MERSİN DİYARINDAN

YAZAR RAMAZAN SEVGİLİ

“BEŞİNCİ MEVSİM” VE “SANCAR”

LİSEDEYKEN İLK YAZDIĞIM AMA BASIMA VERMEDİĞİM KİTABIMI ANNEM BENDEN HABERSİZ ATEŞE ATMIŞ

RÖPORTA: ASLI M. SARI

Hep mi genç yazar? Sevgili okurlarım için eski toprak, Mersin diyarının değerli kalemi, yılların verdiği büyük tecrübe, satırların ustası Yazar Ramazan Sevgili ile keyifli bir sohbet gerçekleştirdik. Kendisine sürpriz yapmak istedim. Kendisinin yılları hep azim etmekle geçmiş. Hala hiç bıkmadan usanmadan yüreği neyi yapmak istiyorsa onun peşinden gidiyor. Böyle üstadlar ile hasbihal edince, zamane yeni jenerasyon sosyal medya yazarlarının çoğunun ne kadar boş olduklarına bir kez daha yürekten şahit oluyorum. 1961 senesinde Toroslar ilçesi Kızılbağ mahallesinin Sancar (güzleği) mezrasında doğmuştur. Bundan sebep ilk şiir kitabına Sancar ismini vermiştir. 2016 da ilk SANCAR şiir kitabını çıkarmış ve akabinde Beşinci Mevsim romanı raflarda ve kitap fuarı stantlarında yerini almıştır. Söz yazarlığı da yapmaktadır. Sayın Aslı Hanım; Güç ve azim başarıya odaklanırsa başarılamayan hedefler yoktur. Yeter ki hedefleri doğru menzilde odaklan, ardından hayaller serili olacaktır kendi öykünde altın yaldızlı çala-kalem yazılarınla. Birçok Kültür Sanat dergilerinde öykülerim şiirlerim yayınlanmıştır. Bu nefes soludukça da yazmaya devam edeceğim diyen değerli yazar kendisinin kaleme kâğıda olan bağı ve hayatına dair bilinmeyenler hakkında hoş samimi bir sohbet gerçekleştirdik. İlk kitabımı yıllar önceydi lise yıllarında hayalini kurmuştum. Yaşım on yedi falandı. Bayağı da yazdım. Hiç unutmam eflatun renkli kalınca bir defterdi. Ama sahip olamadım. Annem benden habersizden ateşe atmış ama şiir defterlerimi onun üzerine saklamıştım. Kitabım sosyolojik ve psikolojik ölçütlerde temalar yüklü bir hikâyeyi kaleme aldım. İnternetle gelen tanışmayla başlayan bir aşkın doğuşu var hikâyemde. Mersin Adana Ankara, İstanbul arasında gerilimli, aşk, nefret, kin, intikam, ihanetle dolu acıklı bir hikâye. Söylemekle anlatılmaz yaşamak gerekir ki bu da okumaktan geçmektedir efendim ifadelerini kullandı.

Yazar yazılarında ne kadarda mizansen karakterler yaratsa da kendinden içselliğinden ılık bir meltem esintisini hissettirir diyen yazar Sevgili o güzel yazın yolculuğunu mütevazı bir dille ve eskilerin vermiş olduğu dokuyla anlattı.

Ramazan Bey öncelikle bu hafta yazarlar köşemizde bizimle olduğunuz için teşekkür ederim. Sohbetimize sizi tanıyarak başlayabiliriz miyiz?

Teşekkür ederim Aslı Hanım. Ben Toroslar ilçesi Kızılbağ mahallesinin Sancar(güzleği)mezrasında doğdum sene 1961. Onun için ilk şiir kitabımı SANCAR ismini verdim. Efendim Kızılbağ ilköğretimi burada tamamladıktan sonra 1975 yılında Hatay Reyhanlı yatılı Ziraat ortaokuluna devam ettim. Burada edebiyat öğretmenimiz Kuddisi Paksoy öğretmenimin görevlendirmesiyle Kütüphane başkanı olmam beni edebiyatı sevdiren kişiydi. Kütüphanede 1200 kitabın 1000 tanesini okudum.1977- 78 yıllarında önce Gazi lisesi sonra Dumlupınar lisesinde okumaya devam ettim. Fakat 1980 yıllarında yurdumuzda sağ sol olayları nedeniyle okuyamadım. Bende derin üzüntülerle birlikte hayal kırıklığı yarattı. Düşünün ortaokula ailemden kaçarak gidip kaydolmamın sonunda 6 dersten kalmış olmam o günkü yönetmenliğe göre fazlaca dersten kalanlara bir veya iki yıl uzaklaştırılıyordu. Ardından askerlik geldi Urfa da vatani görevimi yaptım. Uzun yıllar şehre küstüm.1985 yılında Halile hanımla evlendim. Rukiye, Hasibe, Selcen, Meryem isminde kızlarım oldu. Askerden sonra köye yerleştim. Uzun yıllar şeftali kiraz sebze yetiştiriciliği yaptım.2011 yılın da kafama koydum yazar olma düşüncesi bende hâsıl oldu. Kişisel gelişim kitaplarıyla beynimde beyin geliştirme egzersizi yapmam gerektiğine kendimi inandırdım. Felsefe sosyoloji ağırlıklı kitaplar okumaya başladım. Ve 2012 yılında Beşinci Mevsim kitabım yazmaya başladım. Roman denemelerim vardı fakat sahip olamadım kayboldu yıllar ilerledikçe. Şiir denemelerim vardı tabi. Çiftçiliğin en ölü dönemi olan 2014 de Büyük şehir belediyesinde iş başvurmamın bir kaç ay sonra 2015 Şubatında Kültür sosyal daire başkanlığında işe başladım ve halen de bu birimde çalışıyorum.

Yaratıcı yazarlık kursları ile ilgili bir tecrübeniz var mı? Bu kursları faydalı bulur musunuz yazar olmak isteyenler için, yoksa yazmak daha çok yetenek midir size göre?

Ben öyle bir kursa gitmedim. Gitmelerini tavsiye ederim fakat içinde cevher yoksa gitsen de gitmesen değişen bir şey olmaz efendim.

Konularınızı nasıl seçiyorsunuz? Konu seçimi tesadüfi mi oluyor ya da hayatta karşılaştığınız bazı olaylardan mı etkilenip yazıyorsunuz?

Konu bir vatandaşın yaşam hayatını yazdığımdan konu seçeneğim olmadı.

Ben gece yazarım Ramazan Bey sizin yazma tarzınızdan bahseder misiniz? Mesela nasıl bir ortamda yazmayı tercih ediyorsunuz?

Elbet bende gece yazarım gecenin dinginliği insanı daha fazla izbelerle birlikte duygudaşlık olgusuyla içselleşiyor insan ironik kurgunuz daha fazla güncelleniyor beyninizde. Tabi Akşam haberleri seyrediyorsunuz sonra odaya çekilip inzivaya çekiliyorsunuz. Ancak yorgun olmayacak moraliniz yerinde olacak. Sakin olacak ortam, kahvenizin telvesiyle tuşları dokunacaksınız. Arada beyininiz tıkanırsa hemen balkonda oksijen depolamalısınız, yetmedi mi sokakları turlayacaksınız ki durağan beyin çalışması için biraz yürüyüş yapmalısınız.

Kitabınızda kendinizden soyutlanmış karakterlerimi yoksa sizi yansıtan karakterlerimi anlatmak daha güzel geliyor? Yani eserlerinizin sizi yansıtması hoşunuza gider mi?

Galiba bir yazardan duymuştum. Yazarın kitabını alıp okudunuz. Yetmez birden fazla okumalısınız. Birkere okuduğunuzda yazarın sadece sokağından geçmiş evini görmüş gibi olursunuz. İkinci okumanızda kapısına vardığınızı hissedersiniz. Üç kere okursanız o yazarın evine girer çayını kahvesini ve en ilginç yanı kırk yıl dost gibi tanımış olursunuz diyor yazarın biri. Yani şunu derim yazar ne kadarda mizansen karakterler yaratsa da kendinden içselliğinden ılık bir meltem esintisini duyarsınız.

Bir yazar olarak okuduğunuz ve beğendiğiniz yazarlar kimlerdir?

Ne demek yazarlar ordusu kocaman kütüphanende olacak sen seçeceksin. Hepsi çiçek gibi açacak hepsi de elvan türlü kokusunu özümseyerek benliğinde nakşedeceksin. Victor Hugo’yu mu, Sol jestin mi. Peyami Safa’yı mı, Ömer Seyfettin mi, Halide Edip Adıvar’ı mı, Emine Işınsu mu, Sait Faik Abasıyanık, Nafiz Çamlıbel, Orhan Veli Kanık, Halikarnas Balıkçısı Bedri Rahmi Eyüpoğlu, Arif Nihat Asya, Yaşar Kemal, Kemal Tahir, Tarık Buğra gibi birçok şair roman yazarları benim en beğendiğim değerli şahsiyetlerdir.

Kitabınızı yazmaya başlarken kurguyu önceden mi belirlersiniz? Yoksa bütün olay örgüsü siz yazdıkça mı gelişir?

Ana kurguyu oluşturmam üç ayımı aldı. Ardından yaşanılmışın dışına çıktığımda olmuştur. Yazdıkça zenginlik katmak için ilave kurgular yazmışımdır.

Kıdemli bir yazar olarak, edebiyat dünyasında gördüğünüz en bariz sorun nedir? Bu soruna ne gibi bir çözüm önerisi sunulabilir?

YAZARIN NE SORUNLARI OLMAZ Kİ. DERT YUMAĞIDIR.

Yazarın ne sorunları olmaz ki. Dert yumağıdır. Nice ahları vahları dizilidir. Yayın evlerinin incelemeden ret edilişi var. Bir yayın evinden sıraya girmem için iki yıl sonraya sıra verdiler. Burada Kültür Bakanlığı işlevi yok. Ünlü yazarlardan sıra bize gelmiyor. Bana bir arkadaş şunu dedi seni dizinden aşağı sıktırayım ünlü olursun dedi şakayla. Kültür bakanlığı yazarlara telif hakkı yönetmenliği ve korsan yayına ivedi caydırıcı önlem alması gerek.

Yazmak sizin için hayat boyu sürecek bir serüven mi yoksa yazmayı bırakmayı düşündüğünüz bir zaman var mı?

ELİM KALEM TUTANA KADAR YAZACAĞIM

Çok değer verdiğim bir yazar var Cemil Meriç. Hayatı hep okumakla yazmakla geçmiş. Bence Türkiye Cumhuriyetinin en büyük felsefe yazarıdır. Hayran kalmamak elde değil. Dil zengini bir deha bence. Kelimelerle dans eder gibi şiir tadında yazıları var. O şahsiyet okuya okuya gözleri görmez olmuş. Bu kişi kızı ve eşi hem yazdırıyor hem de okutup dinliyormuş. Bende diyorum ki elim kalem tutana kadar yazacağım.

Bir yazar olarak okuduğunuz ve beğendiğiniz yazarlar kimlerdir?

Psikoloji romanları çoğunlukta olan yazar Peyami Safa'dır. En çok romanlarından etkilendiğim yazardır.

Yeni bir roman projesinin müjdesini verdiniz. Kitap ne zaman çıkıyor ve okuru bu yeni romanda ne gibi sürprizler bekliyor?

Beşinci Mevsim kitabımın önsözün de de yazdım. Sürgün Gelin romanım var. Zaman buldukça yazıyorum. Ceyda isminde, Ağlıyordu Bir kadın ve Kara Tepe yazınsal eserlerim olacağını ümit ediyorum ömür yeterse. Beşinci Mevsim romanım 4.ye kadar çıkacak aynı isimde fakat kapağı farklı olabilir. İkincisini Kasımda gerçekleşecek olan Expo Mersin kitap fuarına yetişecek inşallah. Sürpriz çok okuyucu merak etsin istiyorum. Hani dizi filimdeki rol alanlar gelecekte ne olacak diye soruluyor, onlar dahi sır vermiyor.

  

İlk kitabınızı çıkartmayı ne zaman ve nasıl düşündünüz? Biraz kitaplarınız hakkında bilgi verir misiniz?

kitabımı yıllar önceydi lise yıllarında hayalini kurmuştum. Yaşım on yedi falandı. Bayağı da yazdım. Hiç unutmam eflatun renkli kalınca bir defterdi. Ama sahip olamadım. Annem benden habersizden ateşe atmış ama şiir defterlerimi onun üzerine saklamıştım. Kitabım sosyolojik ve psikolojik ölçütlerde temalar yüklü bir hikâyeyi kaleme aldım. İnternetle gelen tanışmayla başlayan bir aşkın doğuşu var hikâyemde. Mersin Adana Ankara, İstanbul arasında gerilimli, aşk, nefret, kin, intikam, ihanetle dolu acıklı bir hikâye. Söylemekle anlatılmaz yaşamak gerekir ki bu da okumaktan geçmektedir efendim.

Günümüzde gençlerin sosyal mecralarda çok zaman geçirmesini nasıl değerlendiriyorsunuz?

Evet, zaman teknoloji çağı gazete köşe yazarlarının veya edebiyat sayfasının bir köşesinde tanıyabilirdik yazarı. Önsöz niteliğindeki yazıyla hoşumuza giderse alırdık kitabını. Ama şimdi sosyal medya var. Korkunç bir yüklenme var. Bir siteye kitabından bahsediyorsun parasız bir şey yapmıyorlar. Her yazar tanınmak ister fakat tırnağını kazımadan değil ucuz şöhretler peşinde olmak istiyorlar. Şiir kitabım var fakat şiir benim için ikinci sırada. Ama kitabımı okursanız şairlik ruhunun tınısını hissedersiniz. Roman yazmak uzun soluklu çok özen itina gereken bir uğraş bende zoru seven biriyim. Ben beşinci Mevsim kitabımı yazarken önce kalın 600 sayfalık defter aldım. Bir akrabamın akrabasına laptopta yazdırmaya başladım. Ara vermemek için bu kez 900 sayfalık defter aldım. Sanırım o kıza verdiğim para 600 lirayı geçti. Baktım olmayacak 870 liraya laptop aldım. Sürekli o kıza yazdırmış olsaydım herhalde 2000 lirayı bulurdu. Yazmayı kısa sürede öğrendim ama bende bastırma telaşı yazmaya başlarken başlamıştı tatlı telaşı anlatamam inanın.

Saygı değer Ramazan Sevgili, çok teşekkür ediyorum bu hoş sohbetiniz için. Yolunuz açık, başarılarınız daim, kaleminiz kavi olsun. Yazın yolculuğunuzda başarılarınızın devamını dilerim.

Aslı Hanım, okuyucularımın merak edilen sorularını aracılığınız ile yanıtladım. Samimi ve güzel sohbet için ben teşekkürlerimi sunarım.