Rumlar ve Yunanlılar ağız birliği etmişçesine, yıllardır 1960 Kıbrıs Cumhuriyeti Anayasası içinde yer alan Garanti ve İttifak Anlaşması ile Türkiye’nin garantörlüğünün kalkmasını ve Türk askerinin tümü ile adadan geri gitmesini istiyorlar. Bunun için de yasal ve yasal olmayan her yolu deniyor, Makyavel’in tavsiyeleri doğrultusunda da her tür girişimi yapıyorlar.

16 Ağustos 1960 tarihinden başlamak üzere 20 Temmuz 1974 tarihine kadar Türkiye’nin garantörlüğü sadece kağıt üstündeydi ve Rumlarla Yunanlılar, sırtlarını Rusya ve ABD’ye dayadıklarından hiçbir zaman Türkiye’nin askeri bir müdahale de bulunabileceğine ihtimal vermiyorlardı. Bu güvenceden dolayı da Türklere saldırı düzenledikleri her kanlı olaydan sonra Kıbrıslı Türkleri aşağılamak için “Bekledim de gelmedin” şarkısını çalarlardı Kıbrıs Radyo yayın Korporasyonunun Radyo ve Televizyon yayınlarında. Çoğunlukta oldukları Kıbrıs Cumhuriyetini de silah zoru ile geçirmiş olmalarından dolayı kendilerini adeta aslanlar gibi görürler, bizi de bir lokmada yiyip yutacakları tavşan zannederlerdi. Ama bir türlü gerçekleşemedi bu son. Tam tersine kolay lokma olarak gördükleri Kıbrıslı Türkler ve adam yerine koymadıkları Türkiye, sonradan kağıttan olduğu ortaya çıkan bu aslanı birlikte paramparça ettiler ve bu “kahraman Helen aslanı” arkasına bile bakamadan kaçıp gitmek zorunda kaldı bu diyarlardan.

Rumlar ve Yunanlılar 42 yıldır “Kahraman Helen Aslanı” olmayı düşlüyorlar Kıbrıs adasında ama önlerindeki Türkiye ve Türk Silahlı Kuvvetleri engelini de bir türlü aşamıyorlar. Adada Türk Silahlı Kuvvetleri olmasa, Türkiye’nin de 20 Temmuz 1974 tarihinde kağıt üzerinde yazı olmaktan çıkartıp fiiliyata dönüştürdüğü Garanti Anlaşması ve Garantörlük bulunmasa, Kıbrıslı Türkleri ezecek ve istediklerini yaptırtacak güce sahip olacaklar ama bunu son 42 yıldır nasıl gerçekleştireceklerini bir türlü bulamadılar. Ne ABD, ne Rusya, ne de Kıbrıs adasını destekleri ile tekrardan ele geçirmek hayalini kurdukları AB bir türlü dişlerini Türkiye’ye geçirip adadan uzaklaştıramadı.

24 Şubat 2004 tarihinde başlayıp, 4 Nisan 2004 tarihinde biten Annan Planı görüşmelerinde ellerine bir fırsat geçirmişlerdi ama yaptıkları ince hesap nedeni ile 24 Nisan 2004 tarihinde her iki tarafta aynı anda referanduma sunulan bu plana “Hayır” demek zorunda kaldılar.

Gerekçelerini de uzun yıllar saklamayı başardılar ve Tassos Papadopulos’un referandumdan 2 gece evvel yaptığı televizyon konuşmasında halkına tavsiye ettiği “Devlet aldım, eyalet bırakmam” gerekçeli “Hayır oyu” talebine bağladılar neden hayır dediklerini. 

Gerçekte Rumların çoğunluk olacağı, Kıbrıs Türk Devletinin toprağının yüzde 29+ kalacağı, Karpaz yarımadasında 4 Rum köyünün sahilleri ile birlikte özerk bir Rum bölgesine dönüşeceği, 1974 öncesi Rum arazilerinin üçte birinin otomatikman geri verileceği gibi benzeri Rumların lehine birçok maddenin yer aldığı Annan Planına Rumların “Hayır” oyu vermelerinin nedeni başka.
 
100 bin Rum’un geri verilecek topraklara döneceği, 60 bin Rum’un Kıbrıs Türk Devletçiğine yerleşmesi ve Rum mallarının üçte birinin iade edileceği süreçte kesinlikle bir iç savaş çıkacağını hesap eden Rumlar, ada üzerinde Türkiye’nin garantörlüğün devam edeceği ve adada Türk askerinin de bulunacağı nedeni ile -bu iç savaşı da 1974 yılında olduğu gibi kaybedeceklerini hesap ederek- Annan Planına “Hayır” dediler ve kendilerine yeni bir hedef koydular. Bu hedef, Türkiye’nin garantörlüğünün olmayacağı ve adada Türk askerinin de bulunmayacağı bir anlaşmanın yapılmasını sağlamak sonra da çıkacak bir iç savaşta Türkiye “Garantör” olmadığı bir toprağa müdahale edemeyeceği için de, adayı ve yönetimi tümden ele geçirerek Rumlaştırmak…
Gerekçe tamamen bu.