Merhaba Sinan Bey, şuan sizi Gizli Saklı dizisinde Kebapçı Kadir olarak izliyoruz. Biraz buradaki karakterinizden bahseder misiniz?

Kadir karakteri enteresan bir karakter hem sert ve kötü işlerle uğraşan bir insan hem de sosyal medya fenomeni yani bu karakterin iki yüzü var o anlamdan biraz derin bir karakter yani hem sevimli ve komik olması gerekiyor hem de sert. Çok ince bir çizgi ama böyle beni zorlayan rolleri seviyorum.

Newyork in Newyork filmiyle oyunculuk kariyeriniz başlamış. Hayatınızın dönüm noktası diyebilir misiniz?

Evet kesinlikle.. Çocukluk hayalimdi oyuncu olmak.. Kendimi bildim bileli televizyonda gördüğüm çizgi filmleri sevdiğim karakterleri taklit etmek değişik aksanlar yapmak ve insanları bu şekilde eğlendirmeyi çok severim. Annem’in İrlandalı olmasıyla beraber iki farklı kültürde büyüyüp hem oradan biraz hem Türkiye’den biraz ilham almak oyunculuğuma çok şey kattı diyebiliriz. New York New York‘a geçince ilk set deneyimimdi. Bugün bile unutmam İlk sahnemi, çok heyecanlanmıştım hoca o heyecanı görüp Serdar Gözelekli’ydi ilk hocam. O heyecanımı görüp bana Sinan şurada bir tavuk dansı yapsana bir dedi şaşırıp kalıp baktığımı hatırlıyorum böyle bir, sonra oyunculuk eğitiminde yaptığımız kendimizi rahatlama tekniklerinden anladım Hocanın ne yapmak istediğini ve o hareketi yaptım ve rahatladım. Sonra oturdum ve sahneye başladık.. Sahne bittiğinde inanılmaz güzel bir heyecan yaşadığımı fark etmiştim ve güzel geçmişti.

Sizi genelde mafya dizilerinin veya karakterlerinin içinde izledik. Bu sizin tercihiniz miydi?

Hayır benim tercihim değil, ama şu ana kadar öyle gelişti, daha farklı karakterleri de canlandırmak çok isterim. Herhalde tipimden dolayı, her role girebileceğimi düşünüyorum. Bir insanın içinde bence oyunculuk ya var ya yok. Tabii ki de geliştirilebilir bir şey, bir de işini gerçekten çok sevmen gerekiyor çünkü zor bir iş.

Oyuncu olmanın sizi en çok mutlu eden yanı nedir?

Beni en çok mutlu eden yanı sevdiğim işi yapabilmek yani kısacası bahsettiğim gibi çocukluk hayalimi yaşamak. Bu gerçekten bana biraz meditasyon gibi geliyor yani kendini kamera karşısındayken komple bırakmak. Ben oynarken kendimi daha canlı hissediyorum. Umarım uzun bir yolculuk olur.

Zor bir mesleğin içerisindesiniz. Hem popüler olmak hem de ayakta kalabilme savaşının içinde olmak yorucu mu?

Kesinlikle yorucu ama benim beynimi meşgul tutuyor, her zaman sağlıklı ve fit olmamı destekliyor, iyi bir hayat sürmemi bana sağlıyor, fiziksel olarak ve mental olarak, o yüzden çok seviyorum. Kendimde çok azimli ve yerinde duramayan bir karakter olduğum için tam bana göre bir iş diyebiliriz. Oyuncu olmasaydım sporcu olurdum ama geç kalmıştım ona.. Öyle bir disiplinin ben de olduğuna inanıyorum.

Özellikle son dönemlerde oyunculuk “şöhret “ olma hevesiyle çok karıştırılıyor. Sizce oyunculuk kavramı değişiyor mu?

Bu bir tercih meselesi ben sevdiğim işi yaptığım için yanında tabii ki de artıları ve eksileri olacaktır.

Bugüne kadar hayallerini gerçekleştirmiş bir Sinan mı var karşımda?

Kesinlikle hayır. Pazartesi günü yurtdışına çıkış yapıyorum uluslararası bir projede oynamak için. Bu benim en büyük hayalim. Zaten kendimi daha çok Türk gibi hissettiğim için ülkemi yurtdışında en iyi şekilde temsil etmek en büyük hayalim. Ama daha yolun başı ve hedeflerim var tabii ki büyük hedefe bakmak yerine her gün az az üstüne koyarak gitmek tercihim. Dediğim gibi kesinlikle daha yolun başında olduğumu düşünüyorum, gün gün hazmede hazmede, yavaş yavaş ilerlemek benim için daha iyi. Şu an tam doğru yerdeyim diyebiliriz, zamanlamam iyi diyebiliriz.

Bir romantik komedi dizisinin içerisindesiniz. Sizce bu tür diziler hak ettiği karşılığı buluyor mu?

Bence buluyor niye bulmasın yani bizimki de tam romantik komedi değil aslında biraz aşk biraz komedi biraz gerginlik biraz dram.

Hayattaki en büyük motivasyonunuz nedir?

Hayattaki en büyük motivasyonum her gün bir önceki günden daha iyi olabilmek kendimle yarışıyorum açıkçası ve tabii ki de aklında bulunuyor yapamaz edemez olmaz diyenler aklımın bir köşesinde duruyor bunlar benim için birer motivasyon kaynağı kesinlikle

Kendinize vakit ayırır mısınız?

15 aylık bir alman pointer köpeğim var 9 aylıkken sahiplendim. Hep köpek istiyordum da hiçbir zaman yeltenemedim. O ilanı görünce dedim ki tamam köpeği alıyorum. Tek başıma yaşıyorum, köpeğimle evimde ve doğanın içinde olmayı çok seviyorum.

Çalışırken dinlenenlerden misiniz yoksa mutlaka bulunduğunuz yerden uzaklaşmak mı istersiniz?

Yok ben İşimi çok seviyorum haftalık program geldiğinde kendimi ne kadar çok görüyorsam o kadar mutlu ölüyorum. Aktif olmayı seven biriyim. O yüzden bu mesleği seçen bir insanım.

Bir yol ayrımında kaldığınızda yol sizi nereye götürür? İkilemde kaldığınızda karar vermekte zorlanır mısınız?

Bir yol ayrımında kaldığımda üç tane arkadaşıma danışarak sonra tabii ki de kendim karar vererek yolumu seçerim ama mutlaka o üç arkadaşıma sorarım. Sonunda tabii ki de karar benimdir.

Şuan bulunduğunuz yerden mutlu musunuz?

Şu an bulunduğum yerden mutluyum tabii ki, ama şu an bulunduğum yerde olmasam da mutlu olurdum çünkü şükrediyorum her zaman. Üç şey benim için çok önemli bu hayatta; şükretmek, ne olursa olsun azimli olmak ve mütevazi kalmak. Zaman ayırdığınız için çok teşekkür ediyorum.

           

Yeni Çağrı Gazetesi’nden alıntıdır.