Merhaba The Madcap'ın sevgili vokali ve gitaristi naılsınız?

 İzgi Gültekin: Merhabalar, çok çok iyiyiz. Sizi sormalı?

Deniz Sayman: Selamlar! Keyfimiz çok yerinde teşekkür ederiz.

26 Mayıs'ta ilk albümünüz olan The Madcap Rising"'i çıkardınız. Hayırlı olsun. Nasıl geçti hazırlık süreci?

Deniz Sayman : Albümü planlarken herşeyi çok önceden halledelim, işler son dakikaya kalıp aksamasın dedik. Sakin sakin, üzerinde düşünerek 1 sene boyunca şarkıları düzenledik, kaydettik. Bir yandan kapak tasarımı, kartonet, klip gibi detayları önceden hallettik. Buraya kadar herşey muhteşemdi ve tamemen hazır olduğumuzu düşündüm. Hobbit filminden bir alıntı ile ‘Hiç bu kadar yanılmamıştım’.

Rock severlerin bayılacağı bir albüm çıktı

Albümün adı neden "The Madcap Rising"?

 İzgi Gültekin: Bu bizim ilk albümümüz ve grubun sağlam adımlarla yükselişini simgeliyor. Aynı zamanda hem katıldığımız Rising Star programına, hem de Türkiye 1.si olduğumuz Hard Rock Rising’e bir gönderme niteliğindedir.

 Albümdeki şarkıların sözleri ve besteleri grubun gitaristi Deniz Sayman’a ait bir kaçındada sizin katlınız var değil mi İzgi Hanım?

 İzgi Gültekin: Evet az da olsa var. Deniz zaten söz ve beste kısmında çok üretken ve yeteneklidir. Ben İngilizce söz yazamıyorum. Türkçe şarkımızın sözünde katkım olabildi sadece. Beste kısmındaki katkımsa vokal melodisi üzerine oluyor. Deniz’in yazdığı bir melodi benim ses aralığımda iyi tınlamadıysa onu kendime göre uyarlayıp değiştiriyorum. "Footsteps İn The Sand" şarkımızın tüm vokal melodisi bana ait.

Albümde kaç şarkı var? Herhangi bir şarkının bizimle paylaşacağınız bir hikayesi var mı?

Deniz Sayman: Albüm 10 şarkıdan oluşuyor. Aslında hepsinin paylaşabileceğim hikayeleri var, ama özellikle üstünde durmak istediğim birkaç tane var. The Madcap’in marşı, yola çıkışı ve vizyonunu simgeleyen ilk singleımız ‘’Rock N’ Roll Revolution’’, 2005 yılında Wig Wam isimli bir glam grubunun Eurovision’da ağzımızı açık bırakan bir performans sonrası solistin ‘’Rock N’ Roll Revolution!’’ diye bağırmasından etkilenilerek yazıldı. Stepped on a Lego, çocukken bir çoğumuzun yaşadığı, dünyanın en büyük acısını anlatıyor. ‘Question Of A Lifetime’ ilk Adana konserimiz öncesi yemekte Erman televizyon izlerken davulcumuz Faruk’un gizlice Adana dürümlerini aşırması ile başlayan, Faruk sürekli ve çok hızlı yemek yediği için aramızda bir espriye dönüşen bir soruyu, ‘Neden The Madcap’deki tüm davulcular hergün şişmanlıyor?’u konu alıyor. 

"Bonustrack" Türkçe şarkı da var değil mi?

 İzgi Gültekin: Evet. Adı 3 2 1.Türkçe şarkı yapmamızı, bu soundda Tükçe şarkı duymayı isteyenler oldu. Layığıyla yapabilir miyiz endişemiz vardı çünkü neredeyse hiç Türkçe müzik dinlemiyoruz. Şarkıyı yaptık, hoşumuza da gitti. İtiraf etmek lazım ilk etapta biz bile yadırgadık ama zamanla, dinledikçe söyledikçe alışılıyor. Bu arada şarkı o kadar hoşumuza gitti ki son dakikada şarkının İngilizce versiyonunu da yapmaya karar verdik. Vokal kaydından bir gün önce Deniz şarkının İngilizce sözünü bitirdi. Şarkının İngilizce versiyonu Storm The Road albümün açılış şarkısı ve Türkçesi 3 2 1’de Bonustrack olarak son şarkısı oldu. Şarkıya 10. ibaresini de koyabilirdik ama Bonustrack’i özellikle seçtik. Benim aralıksız 8 sene müzik yaptığım ve Ankara başta olmak üzere pek çok şehirde tanınmamı sağlayan eski grubumun adı Bonustrack’ti. Bu arada birkaç Türkçe şarkı daha yapmak niyetindeyiz. Türkçe sözler Türk dinleyicisini daha çok yakalıyor haliyle.

Glam yapmak nasıl bir duygu?

 İzgi Gültekin: Muhteşem! Bu müziği yapmak benim çocukluk hayalim. 10lu yaşlarımda, yaşıtlarım belki çocuk şarkıları söylerken ben Bon Jovi, Guns N’ Roses, Skid Row falan dinliyordum ve büyülenmiş gibi kliplerini izlerdim. Cafcaflı, rengarenk, deri kıyafetleri, ülkemizde hiç alışık olmadığımız uzun ve platin saçlı adamları, enerjik, eğlenceli sahne showları ve tabii ki müziğiyle Glam Rock/Metal benim en sevdiğim müzik türü oldu o günlerden bugünlere kadar. Müzisyen/Şarkıcı olmaktan başka bir meslek hayalim hiç olmadı. 21 senelik müzik yaşantımın bu ilk albümü ile çocukluk hayalim gerçekleşmiş oldu.

 Peki ben biraz grubu tanımak istiyorum. grubu 2015 yılında kurdunuz değil mi? Kişi sayısında bir değişiklik var mı? Aynı kadro devam ediyor mu?

Deniz Sayman: Önce İzgi’yle ikimiz vardık. Sonra Faruk(davul), Erman(bas gitar) ve Emre(gitar) bize katıldı. Bu ekiple yaklaşık 2.5 sene devam ettikten sonra Emre’nin yerine Doruk aramıza katıldı. Bir grup olmak, aile olmak demek. Belki bazen ailemizden daha çok görüyoruz birbirimizi. Bu kadar macera yaşadıktan sonra da mümkün olduğunca aynı kadroyu korumak istiyoruz. Ama tabii bazen hedefler ayrılabiliyor.

Gruptaki herkes müzisyen mi? Nereden tanışıyorsunuz?

Deniz Sayman: 2004 yılında üniversiteye yeni girdiğim zamanlar, Ankara’da müzik dinlemek için gidebileceğiniz her yerde o zamanki grubuyla İzgi çalıyordu. Bazen bir mekana gidip onları izliyorduk, müzik bitince başka bir yere gidiyorduk yine onlar çalıyordu. O zamanlar hiç aklımın ucundan geçmemişti beraber müzik yapacağımız. Ben İzgi’yi tanıyordum ama o beni bilmiyordu tabii ki. Yıllar sonra bir proje için kendisine ulaştım ve projeyi tamamladıktan sonra birlikte çalışmaya karar verdik. Erman’la 10 yıl önce başka bir grupta çalmak üzere, Faruk’la ortak arkadaş vasıtasıyla tanıştık. Doruk bizi bir konserimizde izledikten sonra takip etmeye başladı. Facebook aracılığıyla ben de ondan haberdar oldum. Sonra gruba yeni bir gitarist gerektirdiğinde baktım gitarı çalıyor, tipi de bizim müziğimize uygun, çocuklarla konuşup gruba davet ettik. Faruk’un kendi özel işleri var, onun dışında hepimiz sadece müzik yapıyoruz.

O sene TV8'de Rising Star müzik yarışmasında yarı finalist oldunuz ve herkes sizi öyle tanıdı. Nasıldı o yarışma?

İzgi Gültekin: Grubu kuralı 3 ay olmuştu ve sadece 1 konser vermiştik. Televizyona çıkıp (mesela Yetenek Sizsiniz’e çıkıp) çatır çatır rock yapalım kafasındaydık. Bunu düşünürken bir arkadaşım Rising Star’dan bahsetti. Bireysel değil grupça katılınabiliyor olması ilgimizi çekti. Yarışma kısmı hiç umrumuzda değildi, biz çıkıp sevdiğimiz müziği yapalım duvar kalkmazsa kalkmasın demiştik. Fakat hem prodüksiyon ekibinden hem de seyirciden, beklediğimizin üzerinde bir sevgi ve ilgi ile karşılandık. Seçtiğimiz şarkılara, çıkmak istediğimiz kılık kıyafete, hiçbir şeyimize karışmadılar. Özgürce müziğimizi yapabildik ve kendimizi ifade edebildik. Yarışma canlı yayınlanıyordu, hem heyecan vericiydi hem de büyük bir tecrübe oldu bize. Yeni bir grup olduğumuz için de birlikte seyahat edip, uzun vakit geçirerek gerçekten bir grup olmamıza katkı sağladı. Yarışma sonrası sosyal medya hesaplarımızın takipçi sayıları epey arttı ve pek çok şehire konser vermeye gittik.

Hard Rock Cafe zincirinin global müzik yarışması olan Hard Rock Rising’de jüri ve seyircinin oylarıyla Türkiye 1.si seçildiniz değil mi?

Deniz Sayman: Evet. Hard Rock Rising yarışmasının esprisi kendi ülkende 1. seçilirsen uluslararası yarışman ve ödülün de harika bir konserde yer almak olmasıydı. Bir yandan müzik ile yarışma fikri çok sıcak gelmeyip içimize sinmiyor ama grubumuzu bazı noktalara taşıma potansiyeli olduğu için katıldık.
 

Bu sene Çukurova Rock Festivali'nde ilk açılışı siz yaptınız. Nasıl geçti festival? 

İzgi Gültekin: Çok keyifliydi. Adana’da ilk kez düzenlenen bu festivalin ilk grubu bizdik. Katılım ve enerji süperdi. Ekip profesyonel ve organizeydi. Hiçbir aksaklık yaşanmadı. Sıcak bizi bir miktar zorladı sadece. Çünkü yerinde durmayan, enerjik bir ekibiz. O enerji Adana’nın sıcağıyla birleşince zaman zaman nefesimizi biraz kesti. Ama biz her zaman olduğu gibi çok eğlendik ve sahnenin keyfini çıkardık.

Geçen sene de zeytinli festivali düzenlendi. Sizde orada 10.000 lerle biraradaydınız değil mi?

Deniz Sayman: Çok heyecanlı bir konserdi. İlk defa o gün o kadar insan bana dönük, karşımda gördüm. Uzun zamandır müzik yapıyorum ama hiç bir festival sahnesinde olmamıştım. Beklediğim kadar heyecanlanmadım, garip bir şekilde sonra videoları izlerken daha çok heyecanlandım.

Peki nasıl geçiyor Rock festivalleri?

İzgi Gültekin: Festivallere ilgi, katılım çok iyi. Festivaller çoğaldıkça festival kültürü de gelişiyor. Bu, müzik piyasasının da hareketlenmesi demek, genç müzisyenlere sahne imkanı demek. Müzikseverlerin, hem birbirleriyle tanışıp kaynaştıkları, hem sevdikleri birçok sanatçıyı bir arada dinledikleri, hem tatil yapıp eğlendikleri şahane bir platform. Umarım daha çooook festivallerimiz olur.

Türkiyenin genel olarak rock'a ilgisi nasıl? 

Deniz Sayman: ‘Türkçe Rock’ artık bir sıfat tamlamasından ziyade Rock müziğin çeşitlerinden birinin adı oldu. Bu tarza yoğun bir ilgi var. Bu tarzı icra eden grup ve müzisyenlerden sevdiklerim olsa da bir çoğunu aklımda gerçekten ‘Rock’ olarak oturtamıyorum. Bunun haricinde büyük bir metal müzik kitlesi de var. Benim kafamdaki daha ‘Klasik Rock’. Bu tarzı icra eden, Türkçe besteleri olan şahane gruplarımız da var ama ‘Türkçe Rock’ tarzını icra eden gruplar kadar ilgi görmüyorlar. Yine de birkaç sene öncesine göre daha bir heyecanlı görüyorum etrafı.

Peki, Türkiye’deki Rock sanatçılarını nasıl buluyorsunuz?

Deniz Sayman: İçlerinden sevdiklerim var tabii ki. Ama bir çoğunu ‘Rock’ kategorisine koymazdım. Benim için gerçekten bu müziği yapan insanların en önemlisi Yavuz Çetin mesela. Özellikle ‘Satılık’ albümüne bayılırım. Gitar çalışına deli olurum. Konuk olduğu albümlerde de harika işleri var. Ayrıca birkaç senelik, yeni yeni duyulmaya başlayan ama samimiyetle bu işi yapan gruplar var. Ticari kaygı güdülmeden yapılan müzik daha orjinal, daha samimi ve çok daha keyifli oluyor.

Klipleriniz ve tarzınıza biraz değinmek istiyorum. çok ilginç bulunuyor ne diyeceksiniz?

İzgi Gültekin: Müziğimiz de enerjik biz de. Kliplerimizde yansımasını en çok istediğimiz öğe de bu enerji oluyor. Durağan değil dinamik klipler olsun istiyoruz. Zaten Türkiye’de aşina olunan bir müzik türü ve giyim kuşam tarzı değil Glam. Bu yüzden ilginç bulunuyor hatta biraz yadırganıyor olabilir. Tarzımızı oluştururken yurtdışındaki sevdiğimiz örneklerden ilham da alıyoruz tabii ki. Klip demişken albümün bütün şarkılarına klip çekme niyetindeyiz. Şarkıların hepsinin klip çekilmeyi ve böylece daha çok insana ulaşmayı hakettiğini düşünüyoruz.

Neden Ankara'da yaşıyorsunuz? Piyasa istanbulda olduğu için zor olmuyor mu?

İzgi Gültekin: Bence internet ve sosyal medyanın bu kadar yaygınlaşmasıyla yaşadığın şehrin hatta ülkenin bir anlamı kalmadı. Müziğini istediğin her yere kolaylıkla ulaştırabiliyorsun. Amerika’dan, Brezilya’dan, Avustralya’dan, Japonya’dan takipçilerin, sevenlerin olabiliyor.

Neden İstanbul değil Ankara dersek; Ankara doğduğumuz, büyüdüğümüz, eşimizin dostumuzun sevdiklerimizin, bir sürü anımızın,yaşanmışlıklarımızın olduğu ve yaşaması da rahat bir şehir. İstanbul kalabalıklığı, trafiği ve pahalılığı ile çok zor bir şehir. Birkaç günlüğüne geldiğimizde bile enerjimizi fazlasıyla emiyor.İstanbul’da Ankara’da yaşadığımız kadar rahat, huzurlu yaşayamayız. O zaman da müzik yapmamız, üretmemiz çok mümkün olmayabilir.İstanbul’u en çok uzun bayram tatillerindeki boş halinde seviyoruz 

Şöyle grup olarak yaşamış olduğunuz aklınıza gelen en komik anınız desem benimle neyi paylaşırsınız?

Deniz Sayman: İstanbul konserindeydik. Konserde bizim ekibin yanı sıra konuk gitaristler de var, bazı şarkılarda Doruk’un yerine sahneye çıkıyorlar. Ogün Şanlısoy ekibinden de tanıdığımız Hakan Şavklı bizimle 2 şarkı çaldı. İkinci şarkı bitti, İzgi seyirciyle konuşurken davulun ordan ‘ŞŞşşşşşş’ ,‘Şangıııır’, ‘ŞANGIIR!’ sesleri duyuldu. Daha önce birkaç kere ufak sahnede fazla hareket sebebiyle dengemi kaybederek Faruk’un davul setinin üstüne devrilip, bütün parçalarını da devirdiğim için bu ses bana çok da yabancı değildi. Davul setinin tamamen yıkıldığından emin olarak arkamı döndüm ama herşey sapasağlamdı ve Faruk şaşkınlıkla bana bakıyordu. Derken yine aynı sıralamada aynı sesler geldi. O an ne olduğunu çözemedim. Konser dönüş yolunda Faruk devamını anlattı. O seslerden sonra kulisin sahne çıkışı tarafından yumuşacık, çaresiz bir ses duymuş. ‘Faruk aabii? Kapı açılmıyor içeride kaldım..’ (Faruk Doruk’un sesini taklit ederek anlatıyor). Doruk, yazık garibim, sürgülü kapıyı var gücüyle iterek açmaya çalıştığı için içeride kalmış ve o sırada nasıl becerdiyse oradaki tüm davul parçalarını indirmiş. Halbuki grupta davul parçalarını devirmek benim görevim.

Yurt dışı projeleri var mı? Olsa buna hazır mısınız?

Deniz Sayman: Hedefimiz dünyaya açılmak. Aklımızda bu konuyla ilgili fikirler ve projeler var. Oralarda bulunan ‘promoter’larla ve festivallerle görüşüyoruz. 2 senede 130 civarı konser yaptık. Yeni bir grup için iyi rakam gibi geliyor. Türkiye’de gidebildiğimiz her yere gittik, bir çok ilde çaldık. Zeytinli Rock, Çukurova Rock, Kuşadası Gençlik Festivalleri’nde yer aldık. Televizyon performanslarımız oldu. Şu ana kadar 4 klip ve 10 şarkıdan oluşan bir albüm yayınladık. Sanırım artık daha ilerisi için hazırız.

Kendinize örnek aldığınız bir grup var mı?

İzgi Gültekin: Kendi adıma bir grup sayamam. Müziklerinden etkilendiğim çok fazla grup, şarkıcılığından ilham aldığım çok fazla solist var. Ama Guns N’ Roses ile Deep Purple’ın yeri bende ayrı. Onlar dışında Whitesnake, Skid Row, Mr. Big, Poison, Iron Maiden, Helloween, Warrant, Bon Jovi diye uzar gider o liste. Solist olarak da David Coverdale ve Micheal Kiske ilk sıramdadır.

Yakın gelecekte ne tür projeleriniz var?

 İzgi Gültekin: Albüm çok yeni, onun tanıtımına devam edeceğiz. Yaz sezonunu festivallerle değerlendirip Eylül’den itibaren yeni klipler ve konserler dizisi planlıyoruz.Yurtdışı hedefimiz için de adımlar atmaya başladık. Albümümüzü yurtdışında yayınlamak ve yurtdışı festivallerine katılmak istiyoruz. Bu arada ufak ufak 2. albümün şarkıları üzerine de çalışıyoruz.

Son olarak okuyucularımıza neler söylemek istersiniz?

İzgi Gültekin: İşimizi, hem iş olarak görüp profesyonellikle, hem de iş gibi görmeyip heyecanla ve amatör ruhla, severek, özenerek, çok emek vererek yapıyoruz. Böyle işlerin de bir şekilde, bir gün, hakettiği yerde olacağını düşünüyorum. Böyle güzel sorularla grubumuzu, albümümüzü tanıtmamıza vesile olduğunuz için çok teşekkür ediyoruz.

Okuyucularınızın bize ulaşabilecekleri adresler,

Themadcaprocks.com
facebook.com/themadcaprocks
instagram.com/themadcaprocks
youtube.com/themadcaprocks
 Hepinize çok teşekkür ederiz :)

İzgi Gültekin

Doğum tarihi: 25 Mart 1976

Burcu: Koç

En sevdiği huyu: Sosyal / Dışa dönüklük

En sevmediği huyu: Sabırsızlık

Uğurlu sayısı: Yok

Uğurlu günü: Perşembe

En sevdiği renk: Mavi

En sevdiği çizgi film: Futurama

En sevdiği söz: Hayat seni güldürmüyorsa espiriyi anlamadın demektir.

Deniz Sayman 

Doğum tarihi: 17 Ağustos 1987

Burcu: Aslan

En sevdiği huyu: Çalışkanlık

En sevmediği huyu: Düzensizlik

Uğurlu sayısı: 7

Uğurlu günü: Yok

En sevdiği renk: Kırmızı

En sevdiği çizgi film: South Park

En sevdiği söz: ‘Albüm süper olmuş’ 

Röportaj: Elif Günay

Fotoğraf: Fatma Demir