Röportaj: Aziz Karataş

Fotoğraflar: Deniz Toprak

Star TV de hafta içi her gün ekranlara gelen Adını Sen Koy dizisinin başarılı oyuncusu Tuğba Tutuğ ile Önceki gün Önce Vatan Gazetesi adına bir araya geldik. Güzel ve başarılı oyuncu deneyimlerini anlatırken yüreğine sığmayan oyunculuk sevdası ile gözleri âdeta parlıyordu. Adını Sen Koy dizisiyle başlayan keyifli röportajımızı sizler için oyunculuk icraatını da ele alarak derinlere indik…  

Bize kendinizden kısaca bahseder misiniz? Tuğba Tutuğ Kimdir?

1 Şubat 1992 de İstanbul da doğdum, ailemle birlikte yaşıyorum, Haliç Üniversitesi Tiyatro bölümü mezunuyum, kova burcuyum. 

Adını sen koy dizinde aranan bir karakter haline geldiniz. Bunu neye borçlusunuz?

Özge, seyirciye sağ gösterip sol vurdu, duruldu dendiği an da tekrar ters köşe yaptı bu da seyirciye ‘bu kızın amacı ne?’ Dedirtip, merak uyandırdığı için seyircinin dikkatini çekti.

Adını sen koy dizi serüveniniz nasıl başladı?

Haziran ayında konservatuvardan mezun olduktan sonra oyunculuk için bazı görüşmeler yapıyorduk. Bu süreç devam ederken Ağustos ayında menajerime gelen bir telefonla başladı. Ömer ve Zehra’ya yemek organizasyonu yapan gizemli kız olarak girdim holdinge transfer oldum. 

Sizi en çok etkileyen sahneniz ne oldu?

Ben oynadığım karakterler ile duygusal bağ kuran bir oyuncuyum. Adını Sen Koy dizisinde Özge karakterinin beni duygusal olarak derinleştirdiği birçok sahne var. Özellikle Ömer’e kardeşimin hayatı için ihanet ettiğimi itiraf ettiğim sahne beni çok etkilemişti.

Sizi oyunculuğa teşvik eden etkenler neler?

Oyuncu olma aşkı aslında on yaşımda ilkokulda okulla birlikte gittiğim bir çocuk oyununda başladı, o kadar büyülenmiştim ki, sanki seyirci tarafı benim için yanlış yerdi ve sahnede olmalıydım, o gün o sahne ışığı, kostümler, dekorlar, oyuncular sayesinde içimde bir aşk başladı diyebilirim.

Tescili bir oyuncu olarak sabah ilk uyandığınızda ruhunuzda mesleğinizin ağırlığını hissediyor musunuz?

Henüz bir ağırlık hissedecek kadar yüküm olduğunu düşünmüyorum. İnsanlar sevdikleri işi yaptıklarında ağırlığın aksine kendilerini dünyanın en şanslı insanı hissederler, bende onlardan biriyim, tabi ki stresli günler oluyor ama hepsi tuzu biberi.

Oyuncu olmaya ilk ne zaman karar verdiniz? İlk oynadığınız ya da okuduğunuz oyun neydi?

Oyuncu olma aşkı aslında on yaşımda ilkokulda okulla birlikte gittiğim bir çocuk oyununda başladı. İlk oynadığım oyun Aristofanes’in Barış oyunu idi. İlk okuduğum oyun ise Shakespeare in Hamlet oyunu.

Aileler genelde çocuklarının mimar, mühendis gibi bir mesleği olsun ister. Oyunculuğu hayatınızda nasıl bir yere koyuyorsunuz? 

Maalesef Türkiye de böyle bir algı var. Bu meslekler iyi geliri olan ve daha masa başı olarak görülüyor, bence yanlış çünkü hayal edilenden daha zor. Ailelerin en büyük handikabı sanat ile ilgili dalları maalesef meslek değil de hobi olarak algılaması.

Oyuncu olmaya karar verdiğinizde ailenizin tepkisi ne oldu?

Ailem her zaman bu konuda bana destek oldu. Tabii ki zaman zaman gelecek kaygısıyla endişelendiklerini hissettim ama o kadar kararlıydım ki bunu görüp yanımda olmayı tercih ettiler. 

Dizi-sinema projelerinde özellikle oynamak istemediğiniz bir karakter var mı? 

Oynamak istemediğim karakter var diyemem, haksızlık olur çünkü her karakterin bir dünyası var bunu şekillendirmekte bizim elimizde.

Kamera karşısına geçmeden önce uyguladığınız belli ritüelleriniz var mı?

Mutlaka her seferinde nefes egzersizi yapmaya çalışıyorum, nefesin en güzel rahatlama ve duygu bulma yolu olduğunu düşünüyorum.

“Hiç düşünmeden kabul ederim” dediğiniz bir rol var mı?

Tiyatro sahnesinde en büyük hayalim Shakespeare’in en önemli kadın karakterlerinden Lady Macbeth’e hayat verebilmeyi çok isterim, sinema TV içinse hayatın içinden duygusal çatışmaların arasında güçlü kalabilen bir karakter beni etkilerdi.

Birlikte oynamak istediğiniz oyuncu veya oyuncular var mı?

Beraber aynı projede olmak için can attığım isimler her oyuncu gibi var Tilbe Saran, Zerrin Tekindor, Haluk Bilginer ve Çetin Tekindor.

Bir oyuncuda mimik ve vücut dili ne kadar önemli?

Eğitim sürecinde hocalarımdan aldığım eğitimlerde çok güzel bir sözü kulağıma küpe yaptım ‘Sizin enstrümanınız yüzünüz, sesiniz, vücudunuz yani kendinizsiniz.’ Derlerdi. Jest ve mimik bir oyuncunun olmazsa olmazı, duygularını, düşüncelerini, durumunu sözlü yada sözsüz anlatma biçimidir.

Mesleğinizin ne tür zorlukları ve keyfi yanları var?

Sevdiğim ve istediğim bir işi yapmakta olmak benim en büyük keyfim. Zorlukları ise her an psikolojik ve fiziksel olarak kendimizi hazırda tutmalı olmamız.

Sanat dünyasında bir şeyleri değiştirme şansınız olsa neleri değiştirirdiniz?

İdeal bir dünyanın var olması için sanatın hayatın daha içinde olması gerektiğini düşünüyorum. Bu yüzden Sanat camiasının toplumu ve insanları daha güzel bir hayata hazırlaması için çaba harcardım.

Örnek aldığınız bir oyuncu tiplemesi var mı?

Meryl Streep ve Cate Blanchett gibi oyunculuğunda sınır tanımayan ve her işinde birbirinden farklı karakterler çıkaran kadın oyuncuları örnek almaya çalışıyorum.

Bu sektörde bayan oyuncu olmanın ne tür zorlukları var?

Oyunculuğu diğer mesleklerden ayırmak çok doğru olmaz. Her meslekte olduğu gibi Oyunculukta da dönem dönem negatif ayrımcılık ve güçsüz görülme gibi durumlar ile karşılaşıyorum. Bunu kendi içimde çok büyütmeyerek güçlü olmaya çabalıyorum.

Hedefinizi nasıl daha açık, net ve ölçülebilir hale getirebilirsiniz?

Uluslararası festivallerde ödül alan bir oyuncu olmak her oyuncunun olduğu gibi benimde hedefim ve hayalim. Ve bunun için elimden geleni yapmaya çalışıyorum.

Hedeflerinize ulaşmanın yaratacağı en büyük etki ne olurdu?

İnsanın hayallerinin sınırı olmadığını düşünüyorum. Hedefime eğer bir gün ulaşırsam yeni hedefler için çabalayan bir oyuncu olurdum herhalde.

Ülkemiz de sanata ve sanatçıya yeteri kadar değer verildiğini düşünüyor musunuz?

Toplumların refah seviyesi ve sanata olan ilgisi birbirine paralel olduğunu hepimiz bilmekteyiz. Ülkemizde sanata olan ilgi ve sanatçıya verilen değer konusunda tabi ki eksiklikler var. Ama son dönemde uluslararası alanda yapılan sanat eserlerinin toplum tarafından da biraz biraz benimsendiğini görmek beni umutlandırıyor. 

Günümüzde sizce insanların sanata ilgisi ne durumda? Özellikle gençlerin

İletişim çağında olduğumuz bir dönemden geçiyoruz.  Biz gençlerin elinin altında sosyal medya var. Her türlü sanat etkinliğinden ve organizasyonlardan haberimiz oluyor. Tercih tabi ki kişinin elinde. Yine de benim çevremde insanların ilgisinin artmaya başladığını görüyorum.

Son olarak, sizce oyuncu adayları nasıl bir yol izlemeli. Onlara kendi deneyimlerinizden yola çıkarak önerileriniz var mı?

Oyuncu adaylarına ilk önerim zorlu bir yol olacağını baştan bilmeleri. Hayata ve insana dair sürekli gözlem yapmalarını algılarının her daim açık olması gerektiğini ve dünyada olup bitenlerle ilgilenmeleri gerektiğini söyleyebilirim. Ve tabi ki okumak ve öğrenmekten vazgeçmesinler.

Biz de Önce Vatan Gazetesi ailesi olarak bizimle yaptığınız bu özel ve içten röportajdan ötürü değerli sanat yüreğinize şükranlarımızı sunar, gelecek çalışmalarınızda başarılar diliyoruz…