Merhaba 9. Uluslararası Malatya Film Festivali’ndeyiz, Festivallerin sinemaya ve yöresel yere katkıları nelerdir sizce?
Sanat her zaman için toplumlar içerisinde bir köprü olmuştur. İnsanların birbirleriyle külterel anlamda ve yöresel anlamda yaşam tarzları ne oluyor bir potada eritiliyor. Böylece birbirimizi daha iyi tanıyoruz ve birbirimizle daha iyi kaynaşıyoruz, örf adetlerimizi öğrenmiş oluyoruz, bir aile oluyoruz. Bu tür etkinlikler olmadığı zaman Malatya Erzurumluyu bilmiyor, Erzurumlu Malatyalıyı bilmiyor veya İstanbullu Mersinliyi tanımıyor. Oysa bu tür etkinlikler sadece festival değil tabii bir sürü şey olabilir sanatla ilgili resim, fotoğraf sergisi olabilir, konserler-tiyatrolar, sinemalar olabilir. Tabii ki festivallerin kentlerin gelişiminde de insanların birbiriyle kaynaşmasında da çok önemli yeri var. Bende burada Malatyalı olarak yer almaktan dolayı çok mutluyum. Hatta hiç oynamam mümkün değil ama ve oynadım gördünüz. (gülüyor)


Çok güzel oldu böyle.
Kıramadam Selahattin yaktı beni adaşım. (Belediye başkanından söz ediyor) ve oynadım. İki gündür İnönü Üniversitesi’nde ve başka yerlerde devamlı söyleşiler ve atölyeler yapıyorum. Bir bugün rahat kalabildim ve belediyeleri dolaştık. 
 

Çok aktifsiniz bu sene de çok yoğunsunuz epey çalışmalarınız var. 
Sinemalar var tiyatro çalışmaları var bu sene. 
 

Televizyonda da görebilecek miyiz sizi?
Televizyonda şu an bir şey yok ama belki Ocak’tan sonra iyi bir dizi olursa tamam diyeceğim. Biraz bu konuda seçici davranıyorum. 


Çılgın Bediş’teki karakterinizle çok sevilmiştiniz unutulmuyorsunuz özellikle öyle komedi düşünüyor musunuz?
O çok eski tabii. Bir de düşünün ki ben hemen hemen Kertenkele’den sonra kısa bir dönem Bizim Hikaye’de oynadım ama sokakta yürüdüğüm zaman 7 yaşındaki çocuktan 70 yaşındaki insana kadar herkes beni tanıyor. Biri Çılgın Bediş’ten tanıyor biri En Son Babalar’dan tanıyor biri başka bir yerden tanıyor. 
Kaç nesle hitap ediyorsunuz. 
Çok nesle hitap ediyorum bir de hiçbir şey yapmasam bile hep gündemde kalıyorum bu çok enteresan bir şey. 

Zirvedeki yerinizi koruyorsunuz her zaman. 
Önemli olan zaten orayı koruyabilmek. Ben duruşumla, kişiliğimle ödün vermeden aynı şekilde devam ediyorum. 
 

Bu mesleği yapmak isteyen gençlere neler önerirsiniz?
Gençlere çok çalışmalarını sebat ve sabır etmelerini yaptıkları iş ne olursa olsun sevmelerini öneririm. 


Tiyarto yapıyorsunuz, tiyatroyla ilgili çalışmalarınızdan bahseder misiniz?  
Evet Tahta Çanak ve Dokuz Canlı diye iki tane tiyatro oyunum var şu an biri komedi diğeri de komediyle başlayıp dramla biten bir oyun ve hikaye. Bu hepimizi yakından ilgilendiren bir olay şöyle kısaca bahsedeyim. Evinde artık istenilmeyen ve o aileye yük olan bir yaşlı var. Tabii ki bu cümle yanlış anlaşılmasın hiçbir zaman için annelerimiz, babalarımız, atalarımız bize yük değil onlar bizim baş tacımızdır. Ama artık günümüzde öyle bir şey ki nedense insanları huzurevlerine bakımevlerine götürüyorlar ve bunun çarelerini arıyorlar bu çok yanlış bir şey. Biz anne babalarımızı kaybettiğimizde dövünüyoruz keşke şimdi yanımızda olsaydı da bana bağırsaydı diye. Oysa onların hayattayken kıymetini bilmeliyiz, baş tacı yapmalıyız. İşte oyunumuz bu dramı anlatan bir öykü. Tabii ihtiyarımız o ailede kalabilmek için elinden gelen bütün çabayı gösteriyor. Hatta arkadışının yardımıyla birtakım yalanlara da başvuruyor ve kendisine çok büyük bir para kaldığını söylüyor. Evdeki yaşam birdenbire değişiyor. O istenilmeyen tukaka ihtiyar birden evin baştacı oluyor. Bu da bizim insanlarımızın ne kadar menfaate düşkün olduğunun bir kanıtı aslında. Ama tabii ki bu yalan bir müddet gidiyor ve sonra açığa çıkıyor haliyle. Malesef bizim ihtiyarımız bu aileye yenik düşüyor kendi öz oğlu olmasına rağmen karısının etkisinde kalıp babasının evden gitmesine sebep oluyor. Ama nereye gidiyor ne oluyor onu bilemiyoruz. Sokakta mı? Huzurevinde mi? Bakım evinde mi? Onu bilemiyoruz. Sadece hakkınızı helal edin benden tarafta olan hakkım helal olsun diyor ve evden çıkıp gidiyor. Evde tek anlaştığı bir torunu var bir de devamlı hep aynı çanakla yemek yediği bir tahta çanağı var. Porselende yemek vermiyorlar çünkü gelini kızıyor kırıyor diye. Bu nedenle ihtiyara tahta bir çanakla yemek veriyorlar. İhtiyar evden gidince anne hemen mutfağa koşuyor ve tahta çanağı alıyor koş bu pis şeyi dedene ver diyor. Evde ona ait hiçbir şeyi görmek istemiyorum diyor. Torunu diyor ki ver anne ver ben de kalsın diyor. Anne diyor ki; ne yapacaksın o pis çanağı? Birgün siz de yaşlanacaksınız işte o gün bana lazım olacak diyor. 
 

Tüylerim diken diken oldu çok güzel gerçekten. 
Çok güzel bir oyun bugün başkanlada görüştüm diğer belediyelerlede görüştüm bu oyunla ilgili çok sıcak baktılar. Ben istiyorum ki tüm Anadolu’ya gidelim. 

İzleyen herkes ağlıyor mu hocam?
Çok ağlıyorlar başta çok eğleniyorlar çok güldürüyorum onları ama finalde boğazlarına düğümlüyorum. 


Böyle daha unutulmaz olur işte 
Diyorlar ki; oyundan çıktıktan sonra hemen annemizi, babamızı aradık diyorlar. 
Bakın ne kadar önemli çok önemli bir konuya değinmişsiniz. 
Çok önemli tabii bu oyunu bütün Türkiye’de her yerde oynayacağım inşallah destek bekliyorum tabii ki belediyelerden şu anda biz bütün örf ve adetlerimizi aile içerisindeki sevgi, saygı kavramlarını, paylaşımı, dostluğu arkadaşlığı her şeyi kaybetmişiz. Hiç olmazsa bir yerlerden yakalayıp artık kendimize dönelim istiyorum. Herkesin elinde bir telefon kişiselleşmişiz herkes kendi derdinde kimse kimseyle konuşmuyor. Otobüste, takside, sokakta, parkta, her yerde bu böyle ne yazık ki birazda bunlardan kurtulmanın yollarını arıyoruz bu şekilde. 
 

Harikasınız gerçekten, mesajlar çok güzel oldu teşekkür ederiz. 
Ben teşekkür ederim.

SELAHATTİN TAŞDÖĞEN

Tiyatro, sinema ve dizi oyuncusu, yapımcı. 19 Temmuz 1951, Erzurum doğumlu. 1986 yılında Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar FAkültesi Resim Bölümü’nden mezun oldu. Kariyeri boyunca çeşitli tiyatro oyunları, dizi ve filmlerde rol aldı. Selahattin Taşdöğn aynı zamanda dokuz yılı aşkın bir süre çeşitli okullarda resim-iş, sanat tarihi ve turizm öğretmenliği yaptı.

Görev aldığı bazı tiyatrolar; Bakırköy Komedi Tiyatrosu, İstanbul Tiyatrosu, Ercan Yazgan Tiyatrosu, Kenan Büke Tiyatrosu, İstanbul Belediyesi Şehir Tiyatroları, Levent Kırca-Oya Başar Tiyatrosu, Yasemin Yalçın Tiyatrosu.

Rol Aldığı Bazı Tiyatro Oyunları

Nafile Dünya/ Esafettin / Dekor Tasarım - 2013

Yapımcısı Olduğu Bazı TV Dizisi

Umutlar Tükenmeden (2007)

Rol Aldığı Bazı Sinema Filmleri

O İş Bende (2019)

Hasbihal (2019)

Kafalar Karışık (2018)

Deniz ve Güneş (Mümtaz, 2018)

Son Haber (2017)

Benzersiz (Doktor, 2017)

Saftirikler (2016)

Biz Bir Dolaşalım (Işıkçı, 2015)

Aşkopat (Hakim, 2015)

Aşk Nerede? (2015)

Yarının Adı Başka (2014)

Oğlum Bak Git (Rüstem, 2012)

Vizontele (Simo, 2000)

Rol Aldığı Bazı TV Filmleri

Bakkalgazi (2017)

Hayat Çizgisi suriye (Faruk, 2016)

Meçhul (2013)

Rol Aldığı Bazı TV Dizileri 

Yedikule Hayat Yokuşu (İsmet, 2014)

Mihrap Yerinde (Aydın 2014)

Kertenkele Yeniden Doğuş (Azmi Bulut, 2014-2016)

Düşman Kardeşler (Rıza, 2012)

Dürüye’nin Güğümleri (Halim aĞa, 2010 - 2011)

Sırlar Dünyası / Sır Kapısı (Taksi Müşterisi, 2002)

Ayrılsak da Beraberiz (Mucittin, 1999-2003)

Çılgın Bediş (Necmi Dede, 1996-2001)

Üç Aşağı Beş Yukarı (1992)

Perihan Abla (1986)

Kuruntu Ailesi (1983)

Sanat Yönetmeni Olduğu Sinema Filmleri

Dursun Çavuş (2013)

Nene Hatun (2010)

Sanat Yönetmeni Olduğu TV Dizileri

Paşa Baba Konağı (2000)