YEŞİLÇAM OYUNCULARINI UNUTMASINLAR

RÖPORTAJ: Habib BABAR

Rol aldığı filmlerindeki muhteşem oyunculuğu ile gönüllerde taht kurdu. Filmleriyle kah ağladık, kah güldük Bülent Bilgiç’in… .1976 /1980 yılları arasında hem tiyatro , hem de Cumhuriyet Gazetesi’nde spor muhabirliği yaptı. İki işi bir arada yürütmek onu asla yormadı. Çünkü sanata aşık biriydi. Gazetecilik’te hayatına ayrı bir renk katıyordu usta oyunun.. Gazap Rüzgârı, Gülsüm Ana, Kartallar Yüksek Uçar, 14 Numara, Katırcılar başta olmak üzere, Türk izleyicisinin zihninde güzel izler bırakan bir isim Bülent Bilgiç… Tam bir Yeşilçam sevdalısı olan ünlü oyuncu,’ Yeşilçam’da Yer Aldığım İçin Çok Şanslıyım’ diyor … Yeşilçam’ın efsane ismi Bülent Bilgiç ile dününü, bugününü konuştuk .Haydi buyurun sohbetimize…


 

GAZETECİLİKTEN OYUNCULUĞA NASIL GEÇTİNİZ?

(Tebessüm ederek bu sorumuza yanıt veriyor…) 1976-1980 yılları arası Tiyatro yaparken aynı zamanda Cumhuriyet Gazetesi’nde spor muhabirliği de yapıyordum. Çevre Tiyatrosu… Kariyerimde Altan Erbulak ve Metin Serezli’nin çok büyük önemi vardır. Onlarla birlikte çalıştım ve onlardan pek çok şey öğrendim. Yönetmen Şerif Gören, Ertem Eğilmez, Egemen Bostancı, Adile Naşit… Hepsi çok kıymetli isimlerdi benim için. Kadir İnanır Ağabeyime de ayrı bir parantez açmam lazım. Kendisiyle pek çok kez çalışma şansım oldu ve onun yanında görüne görüne izleyicimiz tarafından benimsendim. Sonra da başrol oyunculuğuna kadar yükseldim. O da çok kıymetlidir benim için.

MÜJDE AR İLE BAŞROL OYNADIM

KARTALLAR YÜKSEK UÇAR İLE BÜYÜK ÇIKIŞ YAKALAMIŞTINIZ NELER SÖYLEYECEKSİNİZ?

Evet çok güzel bir diziydi… Çok beğenilmişti. Dizide Selda Alkor'un oynadığı hanım ağa karakterinin küçük oğlu ‘Mehmet’  karakterini canlandırdım. Sadri Alışık'ın oynadığı ‘Banazli Ismail'in torunu ile düşman ailelerin çocuklarının aşkının kahramanlarıydık. Dizi çok sevildi. O zaman tek kanal TRT  idi. Dizi yayımlandıktan 4 hafta sonra Ertem Eğilmez ustanın dikkatini çekmişim. Ertem Eğilmez beni dizide görüp Arzu filme görüşmeye çağırdığında  çok başarılı olan  ve benimde o meşhur dev kadroda olduğum( Erol Evgin Adile Naşit, Nevra Serezli, Turgut Boralı, M.Ali Erbil, Aysen Gruda, Kartal Kaan, Bülent Bilgic) Hisseli Harikalar kumpanyası yeni bitmiş ( Egemen Bostancı organızasyonu) Rahmetli Ayfer Feray ,Hümeyra ve Kamuran Usluer'le birlikte olduğumuz " Çöpçatanın Fendi ) müzikalinde oynuyordum. Her ikisinin de yönetmeni Haldun Dormen'di. 1981 yılında  Şerif Gören'in çektiği " Güneşin Tutulduğu Gün " filminde Müjde Ar ile başrol paylaştım. Bu filmle birlikte sinema yaşamım da başlamış oldu. Ama ne yazık ki gazetecilik yaşamım bitti. Cumhuriyet Gazetesi’nin Cağaloğlu’ndaki binasından çıkıp Sirkeci'ye doğru yürürken ağlıyordum. Bütün insanlar bana bakıyordu. Çok sevdiğim gazetecilik yaşamını geride bırakıyordum çünkü...

O DÖNEMKİ OYUNCULUK İLE ŞİMDİ Kİ OYUNCULUK ARASINDAKİ FARK NE SİZCE?

 O zamanın kritalleri farklıydı. Sinema oyuncuları yarışma programları ile seçiliyordu. Ölçek güzel kadın ve yakışıklı erkekti. Oyunculuk eğitimi, donanımı o kadar önemsenmiyordu. Sesli çekim yapılmıyordu. Sonradan dublaj oluyordu. Bu bağlamda diksiyon, artikülasyon, tonlama hiç önemli değildi. İlerleyen yıllarda her sektörde olduğu gibi Sinemada da gelişim ve değişim yaşandı. Bu süreci yaşayanlar ve değerlendirenler oyunun içinde kaldı. Beceremeyenler ne yazık ki dışlandı. Günümüzde ise tüm filmler ve diziler sesli çekiliyor. Ezber ve iyi Türkçe tonlama ve vurgu kaçınılmaz şart. Doğal olarak yapımcılar ve yönetmenler eğitimli oyuncuları yeğliyorlar. Sinema ,TV okulları, özel ve devlet konservatuvarları her yıl onlarca yüzlerce mezun veriyorlar. Iş bulma ve çalışma şartları çok farklılaştı. Bizim Yeşilçam döneminde erkek başrol oyuncusu 10 bilemedin 15 tane vardı. O düzen içinde kesinlikle seçenek olabiliyordun. Şimdi bu bağlamdaki tercihler 50'lere yüzlere çıktı. Bu nedenle TV ve sinema filmlerinde şans bulan genç aktörler bunu çok iyi değerlendirmeli. İkinci bir şans olabilir. Ama üçüncü şansı kimse kimseye vermez. Oysa Yeşilçam döneminde belli şirketlerin ve belli yönetmenlerin  belli oyuncuları vardı. Ben bilirdim ki Emek film, Uzman film, Umut film, Uğur film, film çektiği zaman yüzde 90 ben olurum. Bu olgu diğer oyuncular için de geçerli idi. 

SEKTÖR YEŞİLÇAM OYUNCULARINA VEFASIZ DAVRANIYOR

Sektör eski Yeşilçam oyuncularına vefasız ve ilgisiz davranıyor. Bir anlamda kendi geçmişini görmezden geliyor. En büyük sevdaları ve tutkuları sinema olan bu arkadaşlarımızı kırmadan, onları onure ederek her dizide ufak tefek rollerle de olsa değerlendirebilirler. Bence bunu kesinlikle yapmalılar. İnanın yaşamlarını uzatırlar.

EŞİNİZİ KAÇ YIL ÖNCE KAYBETTİNİZ?

Bu sorumuz karşısında gözleri doluyor ünlü oyuncunun…  Eşim yaşamımın en büyük aşkı idi. Canım kızımın annesi olan bu kadını ne yazık ki 24 yıl önce yitirdim. Benim kızımın annesi olmak için kendi yaşamını riske sokarak hamile kaldı ve Naz'ımı dünyaya getirdi. Ama doğumdan sonra doktorların dediği gibi hastalığı nüksetti ve ne yazık ki beni ve kızımı terk ederek yaşamını yitirdi. Ben beni sevgili karım kadar sevecek bir kadın olacağına ,benim de onu sevdiğim kadar sevebileceğim bir kadın olacağını asla düşünmedim. Gerçek sevgilerde, aşklarda unutmak olmaz. Unutmak oluyorsa o gerçek sevgi olmaz. Ben hala 24 sene önce yitirdiğim kadını, karımı seviyorum ve ona aşığım. Tanrı’dan tek dileğim onu severken ölmek olacak. Ve inanıyorum ki de öyle olacak...

 İYİ Kİ YEŞİLÇAM’IN BİR PARÇASI OLDUM

ESKİYE ÖZLEM DUYUYOR MUSUNUZ? FİLMLERİNİZİ İZLEMEK NELER HİSSETTİRİYOR?

Kuşkusuz ki özlüyorum. Dedim ya, kendimi çok şanslı hissediyorum. Özel hissediyorum. Kaybettiğimiz isimleri görünce üzülüyorum, hatıralarımız geliyor aklıma. İyi ki Yeşilçam’ın bir parçası oldum diyorum.

BİRLİKTE ÇALIŞMAKTAN EN KEYİF ALDIĞINIZ OYUNCU HANGİSİYDİ PEKİ?

Çok kaliteli isimlerle birlikte rol aldım ama tabii Kadir İnanır en başta durur. Onun haricinde sinemaya girmeden önce de Sevgili Müjde Ar’a büyük bir hayranlık duyardım, açıkçası beğenirdim de. Onunla karşılıklı oynamak çok heyecan veriydi. Rüya gibiydi.

HİÇ UNUTAMADIĞINIZ BİR ANINIZI BİZİMLE  PAYLAŞMAK İSTER MİSİNİZ?

Unutamadığım o kadar çok anI var ki...Oyuncu arkadaşlarımla, yönetmenlerle, yapımcılarla...Ama sinemada bana en büyük desteği veren ve 50 senelik dostum, ağabeyim Kadir İnanır'la yaşadıklarım çok farklı...Öyle güzel, öyle özel şeyler yaşadık ki, gerçekten film olur. Roman olur. Ama bizde saklı kalır ağabeyim izin vermedikçe hiç kimseyle paylaşmam. Doğru olanı, güzel olanı da bu zaten… 

GAZETECİLİK MESLEĞİNİ ÖZLÜYOR MUSUNUZ?

Gazetecilik ve yazı yazma dünyanın en güzel ve keyif veren işlemidir. Özlüyorum tâbi. Bütün  dönem arkadaşlarım medya dünyasının üst düzey yöneticisi konumunda oldular. Şu anda da öyleler. Bazı teklifler alıyorum .Neden olmasın. Fırsat buldukça Face' de spor dünyası ile ilgili yazılar ve eleştiriler yapıyorum. Özellikle Fenerbahçe konusunda. Çok sıkı bir Fenerbahçeliyim. Yaklaşık 4 sene de Cumhuriyet gazetesinde Fenerbahçe muhabirliği yaptım. Tarafız olduğumu spor yazarlarının tribününe sarı tişört ,lacivert montla giderek gösteriyordum. Ha...Ha...Ha. .. Sevgili kuzenim Hıncal Uluç ailemizde ki duayen spor yazarı, ayrıca tanıdığım en büyük Fenerbahçeli rahmetli amcam Necati Bilgic'in oğlu yani kuzenim Gürcan Bilgic'de beni aratmayacak kadar önemli bir Fenerbahce'li ve önemli bir spor yazarı...Ben face'de köşe yazılarıma devam edeyim en iyisi... 

Çok teşekkür ederim  Bülent bey

Ben teşekkür ederim