Komşudaki iktidar değişimi sonrası ilk ziyaretini Güney Kıbrıs’a yapan ve yaptığı açıklamalarla gözleri bundan sonraki süreçte Türk-Yunan ilişkilerine çeviren yeni başbakan Kiriakos Miçotakis kimdir, ilişkiler ne yönde şekillenecek, Kıbrıs meselesinde geleneksel politik tutum devam mı edecek, tüm bu başlıkları Antalya Bilim Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası ilişkiler bölümü başkanı ve SEPAM (Sosyal Ekonomik ve Politik Araştırmalar Merkezi) Direktörü Prof. Dr. Tarık Oğuzlu ile konuştuk…

Yunanistan'da koalisyon dönemine son vererek  bir nevi yakın döneme damga vuran, ülkenin siyasal hayatında merkez sağda yer alan bir aileden gelmiş başarılı da bir eğitim & uzmanlık geçmişine sahip olan Kiriakos Miçotakis kısaca kimdir, biraz bahseder misiniz?

Yunanistan'da 3 önemli aile siyasette etkili oldu hep. Karamanlis, papandreaou ve mitsotakis aileleri. Kriakosun büyük büyük amcası Yunanistan'ın Atatürk dönemi lideri Venizelos. Babası Yeni demokrasi partisi liderliği yapan eski başbakan Konstantin mitsotakis. Kızkardeşi eski Atina belediye başkanı Dora Bokayannis. Yeğeni de annesinden sonra Atina belediye başkanı olmuş. Kriakos 2004 den beri milletvekili. 2015 ten beri de Yeni demokrasi partisi lideri. Harvard ve Stanford üniversitelerinde eğitim almış. liberal eğilimli ve Yunanistan'ın batı duntasiyla, özellikle de ABD ile, iyi ilişkiler geliştirmesinden yana.

Yunanistan'daki tabloya baktığımızda halkın artık popülist politikalardan bıktığını ve asıl ehemmiyet arz eden ekonomi rüşvet yolsuzluk gibi ana konulara öncelik verilmesi gerektiğini söyleyebilir miyiz ne dersiniz?

Yunanistan yaşadığı ekonomik krizin yıkıcı etkilerini ve sok edici sarsıntıların aslında geride bıraktı. Cipraz sol populist siyasetle iktidar oldu ama neredeyse merkez sol pasok cizgisine dönüştü. Her durumda ciprazin cazibesini kaybettiği ortada. Yunan seçmeni daha mutedil ve orta yolcu bir partiyi seçti. Verdiği mesaj batıyla kavga etmeyen, Batı'nın Ekonomik reçetelerini daha iyi uygulayan bir iktidar gormek istediği. Mitsotakis AB konusunda Ciprazdan daha savunucu. Ülkesinin AB ye olan ihtiyacının farkında..

Peki Yunanistan’daki  yeni dönem Türk-Yunan ilişkilerini ne yönde etkiler?

Bence mitsotakis kavga istemiyor turkiyeyle ama şunun da farkinda: Türkiye batıyla olan ilişkilerinde gergin günler yaşıyor. Bu durum Yunanlı siyasetçileri bu durumu fırsat bilip Yunanistani Batı'nın Doğu Akdenizdeki gerçek ortağı rolünü oynamaya cesaretlendirir. Türkiye-Bati ilişkilerindeki krizi Yunanistan' fırsata çevirmek isteyecektir. Yunanistan başbakanı iyi ilişkiler kuralım mesajları verirken Yunan dışişleri bakanı Dendias daha sert ve milliyetçi bir tondan konuşuyor.

Türkiye’nin  s400'ler nedeniyle hem NATO hem de ABD ile gerginliği sürerken buna bir de sondaj gerilimi eklendi malûm, Türkiye'nin bölgedeki faaliyetlerini, Akdeniz'deki stratejilerini ve iki ülke arasındaki olası ilişkileri önümüzdeki süreç için nasıl okumak lazım?

Doğu Akdeniz'de Türkiye karşıtı bir blok kuruluyor Yunanistan, Kıbrıs Rum kesimi, İsrail ve Misir arasında. Dışarıdan ABD ve AB de açık destek veriyorlar bu oluşuma. Türkiye'nin bu dört bolge ülkesi ve ABD ve AB ile arayı duzeltmeye çalışması çıkarımıza olur. Rusya da Türkiye'nin yanında değil.  Sondaj gemilerini bölgeye yollarken eş zamanlı olarak hem Kıbrıs sorununun çözümüne hem de Yunanistanla ikili sorunların çözümüne dair öneriler sunup barış atağına kalkmalı bence Türkiye. Askeri varlığımızı göstermek kesinlikle önemli ve gerekli. Ama baris atağına cikmamiz da lazım. Aynı anda bütün bölge ülkeleriyle ve ABD, AB ve Rusya ile karşı cephede olamayız.

İlişkileri askeri güvenlik duzleminden ekonomik ve sivil düzleme cekmeliyiz. Türkiye'nin aleyhine birşey olacağına ihtimal vermiyorum.

Yunanistan’ın uzun dönemli cikari Türkiye'nin yuzu AB ye dönük kalması ve liberal demokratik dönüşümü. Rumlar daha dar bakıyorlar ve AB üzerinden bizi köşeye sıkıştırmaya çalışıyorlar. Onların arasındaki çatlağı açmaya çalışmak bizim çıkarımiza olur..

Geçenlerde Amerika'nın saygın dış politika dergilerinden Foreign Policy’de çıkan bir yazı Türkiye ile ABD’nin arasının bozulmasinin en fazla Yunanistan'a yaradığını iddia ediyordu, ne dersiniz? 

S 400 alımı ve doğu Akdeniz'de sondaj çalışmalari yüzünden sanki Türkiye NATO da bir çatlak yaratıyor ve Yunanistan da bu durumu Türkiye lehine kullanmak istiyor. Yunan Dışişleri  bakanı Dendias'in seçimden sonra ilk gezisini ABD ikicisini da İsrail'e düzenlemesi manidar. Doğu Akdeniz'de Türkiye karşıtı stratejik bir oluşumun ortaya çıkmasında en az İsrail ve Misir kadar Yunanistan da hevesli görünüyor.

Amerika'daki Rum-Yunan ve Yahudi lobileri şu anda Türkiye karşıtı faaliyetlerini artırmış durumdalar. Başkan Trumpin Kongrenin de sıkıştırmasıyla Türkiye'ye karsi CAATSA kapsamında müeyyideler kabul etmesini istiyorlar. Yunanistan ayrıca Türkiye'nin F35 projesinden çıkartılmasını  kendi için bir fırsata donusturme peşinde. Türkiye'ye satılması dusunulen uçakların Yunanistana satılması ve Yunanistan'ın her ne kadar düşük bir ihtimal de olsa bu uçakların üretim zincirinde Türkiye'nin yerini alması Doğu Akdeniz'deki dengeleri Yunanistan lehine değiştirebilir. Türkiye'nin buna fırsat vermemesi gerekir.

Yunanistan ile ABD arasındaki yakınlaşma dikkat cekici. ABD ve NATO karşıtlığı tarihsel olarak bakıldığında Yunanistan'da çok güçlüdür. Yunanistan NATO ve ABD yi Türkiye'nin 1974 Kıbrıs müdahalesini engellemediği ve Türkiye'yi özellikle Soğuk Savaş yıllarında cok daha değerli bir müttefik olarak gördüğü için çok eleştirmiştir. Hatta 1974de Yunanistan NATO 'dan çıkmış ancak 1981 de Türkiye'nin vetosunu kaldirmasiyla geri gelebilmiştir. Yunanistan'ın AB ye üye olmak istemesin altında da Türkiye'yi dış aktörler üzerinden dengeleme stratejisi yatmaktadır. 1981-1999 arası dönemde Yunanistan'ın Türkiye'ye verdiği temel mesaj Brüksele giden yolun Atinadan gectigiydi. Yunanistan Türkiye ile olan ikili sorunlarını her fırsatta AB ye taşımaya ve Türkiye'yi AB ile karşı karşıya getirmeye çalışıyordu. 1999 sonrasında, özelikle Simitis ve Papandreaou iktidarlarında, Yunanistan Türkiye'nin AB uye adayı ilan edilmesini ve üyelik müzakereleri sürecinin resmi olarak başlamasını destekledi. O günden bu yana Türkiye'nin Avrupa yolunda dönüşümü Yunanistan için stratejik bir hedef olarak ortaya çıktı. İki taraf arasında sayisiz istikşafi görüşme yapıldı. Savunma bakanlıkları arasında Ege denizinde güvenlik arttırıcı önlemler kabul edildi. Ama bütün bunlar taraflar arasındaki asıl sorunların nihai şekilde çözülmesini mümkün kilmadi. Tarafların ana konulardaki görüş ayrılıkları aynen duruyor.

Son yıllarda değişen en önemli sey, özellikle 15 temmuz başarısız hain darbe girişiminden sonra, Türkiye ile Batı'nın arası acilirken Yunanistan ile Batı'nın daha da yakinlasmasidir.

Yunanistanin Türkiye karşısında daha cesur ve takepkar davranmasını mümkün kılan asıl yapısal durum budur.

Güney Kıbrıs Rum yontetimin NATO toplantılarına davet edilmek istenmesi, Rum yönetimi üzerine konan askeri yaptırımların kaldırılmasınin talep edilmesi, ABD nin hem Yunanistan anakarasi hem de Kıbrıs adasindan askeri üs olarak daha fazla faydalanmak istemesi, AB'nin sondaj faaliyetleri yüzünden Türkiye karşıtı yaptırım kararları alması ve en önemlisi ABD'nin Yunanistan, Güney Kıbrıs Rum yönetimi, İsrail ve Misir arasindaki ekonomik, siyasi ve askeri ilişkilerin geliştirilmesine yoğun destek vermesi çok düşündürücü.

Kıbrıs'ta görüşmeleri hızlandırmak adına BM yi daha fazla devreye sokmak, bölgedeki zenginliklerin ortaklasa ve herkesin faydasına olacak şekilde kullanımını öngören öneriler sunmak, Yunanistanla ekonomik işbirliklerini artırmaya yönelik adımlar atıp Yunanistan'a asil çıkarının Türkiye'nin dostluğunu kazanması olacağını göstermek, ve olabildiğince karşı cepheyi içten zayıflatacak adımlar atmak çıkarımiza olacaktır. Uluslararası ilişkilerde ve Dış Politikada dışarıya verilen imaj ve dışarıdan nasıl algilandiginiz önemlidir.