Kıbrıslı Rum lider Nikos Anastasiadis, KKTC Hükümetinin Maraş açılımı kararını alarak uygulamaya koymasından sonra, Kıbrıs Rum halkından gelen protestoların ve eleştirilerin altında ezilmeye başladı zira Maraş kararını müteakip, çok güvendikleri, asırlardır sırtlarını dayadıkları Avrupa Birliği (AB) ve Amerika Birleşik Devletleri’nden, (ABD), Türkiye’ye siyasi veya ekonomik baskı uygulaması çıkmayınca çok bozuldular. Rum lider Anastasiadis de günah keçisi oldu.

Anastasiadis bu yenilgiyi savuşturmak ve gündemi değiştirebilmek için, “Kayıplar” konusunu ortaya attı, Mısır’a ziyaret yaptı, Mehmetçiğin karşısında kaçacak delik arayan Rum Milli Muhafız Ordusu’nu, Mısır’ın organize ettiği askeri tatbikata katılmaya gönderdi. AB ile Türkiye’yi karşı karşıya getirmek ve siyasi bir kriz yaratmak için de Doğu Akdeniz’de Rum yönetiminin tek yanlı ilan ettiği “Münhasır Ekonomik Bölge” (MEB) içerisinde sondaj çalışmalarına başlayacağını açıkladı.

Bu cesaretinin arkasında da Avrupa Birliği (AB) Komisyonu Başkanı Ursula Von der Leyen'in, Kıbrıslı Rum lider Nikos Anastasiadis ile yaptığı telefon görüşmesinde, "Doğu Akdeniz'de gerginliği azaltmaması ve Kıbrıs'a yönelik yasadışı faaliyetlere son vermemesi halinde AB'nin Türkiye’ye karşı tedbir alacağı" konuşması var. Bu konuşma ne denli doğru olduğu bilinmiyor. Leyen bu açıklamayı teyit etmedi.

Rumlar Leyen’in sözlerine bakarak gelin güvey olsalar da Almanya Şansölyesi (Başbakanı) Merkel’in “Türkiye ile Yunanistan’ın Kıbrıs üzerindeki adımları ilişkiyi zor bir hale getirdi. Farklılıkları çözmek için sabretmek gerekecek. İki ülke arasında yaşanan bu gerilim cesaretimizi kırmadı” ve “Türkiye ile işbirliğimizi ilerleteceğiz” sözleri, AB Komisyonu Başkanı’nın sözlerinden çok daha önemli.

 Rum lider Anastasiadis’i, ortalığı karıştırmaya cesaretlendiren bir başka unsur ise ABD'nin Siyasi İlişkilerden Sorumlu Dışişleri Bakan Yardımcısı Victoria Nuland!ın, Türkiye'nin Kıbrıs ile ilgili son dönemde gündeme getirdiği iki bağımsız devletli çözümü kabul etmediklerini belirtmesi ve Başkan Joe Biden'ın Rusya'dan S-400 füze savunma sisteminin satın alınmasıyla ilgili getirilen yaptırımları sürdürmeye kararlı olduğunu söylemesi.

Bu açıklamaya dört elle sarılan Anastasiadis, AB ve ABD ile Türkiye’yi birbirine düşürmek, Rumların arasındaki itibarını tekrardan kazanmak ve bundan pay kopartmanın peşine düştü. 

Sığ bir politikacı olan Anastasiadis’in, kendisinin duyması ve memnun olması için söylenmiş bu sözlere inanıp, Türkiye’ye karşı sondaj faaliyetlerine devam etme kararını alması, Rumların geri dönülmez kayıplarına bir yenisinin daha eklenmesi ile sonuçlanacak.

Bana göre Anastasiadis’in bu acemice davranışı, Maraş’ta 3. bölgenin açılmasına, Türkiye Bayraklı ve Türkiye’ye kayıtlı sismik araştırma ve sondaj gemilerinin tekrardan Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki Kıta Sahanlığı ve Münhasır Ekonomik Bölgesinde sismik araştırma yapması ve bulunacak doğalgaz rezerv bölgelerinde de sondaj çalışmalarına başlamasına yol açacak.   

Yani akılsız başın cezasını, her zaman olduğu gibi kendileri çekecek. Aynen 9 Eylül 1922’de olduğu gibi, politik ayak oyunlarıyla yönetimleri altına almayı başardıkları Kıbrıs adasının üçte birini 16 Ağustos 1974’de kaybetmeleri gibi…