Arzu Gamze Kılınç ve Muhammet Uzuner'in kurduğu Cihangir Atölye Sahnesi (CAS), yeni konservatuvar öğrencilerini arıyor. Eylül ayında yapılacak yetenek sınavını kazanan öğrenciler, 3 yıl boyunca CAS'ta oyunculuk eğitimi almaya hak kazanacak. Üç yıllık ücretsiz oyunculuk eğitimi almak isteyen adayların, yetenek sınavı için 20 Eylül’e kadar başvuru yapması gerekiyor. Biz de ücretsiz oyunculuk eğitimi veren Cihangir Atölye Sahnesi hakkında adayların tüm merak ettikleri konuları Arzu Gamze Kılınç ve Muhammet Uzuner'e sorduk.

Cihangir Atölye Sahnesi’ni kurma fikri nereden geldi aklınıza ve temel amacınızdan biraz bahseder misiniz?

MU: Biz Gamze ile yaklaşık 25 yıldır çeşitli yerlerde oyunculuk eğitimi verdik. Bunun en önemli ayağı 1993 yılında kurduğumuz Antalya Büyükşehir Belediyesi’ne bağlı Tiyatro Atölyesi idi. Bu yapıda 12 yıl boyunca hem oyun ürettik hem de birçok öğrencimiz oldu. Antalya Tiyatro Atölyesi adeta bir kaynar kazan gibiydi. Her yıl yaklaşık 500-600 öğrenci başvururdu ve bu öğrenciler çeşitli kategorilere ayrılarak ücretsiz eğitim görürlerdi. Bir nevi halk konservatuvarı gibiydi. 2005 yılına kadar devam eden bu yapıdan yazarlar, yönetmenler, oyuncular, dekoratörler çıktı. Ve aynı zamanda bilinçli tiyatro seyircileri oluştu elbette.

AGK: CAS da bu yapının bir devamı niteliğinde aslında. Aynı bakış açısıyla aynı atölye üretim biçimiyle bu kez İstanbul’da devam ediyoruz. Her zaman aklımızın ücra bir köşesinde bir oyunculuk okulu vardı tabii. Ama CAS’ın kuruluş zamanı biraz tesadüf diyebiliriz. Yaşadığımız mahalledeki bir tiyatro mekanının boşalması bizi harekete geçirdi. Bizim için de zamanlama sürpriz oldu.

Amacımız iyi oyuncular yetiştirmek; kendisiyle ve içinde yaşadığı toplum ve dünyayla iletişimini sağlıklı bir biçimde kuran bireyler yetiştirmek. Burada çok önemsediğimiz bir unsur da kolektif duygu ve düşünceye uygun oyuncular yetiştirmek. Oyunculuğun bireysel bir zanaat olduğunu düşünmüyoruz. 

Başvuruda bulunacak arkadaşların hangi şartları taşıması gerekir?

MU: Öncelikle oyunculuğu bir meslek olarak hedeflerine koymuş olmalılar. Tutkuyla bağlı ve yaşamları boyunca mücadele etmek zorunda olacakları sorunlarla baş etme gücüne sahip olmaları gerekir. Bu meslek dünyanın her yerinde ama özellikle Türkiye’de dışardan göründüğü gibi değil. Oyuncular konfor içinde yaşamazlar genel olarak. Bizde oyuncu deyince starlar anlaşılıyor genelde ve lüks bir yaşam imajı oluşuyor. Oysa oyuncu olmayı seçmiş bir insan kendisiyle yüzleşmeyi, farkında olmayı, gerçekleri kabul etme ve bunu değiştirme gücüne sahip olma yolunda epey dikenli bir yolda yürümeyi göze almış demektir.

Bunun dışında bizim sınavımıza başvuracak adayların lise mezunu olmaları dışında aradığımız bir koşul yok. Ha bir de 30 yaşını geçmemiş olmaları gerekiyor.

Oyunculuk eğitimi veren kurumlar arasında ücretsiz eğitime pek rastlamadık, maliyetli ve popüler bir iş olmasına rağmen neden ücretsiz eğitim veriyorsunuz?

AGK: Muhammet’in de dediği gibi yıllarca eğitim verdik. Bu deneyim içerisinde gördük ki bir çok yetenekli genç insan sadece ekonomik koşulları elvermediği için bu işin eğitimini alamıyor. Böyle olunca yetenekle eğitim arasında ekonomik bir bariyer giriyor. Bu engeli kaldırmak istedik. Bu davranışımızın bizi bu işe gerçekten gönül vermiş insanlarla tanıştıracağını düşünüyoruz.

Peki finansman?

AGK: CAS’ın tüm finansmanı bizim kişisel gelirimiz. Elbette ücretli olan atölyelerimiz var ama orada da ücretleri oldukça makul bir yerde tutmaya çalışıyoruz. Başka bir deyişle okul kendini çevirsin, bu yapı devam edebilsin yeter. Kuruluş sürecinde aydınlatma konusunda Fiberli, ortak alandaki mutfak konusunda ise Ahşapsan firmaları ciddi destek oldular. Böyle bir yapının sponsor desteği olmadan sürdürülmesi çok zor. Ama biz elimizden geldiğince kişisel gelirimizle devam etmeye çalışacağız. 

MU: Aslında konservatuvarda tamamen gönüllü ders veren eğitmenlerimizi de sponsor saymak gerek. Şu zamanda onca işlerinin arasında gelip zamanlarını öğrencilerine ayırmak gerçek bir meslek sevgisi gerektiriyor.

Eğitimlerin içeriği hakkında biraz bilgi verir misiniz?

MU: CAS Konservatuvarında eğitim toplam üç yıl sürüyor. Haftada üç gün sabahtan akşama kadar ders görüyor öğrenciler. Oyunculukla ilgili ana derslerin yanı sıra müzik, dans, hareket, doğaçlama, sahne bilgisi ve diksiyon dersleri de alıyorlar. Ayrıca tiyatronun tarihine ve düşünce gelişimine ilişkin teori dersleri de var ve bunu çok önemsiyoruz. Oyuncu olmak isteyen bir insanın mutlaka ciddi bir teorik bilgi birikiminin olması gerektiğine inanıyoruz. 

Tüm bu derslerin yanı sıra sinema ve tv oyunculuğu dersleri ve öğrencilerimizin donanımlarını artırmaları adına binicilik dersleri de organize ediyoruz. Buradan yeri gelmişken Hasat Binicilik Kursu’na destekleri için teşekkür edelim.

AGK: Muhammet ve benimle birlikte toplamda 12 eğitmenle yürütüyoruz konservatuvar eğitim programını. Tüm eğitmenlerimiz tamamen gönüllü olarak bu ücretsiz programa destek veriyorlar: Ali Seçkiner Alıcı, Burak Tamdoğan, Ekin Bezirganoğlu, Esra Kızıldoğan, Hicran Akın, Kıvanç Kılınç, Oya Yağcı, Selim Bayraktar, Serpil Göral ve Süreyya Karacabey.

Konservatuvar sınıflarınız kaç öğrenciden oluşuyor yani toplamda kaç öğrenciye tam burs veriyorsunuz?

AGK: Sınıflarımız ortalama 12-13 öğrenciden oluşuyor. Bu yıl 1. Sınıf ve 3. Sınıf olmak üzere iki sınıfımız var. Toplamda 20-25 öğrenciye tam burslu eğitim veriyoruz.

Konservatuvardan mezun olan arkadaşları ne gibi avantajlar bekliyor?

MU: Hiç bir avantaj beklemiyor yoğun bir mesleki eğitim almış olmanın dışında. Mezun olduktan sonra hiç birine kişisel bir avantaj sağlamıyoruz. Sadece şundan bahsedebiliriz ki bizim için çok önemli: Tiyatro yapmak, oyunculuğa sahne üzerinde devam etmek hatta reji yapmak isteyen mezunlarımıza her zaman kapımız açık. CAS’ın oyunlarında da görev alabilirler kendi üretimlerini de sahneleyebilirler. Üretenin her zaman yanındayız. 

AGK: Türkiye’de tiyatro kurmak, devam ettirmek, mekan bulmak ne kadar zor biliyoruz. Biz de diyoruz ki eğer yapmak istiyorsanız buyrun her türlü destek bizden. Siz yeter ki üretin. Bizim eğitim sistemimiz sadece derslerden oluşmuyor. Ders dışında da eğitim devam ediyor. Eğitimi böyle algılıyoruz; hayata geçmeyen ve hayatla hesaplaşmayan bir eğitimin içi boş, boyutsuz oyuncular yetiştireceğine inanıyoruz. Zaten tiyatromuzun ve okulumuzun mekanı da buna göre düzenlendi. Her yer açık, her yer çalışma alanı. Derslerden sonra bazan saatlerce sohbet ediyoruz öğrencilerimizle. Hayatlarıyla ve mesleki sorunlarıyla ilgili her şeyi konuşuyoruz.