Genç şarkıcı Selim Kurtcebe, yeni yılın ilk günlerinde çıkardığı ‘Firak’ şarkısı ile bu ayda aşkları zorladı.

Her bebeğin büyümesi, her gencin yaşlanması gibi bazı sevgilerin bitmesi de kaçınılmaz. Birçok sevgili bu özel günde aşklarını doludizgin yaşarken yalnızları, yeni ayrılmışları ya da aşka tövbe etmişleri de unutmamak gerekir diye düşünüp madalyonun diğer yönüne bakmak adına bu yıl ki "Sevgililer Günü" söyleşimde Selim Kurtcebe ile bir araya geldim. 

Geçtiğimiz sene aşk denilince ilk aklımıza gelen, onlarca aşk sözlerinin mimarı Ahmet Selçuk İlkan'la bir araya gelmiştik. Bahsi geçmişken buradan da kendilerine sevgilerimi gönderiyorum.

 26 yaşındaki genç müzisyen Selim Kurtcebe eski Türkçe de “ayrı olma durumu, ayrılık” anlamı taşıyan ‘Firak’ şarkısını, DMC etiketiyle tüm dijital platformlarda müzikseverlerle buluştu. Bizler de kendisi ile bir araya geldik, şimdi sizlerle….

  ‘Firak’ diyerek ayrılıkları dilimize dolaştıran Selim Kurtcebe, 14 Şubat Sevgililer Gününü tüm sevenler için ‘firaksız’ geçmesini temenni etti…

Merhaba Selim nasılsın?

Çok teşekkürler iyiyim Elif Hanım. İlk albümümün ve ilk röportajımın heyecanını yaşıyorum. Siz nasılsınız? 

Çok teşekkür ederim. Geçtiğimiz haftalarda ‘Firak’ adlı çok güzel bir teklin çıktı. Bize biraz ondan bahseder misin?

Tabii. ‘Firak’ şarkımın temmuz ayında stüdyo kayıtlarına başladık. Söz-müziği bana, aranjesi Özgür Bakkaloğlu'na ait bir parçaydı. Kayıtlar İzmir'de alındı. Mix-Mastering işlemleri Ankara'da Mehmet Uğur Memiş tarafından yapıldı. Yaklaşık 2-3 ay süren bir çalışmadan sonra yayınlanmaya hazır hale getirdik.

Klip de en az şarkı kadar duygusal ve etkileyici olmuş. Klibin içeriğinden ve çekim sürecinden de biraz bahsetmek ister misin?

Klibi sevgili Mete Kekilli çekti. Dış mekân çekimleri İzmir Foça'da, iç mekan çekimleri ise yine İzmir Gaziemir’deki stüdyoda yapıldı. Senaryosunu Mete Kekilli, Emre Turhan'la beraber yazdı. 2 gün sürdü çekimler. Klipte bana eşlik eden arkadaşım model Tomris Demiray. İyi bir uyum yakaladığımızı düşünüyorum. Umarım dinleyenlere de geçirebilmişizdir bunu :)

"Çok Yaşayın Seven Kalpler"

"Yakın zamanda duyduğum ve beni çok etkileyen bir söz var" diyen Selim Kurtcebe; " Biz birbirimizi çok sevelim ama sevgili olmayalım. Olursak bir gün ayrılırız. Beraber olalım, sinemaya gidelim. Birlikte yiyelim içelim, gülelim ağlayalım ama sevgili olmayalım. Olursak bir gün ayrılırız" gibi bir sözdü." diyerek ekledi, "İstisnaları bir kenara koyarsak aşkı bulmak, bulunca sürdürmek kolay iş değil. Bunu başarabilen, kalpleri birbirine sevgiyle atan tüm çiftlerin ‘Sevgililer Günü’nü kutlarım. Nice yıllar tüm seven kalplere…" dedi.

Eski Türkçe de ‘’ayrı olma durumu, ayrılık’’ anlamı taşıyan şarkının sözleri nereden aklına geldi?  Altında bir ayrılık hikayesi var mı?

Spesifik olarak bir ayrılık üzerine yazmadım parçayı. Sanırım bestelediğim dönemde, içinde bulunduğum ruh hali etkili oldu. Ankara'da sevgilinin, ailenin, arkadaşların firakını yaşadığım bir dönemdi.

‘Firak’ adında yönetmenliğini ve senaristliğini Halil Özer'in yaptığı Türk yapımı aşk- dram filmi var. Ben de izlemedim ama onunla bir bağlantısı yok değil mi?

Hayır. Google aramalarında benimde dikkatimi çekti. Ben de izlemedim ama fırsatını bulunca seyredeceğim. Merak ediyorum. 

17 yaşında gitarı eline aldığında başlayan bu müzik macerandan biraz bahseder misin?

Lisede yakın arkadaşım Gürcan bir gün bana “ben gitar kursuna yazılıyorum sende gelmek ister misin?” dedi. O dönemde bende evde babamın bağlamasını çalmaya çalışıyordum. “Olur dedim” ve 1 sene sonunda birçok parçayı çalabiliyordum. Sonra gerek üniversite döneminde mekânlarda canlı müzik yaparak, gerekse beste çalışmalarıyla devam ettirdim. Müzik o günden beri hayatımda önemli yer kapladı. 

Aynı zamanda Mersin Çağ Üniversitesi ve Almanya DHBW Mannheim Üniversitesi İngilizce İşletme mezunusun. Neden konservatuvar yerine işletme okumayı tercih ettiniz, altın bilezik mi bu senin için? 

Üniversite tercihini yapmam gereken yaşa geldiğimde hayatımda sevdiğim ve uğraşmaktan zevk aldığım iki şey vardı. Müzik ve yabancı dil. Sanırım konservatuar okumaya o dönem cesaret edemedim. Belki yeterli bulmadım kendimi. Bir de toplumda bir algı var sanat okullarını, konservatuarı üniversitedeki herhangi bir bölüm kadar ciddiye almıyor insanlar. Hâlbuki ne kadar değerliler. Onların etkisinde de kalmış olabilirim. Bu sebepten en azından dilimi geliştireceğim bir bölüm seçip, müziği elimden geldiğince yanında devam ettirmek istedim. 

Müziğe bu kadar genç yaşta başlamanın avantaj ve dezavantajları nedir diye sorsam neler söylersin?

Örneğin bir enstrüman öğrenmek açısından soruyorsanız; avantajları çok. Hatta 17 yaşından daha erken yaşlarda başlanması çok daha güzel bir durum. Ancak müzik sektörüne giriş yapma açısındansa sorunuz; çok ileri bir yaşta, insanın üzerindeki sorumluluklar çok daha fazlayken müzik piyasasına girme kararı alması zor olabilir. Genç yaşta bazı riskleri daha rahat alabiliyorsunuz. Bir de sektördeki değerli insanları erkenden tanımak büyük avantaj oluyor. Kişinin yapısına bağlı olarak, genç yaşta bu dünyayı kaldıramama ihtimalide olabilir. Bu durumda sanırım bir dezavantaja dönüşüyor.

Ailenin ne diyor bu konuda destek veriyorlar mı? 

Sağ olsunlar bu yolda arkamda olduklarını fazlasıyla hissettiriyorlar. Hatta bazı şarkıları babamla beraber besteledik..

Eğer ilk şarkından istediğin etkiyi alamazsan müziği bırakıp işletmeye yönelir misin?

Ben bu konuda zarardan ders çıkarıp daha iyisi için emek verilmesi gerektiğini düşünüyorum. Ayrıca beklediğim etkiyi alamayacak olsam bile kazanımlarım çok fazla. Müziğe devam etmek istiyorum…

Canlı müzik yapıyor musun sahnelerin var mı ya da çıkmayı düşünür müsün?

Üniversitede 2 sene kadar canlı müzik yaptım. Şu an sahne aldığım bir yer yok, olmasını çok isterim.

Şu anki müzik camiasını zor buluyor musun? Yeni bir isim olarak bu kadar kalabalık bir piyasada öne çıkmak için nasıl bir yol bekliyor seni?

 Kalabalık olmayan bir camia yok ki, Elif Hanım. Her sektörde iyi işi, doğru işi yapanlar öne çıkıyor. Evet, şans faktörünü de es geçemem. Ancak doğru duyguyla, doğru etkileşimle, doğru çalışmalarla kendime bir yer edineceğime, kendi kitlemi oluşturacağıma inancım var. 

Bundan sonra nasıl planların var? Neler yapmayı düşünüyorsun? Bu teklinin hemen ardından yeni bir parça gelir mi?

‘Firak’ın 3- 4 aylık bir tanıtım, parçayı dinleyiciye ulaştırma süreci var. Sonrasında nisan ayında 2. tekli çalışmamızı yayınlamayı planlıyoruz.

Neden çıkış yapmak için albüm yerine single tercih ettin?

8-9 şarkılık bir albüm yapmak çok daha uzun süren ve planlama gerektiren bir iş. En önemlisi de yeni çıkan biri için albümdeki şarkıların istenen kitleye ulaşamayıp kaybolma ihtimali var. Eğer hedeflediğim yere ulaşabilirsem albüm yapma hayalim var.

Şarkını ve kendi tanıtımında sosyal medya nasıl bir rol aldı ve sosyal medyanın hayatımızda geldiği bu son noktayı nasıl değerlendiriyorsun, Selim?

Çok faydasını görüyorum. İnsanlar artık bir linkle şarkıya ulaşabiliyor. Sosyal medya hesaplarından bir mesajla iletişime geçebiliyorlar. Bu güzellikleri yadsınamaz. Ancak adeta gerçek yaşamla iç içe geçmiş durumda sanal dünya. Ara arada olsa ellerimizden telefonları, tabletleri bırakıp yüz yüze bakarak konuşmamız gerektiğini düşünüyorum.

Gelecek planların arasında düet var mı? Olursa kiminle olmasını istersin?

Sıla'yla düet yapmayı çok istiyorum.

Şarkının ismi için neden eski Türkçe'den bir kelime seçtin? Böyle bir kişisel merakın var mı?

Ben Sıla, Gökhan Türkmen, Fettah Can çok dinlerim. Sıla'nın bazı albümlerinde ‘Vaveyla’, ‘Muhbir’ gibi eski Türkçe, Arapça, Farsça kelimeler var. Bunların anlamlarını araştırırken öğrendiğim bir kelime ‘Firak’ oldu. Bu parçada kullanmak istedim.

Sektörde seni korkutan ya da tedirgin eden bir şey var mı?

Sektörün gereklerine göre hareket etme potasına gelmek, örneğin kendi tarzından kopup tutulan şarkı yapma çabası içinde olmak. Bu beni tedirgin ediyor. Bir de umarım hep iyi insanlarla karşılaşırım sektörde ..:) 

Şu sıralar en çok dinlediğin 5 şarkı desem?

Arif ve 216 film müziklerine bayıldım! Onun haricinde;

Aydın Kurtoğlu - Pişman

Sıla - Yan Benimle 

MFÖ- Aşkın Kenarından

Mert Carim - Kış Düşmeden 

Popüler olmak hakkında düşüncelerin nedir? Kim, neye göre popüler?

Bir anda popüler olabilir ancak devamlılıkta sıkıntı yaşayabilirsiniz. Ya da istenmeyen bir iş, bir durumla popüler olabilirsiniz. Naçizane önemli olan şeyin içinize sinen bir işle bir durumla popüler ama aynı zamanda kalıcı olmak olduğunu düşünüyorum.. 

Eğer 17 yaşında gitara yönelmemiş olsan müziğe nasıl yönelirdin? Hayatın hangi yönde seyrederdi?

Ondan öncede kendi kendime şarkılar söylerdim. TV’de klipleri izler, hayal kurardım. Gitarla tanışmamış olsam da müzik hayatımın içinde olurdu diye düşünüyorum.

Kendine ait başka bestelerin de var mı? Beste yapmak mı zor yoksa söylemek mi?

15 tane kadar bestem var. Şarkı yorumlamak sanırım daha kolay. Beste yapmak için bir şeyler yaşamış olmak, duygu yoğunluğunun olduğu  bir zaman dilimi, sessizlik ve bir enstrüman gerekiyor benim için. Hatta bazen bunlar olsa da çıkmayabiliyor…

Son olarak okuyucularımıza neler söylemek istersiniz?

Her birine ayrı ayrı sevgi saygılarımı ifade etmek istiyorum. Umarım şarkımızı dinlemeye fırsat bulurlar. Onların beğenisi çok kıymetli ve özel bizler için. Size de çok teşekkür ederim Elif Hanım. Bu ilk röportajımdı bana şans getireceğinize inanıyorum. Ayrıca tüm sevenlerin ‘Sevgililer Günü’nü tekrar yürekten kutluyorum.

Doğum Tarihi: 29.09.1991 

Burcu: Terazi

En sevdiği huyu: Umutlu, pozitif olmak 

En sevmediği huyu: Çabuk moralimin bozulması 

Uğurlu sayısı: 6

Uğurlu günü: Cuma 

En sevdiği renk: Beyaz ve Mavi

En sevdiği çizgi film: Şirinler, Casper  ve Bugs Bunny

En sevdiği söz: Kıyıyı gözden kaybetmeye cesaret etmedikçe insan yeni okyanuslar keşfedemez. 

Söyleşi: Elif Günay

Fotoğraf: Zeynep Aydın