Sanata, sanatçıya ve eğitime değer veren başarılı sunucu ekranların vazgeçilmez yüzü Işıl Deniz ile Önce Vatan Gazetesi olarak bir araya geldik. Deniz ile sanat ve sanatçıyı konuştuğumuz bilgi ve tecrübe dolu muhteşem bir Röportaja imza attık…

RÖPORTAJ: AZİZ KARATAŞ

Işıl Deniz kimdir?
24 Mayıs 1984 doğumluyum.  İkizler burcuyum. Fanatik Beşiktaşlıyım. İnanılmaz bir hayvan severim. Köpeğimi seviyorum. Sıcakkanlı ve samimi bir insanım. Çok iyi derece İngilizce biliyorum. Sanata, sanatçıya ve eğitime değer veriyorum. 2008 den beri birçok kanalda sunuculuk yapmaktayım. Kariyerime bu doğrultuda devam ediyorum.

 

Sunuculuk mesleğine nasıl başladınız? İlk deneyim anınızı bizimle paylaşır mısınız?
Yıl 2008. Tempo TV’de klip programı sunarak başladım. Normalde insanlar ilk kamera karşısına çıktıklarında elleri ayakları birbirine dolanır heyecandan konuşamaz duruma gelirler ama ben, ilk sunuculuk deneyimimde hiç heyecanlanmadım. Çünkü ben sunuculuk için yaratıldım. O an öyle hissettim kendimi. Ve bu doğrultuda ilerlemeye karar verdim.

 

Bu mesleği yaparken önünüze ne gibi engeller çıktı?
Her meslekte olduğu gibi bizim mesleğin de türlü türlü zorlukları vardır elbette. En başta dostum gibi gözüken arkamdan türlü oyunlar çeviren insanların olduğunu, işlerimin engellenmeye çalışıldığını fark ettim. Bu duygusal anlamda beni sarstı ama rızkı veren Allah’tır. Kula, minnet etmem Elhamdülillah. Başarılarımın bazı insanlarda karın ağrısı yaptığı ve işime taş koyduklarını gördükçe daha bir hırsla hevesle ciddiyetle işime asılarak önüme çıkan bütün engelleri kaldırıyorum. Sizin vesilenizle de takipçilerime ve sevenlerime seslenmek istiyorum. Hangi işi yaparsanız yapın önünüze çıkan engelleri kendinize yol yapmayı hedeflemekten asla vazgeçmeyin…

 

Ailenizin bu meşakkatli yolda size ne tür bir desteği oldu?
Ailem, bu meşakkatli yolda bana desteklerini hiç esirgemedi. Özellikle; ben, işin başında yeteri kadar para kazanamazken dedem (Ahmet Cem Kutbay), tüm masraflarımı karşılayarak hem maddi hem de manevi anlamında daima benimle oldu. Ailem sunuculuk mesleğim de daima bana güvendiler ve gereken bütün desteklerini benden esirgemeksizin yanımda varlıklarını hissettirdiler. Zaten bir meslekte aileniz sizi destekliyorsa yanınızda oluyorsa ne iş yaparsanız yapın o meslekte başarı sizin için kaçınılmaz olur.

 

Bir sunucu olarak toplumda gereken değeri görüyor musunuz?
Evet. Özellikle Avm’lerde, kafelerde, yakıt istasyonlarında ve topluluk yerlerde selamlaşanlar, selfie çektirmek isteyenler ve hal hatır soranlar çıkıyor. Bana gönülden sevildiğimi hissettiriyorlar. 2008 yılından beri birçok kanalda program sundum bu programların bana en büyük hediyesi değerli takipçilerimdir. Onlarla arama mesafe koymuyorum. Onlar beni olduğum gibi yani samimi güler yüzlü hayata pozitif bakan yönümü seviyorlar. Bende onları bana gönülden bağlı oldukları için seviyorum…

 

Sunuculuk sizin için ne ifade ediyor?
Yaşam biçimi ve samimiyettir. Sunuculuk felsefesine asla iş olarak yanaşmadım. Sunuculuk benim bir parçam, ruhum. Benim için önemli olan kamera karşısında boy göstermek değil. Ben kamera karşısına ya da bir program sunumunda asla boy göstermek için çıkmam. Sunuculuğun içime işlediği aşkla ciddiyetle çıkarım. Bunun için ben sunuculuğu asla iş olarak görmüyorum…

 

Sunuculukta mimik ve vücut dili ne kadar önemli?
Kesinlikle çok önemli. Sunuculukta, beden dili, jest ve mimikleri kullanmak olmazsa olmazdır. Çünkü birçok duyguyu sesle ifade ettiğiniz gibi jest ve mimiklerle de gösterip vermek istediğiniz duyguyu tamamlamak zorundasınız. Doğru zamanda doğru hareketlerde bulunmak ta çok önemli tabi. Jest ve mimikleri konuşmanıza eşdeğer şekilde gerçekleştirmeniz gerekmektedir. Beden dilinin doğru kullanmayan sunucu, kariyerinde eksik kalır ve ilerleyemez.

 

Mesleğinizin ne tür zorlukları ve keyfi yanları var?
Ne iş yaparsanız yapın yani hemen hemen her mesleğin kendine göre zorlukları ve keyfi yanları mutlaka vardır. Bizim mesleğin de keyfi yanları insanların takdirlerini görmek, beğenisini kazanmak ve takipçiler. Fakat bunlara rağmen, her hareketinizin eleştirilmesi, hareket özgürlüğünüzün kısıtlanması, yıpratıcı ya da yıkıcı eleştiri almak mesleğimin zorlukları.

 

Etkili ve güzel konuşma nasıl olmalıdır?
Türkçeyi doğru kullanmak, konuşma hızının ayarlanması, ifadelerde doğru kelimeler seçmek, tonlamalara dikkat etmek ve diksiyon düzgünlüğüdür. Etkili ve güzel konuşma sunuculukta çok önemlidir. Eğer iyi bir sunucu olmak istiyorsanız yapaağınız ilk şey diksiyonunuzu düzeltmek olmalıdır. Bu alanda çok kitap okumak kelime daracığınızı geliştirmek zorundasınız. Çünkü bir sunucu normal bir insan gibi 10 ve ya 20 kelimeyle konuşmamalı.

 

Bu alanda eğitim aldınız mı?
Evet aldım. Hacettepe Üniversitesi mezunuyum. Liseden beri sözel derslere olan ilgim ve sürekli konuşmam ve öğretmenlerimin ben her türlü sunum konusunda teşviklerinden ötürü kariyerimin hedef noktası sunuculuk oldu. Bununla ilgili  analiz ve  araştırmalar yaptıktan sonra KUŞ DİLİ VE EĞİTİM MERKEZİ Etkili Konuşma ve Beden Dili kursunda çok önemli duayen hocalarımızdan (Orhan Ertanman, Gülgün Feyman, Tuna Huş,Bülent Özveren) eğitim almanın bana verdiği şeref ve onur hayatımın geri kalanı için bana yeterli.

 

Yeni çalışmalarınız var mı? Varsa çalışmalarınızdan bahseder misiniz?
Şu an çok güzel bir kitleye sahip olan Yaşam TV kanalında sunuculuk yapmaktayım. Bu sezonda, klip ve konuklu programlarla devam edeceğim. İleriye dönük bir şey söylemem için şuan çok erken çünkü bulunduğum kanaldan ve konumumdan gayet memnunum.

 

Bundan sonraki hedefleriniz neler?
Beni eskiler iyi tanır, yeniler örnek alır. Ve her zaman şunu söylerim “herkes işini en iyi şekilde yapmalı.”

 

Çok yönlü başarılı olmanıza çevrenizin bakışı nasıl?
Dostların gözü aydın, düşmanların gözü yaşlı tabi.

 

Başarının en büyük kuralı nedir sizce?
Benim Yaşam Koçu kardeşim Miraç PALABIYIKLAR başarının en büyük kuralının Umut, Disiplin, İnanç, Sabır olduğunu ifade eder. Ben bu ifadesine inanıyorum, yürekten katılıyorum. Ve her zaman bu doğrultu da hareket ediyorum. Sevgili Hocam PALABIYIKLAR başarılarımın en büyük emekçilerindendir. Bende Hocamın dediğinin aynısını takipçilerime ve sevenlerime iletiyorum. Başarı eşittir umut, disiplin. İnanç ve sabır…

 

Sanat adına başka ne tür çalışmalarınız var?
Yeterli kitlem olması sebebiyle, bana albüm yapmam için bir sürü teklif geldi. Ancak, herkes işini yapmalı ben sunucuyum. Eğer bir gün çok sevdiğim bir şarkıyı seslendirirsem (single) bunda ticari bir kaygı olmaz. Sadece istediğim için yaparım. Ben, keyfim ve kâhyası..

 

Hedefinizi nasıl daha açık, net ve ölçülebilir hale getirebilirsiniz?
Benim ölçüm sadece gerçek izleyicidir. Sahte takipçiler ve sahte tıklanma olayları güldüğüm olaylardır. Önemli olan, dışarıda halkımın gerçek tepkileridir.

 

Hedeflerinize ulaşmanın yaratacağı en büyük etki ne olurdu?
Sadece ruhum tatmin olur.

 

Düzenli olarak yaptığınız halde size bir şey katmayan üç şey nedir?
• İnsanlara çok çabuk inanmak
• Çok çabuk samimi olmak
• Her söylediklerine güvenmek
Bunlar bana hiçbir şey katmadı tam tersine çok şey kaybettirdi… İsim verirsem piyasa allak bullak olur. Ama artık daha seçiciyim hayatıma kimseyi kolay kolay almıyorum.

 

Ülkemizde sanata ve sanatçıya yeteri kadar değer verildiğini düşünüyor musunuz?
Sanat çok farklı bir boyut ve insanlar bir o kadar şaşırtıcı hak edene az, hak etmeyene çok değer verildiğini görüyorum. Bu beni ciddi anlamda sanat adına çok kaygılandırıyor. Çünkü gerçek sanatçıyı tatmin edemezseniz bir süre sonra sanatı körelir ve zamanla yok olur. Maalesef bu ülkemizde de çok mevcuttur. İnsanlar sanattan başka şeylere takılıp destek verme çabası içindeler ama iyi ki, ahiret var. Orada herkes eşit yargılanacak.

 

Sanat dünyasında bir şeyleri değiştirme şansınız olsa neleri değiştirirdiniz?
• İki yüzlülük ve çıkarcılığın yok olması
• Hak etmeyen bireylerin, sanatçı muamelesi görmesinin önüne geçilmesi

 

Günümüzde sizce insanların sanata ilgisi ne durumda? Özellikle gençlerin..
Günümüz gençliğinin büyük bir kısmı maalesef suni bir şarkılarla büyüyor. Sözleri anlamsız, ifadeleri manasız birçok şarkıyı ve sanatçıyı baş tacı ediyor. Doksanlı yılların şarkılarını her gün dinleyen biri olarak günümüzde dejenere olan işlerin çok büyük ilgi gördüğünün farkındayım. Her alanda, gerçek sanatçılara yeterli önem verilmiyor. Örneğin; Neşet Ertaş’ın kredi borcuyla öldüğü ve Kazım Koyuncu’nun zor şartlarda yaşadığı güzel ülkemizde, ne iş yaptığı ve herhangi bir vasfı olmayan (bazı ünlülerin eşleri) olup dj olup gecede 15-20 bin lira almaları manidardır. Lütfen, gerçek sanatçıların bandrollü ürünlerini satın alalım mümkünse konserlerine gidelim.

 

Son olarak, sizce sunucu adayları nasıl bir yol felsefesi çizebilir onlara kendi yol felsefenizden bir öneriniz var mı?
Gerekli eğitimleri aldıktan sonra, sunuculuk yapmaya başladıkları andan sadece kendileri olsunlar. Çünkü izleyici yalnızca ama yalnızca samimiyeti sezer. Sıcak, samimi ve güler yüzlü olmak bu işteki en önemli felsefedir. En büyük önerim şudur ki, başkalarını taklit etmeyi bırakıp kendileri olsunlar.


Biz de Önce Vatan Gazetesi ailesi olarak bizimle yaptığınız bu özel ve içten röportajdan ötürü değerli sanat yüreğinize şükranlarımızı sunar, gelecek çalışmalarınızda başarılar dileriz...