TÜRK HALK MÜZİĞİ’NDE KAYNAK NİTELİKTE OLACAK BİR KİTAP

 

Bu hafta röportaj konuğum TURNANIN TÜRKÜSÜ Kitabı ile Sayın Tolgahan Vurgun. Nev-i Şahsına münhasır özel ve güzel bir kalem. Zor ama gururlu bir projenin altına imzasını hakkıyla atmış. “TURNANIN TÜRKÜSÜ” Bedia Akartürk’ün hayatı ile birlikte Türk Halk Müziği’nde kaynak nitelikte olacak bir kitap.

Kitap 5 bölümden oluşuyor. İlk bölüm Bedia Hanım’ın hayatı. İkinci bölüm Bedia Hanım’ın bugüne kadar çıkardığı plak ve albüm listesinden oluşan diskografisi, üçüncü bölüm rol aldığı filmografisi, dördüncü bölüm çok kıymetli 20 sanatçının Bedia Hanım hakkındaki yazıları, beşinci bölüm ise çok özel bir fotoğraf albümü.

 Kitap elime ulaştığında eskinin kokusu, eskinin dokusu film şeridi gibi geçti gözümün önünden. Her bir sayfasında derin bir yaşanmışlık mevcut. Bedia Akartürk benim çocukluğum. Ben onun türküleriyle büyüdüm. Kendi adına yazılmış bir kitabın röportajını yapmak benim için büyük onur büyük gurur.

Tolgahan Bey: Ankara doğumlu.  Ankara’da yaşıyor. Kültür ve Turizm Bakanlığı Geleneksel El Sanatları sanatçısı. 10 yılı aşkın bir süredir de Bedia Akartürk ile beraber çalışıyor.

Aslı Hanım; Çalıştığımız zamanlarda bir günüm çok yoğun geçer. Erken başlayan bir gün, sabaha karşı biter çoğunlukla. Fakat çalışmadığım zamanlarda genellikle evde olurum. Kitap okurum, branşım kanaviçedir, kanaviçe çalışmalarım, eski desenleri derleyişim hiç bitmez. Televizyon ne yazık ki izleyemiyorum. Eski dizileri ve filmleri yeniden izlemek daha büyük keyif veriyor bana. Ev aşığı bir insanım diyebilirim. Bizim Bedia Hanım ile uzaktan bir aile bağımız var. Dediğim gibi bir de uzun yıllardır beraber çalışıyoruz. İnsanların Bedia Hanım’a karşı olan inanılmaz saygı ve sevgilerini gördükçe bu hayat yazılmalı dedim hep. Çok şaşalı, çok ünlü nice isimler maalesef ki halk tarafından sevilmiyor, sayılmıyor. Ben bizzat çok gördüm ve yaşadım bu durumu. Bedia Hanım ile bazen Anadolu’nun çok uzak bir köyüne de gitsek Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’ne de gitsek aynı derecede saygı ve sevgi gördüğüne bizzat şahidim. Anadolumuza, Anadolu türküleri ile senelerdir hizmet ediyor Bedia Hanım. Dediğim gibi aklımdaki fikir Bedia Hanım’ın hayatının yazılması idi. Buna paralel hep çalıştım. Devamlı Bedia Hanım’a sorular sordum, notlar aldım. Devamlı arşiv taradım. Bedia Hanım’a da çok teklif geldi hayatının yazılması hususunda. Fakat “ Bu işi sen yapacaksın, en iyi sen yaparsın.” Diye beni yüreklendirdi. Ve böyle kıymetli bir projeyi bana emanet etti. Kendisine ne kadar teşekkür etsem az. Hep var olsun, sağ olsun ifadelerini kullanan Sayın Tolgahan Vurgun Beyefendi ile çocukluğum kokan röportajımız sizinle.

 

 Söyleşimize sizi tanıyarak başlayabilir miyiz kimdir Tolgahan Vurgun? Bir günü nasıl geçer?

12.04.1989 Ankara doğumluyum. İş durumları haricinde Ankara’da yaşıyorum. Kültür ve Turizm Bakanlığı Geleneksel El Sanatları sanatçısıyım. 10 yılı aşkın bir süredir de Bedia Akartürk ile beraber çalışıyoruz.

Çalıştığımız zamanlarda bir günüm çok yoğun geçer. Erken başlayan bir gün, sabaha karşı biter çoğunlukla. Fakat çalışmadığım zamanlarda genellikle evde olurum. Ki bu sıra hep evdeyim :) Kitap okurum, branşım kanaviçedir, kanaviçe çalışmalarım, eski desenleri derleyişim hiç bitmez. Televizyon ne yazık ki izleyemiyorum. Eski dizileri ve filmleri yeniden izlemek daha büyük keyif veriyor bana. Ev aşığı bir insanım diyebilirim.

Kitabı çıkartmayı ne zaman ve nasıl düşündünüz?

 

İNSAN HİKÂYELERİ DİNLEMEYİ ÇOK SEVİYORUM

Çok klişe cevaptır belki ama hep bir kitap çıkarttığımı düşlerdim küçüklüğümden beri. Okuma ve yazma ile arası çok iyi bir çocuktum. İnsan hikâyeleri dinlemeyi çok severim, belki de onun etkisi vardır. Saha araştırması da yaptığım, çok emek sarfettiğim bir yüksek lisans tezim var mesela. O dönem daha iyi anladım yazmak bana iyi geliyor. Fakat ciddi anlamda ilk atılımım Bedia Hanım ile oldu.

Kitabın ismini belirlerken Bedia Hanım ile ortak mı karar verdiniz?

Her hangi bir hikâyesi var mı kitap adının?

 

BEDİA HANIM’I TURNA İLE ÖZDEŞLEŞTİRDİM

Kitabın adını ben koydum, bir turna aşığı olarak Bedia Hanım da bayıldı. Turna kuşları Anadolu kültüründe olduğu gibi pek çok kültürde de kıymet görmüş bir kuş türüdür. Turnanın bereketine, uğuruna çok inanılır. Yuvası ellenmez, hiç avlanmaz turnalar. Hep el üstünde tutulur. Turna muhteviyatlı türkü sayısı da oldukça fazladır, Bedia Hanım da ilk dönemlerinden beri turnalı türküler çok okumuştur. Bedia Hanım 60 yılı aşkın bir süredir çok takdir ve sevgi görüyor Türk Halkı’ndan. Çok sayılıyor ve seviliyor. Bu sebeple Bedia Hanım’ı turna ile özdeşleştirdim ben. Ve önsözde de söylediğim gibi; turnadan çok türküler dinledik. Şimdi de turnanın kendi türküsünü dinleyelim dedim ve böylece Turnanın Türküsü meydana çıktı.

                               

Şuan biyografik bir kitap ile karşımızdasız?Başka hangi dallarda yazıyorsunuz Tolgahan Bey?

Dediğim gibi insan hikâyeleri çok seviyorum. İnsan hikâyeleri ve belli başlı dönemler. Onların çerçevesinde gelişen hikâyeler yazmayı çok seviyorum. Düşündüğüm, geliştirdiğim, kafa yorduğum pek çok konu var kafamda ve bilgisayarımda. Üzerinde çalıştığım böyle bir hikâyem var. Onu roman olarak ilerletmek istiyorum ama hayat ne gösterir bilemiyorum.

Konularınızı nasıl seçiyorsunuz? Konu seçimi tesadüfimi oluyor ya da hayatta karşılaştığınız bazı olaylardan mı etkilenip yazıyorsunuz?

Kurgu roman fikri varsa kafanızda çevrenizde cereyan eden pek çok olaya ve kişiye potansiyel hikâye gözü ile bakıyorsunuz Aslı Hanım. Yani en azından ben öyleyim. Bazen küçük bir gazete haberi, bazen sepyalaşmış bir fotoğraf karesi, bazen balkona asılmış çamaşırlar, bazen bir eşya, bazen oyalı bir yemeni, bazen bir kanaviçe…

Bedia Akartürk efsane bir isim nasıl ikna ettiniz hayatını kaleme almaya?

Bizim Bedia Hanım ile uzaktan bir aile bağımız var. Dediğim gibi bir de uzun yıllardır beraber çalışıyoruz. İnsanların Bedia Hanım’a karşı olan inanılmaz saygı ve sevgilerini gördükçe bu hayat yazılmalı dedim hep. Çok şaşalı, çok ünlü nice isimler maalesef ki halk tarafından sevilmiyor, sayılmıyor. Ben bizzat çok gördüm ve yaşadım bu durumu. Bedia Hanım ile bazen Anadolu’nun çok uzak bir köyüne de gitsek, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’ne de gitsek aynı derecede saygı ve sevgi gördüğüne bizzat şahidim. Anadolumuza, Anadolu türküleri ile senelerdir hizmet ediyor Bedia Hanım. Dediğim gibi aklımdaki fikir Bedia Hanım’ın hayatının yazılması idi. Buna paralel hep çalıştım. Devamlı Bedia Hanım’a sorular sordum, notlar aldım. Devamlı arşiv taradım. Bedia Hanım’a da çok teklif geldi hayatının yazılması hususunda. Fakat “ Bu işi sen yapacaksın, en iyi sen yaparsın.” Diye beni yüreklendirdi. Ve böyle kıymetli bir projeyi bana emanet etti. Kendisine ne kadar teşekkür etsem az. Hep var olsun, sağ olsun.

Kitabınınız da genel tema ve içerikten biraz bahsedebilir misiniz?

 

Ben Bedia Akartürk’ün hayatı ile birlikte Türk Halk Müziği’nde kaynak nitelikte olacak bir kitap olsun istedim. Zannediyorum öyle de oldu.

Kitap 5 bölümden oluşuyor. İlk bölüm Bedia Hanım’ın hayatı. İkinci bölüm Bedia Hanım’ın bugüne kadar çıkardığı plak ve albüm listesinden oluşan diskografisi, üçüncü bölüm rol aldığı filmografisi, dördüncü bölüm çok kıymetli 20 sanatçının Bedia Hanım hakkındaki yazıları, beşinci bölüm ise çok özel bir fotoğraf albümü.

               

Bazı sorular vardır size de sormak istiyorum. Bu sorumda evet artık bırakıyorum Aslı Hanım diyen kalemdaşımıza çok rastladım. Yazmak sizin için hayat boyu sürecek bir serüven mi yoksa yazmayı bırakmayı düşündüğünüz bir zaman var mı?

 

 AKIŞA SAYGI GÖSTERMEK, KARŞI ÇIKMAMAK LAZIM

Hayatın ne getireceği, neler göstereceği belli olmuyor Aslı Hanım. Akışa saygı göstermek, karşı çıkmamak lazım.  Çok net konuşmak pek benim tarzım değil. Ben akışa çoktan teslim olanlardanım. Ama biliyorum ki içimdeki merak, araştırma ve heyecan bitmedikçe bu serüven de bitmez.

         

Yazın yolculuğunda gelecek ile ilgili ileriye dönük kariyer hedefi planlarınız nelerdir?

Aklımda, gönlümde gerçekleştirilmeyi bekleyen çok hedefim var. Biliyorum hepsinin bir sırası ve zamanı var. O zaman gelene kadar bana sadece çalışmak düşüyor. Çok sevdiğim Ayşe Kulin’in çok sevdiğim bir sözü vardır: “Hayat akan bir sudur.” Bakalım su nereye götürecek bizi?

Bedia Akartürk kitabı enfes bir proje. Önümüzdeki zamanlarda bu denli ses getirecek başka projeleriniz var mı? 

Uzun zamandır üzerinde çalıştığım çok kıymetli bir isim var. Aklımdaki ve kalbimdeki o ismi kaleme almak. Şu anda ikna çalışmaları üzerindeyim Aslı Hanım. Eğer ikna eder, bu projeyi hayata geçirebilirsem yine hepimizin tanıdığı; eminim ki çok sayıp, sevdiği; çok başarılı bir yaşam hikâyesi sunacağım sizlere. İnşallah ikna çalışmalarım başarılı sonuç verir.

"Turnanın Türküsü " ile birlikte güzel bir okur kitlesi yakaladınız bunu yakınen takipteyim. Zaten biyografisini kaleme aldığınız isim efsane. Kitap ile sizce ilgili dönütler nasıldı?

Dediğiniz gibi efsane Bedia Akartürk ile ilgili dönütleri hiç söylemeyeyim. O zaten herkesin malumu. Kitabın önsözünde yazmıştım okuyanlar Bedia Hanım’ı bir kere daha sevecek ve takdir edecek diye. Öyle de oldu. Sizi hiç böyle bilmiyorduk, Paris Olympia’da ilk konseri siz vermişsiniz bilmiyorduk diyenler çok oldu.

Kendi açımdan bu sorunuza cevap vereyim bir de. Bana da çok kıymetli, teşvik edici yorumlar geldi. Nereden ders aldığımı, akıcı ve düzgün bir anlatım için kiminle çalıştığımı soranlar bile oldu. Kitap tamamen benim emeğim. Yardım alsam söylerdim de emin olun. Çok mutlu oldum bu kıymetli dönütlere. Fakat biri var ki onu burada da yinelemek istiyorum. Edebiyatımızın kıymetli ismi Selim İleri kitabımızı 3 günde okumuş ve hakkında çok kıymetli bir yazı kaleme aldı. Bu çok büyük bir gurur oldu benim için. Kendisine tekrar çok teşekkürlerimi, saygı ve sevgilerimi sunuyorum. Kalemi hep var olsun.

Şuan gündemde olan Corona virüsü meselesi hayatımızın tam ortasına oturmuş durumda. Bu husus kitap satışlarında, dergi ve gazete gibi yazılı basımlarda kötü bir etki yaptı. Birçok aktif piyasa çöktü. Hatta sizin imza günleriniz yarıda kaldı. Bu konu hakkında neler söylemek istersiniz? Nasıl toparlanabilir bu süreç?

Çok hızlı başlangıç yapmış, 2 tane imza günü yapmıştık. Dediğiniz gibi birçok anlaşılmış imza günümüz de vardı. Fakat ne yazık ki hepsi iptal oldu. Önceki sorunuzda da söylemiştim; ben akışa teslim olanlardanım. Şu anda en önemli temennimiz sağlık olsun demek. Bu süreç herkesin kendini dinlediği, dinlendiği ve kabil oldukça ürettiği bir süreç olsun. Selim İleri bu süreçte iki yeni roman yazmış. Bu süreç hakkındaki en büyük söz bu bence. Sağlık olsun, her şey çok daha güzel olacak.

               

Bende bu yazın meziyetin sonradan kazanıldığına inananlardan değilim.  Sizi yazmaya özendiren şeyler neydi?

Ben küçüklüğümden beri insan hikâyelerine çok meraklıyımdır. Zorla anlattırır, dinlerim. Susmuş, kırılmış, derdini çok fazla herkese anlatmayan insanlar bilhassa çok etkiler beni. Bir de diyebilirim ki en sadık dosttur yazmak. Konuşamadığınız şeyleri konuşmak, hiç yaşamadığınız ve yaşayamayacağınız hayatları yaşamaktır. Küçüklüğümden beri cebimde biriktirdiğim insanlar özendirdi beni sanıyorum yazmaya.

Türkiye’de kitap yayımlamak zor mudur? Bu yolculuğa adım atacak lakin hiç bilmiyorum ne yapacağımı diyen genç kalemdaşlarımız için bir kitabı yayımlatmak için hangi süreçlerden geçmek gerekir?

Yayım işi zor bir süreç ne yazık ki. Siz bir kitabı hazırlıyorsunuz ve emin olun ki yazma süreciniz kadar yayımlamak için uğraşıyorsunuz. Fakat yayınevlerine hak vermek lazım, çok sayıda yazılan kitap var. Ben çok sağlam bir yayınevi ile çalıştım, o yüzden çok zorluk çekmedim. Çok kıymetli, çok saygıdeğer, insana değer veren, her türlü zorluğu kolaylığa çeviren bir patronumuz var; Sayın Vedat Bayrak. İyi ki yolum onunla kesişmiş. Tanıdığım için mutlu olduğum ender insanlardan. Kendisine sizin aracılığınız ile tekrar teşekkür, saygı ve sevgilerimi iletiyorum.

            

İnsanların çoğu ‘hayatımı yazsam roman olur’ der. Siz hayatı sahiden roman olan bir ismi kaleme aldınız. Sizce herkes kitap yazabilir mi? Yazmak bir yetenek midir?

Evet bir yetenek bence. Şimdilerde görüyorum yazarlık kursları var. Ne üzerine dersler veriyorlar bilmiyorum. Fakat bu işin pek dersi olamazmış gibi geliyor bana. Türkü söyleyenler hep öz söylemezse söz söylemez derler. O fikirdeyim. Gönülden gelmezse zorlama ile olmaz. Bu sadece yazmaya has değil, pek çok şey için aynı şey geçerli.

Neden şuan revançta olan şiir, öykü ve deneme değil de biyografi yazarlığı?

HER HAYAT BİR HİKÂYEDİR, BAZILARI ANLATILMAYA DEĞER

 

Çok sevdiğim Çağan Irmak’ın bayılarak defalarca izlediğim bir dizisi vardır, Çemberimde Gül Oya. Orada der ki: “ Her hayat bir hikâyedir, bazıları anlatılmaya değer.” Tamamen aynı fikirdeyim. Herkes bir yaşam yaşıyor, fakat bazıları gerçekten paylaşılmalı. İnsanlara ders vermek için, misal göstermek için, umutsuzluğa kapılmamak için en önemli kılavuz biyografiler bence.

Ben yaşayamadığım hayatları yaşıyor, göremediğim dönemleri görüyorum biyografi okurken ve yazarken. Kabil olsa da hep biyografi yazsam. Bana ve yaşamıma çok şey katıyor, emin olun.

 

Peki, bu yolculukta ne zaman ben artık yazarım diyebildiniz?  Ya da kendinizi "yazar" olarak tanımlıyor musunuz? Sizde Estağfurullah Aslı Hanım gönül işcisiyim diyenlerden misiniz?

Edebiyatımızda çok önemli isimler varken kendime yazar demek büyük hadsizlik olur. Büyük bir ummanda bir su damlasıyım ben.

Birçok ünlü ismin kitap sayfalarını çevirirken Bedia Akartürk hakkında mini kelamlarını gördüm.

Bu yolda en çok kimlerden destek gördünüz?

 

BEDİA HANIM HAKKINDA YAZI ALMAYI DÜŞÜNDÜĞÜMDE İLK ÖNCE İŞİN İÇİNDEN ÇIKAMADIM

 

Bedia Hanım hakkında yazı almayı düşündüğümde ilk önce işin içinden çıkamadım. Çünkü 60 yılı aşkındır devam eden bir sanat yaşamı ve beraber çalışılmış birçok kadro var. Ben Bedia Hanım ile bizzat mesai arkadaşlığı yapmış isimler olsun istedim. Dikkat ettiyseniz listede her branştan isimler var. Sinema oyuncuları, gazeteciler, Türk Sanat Müziği Sanatçıları ve Türk Halk Müziği Sanatçıları. Her branşın genç ve usta isimleri bir arada olsun istedim, hepsinin belli ve saygın bir kariyeri olsun istedim. Eleye eleye 20 isimde karar kıldım. Listedeki 20 isim Bedia Hanım’ın da çok sevdiği, saydığı ve onayladığı isimler. Birçoğunu ben de çok yakından tanıyorum. O yüzden hiçbir zorluk görmedim, hepsi ilgi ile yaklaştılar sağ olsunlar. Bir de Bedia Akartürk gerçeği var ama söylemeden edemeyeceğim. Ben şahidim kimseyi kırmadı, kimseye kötülük etmedi. İnsan ektiğini böyle biçiyor işte. İlk yazıyı Fatma Girik gönderdi, hiç unutmam. Fakat iki isim var, hep bizde kalacak, bilhassa çok kırgın ve kızgınım. Defalara konuşmama rağmen iki satır yazı göndermek lütfunda bulunmadılar.

Bende yazmak istiyorum diyen genç yazarlara tavsiyeler desem? Günümüzün gençliğine üç tavsiye verecek olsanız bunlar ne olurdu?

Böyle tavsiyeler vermek pek tarzım değildir Aslı Hanım fakat yine de bir şeyler söylemek gerekirse verebileceğim en önemli tavsiye çok okusunlar. Hiç okumadan bir günü bitirmesinler. Türk ve dünya klasiklerinin hiç değilse çoğu muhakkak okunmalı. Okudukça ilgilerini çeken konular çıkacaktır. Orada bırakmayıp muhakkak araştırsınlar o konuları. Okumak ile yazmak paraleldir. Bir biyografi kitabını yazarken bile birçok kitap okudum ben.  Okudukça gelişiyor ve birçok daldan kendine ait olanı seçip, yoluna devam edebiliyor insan.

Röportaj: Aslı M. Sarı