Öncelikle sizi tanımak isteriz. Sibel İdrisoğlu kimdir?

1977 yılında Hatay Antakya’da doğdum. 25 yıllık bir eğitimciyim. MEB’de uzun süre öğretmenlik ve idarecilik yaptım. Bir yandan yazarlık yaparken, bir yandan okulmüdürüolarak çalışmaya devam ediyorum. Kalabalık bir ailede doğa ile iç içe büyüdüm. Sanırım, onun etkisiyle doğayı, çiçekleri, hayvanları çok seviyorum. Hektor adında marun renginde bir köpeğim var. Onun dışında eşimle birlikte koruyucu ebeveynlik yapıyoruz. 8 yaşında bir delikanlının koruyucu annesiyim. İnsanların koruyucu ebeveynlik hakkında bilgilenmesini, bu sayede yurtlarda bulunan ilgi ve bakıma muhtaç yüzlerce kimsesiz çocuğun sıcak bir yuvaya kavuşmasını istiyorum.

Yazın hayatınız nasıl başladı?

Aslında küçüklüğümden beri deyimi yerindeyse bir şeyler karalıyordum. Çok okumanın verdiği bir etki olsa gerek. Mesela küçük yaşta John Steinbeck’ in ‘Fareler ve İnsanlar’ adlı kitabını okumuştum. Evde kitap okuyan birilerinin olması da büyük bir avantaj sağladı; ancak profesyonel olarak başlamam, 2011 yılında İstanbul’da yazar ve çevirmen Sedat Demir’ in öykü atölyesine katılmam ile oldu. O zamanlar ‘Kar Düşleri’ adlı eserimi yazmıştım; ama bu atölye ile birlikte eserlerim, edebi bir şekil kazandı. Bu vesile ile yazmak için ilham almanın, okumakla kalmanın yetmediğini de anlamış oldum. Bir yazar, gerçekten yazmak istiyorsa sürekli bir şeyler yazmalı. Bir çocuğun okuma-yazma öğrenirken sürekli okuma-yazma yapması gibi yazar da sürekli yazmalı. Eser, ancak öyle ortaya çıkıyor.

Yazarken nelerden esinlenirsiniz? Örnek aldığınız yazar veya şairler var mı?

Yazarken öncelikle doğadan çok ilham alırım. Küçükken kitaplarımı alıp bahçeye iner, defne ağaçlarının altında saatlerce kitap okurdum. O serin bahçede Tolstoy’un ‘Diriliş’ adlı eserini okurken adeta büyülenmiştim. Yazmanın ne kadar ciddi ve zor bir iş olduğunu anlama fırsatım olmuştu. Kitabı okuyanlar bilir; kitap 300 sayfadır. İlk 150 sayfası betimlemeler ve gözlemlerden; son 150 sayfası ise olaylardan ibarettir. Anladığınız üzere örnek aldığım yazarlar listesinin başında Tolstoy gelir. Sonra StephenKing, GabrielGarciaMarquez, JackLondon, George Orwell, Flaubert, DimitirDimov, Anton Çehov, Jules Verne, Tolkien, Le Guin etkilendiğim diğer yazarlardır. Türk yazarlardan Orhan Pamuk, Sabahattin Ali, Necati Cumali, Yaşar Kemal, Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Ayşe Kulin gibi isimleri; şairlerden de Cemal Süreya, Ahmet Telli, Attila İlhan, Turgut Uyar, Hasan Hüseyin Korkmazgil, Nazım Hikmet,  Necip Fazıl Kısakürek, Ataol Behramoğlu ve Ahmed Arif’i örnek alırım.

2020 yılında okurlarla buluşan “Kar Düşleri” adlı kitabınızdan bahseder misiniz? Bu kitabı neden yazdınız?

‘Kar Düşleri’ adlı eserim; aslında dünya olarak, insanlık olarak günümüzü anlatan fantastik bir roman. Masal da diyebilirsiniz aslında. Dünyanın değişen düzeni, kötüye giden sonuçlar, buna üzülen insanlar, çeşitli varlıklar, çocuklar ve geçmişe duyulan özlem… Pandemi sürecinde yaşadığımız birçok sıkıntı da kitabın konusunu oluşturuyor. Kitabın bu zamanda çıkıyor olması, bu açıdan gerçekten çok ilginç.

Kitabı yazmaktaki amacım, herkese “Nasıl güzel bir dünyada yaşanır? Güzel bir dünyada yaşamak için neler yapmalıyız veya yapmamalıyız?” gibi mesajları vermekti.

‘Kar Düşleri’ okurlara hangi mesajları vermeyi amaçlıyor?

Öncelikle kitabım 7’den 70’e herkesin zevkle okuyacağı, düş dünyasına dalacağı ve herkese hitap eden bir kitap olduğu için insani duygulara çok yer verdim. İçimizdeki kötü duyguları yenmeyi, iyi duygular besleyip büyütmeyi öğretmeyi amaçlıyor.

Kitabın ismi, nereden geliyor?

Kitabın ismini, içeriğindeki varlıkların birbiri ile çağrışmasından esinlenerek yazdım. Dediğim gibi; büyük bir düş dünyası bu kitap. Hiçbir kelimesi ziyan edilmemiş büyük bir düş yolculuğunu anlattığı için adını ‘Kar Düşleri’ koydum.

Sizce kitap, beklenen başarıya ulaşacak mı?

Umut ediyorum.  Umut etmekten vaz geçmedikçe her zaman başarıya ulaşacağımıza inanıyorum.

Kitabınızı bir okur gözünden nasıl değerlendirirsiniz?

Düş dünyasına yapacağımız güzel, eğlenceli ve öğretici bir yolculuk, diyorum. Tükenmeden düş dünyasında güzel bir yolculuğa götüren kitabımı herkesin alıp okumasını tavsiye ediyorum. 

Son olarak gazetemiz okurlarına neler söylemek istersiniz?

Umut etmekten, sevmekten vaz geçmesinler. Özellikle şu anda sahip olduklarının kıymetini bilsinler. Dünya üzerinde havası suyuyla, ağacı çiçeğiyle, kedisi köpeğiyle hep beraber yaşamayı öğrenmeliyiz. Sahip olduklarımızla yetinmeyi, kaynaklarımızı tasarruflu kullanırken paylaşmayı ve içimizde sürekli olarak güzel duygular besleyerek büyütmelerini tavsiye ediyorum.