Kıbrıs Rum yönetiminin geçmişte Türklere yaşattığı mezalim, gerçek anlamda “etnik temizliktir”. Türk varlığına tahammülü olmayan Rum-Yunan ikilisinin sinsi plan ve oyunları hiç bitmez... Hiç bir zaman Ege’nin iki yakası, rakı-balık-uzo, sirtaki-kasap havası muhabbetlerine inanmayın. O söylenenler, sadece bir kısım samimi vatandaş için geçerli olabilir. Ama Devlet-Hükümet politikaları her zaman Türk düşmanlığı üzerine inşa edilir.

Başından beri adayı ilhak peşinde olan Yunanistan, kurduğu EOKA adlı tedhiş örgütüyle bir yandan adanın Yunanistan’la birleşmesini sağlamak amacıyla, İngiliz yönetimiyle çatışıyor, öte yandan tedhiş ve terör eylemleri yaparak Türkleri sindirmeye ve adadan kaçırtmaya çalışıyordu. Bu amaçla yüzlerce Türk’ü öldürmüş ve 30 Türk köyünü yakıp yıkmıştı. 1963’te yeniden saldırılara başlayan bu örgüt, 103 Türk köyünü daha yakarak onbinlerce Türk’ü göçe zorlamış ve 500’den fazla Türk’ü katletmişti.

Kıbrıs Türkleri “Gelecek geçmişin çocuğudur” sözünü her daim gözönünde bulundurarak, Rumların hiç bir zaman Türkler lehine bir çözüm düşünmeyeceğini bilmelidirler. Kıbrıs Rumları, tarih boyunca olduğu gibi, Kıbrıs’ın resmen koloni statüsünden çıktığı ve cumhuriyet olduğu gün olan 16 Ağustos 1960 sonrasında da amaçlarına ulaşmak için tedhiş, terör, cinayetler, katliamlar, işkence ve eziyetler dahil her yolu denemekten geri durmamışlardır.

Daha 1912’de Osmanlı’nın Balkan Savaşında yenilgisinden yararlanarak Hamitköy’de Türklere saldırmışlardı. Sonrasında bu düşmanca tutum ve davranışları çeşitli tarihlerde tekrarlayıp durmuştur. Rum mezaliminden örnekleri Serap  Yeşiltuna’nın yazısından alıntılarla aktaralım...

Vahşeti ve cinayeti örtmek için “Türk öldürmek suç değildir” diyen Rumlar, 1927 yılında Hacı Halil adındaki bir Türk’ü öldüren Jambo adlı bir Rum’u koruyup kollamaktan çekinmemişlerdir.

1931 yılında “Milli kurtuluşumuz Yunanistan’la birleşmektir” diyen Papaz Nikodimos’un peşine takılan Rumlar, ilhak sloganları atarak hükümet binalarına sadırdılar ve Vali Konağı’nı yaktılar.

Kıbrıs’ı Yunanistan’a bağlamak için Rum-Yunan derin devletinin kurduğu bir terör örgütü olan EOKA, Türkleri zorla göç ettirmek amacıyla başlattığı eylemleriyle Türk köylerini  yakıp, yüzlerce Kıbrıs Türk’ünü katlettiler. İşlerine giden İnönü köyündeki Türklere pusu kurarak katlettiler. 1958’de önce Atlılar köyünde hayvanlarını otlatan Türkleri sebepsiz yere katlettiler, sonrasında ise Goşi köyünden üç genci vurarak öldürdüler. İyice azıtan Rumlar, 1963 yılı Aralık ayında kendi halindeki yaşlı, kadın ve çocuklardan oluşan sivil Ayvasıl köylülerini vahşice katlettiler. Sonrasında da “KANLI NOEL” olarak anılan olaylarda, 21 Aralık 1963’te Türk evlerini ateşe verdiler, Rum kesiminde bulunan Lefkoşa Genel Hastanesi’nde yatmakta olan Türk hastalarını katlederek insanlık tarihine kara bir leke sürdüler. Arpalık Köyü’nde kadın ve çocuklardan oluşan 5 Türk’ü ve Lefkoşa’nın Kumsal semtinde  Doktor Binbaşı Nihat İlhan’ın evini basarak, eşini ve 3 çocuğunu banyo küveti içinde katlettiler. Rum polisler, “Enosis” diye naralar atarak Atatürk heykelini ve Türk Lisesi öğrencilerini kurşun yağmuruna tuttular. 1 Kasım 1967 günü Rumlar, Geçitkale ve Boğaziçi köylerine Grivas komutasında 200’ü aşkın zırhlı araç ve son model silahlarla donatılmış binlerce Rum ve Yunan askeri ile saldırdılar. Mevzilerdeki mücahitleri öldürüp, köyleri yağmalamaya ve bazılarını ateşe vermeye başladılar. Bir ihtiyarı evinde otururken kurşunlayıp öldürdüler, üzerine mazot döküp yaktılar ve çocukları korumak için kendini siper eden yaşlı bir kadını da katlettiler. Türkiye’nin Kıbrıs Barış Harekatını yaptığı günlerde, 183 Türk ve 350 Rum’un yaşadığı karma nüfusa sahip Alaminyo köyündeki  Rumlar, Türk bölgesini basarak buldukları kadın, erkek, yaşlı ve çocukları esir alıp köydeki Rum okuluna hapsettiler. Köyün Türk gençlerinin hemen hemen hepsini toplayıp kurşuna dizdiler. Buldozerlerle çukur açıp cesetleri çukura atarak üstünü örttüler. Yine Kıbrıs Barış harekatının başladığı gün, Magosa ilçesine bağlı 50 nüfuslu Sandallar köyündeki Türkleri katlettiler. Taşkent Köyünde esir aldıkları masum sivil Türkleri kurşuna dizip toplu mezara gömmüşlerdi. Katliamlara maruz kalan Türkler, yaşadıkları 103 karma köyü terk etmek zorunda kalmışlardır. Büyük ölçüde, mal, malzeme, araç ve gereç kaybına da uğramışlardır.

Rum-Yunan ikilisi, oyunlarının bozulduğu 1974’ten beri her türlü hile ve desiseyi denemekte, Türk’ün aleyhinde hiç bir fırsatı kaçırmamaktadır. Sözde insan hakları ve demokrasi havarisi AB ve ABD başta olmak üzere Batı Ülkelerini de yanlarına çekebilmektedirler. Kıbrıslı kardeşlerim 44 sene öncesine kadar atalarının yaşadığı mezalimi asla unutmasınlar. Bu işler öyle mavi boncukla, taviz vermekle, dümensuyuna girmekle vs olmaz. Ne verirsen ver, sonuç değişmiyecek. Çünkü onlar seni ezeli ve ebedi düşman görmektedir... Sana ne fayda varsa Türk Milletinden ve Türkiye Cumhuriyetinden var. Bunu asla ve asla unutma!!!

Kıbrıs’ta Rum saldırılarıyla hayatını kaybeden tüm kardeşlerimizi rahmet ve minnetle anıyor,  Türklere yapılan “Rum mezalimini” şiddetle kınıyorum.

Süheyl ÇOBANOĞLU

RUBASAM Bşk.V.