Söyleştik eski bir dostla …

Sevgili   Murat Kürüz ’le

 Anıların ardından her zamanki neşemizle…

Gelecek nesillere mesajlar vererek…

HAZIRLAYAN: SEVGÜL KAYSERİLİOĞLU EROĞLU 

Yıllar yıllar önce o zamanki adıyla Sanayi_i Nefise… demeyeceğim tabii… O kadar da dino değiliz yani.

Devlet Güzel Sanatlar Akademisi’nin -yeni adı Mimar Sinan Üniversitesi- yaklaşık üç yüz kişilik Temel Sanat Atölyesi’nde hep bir aradayız.

Resim, Dekoratif Sanatlar ( İç Mimarlık- Grafik- Seramik- Sahne Görüntü Sanatları-Fotoğraf ) Tekstil-, Heykel, Mimarlık …

Hepimiz zorlu sınavları aşmış, masalarda yüz yüze gelmişiz. Ha çiziyoruz de çiziyoruz. Beğenmiyor hocalarımız, tekrar bir daha bir daha…

Hatırladığım çok anım var tabii. Murat için ne  derseniz, hangi ara çizimlerini bitirip zaman buluyorsa, masaların etrafında sizi gözlemler sonra bir espri patlatıp muzip gülüşlerle uzaklaşırdı.

Hocalarımızın ne çizersek beğenmemesi sende   nasıl bir etki yapıyordu Murat? O kadar çizmesek de bugünlere gelebileceğini düşünür müydün?

Doğrusu okul yıllarında orada aldığım eğitimin bir gün hayatıma yarayacağını düşünmemiştim. Ama gerçekten aldığımız Akademik eğitimin yararlarını her zaman gördüm. Dünyaya, bakış açıma katkısı olduğunu söylemeliyim. Zaten eğitim verilir sen oradan ne alıyorsan yanına kar kalır. 12 Eylül öncesi başlayan eğitimden şu anda eser yok. Çok üzülerek izliyorum. Bizim aldığımız sanat eğitimini şimdi hiç görmüyorum. Dönem arkadaşlarımız işin kötüsü Akademi’yi  yıllardır yönetiyorlar. Kimseyi kırmak istemiyorum ama ben dönem arkadaşlarımın Akademiyi yukarıya taşımadıklarını gördüm. Tekrar söylemek isterim ki bundan da üzgünüm.

Eğitimin yeteneği şekillendirdiği doğru. Peki ya gözlemci olmak?

Sence iyi gözlemci olunca espriler de hayatın içinde gizli midir?

Gözlem mizah yapan birinin içinden gelir. Bu gözlemcilik mizahçıyı yaratır. Gözlemlerde eğriyi, yamuğu, çelişkiyi yakalarsın. Zaten gülmece de burada başlar. Bu insiyatif dışı çalışmaya başlar. Haksızlığa tahammül edemeyecek boyutlara gelirsin. Taraf olamazsın. Taraf olursan gözlemciliği yitirirsin. Mizahçı sokak da ve çevrede yaşanan çelişkilerden, aykırıklıklardan, çatışmalardan beslenir. Gözlem yapmazsa bunu başaramaz. Ben orta okul yıllarında sadece biyografi okuduğumu fark ettim. Sonra neden diye düşündüğüm de ünlü sanatçıların, yazarların, bilim adamları hakkında gözlem edinmek istediğimi anladım. Sanatçı olacaksam iz bırakan sanatçılar neler yapmış bunu gözlemlemek istedim. Gözlemden sonraki hamlede çok öenmli. Gözlemini mizahçı olarak yansıtmak. Bu da çok baba bir ders konusu.

Evet, asıl merak ettiğim tabii ki okuldan sonra neler yaptın, nasıl yaşadın?

3 x10 yıla onca işler nasıl sığdı merak ediyorum. Hiç yemedin içmedin uyumadın mı arkadaşım?

Okul yıllarında Gırgır ve Fırt dergilerinde çizdiğim için karikatüre dergilere saplandım kaldım. Seramik ve heykel yapmak istiyordum ama yapamadım. 78 de başlayan karikatür ve dergicilik 94 yılına kadar manyakça devam etti. Yurt dışında okuma, çalışma fırsatlarını teptim. Gırgır, Fırt, Dıgıl, Limon ( Leman), Avni , Fırfır darken Sabah gazetesinde 8.5 sene her gün yazıp çizdim. Dergicilik ve gazeteciliği birlikte yürüttüm. Bu arada mizah yazarlığına soyundum. Metin Akpınar  ve Zeki Alasya’ya yazarak profesyonel tv ,tiyatro yazarlığım başladı… Dizi filmler, onlarca müzik eğlence show programı yaptım. Detaya girmeyeyim. 18 saat çalışan bir mizahçı olarak gerçekten çok ürettim. Arada kitaplar, tiyatro oyunları var. En son olarak 2012 yılında 3D animasyon film stüdyosu kurdum. Canım Kardeşim adlı sadece youtube da 300 milyon izlenen bir çocuk çizgi filmini yaptım.

Mizahi yapın sana hayatta zorluklar yaşattı mı yoksa herşey daha mı kolay oldu ?

Mizahçı olmak toplumda gerçekten farklı yere konulduğumu hissettirdi. Ayrıcalıklı oluyorsunuz. Çünkü parmakla az sayıda insanın yapabileceği bir iş mizah. Bunu Türkiye dışında daha da çok hissetiim. Farklı bir yere koyuyor insanlar. 

Aile kurmaya vakit oldu mu?

Aile kurmayı üniversite okurken 22 yaşımda yaptım. Çok doğru yapmışım. Çünkü ileride hiç böyle bir zamanım olamazdı.

Günümüzdeki eğitim kurumları hakkında ne düşünüyorsun?

Bizim kuşağa göre kıyaslarsan?

Özünde geçmişdeki eğitim çok daha nitelikliydi. Bunu mukayese etme şansım var. Çünkü ben hep gençlerle çalışıyorum. Sanat konusunda geçmiş çok daha kaliteli, özgün bir eğitime sahip. Üniversite de kısa bir süre eğitimcilik yaptım. Öğünerek söyleyeceğim öğrenciler arasında yapılan anket sonucu sertifika ve diplomalarını benim vermemi istemişler. Ben öğrendiklerimi onlara aktarınca çok başarılı bir yere geldim. Üzgünüm özel ve devlet üniversiteleri harap halde.

Özellikle klasik sanat eğitimlerinin, böylesi büyük bir teknoloji içinde olması mümkün mü?

Temel eğitim aynı. Klasik eğitim almadan üzerine bir tuğla bile koymak mümkün değil. Ben klasik eğitim aldığım için üzerine bir kaç tuğla koyabildim.

Peki sence gençler ne durumda?

Gençler istekliler. Ama çok çabuk bir yere gelmek için. Çok çabuk fastfood mantığı ile. 5 dakika da ye karnın doysun. Bu özellikle sanat eğitiminde mümkün değil. Mide ağrıları, kusma nöbetleri, hazımsızlık yaşamadan olmuyor. Çok emek gerekiyor. Gençlerin sabrı yetmiyor. Sabrı olan ise başarıya doğru yelken  açıyor

Yeni neslin espri anlayışına uyum sağlayıp onlara da nasıl ulaşabiliyorsun? Bu gerçekten çok özel bir durum. Onlar sanal bir dünyayla kucak kucağa  yaşarken özellikle de tanık olduğum “Yetersiz Bakiye” oyununda ki genç kitleyi toplaman büyük başarı. Ne yapıyorsun iki hatta farklı kuşaklararası köprüleri oluştururken?

Değerli arkadaşım burada bir kaç önemli nokta var. Benim kuşaklar arasında kalmak gibi bir sorunum olmadı. Çünkü kendimi hep yeniledim. Yenileyeyim diye gayret göstermedim. Ben Altan Erbulak’tan rahmetliden bir şey öğrendim. Her zaman pencereler ve kapın açık olacak. Asla sanatda statikocu olmayacaksın, sırça köşke çekilip dünyaya bakmayacaksın. Mizahçı sokaktan koptuğunda herşeyden geri de kalır. Ben evlenme proglarını bile seyrederim. O garip kültür erozyonunu görmek, empati yapmak isterim. Mesela son 6 senemi muhafazakarlar neden yüzde elli oy alıyorun sosyolojik ve tarihsel gelişimi öğrenmek için harcadım. Bu yüzde elli nerden geliyor? Kim bu kitle? Neden muhafazarlar?.. Araştırmak ,okumak, gözlemlemek zorundasın.

Bu arada “Yetersiz Bakiye” Ferhangi Şeyler gibi binlerce kez sahnelenecek gibi ne dersin?

Yetersiz Bakiye çok ilginç 7 günde yazıp bir ayda sahneye koyduğumuz bir oyun. Kafamda kurmuştum. Toplumsal bir yüzleşme bu oyun. Karamizahın ağa babası. Ama herkes gülerek izliyor. Çünkü kendisi ve yakınıda ki biri ile ilişkilendiriyor. Bu sen 3. Sezon ve  200 gösteriyi geçtik. Sanırım Yetersiz Bakiye ( 2 ) adlı devamı bir oyun yazacağım. İlk perdesi kafamda… Bunu yanı sıra yeni yazdığım bir oyun daha var. O da çok can yakacak ama güldürecek. Tam bir ahlaksal yüzleşme.

Sen seramik mezunusun, hiç fırının oldu mu?

(Gülüyoruz.)

Yani … mesela çizdiğin karikatür tiplemelerini üç boyuta getirmeyi istedin mi hiç?

Ah kardeşim aaaah can damarımdan vurdun. Mutlaka yapmak istiyorum. Eskizler hazır. Seramik fırını almam biraz da zaman istiyorum.

Bir röportajında her yanlız kadının bir kedisi vardır demişsin. Benim köpeğim var. Şimdi ben yanlız mı değilim yoksa kadın mı?

(Murat hiç değişmeyen muzip kesik gülüşlerinde ben de esprili arkadaşımı bulmuşken mizah yapma çabasındayım.)

Zaman zaman böyle densiz laflar ediyorum. Ama mutlaka bir şey ile ilişkilendirmişimdir. Şaka şaka. Yalnız yaşayan her kadın her erkek yanında bir canlı arıyor. Özellikle ona itaat eden. Çünkü hayvanlar sabırlılar. Sadece sevgi istiyorlar. Yalnızlıkların boş kalan alanlarını kediler ve köpekler iyi dolduruyor. Burada bazen bencil bile oluyoruz. Derin mevzu…

Sahi kadınları kediye benzetiyorsun ve kedileri çiziyorsun. Neden ?

Şimdiki kadınlar mı yoksa geleneksel kadın tipleri mi daha çok kediye benzeyen?

Kedi ve kadın arasında benzerlikler çok. İkisi de  istemeden hiç bir şey yapmıyorlar. Zorla yaptıramazsın bir şeyi ne kadına ne kediye… Ruhların da anarşist bir yan var. İkisi de sevilmeyi, okşanmayı seviyor… Daha sayayım mı?

Bir de cinsleri var. Siyam, Himalaya, Tekir, Van… Ne dersin kadınlarda böyle mi?

Kadınları böyle kategorize etmek istemem. Sarışın, kızıl, esmer, kumral, röfleli, kaynaklı, bonus gibi ayıralım mı?

Kendini de mizaha aldığın olur mu? Oyunlarına ya da karikatürlerine yerleştirdiğin hallerin?

Kendimi çok eleştiririm. Komik yanlarıma kendim de çok gülerim. İnsanlar kendileri ile dalga geçmeli… Kendileri özellikleri ile var olmalı… Bak çok önemli bir konu var. Biz gelişmemiş olduğumuz için hep karşımızda ki ile 3. şahıslara bakar güleriz. Fıkralarda, karikatürlerde, tiyatro oyunlarında hep 3. şahısa güleriz. Birebir mizah üretirsek yani karşımızdaki ile dalga geçersek veya o bizim ile dalga geçerse bunu kaldıramayız. Mizahın evrimi olursa bunu becereceğiz. Tabi önce insanın evrimi gerekiyor. Araya felsefe de soktum ya helal olsun  bana …

İzlediğim oyununda “Kıçı yere yakından korkacaksın” lafı vardı. Yere yakın olan bir sürü kişi gülmekten yerlere yattı. Eeee sen de ben de kısayız ???

Kahkalalar  gırla…

Bu doğru ama. Kıçı yere yakın olan fiziğinden mutlu değildir. Dalga mevzu olunca kıçı yere yakın kişi çevreyi eleştirir, açıklarını yakalar biçimde bakar. Örneğin Aziz Nesin. Usta benden de bücür. Mizah yazarı olmasının nedeni onun ile dalga geçenlerin açıklarını yakalayarak başlar. Özgeçmişinde uzun uzun askeri okul yıllarında anlatır. Tehlikeliyiiizzzzz!

Arkadaşım  yeni nesillere vereceğin çok şey var, eğitmenlik düşünüyor musun ?

Bunu bir görev olarak kabul ediyorum. Ve ülkemin buna ihtiyacı var. Ben orta okullar dahil, en büyük uluslar arası kongreler de bildiğim ne varsa paylaşıyorum ve çok da mutlu oluyorum. Bu benim için karşılıksız bir vatani görev.

2017 nasıl geçti? 2018 de umutların ve hedeflerin?

2017 yılının ikinci yarısında daha çok bireysel sanat yapmak için Bodrum’a yerleştim. Bir mizah kitabına başladım. Çok zor bir türde mizah kitabı yazıyorum. Çok ağır ama çok komik gidiyor. 2 tiyatro oyunu yazacağım allah kısmet ederse. Vakit bulursam da Paris de karikatür sergisi açmak için söz vermiştim bunu gerçekleştirmek istiyorum. Ha bir de Canım Kardeşim çizgi filmimi uluslar arası düzeye taşımak için kızım Burcu ile birlikte çalışıyoruz.

Okuyucular ve şahsım adına muhabbet için çok teşekkür ederim, bunca yoğunluğun içinde zaman ayırdın.

Eski günlere uzanmanın keyfini yaşamak güzeldi. İyi ki varsın Murat Kürüz ve iyi ki başarılı bir kuşağın fertleriyiz!

Sevgiyle mizahla kal arkadaşım…

Ben bu güzel sorular için öncelikle teşekkür etmek istiyorum. Çok akıllıca ve içeriği gerçekten dolu sorularına yanıt vermeye  çalıştım. Çenem düşmüş olabilir zaman zaman. Genel de kısa ve öz yanıt vermek isterim. Çok teşekkür ediyorum. İnşallah bir gün sanat yolumuz güzel bir yerde kesişir.

Ben teşekkür ediyorum.