandı 1'i bitti 

Devlet 1995'de Didim, Bodrum, Turgut Reis, Dalaman, Datça, Bozburun ve Antalya'da yat limanı yapılması için ihale açtı. Bunlardan 5'ini Doğuş Grubu aldı. Ama, Antalya TSK'ya iade edildi. Dalaman'da belediyeden izin çıktı. Anıtlar Kurulu'na takıldı. Mahkeme halen sürüyor. Bodrum'da belediye 'ihtiyacım yok' deyip izin vermedi. Dalaman'da mülkiyet sorunu yeni çözülebildi. Bu süreçte sadece Turgut Reis marina işletmeye açılabildi. 

Sektör temsilcilerine göre yatırımda kolaylık sağlanırsa yılda 10 milyar dolarlık gelir elde etmek işten bile değil. Oysa Akdeniz çanağında yat bağlama kapasitesinin yüzde 85'lik bölümünü İtalya, İspanya, Fransa kaparken, Türkiye'ye düşen pay sadece yüzde 5. Bu kapasite düşüklüğünün nedeni ise Türk yatırımcıların marina yapmaktaki isteksizliği değil, bu sırada 7 yıla kadar uzanabilen bürokratik işlemler. Bunun en canlı örneği kuşkusuz 1995'te devletin yap-işlet-devret modeliyle açtığı 7 marina ihalesinden 5'ini alan Doğuş Grubu'nun yaşadıkları. Aradan 10 yıl geçtikten sonra grup, sadece 2003'te Turgut Reis'teki marinayı devreye alabildi. Turgut Reis Marina'nın Genel Müdürü Ali Erkan Bezirgan, yatırım sürecinin oldukça yıpratıcı olduğunu ifade ederek, "Devlet bir master plan yapıyor, ihaleye çıkıyor. Ancak yerel bir belediye benim marinaya ihtiyacım yok deyip süreci iptal ediyor" diyor. Aynı zorlu süreci bir başka girişimci ve eski milletvekillerden Cefi Kamhi de yaşadı. İşte bu örnekler ve yatırımcıların 7 yıl boyunca en az 15 yerden izin almak için kapı kapı dolaşması üzerine Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği konuyu gündemine almış durumda. 

Bürokrasi işleri neden zorluyor? 

Tabiiki rüşvet çarkını işletebilmek için. 

Kurumlar arasında koordinasyon yok!? 

Yat turizmi, yabancı yatları da Türk Bayrağı altına çekebilmek zor bir şey değildir. 

Ama biz Türk gemi ve yatlarını yabancı ülkelere kaçırıyoruz. 

Adalet dünyadan kalktığı takdirde, insan hayatına kıymet verecek bir şey kalmaz. 

Kant