ZAMBAK KARABAY

Sara Gül Turan “Ergün Poyraz yanımda üç yıl çalıştı”...diyerek sorularıma yanıt veriyor... 

Merhaba Sara Hanım...Nasılsınız? Sizi şahsi ve mesleki kişiliğiniz ile okuyucularımıza tanıtabilir miyiz?


1970 yılının Aralık ayında Üniversite Eğitimi için Almanya'ya gittim. Gider gitmez Göethe Enstitüsü Lisan Kursı'nda Almanca öğrendim. İngilizce'yi de bildiğim için bir tesadüf eseri Alman Hava Yolları'nda hostes olarak göreve başladım. Airbus tipi uçaklar için eğitildim. 6 yılı kabin amiri olmak üzere tam 9,5 yıl içinde bütün dünyayı dolaştım. Sonrası tipik hostes hikayesi...

Yazar olmadan önceki mesleki ve genel hayatınızı anlatır mısınız?

Uçakta yolculuk esnasında beni tanıyan Alman vatandaşı bir iş adamı ile evlendim. 5 yıl sonra ondan ayrılınca kendi adıma bir iş yeri kurdum. İşlerimi çok iyi ilerlettiğim anda  dükkanım yandı ve ben bir örgütün reisi ve 8 adamı ile birlikte tutuklandım. 18 ay ceza evinde kaldıktan sonra beraat ettim.

Yazı yazmaya ne zaman başladınız? Sizi yazmaya yönlendiren ne olmuştu?

Cezaevinde kaldığım 18 ay içinde tekrar yazarlığımı keşfettim. Çünkü daha öğrencilik yıllarında şiirler, hikayeler ve bir roman yazmıştım. Edebiyet dalında okullar arası yarışmalarda bir çok ödül almıştım. Daha sonra işten güçten bir daha yazı yazmaya vakit bulamadım. Fakat cezaevinde 23 saat 6 adımlık bir hücrede 18 ay kalınca yazarlığımı tekrar hatırladım. Konusu çok kötü geçen tutukluluk günlerimi anlatan bir kitap yazdım. Adı 'Gülün Dikeni' olan bu kitabı Türkiye'de Milliyet Yayınları, Almanya'da ise Zebulon Verlag yayımladı. Her iki ülkede de çok sattığı halde Türkiye'de pek para kazanamadım ama Almanya'da çok kazandım. Sonra Türkiye'ye temelli dönüş yaptım.

Yazar olup kitap yazmak için eğitim almak gerekiyor mu? Yoksa yetenek mi ön planda oluyor?

Eğitim tabii ki çok önemli ama ilk önce yetenek gelir. Örneğin Aşık Veysel'in gözleri hiç görmediği için notayı bilemedi. Ama bıraktığı eserler çok meşhur oldu.

Kitaplarınızı yazarken etkilendiğiniz bir Yazar oldu mu? Şu Yazar beni etkiledi diyebilir misiniz?

Ben okumayı çok severim. Bugüne kadar tahminen 5 binin üzerinde kitap okumuşumdur. Sevdiğim yazarlar var tabii... Ama en çok Alman Yazar Günter Wallraff'dan çok etkilendim. O mükemmel bir yazar... Bu arada size bir müjde de vermek istiyorum. Fikirlerini çok sevdiğim ve beğendiğim bir arkadaşım var. Adı Cihan Karaosmanoğlu... Yakında dişi bir Turan Dursun geliyor. Evet, bu da demek oluyor ki,'insanı yok edebilirsiniz ama fikirlerini asla' sözlerinin bir kanıtıdır. 'Bir meşale başka meşaleleri yakınca o ateş sönmez' diyebiliirim sadece...

Ne tür kitaplar yazıyorsunuz? Tema oluştururken faydalandığınız soyut - somut veriler nelerdir?

Biografik, araştırma  ve roman tarzında kitaplar yazıyorum. Tema oluştururken gerçek hayatlardan esinlenerek yazıyorum. Benim için hikayeden önce kahramanımın karakteri ve başarıları çok önemli. Güçlü insanların hikayeleri beni etkiliyor ve onları tercih ediyorum.

Temanızı oluşturan canlılara karşı duyarlı projeleriniz oldu mu?

Oldu. Örneğin son kitabımın konusu şampiyon bir atın ve başarılı bir jokeyin arasında geçen inanılmaz sevgi ve sadakati idi. Bu hikayede ünlü jokey Selim Kaya ile şampiyonlar şampiyonu atı Kafkaslı'nın birbirine olan sevgisini ve bağını çok iyi araştırdım. Böyle bir mucize sevgi ve sadakatten o kadar çok etkilendim ki, onların hikayesini konu alarak, 'Kahpe Veda' kitabını yazdım.
Kitabı yazarken bir televizyon at yarışı sunucusundan yardım istedim. O da bana 'Selim Kaya'nın hayatını yazacağınıza Halis Karataşı yazın, o daha ünlü' dedi. Ben de ona Halis Bey'i de araştırdım ve onun hiç bir atla olan duygusal bağını bulamadım. O sadece zengin bir ekürinin yani yarış atı çiftliğinin damadı olarak, onların atlarına biniyor' dedim. Halis Bey hiç bir atı eğitip yetiştirmedi. Ama Selim Kaya atlarıyla özel olarak ilgilenen mükemmel bir jokeydir. Hele sakat ve çelimsiz bir at olan Kafkaslı için çok fedakarlıklar yaparak, onu şampiyonlar şampiyonu yaptı.
Kitabı Halis Karataş'ın vefat eden eşi Begüm Atman'a ithaf ettiğim için basılır basılmaz önce Halis Bey'e hediye ettim. Bir hatıra olarak kendisinde kalmasını istedim. Ama o ve televizyon sunucusu kitabımı Halis ile başka şampiyon bir ata uygulayarak, benim iznim olmadan film yaptılar. Adamlar yıllardır bu sektörün içinde oldukları halde böyle bir konuyu işlemek için Sara Gül Turan'ın kitap yazmasını beklemişler. Bu filmin adı 'Benim İçin Şampiyon'dur. Hakkımı gerekli mercilerde sonuna kadar aramaya devam edeceğim.

Siz tarzınızı nasıl tanımlıyorsunuz ve kitaplarınızın teması ile ilgili vermek istediğiniz mesaj nedir?

Ben bir araştırmacı yazarım ve amacım hayatın gerçeklerini göstermek.

Kitap yazma sanatınızı icra ederken detay çalışma yapmanız gerekiyor mu?

Tabii ki, kahramanımı gerçek hayattan buluyorum ve sonra da üzerinde kurguyu yaptıktan sonrayazıyorum.

Türkiye’de yazarlar ne durumda? Yazarlara karşı gerekli ilgi ve bilgi var mı?

Türkiye'de yazarlar, şahsen benim görüşüme göre acınacak durumda. Benim Türkiye'de en çok satan kitabım 'Gülün Dikeni' ki 800 bin sattı ve ben bu satışlardan  şimdiki para ile 4 bin lira kazandım. O günlerde ünlü bir şarkıcı olan arkadaşım sahneye çıktı ve benim 4 yılda kazandığım o parayı 25 dakikada kazandı. O zaman çok üzülmüştüm. Artık kitabı para kazanmak için değil, topluma mesajlar verebilmek için hobi olarak yazıyorum.  

Etkilendiğiniz veya örnek aldığınız yazarlar varmı? Varsa size faydalı oluyorlar mı?

Evet, Alman yazar Günter Wallraff, kitabımın Almanya'da basılması için çok yardımcı oldu. Çok etkilendiğim bu yazarın fanatik bir hayranıyım.

Kendinizi kitap  yazmak için şartlandırır mısınız? “Günde şu kadar zaman harcamalıyım” vakit değerlensin gibi bir düşünce ile mi yazarsınız? Yoksa gerçek duygu ve düşünceleriniz ile mi konuya adapte olursunuz?

Kendimi şartlandırmam. Önemli olan kafamda kurguladığım konunun başlangıcını yapabilmektir. Çünkü başlangıçta çok zorlanıyorum. Girişi yaptıktan sonra gerisi çok kolay oluyor. Kitaba başladıktan sonra ara vermeden yazabiliyorum.

Yazdığınız kitaplardan gelir sağlıyor musunuz? Malum Türkiye’de özellikle de büyük şehirlerde oldukça sayıda bu konuda sanatını icra eden kesim var...tabii çeşitlilik farklılık yaratıyor...



Hayır, Türkiye'de hiç kazanamadım ama Almanya'da kazandım.

Kitabınızın başarılı olabilmesi için sizce olmazsa olmaz koşul nedir? Olmazsa olmazı insanların kalplerine mi hitap etmeli?

İnsanların kalplerine ve geleneklerine hitap etmeli, gerçeklerden uzaklaşmamalı... Ve topluma mesaj verebilmeli...

Yazdığınız kitaplarınızın tanıtımını nerelerde yapıyorsunuz? Tanıtım konusunda sıkıntı oluyor mu? Olursa; yardımcı olacak şahıs ve mercii  oluyor mu?

Ben tanıtım işlerini yayınevlerine bırakıyorum. Onlar da tanıtım işleriyle fazla ilgilenmiyorlar. Bugüne kadar sadece bir Alman yazardan yardım aldım o kadar. O da kitabımın yayımlanmasıyla ilgiliydi. Türkiye'de ise hiç bir yazardan destek almadım. Hatta hem Atatürkçü hem de yazar olarak geçinen bir şahıs bana köstek olup çok zarar verdi.  Bu şahsın gerçek yüzünü kamuoyunun bilmesi için size anlatmam gerekiyor.

1990'lı yılların başında rahmetli babam Ergün Poyraz isimli bir şahsı yanıma getirdi ve 'kızım, bu adam yazar olmak istiyor, yanına al, hem sana yardım etsin hemde buna kitap yazmayı öğret' dedi. O sıralar başı Milli Görüş Teşkilatı ile derde giren bu şahsın durumu pek iç açıcı değildi.

Ben Almanya'dayken babamdan yardım istemiş. Babam da sorunlarını çözmek için yardımcı olmuş. O sıralar bu şahıs Kartal'da küçük bir tuhafiye dükkanı çalıştırıyormuş. Bu dükkanı ve evlerini bir şekilde Milli Görüş Teşkilatı'na kaptırmışlar. Babam da durumuna üzülerek,elinden gelen her türlü yardımı yapmış. Ben de Almanya'dan dönünce babamı kıramayıp onu yanıma aldım. O günden sonra Ergün Poyraz tam 3 yıl çalışarak, getir götür işlerimi yaptı.

O sıralar ben de Siyasal İslamcıları araştırmak için Türkiye'ye geri dönmüştüm. Bu konuda birçok belge ve kaset topladım ve kitabımı yazmaya başladım. Ergün Poyraz'a oturması için bodrum katında küçük bir daire verdim. Bütün belge ve kasetlerimi onun dairesinde sakladık.

Kitap bittiği zaman 32. Gün Programı'na çıkmak için sunucu Sayın Deniz Arman'dan randevu aldım. Gitmeden önce de bu şahsa, 'bütün belgeleri ve kasetleri yukarı getir ve sen de benimle beraber gel' dedim. Beklemediği bir durumla karşılaştığı her halinden belli olan Ergün Poyraz, 'belgeleri oturduğum yer emin olmadığı için bir arkadaşımın evinde saklıyorum, hemen gider alır ve stüdyoya gelirim' dedi. Üç yıldır yanımda çalışan bir insanın yanlış yapmayacağını düşünerek 'tamam o zaman, hemen al ve gel' dedikten sonra stüdyoya gitti.

Deniz Arman belgeler gelmeden programa başlamak istemedi ve biz tam iki saat Ergün Poyraz'ı bekledik. Artık gelmeyeceğini anlayınca, Deniz Arman 'Sara abla sen bu belgelerin ve kasetlerin üzerine bir bardak su iç' dedi. Deniz Arman haklı çıktı ve o günden sonra sırra kadem basan Ergün Poyraz'ı boşuna bekledim. Ben stüdyodayken bütün eşyalarını, belgeleri ve kasetleri toplayıp gitmiş.

Daha sonra kasetlerimi televizyonlarda izledim. Oralara telefon açıp o kasetlerin bana ait olduğunu söylediğim halde bana 'hanımefendi bize kasetleri bu şahıs getirdiği için ona inanmak zorundayız' dediler.

Daha sonra da kitabımı kendi adına bastırdığını duydum. O sıralar Uşak Milletvekili Kadir Özpak ile evlenmiştim. Eşim bana zarar veren bu şahısla uğraşmama izin vermediği için mahkemeyi takip edemedim.

Yakın dönemde eser tanıtımınız var mı? Kitap sergilerinde etkilendiğiniz yazarlar oluyor mu?

Çok yakında yine bomba gibi bir kitapla geliyorum. Konusu ben de saklı ama Türkiye'de böyle bir konuyu ilk yazan ben olacağım inşallah...(Hayırlısı olsun...)

Yurdışında kitap tanıtım sergisine katılım yaptınız mı? Daha fazla ilgi nerede oldu?

Almanya'da Frankfurt Kitap Fuarı'na iki kere katıldım ve bir çok şehirlerde paneller yaptım.

Yazar camiiasında malum sosyal projelere katkı sağlayan yayın sergileri yapılırken sanatçıya destek oluyor mu?

Hayır, bana hiç olunmadı.  

Türkiye’de yazarlara duyarlılık ne durumda? Nasıl değerlendirebilirsiniz? Malum son yıllarda inanılmaz bir akım var...

Son günlerde önüne gelen yazar olduğu için müthiş bir yığılma oldu. Tabii ki, bu durum kaliteyi çok düşürdü. Şimdi bazı televizyon hatta evlilik programı sunucuları bile kitap yazıyor. Hele Halk tv ile Tele1 televizyonunun bütün sunucuları 3 günde bir kitap yazıp, birbirlerinin reklamını yaparak televizyonlarında kitap satıyorlar. Dışarıdan hiç bir yazarı kabul etmiyorlar. Geçenlerde Tele1 televizyonuna yardım etmek için 500 adet 'Gülün Dikeni' kitabımı hediye etmek istedim. 'Biz size döneriz' deyip kapattılar. Bir daha da cevap alamadım.
Önemli olan günlük kitap yazmak değildir. Kitabım güncel olup 100 sene sonra da okunmasıdır. Herkes kendi işini yapsa bence daha iyi olur.

Malum Yazarlar bazı dönemlerde yazdıkları kitabın konusuna dair sıkıntılar yaşamışlardır. Cezai müeyyideler olmuştur. Sizin bu tür sıkıntılı bir yaşanmışlığınız var mı?

Hayır, benim başıma herhangi bir sıkıntı gelmedi. Sadece Almanya'da Gülün Dikeni kitabımın 4-5 sayfası sansürlendi.  

Yakın zamanda gerçekleştirmeyi düşündüğünüz yeni bir proje veya tanıtım sergisi var mı? Kısaca yeni bir kitabınız çıkıyor mu?

Evet, başta da söylediğim gibi harika bir konu yakaladım. Bu proje Türkiye'de bir ilk olacak. Şimdiden söylersem kitabımı hemen çalıp film yaparlar. Türkiye'de önlenemez bir fikir hırsızlığı var. Kitap bitince, söz, ilk haberi siz yapacaksınız...

Son kitabınız şimdiden hayırlı olsun diyerek eklemek istedikleriniz var mı diye soruyorum?

Hayır...Zambak hanım bana zaman ayırdığınız için size ve Önce Vatan gazetesine teşekkür ederim...