Öncelikle bize  kendinizden  bahseder misiniz?

Sanat hayatıma Ankara Sanat Tiyatrosu’nda başladıktan hemen sonra büyük oyuncu Kemal Sunal ile ‘Düttürü Dünya’’ filminde kamera karşısına geçtim. Bu film benim için milattır. Yeşilçam’da  ve  1988’lerin  Ankara Sanat Tiyatrosu’nda ki büyük oyuncuları ile aynı projede bulunmak şansını elde ettim. Zaten o oyuculardan bazıları diksiyon, şan  vb.  alanlarda Ankara Sanat Tiyatrosu’nda hocalarımdı. Örneğin AST’ın kıymetli oyuncu ve hocalarından  Sevgili Erol Demiröz’e ne çok şey borçlu olduğumu hiçbir zaman unutmadım. Kalbimde yeri hep saklıdır. ‘’Düttürü Dünya’’ filmi çok büyük başarılara imza atarak günümüze dek taşındı. Filmin çok ciddi bir hayran kitlesi var ve ben onların hepsini çok seviyorum. Sinema seyircisi kadar kıymetli ne var şu dünyada. 1988’den 2019’a kadar  hayatımda öyle çok şey oldu ki  sanatın birçok kesiti ile buluştum. En son olarak ‘’Eğreti Gelin Ladik’’ filmi beni bir oyuncu olarak çok mutlu kıldı. Filmimizin ödüllerini Film Tayfası’nda büyük bir gururla muhafaza ediyorum. Çünkü ‘’Eğreti Gelin Ladik’’ seyircisi tarafından ter kokulu film olarak nitelendirildi.  Emeğin kıymetlendiği film olarak değerlendirildi. Bu ne kıymetli yaklaşım benim için. Ve en son Afyon’da filmimizle ilgili bana ‘’en iyi oyunculuk performansı’’ ödülü layık görüldü. Kıvanç duyuyorum. Başkent ve Elazığ ödülleri ise ayrıca çok kıymetli onlardan da bahsedeceğiz. Kısaca bunları aktarmak istedim ve sanata dair yolculuğum hep devam etsin isterim. 

Bir oyuncu şarkı söylüyor projesi nasıl ortaya çıktı? 

‘’Eğreti Gelin Ladik’’  filmimiz Anadolu’yu gezerken sanırım ‘’Düttürü Dünya’’ filmimizin etkisi ile ve yine ‘’Eğreti Gelin Ladik’’ filmindeki rolümün olumlu katkıları ile Anadolu seyircisi beni bağrına bastı. Hatta  bazı yerel gazetelerde ‘’Kemal Sunal’ın bize emaneti’’ diye yazıldığını görünce bundan çok etkilendim. Tekrar tekrar buluşmalıyım seyircimle dedim kendi kendime. Ardından  gazeteci ve radyo programcısı Sevgili Faruk Bangir ile bir araya gelerek ‘’ Bir Oyuncu Şarkı Söylüyor’’ adlı gösterimizi vücuda getirdik. Bu proje  ülkemizin güzel kültürünü, öykülerini ve şarkılarını aktarabilmek şansı sundu bana. Ve tekrar Anadolu seyircisi ile buluşmak fırsatı. O yüzden kıvançlıyım. Film TAYFASI’na yine teşekkür borçluyum. 

Müziğe ilk adımı nasıl attınız?

Aslında ilk olarak Ankara Lisesi’nde şimdilerde ülkemizin tamamında müzikle ilgili çok değerli çalışmalar yapan Sayın Refik Saydam yönetiminde koroda tenor olarak başladım. İlk ciddi müzik çalışmalarım bu noktadan hareketle başladı. Sonrasında üniversite yıllarında Ankara Sanat Tiyatrosu’nda oyunculuk eğitimi alırken şan dersleri de aldım. Bu yıllar altın yıllardır benim için çünkü inanılmaz değerli hocalarla çalışmak fırsatı buldum tiyatromda. Her biri sanatımızın tarihine ismini yazdırmış hocalardır. Sonraki yıllarda film müzikleri oluşturmak, şarkı sözü yazmak derken şimdi olduğum noktaya taşındım. ‘’Eğreti Gelin Ladik’’ filmimizin vizyon aşamasından bu tarafa sahneden hiç inmedim. İnşallah bu şekilde ve daha da gelişerek ‘müzik’ hayatımda yer eder. Özellikle altını çizmek istediğim husus ise Saygıdeğer Hocam Metin BATUR ile müzik ve şan derslerine devam ediyorum. Muhteşem bir müzik öğretmeni.  Kendisine ne kadar teşekkür etsem azdır. 

Müzikle ilgili başka hangi çalışmalar olacak? 

Sevgili Faruk Bangir ile birlikte devam etmekteyiz müzik çalışmalarımıza. Bana katkısı çok büyük. Yıllardır radyoculuk yapması yolumuzu aydınlatabilmek için bir referans doğrusu. ‘’Bir Oyuncu Şarkı  Söylüyor’’ adlı projemiz seyircisi yeter diyene kadar onlarla buluşmaya devam edecek. Yine  bugünlerde sözlerini benim yazdığım ‘’Deli Nehir’’ adlı bir şarkıyı ‘’Eğreti Gelin Ladik’’ filminde  müziklerini birlikte yaptığımız Övgü Özparlak’a besteletme fikrimiz oluştu. Sonrasında şarkıya klip  çekeceğiz elbette. Tüm bu gelişmeler beni çok mutlu ve heyecanlı kılmakta. Şimdilik bunlar anlatacaklarım.   

Kendinizde bir şeyleri değiştirme imkanınız olsa neleri değiştirirdiniz?

İşkolik bir tarafım var;  bunun yerine çağı, stilleri, trendleri yakalayan ve ona göre giyim tarzı oluşturan biri olmak isterdim. Ama benim hayatım gereği biliyorum ki bunu tam manasıyla oluşturamayacağım. Kısaca kötü giyinen yerine İyi giyinen biri olmak isterdim. 

Seslendirme çalışmalarınızda çok önemli bize biraz onlardan bahseder misiniz? 

Eğreti Gelin Ladik filmimizin Başkent ödülünü Sayın Sezai Aydın’ın elinden aldım. Ve o anlar benim için müthiş kıymetli. Dolayısıyla konuyu getirmek istediğim yer seslendirme yapmadan evvel aldığımız kurs ve benim ilk dublaj hocam Sezai Aydın. Ondan bahsetmek seslendirme denilince  çok doğru bir nokta olacak. İlk olarak TV’de 7 Gong Dergisi’nin açtığı seslendirme sınavını kazandım. 9- 10 bin kişi girmişti sanırım sınava. Bilmem  kaç aşamalı bir sınavdı. Biz o sınav sonrasında TRT’nin çok değerli yönetmenlerinden dersler aldık. Sezai Aydın başta olmak üzere Engin Aybakan, Recep Yener, Nuri Çevik, Işın Feyman başlıca sayabileceğim isimler. Her biri çok kıymetli. Aylarca aldığımız eğitimin ardından yıllarca TRT ve birçok özel kanalda 5000’e yakın filmde dublaj yapma şansım oldu. Ve şimdi yine çok özledim seslendirme yapmayı. En son kendimi Eğreti Gelin Ladik’te konuştum. Kerem karakterini. Gördüm ki en zor olan insanın kendini konuşması. 

İyi şarkıcılığı  nasıl tarif edersiniz?  

Türkiye’de çok iyi şarkıcılar var. Sezen Aksu, Ajda Pekkan, Candan Erçetin, Tarkan, Yeşim Salkım, Nükhet Duru.  İlk aklıma gelen isimler. Onları gözlemlemek iyi şarkıcı ne sorusuna çok iyi yanıt oluşturuyor benim için. Şöyle ki; ben kendi adıma öyküsü olan şarkılar söylemeyi çok seviyorum. Kalbimin ta içinden geçip gelmeyen şarkıları zaten söyleyemiyorum. Tabi birde oyunculuktan gelmek; şarkı söylemek için büyük bir şans. Çünkü oyuncular duyguları imbikten damıtır gibi her hücresine ayırır ve gözlemler bu durumu. Bu şarkı söylerken çok işe yarayan bir birikim. Yine sahnede ben çok rahatım. İzleyenler ‘’sahnesi olan sanatçı’’ diyor bana.  Bu ne demek bende çok anlamıyorum ama benimle birlikte iki saatin nasıl geçtiğini anlamadıklarını dile getiriyorlar. Bende buna çok mutlu oluyorum elbet. 

İyi şarkıcılık müziğin hakkını vererek, duyguyu karşıya her hücresine kadar geçirebilmek olduğu kadar; bütünde şarkının hikayesini de dinleyicilere en iyi şekilde aktarabilmektir. 

Birde seyircilerim bana Yeşilçam şarkılarını çok yakıştırıyor. Sanırım Yeşilçam tozu yutmak diye bir şey var. 

Yeni Medyanın (Sosyal Medya ve İnternet) Geleneksel Medyayı (Radyo-tv gazete) Yok edeceği söyleniyor siz buna ne dersiniz? Yeni Medya sizce ne yönde ilerleyecek? 

Karşılıklı bir alışveriş ve bir gelişme var kanımca. Yok etmek değil ama ‘yeniden yapılanmak’ diyelim tüm bu gelişmelere. Bakınız “arkası yarınlar” hala internette dinleniyor. Yine eski filmler gündemden hiç düşmüyor. Ben bile Yeşilçam şarkıları ile yeniden gündeme geldim. Oysa hep bir rock sanatçısı olmak hayalim vardı. Ama Türkiye’de bir çok alanda olduğu gibi müzikte de koşullar çok değişti. 

Sinema ile ilgili yeni projeniz nedir bize projeyi anlatır mısınız? 

‘’Çile ile Bülbül ‘adlı bir müzikal film üzerinde Film Tayfası olarak çalışıyoruz. Yapımcı ve dağıtımcılarla şimdiden görüşmelerimiz başladı. Komedi ve müzikal bir arada bir film olacak. Bildiğimiz kuru güldürü değil bu! Felsefesi olan bir film. Çok güzel olacak şimdiden bunu duyabiliyorum. 

Boş zamanlarınız nasıl değerlendiriyorsunuz?

Boş zaman diye bir şey yok benim için. En fazla turnelere giderken otobüste uyuyorum. Sürekli hareket halindeyim. Kendime ‘’bi dur’’ dediğim çok zaman oluyor. Durduğumda ise kitap okuyor veya film izliyorum. 

Hayatımın Kitabı/Filmi diyebileceğiniz bir kitap/film var mı?

Her film her kitap bir hayat. Ve hiçbir hayat diğerinden daha değersiz değildir. Eşsizdir. Okuduğum kitap ve izlediğim filmlerde böyle benim için. Nuri Bilge Ceylan filmleri, Zeki Demirkubuz filmleri yine ülkemizden Müjde Ar’ın oynadığı filmler çok dikkat çekici. Ümit Ünal, Ferzan Özpetek, Almodovar filmleri. Nuri Bilge Ceylan filminde oynamak muhteşem olurdu. Anthony Minghella,  Ang Lee, Martin Scorsese, Tim Burton filmleri muhteşem. 

Her şey bir tarafa hayatımın filmi diyeceğim bir film var. Moulin Rouge. O film vizyondayken büyük bir aşk hikayesi vardı hayatımda belki ondan. Yine tabi Eğreti Gelin Ladik. Şükran Kozalı’nın tüm kitaplarını okudum. Hayatımdaki en değerli  varlığım büyük bir kütüphaneye sahibim.  

KırmızıTürk hakkında neler söylersiniz? 

Gündemi yakalayan, dikkat çekici röportajlarla altını çizmek istediğiniz konuların sunumunu son derece başarı ile ortaya koyan bir grup. Çok dikkat çekici; adına yakışır bir gazetecilik diyebilirim. Gerçekten. Sanata kıymet veriyorsunuz daha ne olsun. 


Başkent Ödüllerinde bu yıl en iyi film projesi ödülünü aldınız bize ödülden bahseder misiniz? 

O anlar o kadar sihirli ki. Başkent Ödülleri ‘’ en iyi film projesi’’ ödülümüz bambaşka. Ödülü aldığımız sırada ağladım ve kalbim hiç o kadar gümleyerek  ve parlak atmamıştı. Ödül sırasında yaptığımız konuşmayı hatırlayınca sihir yeniden başlıyor. Kelimeleri toparlamak bile zordu o anlarda. Yaşadığım şehirde ‘’en iyi film projesi ile  ödüllendirilmek’’  beni çok mutlu etti. Mutluluk üstüne yıldızlar serpiştirilmiş bir yaş pasta kadar şirin güzel bir şeydi sanki.  Başkent Ödüllerini düzenleyerek emeği geçen herkese yürekten teşekkür etmek istiyorum. Başkent ödülünü aldıktan sonra sinema için işim daha da zor ve kendimi sinemamızdan daha da sorumlu hissetmeye başladım. Bu güzel ve sevindirici. 

Gelecek planlarınız nelerdir? Şu an bulunduğunuz konumdan memnun musunuz ve gelecekte kendinizi nerelerde görmek istersiniz?

Hep film yapmak, olabildiğince farklı karakterler canlandırmak ve sürekli şarkı söylemek istiyorum. Ben hep’ yarın artık bugündür’’ diye hayata bakarım ve anı kıymetli kılmak için elimden geleni enerjimle ortaya koyarım. Gelecek zaten böyle yapınca kendiliğinden şekilleniyor. 

Son olarak eklemek istediğiniz bir şey, takipçilerinize vermek istediğiniz bir mesaj var mı? 

Yaşamın içinde mutlaka sizin açabileceğiniz pencereler olsun. Biliyorsunuz 2 pencereli bir evden 6 pencereli bir ev daha çok ışık alır. Özgürlüğümüzün kıymetini bilmeliyiz. Özgür olursak ancak sanat ve her şey daha kıymetli olur. Ve vatanımızın kıymetini bilmek için çok çalışalım diyorum. Yüreğinizde sevgimle kendime yer bulabilirsem ne mutlu bana. 

‘Deli Nehir’ adlı şarkımız çok yakında gelecek çok seveceksiniz şimdiden söylemesi. 

Röportaj: Cengizhan KAYA