YAĞMUR TANYILDIZ'ın röportajı için tıklayınız...
Sanat yönetmenliği, yazarlık ve illüstrasyon gibi farklı alanlarda çalışan, on parmağında on marifet bir kadınla tanıştırmak istiyorum sizleri… Esra Doğan Korkmaz’a “Sanatın tam ortasındasınız diyebilir miyiz” diye sorduğumda, “Sanatın tam ortasında olmak benim için büyük bir mutluluk ve tatmin kaynağı” dedi… Keyifli okumalar…
Hoş geldiniz Esra Hanım. Öncelikle sizi tanımak isteriz. Kimdir Esra Doğan Korkmaz?
Teşekkür ederim, burada olmak büyük bir keyif. Sanatın birçok dalında üretim yapan multidisipliner bir sanatçı olarak kendimi en iyi, melankolik ve sürrealist karakterlerle insanın iç dünyasını keşfetmeye odaklanmış biri olarak tanımlıyorum. Sanat yolculuğum, doğanın gizemli yanları, klasik edebiyatın derinliği ve gotik unsurların karanlık cazibesinden ilham alıyor. Özellikle Edgar Allan Poe’nun kuzgun sembolizmi ve William Blake’in yaratıcı mitolojisi, eserlerimde sıkça yer verdiğim temalar arasında. Eğitimime Anadolu Üniversitesi’nde başladım; resim ve grafik tasarım üzerine aldığım lisans eğitiminin yanı sıra heykel ve özgün baskı sanatları alanında da eğitim aldım. 2011 yılında ‘Üç Ayna’ isimli hikayem yayımlandı ve yazarlık kariyerim bu eserle başladı. 2019’da yüksek lisansımı Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Resim Bölümü ve Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Enstitüsü Resim Bölümü’nde derece ile tamamladım. Yüksek lisansımın son yılında Edgar Allan Poe’nun Kuzgun Şiiri ve Ölümün Metaforik Yorumu üzerine çalışırken Boş ve Batıl İnançlar konusunda William Blake’in Yaratıcı Mitolojisi üzerine tez danışmanım, ressam, Prof. Dr. Hakan Daloğlu ile birlikte birinci yazar olarak kaleme aldığım makale ulusal hakemli Doğu-Batı Düşünce Dergisi’nde yayımlandı böylece akademik alanda da hem kendime hem de araştırmacılara katkıda bulunmayı hedefledim. Ulusal ve uluslararası birçok sergide yer aldım; ilk yurtdışı sergim Londra’da gerçekleşti. 2023 yılında İtalya’da gerçekleşen sergi sonrası, eserlerim Elgiz Müzesi ve Yag Garage’ın ortak çalışmasıyla uluslararası bir kalıcı koleksiyona dahil edildi, bu benim için oldukça anlamlı bir deneyimdi. Aynı zamanda Sanat Mecmuası’nın kurucu ortağı ve genel yayın yönetmeni olarak sanatın medya tarafında da aktif rol alıyorum. Kadıköy’deki atölyemde resim, illüstrasyon, film ve animasyon projeleri üzerinde çalışmalarımı sürdürüyorum. Ayrıca, sanat yönetmenliği ve yapımcılık, dekor ve kostüm tasarımı, müzikal yazarlığı ve yönetmenlik gibi alanlarda da deneyimlerim oldu ve üretime devam ediyorum. Müzik kliplerinde oyuncu olarak da yer aldım. Bu süreçler bana farklı disiplinlerde kendimi ifade etme imkanı sunuyor. Sanat, benim için sadece bir ifade biçimi değil, aynı zamanda bir yaşam biçimi ve bu yolculukta, figüratif, sürrealist ve karakter odaklı projelerle sanatımı daha ileriye taşımayı hedefliyorum.
Sanat yönetmenliği yapıyorsunuz, sergilerde eserleriniz yer alıyor, yazarsınız… Sanatın tam ortasındasınız diyebilir miyiz? Bu sizi mutlu ediyor mu?
Sanatın tam ortasında olmak benim için büyük bir mutluluk ve tatmin kaynağı. Bir ressam olarak sanat yönetmenliği, yazarlık ve illüstrasyon gibi farklı alanlarda çalışmak, bana sanatın farklı yüzlerini keşfetme ve ifade etme imkanı veriyor. Her bir disiplin, kendimi ifade etmenin farklı bir yolu ve hepsi birbirini besleyerek daha zengin ve derinlemesine bir sanat anlayışı sunuyor. Kendi eserlerimi sergilemek, düşüncelerimi ve duygularımı izleyiciyle paylaşmak, benim için çok değerli bir deneyim. Sanat yönetmenliği ise, bir projeye yön vermek ve onu hayata geçirmek için gerekli olan yaratıcı süreçlerin her aşamasında yer almak demek, bu da beni gerçekten heyecanlandıran bir şey. Yazarlık, kelimelerle resim yapabilmenin büyüsünü sunuyor. Tiyatro ise tüm bu sanatların birlikte var olduğu son nokta benim için. Sanatın merkezinde olmak, beni hem kişisel hem de profesyonel anlamda besliyor. Yaptığım işlerin, hem kendime hem de başkalarına dokunabilmesi, sanatın gücünü bir kez daha hissetmemi sağlıyor. Kısacası, evet, bu durum beni gerçekten mutlu ediyor ve hayatımda büyük bir anlam taşıyor.
Çizim yapmaya ilk kaç yaşında başladınız? Yeteneğiniz olduğunu kendiniz mi keşfettiniz?
Çizim yapmaya 3 yaşında başladım ve annem bu konuda bana büyük bir ilham kaynağı oldu. Evin duvarlarını resim ve matematik işlemleriyle doldururdum. Annemin sürekli teşviki ve yönlendirmesi sayesinde, küçük yaşlardan itibaren sanata olan ilgim giderek arttı. Ailem ve öğretmenlerimin desteğiyle çizim yeteneğimi fark ettim ve bu alanda kendimi geliştirmeye başladım. Bu süreç, sanata olan tutkumun temelini attı ve beni bugünlere getirdi.
Profesyonel olarak ilk yaptığınız çalışma hangisi? İlk çalışmanızın yayınlanması sonrasında neler hissettiniz?
Profesyonel kariyerimin başlangıcı, yüksek lisans dönemimde gerçekleştirdiğim “Göç” isimli kişisel sergimdi. Bozcaada-Çanakkale’de mülteciler teması üzerine yapılan bu sergide, kuzgunu ölüm ve kayıp metaforu olarak kullanarak, göç eden insanların yaşadığı zorlukları vurguladım. Bu sergi, sanatımı daha bilinçli bir şekilde yönlendirdiğim ve toplumsal bir diyalog aracı olarak kullanabildiğim bir dönüm noktası oldu.
Sanat yaşamınızda nasıl ilerlediniz? Bu yolculuğa da dinlemek isterim sizden.
Sanat yolculuğumda her yeni adım, hem yaratıcı bir keşif hem de kişisel bir gelişim fırsatı sundu. Çocukluk yıllarımdan itibaren sanata duyduğum ilgi, beni her seferinde daha iyisini yapmaya ve kendimi aşmaya teşvik etti. Resim yaparken karşılaştığım zorluklar, beni hem teknik olarak geliştirdi hem de sanatın ruhuna dair daha derin bir anlayış kazanmama yardımcı oldu. Lisans ve yüksek lisans dönemlerim, sadece bir sanatçı olarak yetkinleşmemi değil, aynı zamanda sanatın toplumsal ve duygusal boyutlarını daha iyi kavramamı sağladı. Ulusal ve uluslararası sergilerde yer almak, sanatımı farklı kültürler ve bakış açılarıyla buluştururken, her sergi beni daha yenilikçi olmaya zorladı. Bu süreçte her zorluk, sanatıma yeni bir derinlik katmam için bir fırsat sundu. Her yeni projede bir adım ileri gitmek, hem teknik becerilerimi hem de sanatsal vizyonumu geliştirdi. Sanat, sadece bir hedefe ulaşmak değil, her an yeni keşiflerle dolu bitmeyen bir yolculuk oldu. Bu yolculuk, bana her zaman yeni kapılar açtı ve kendimi sanatla ifade etmenin sınırsız yollarını keşfetmemi sağladı.
Çizer olarak sizi kimler etkiledi? Bu sanatçıların hangi yönlerini etkileyici buluyorsunuz?
Ressam olarak beni derinden etkileyen sanatçılar arasında Caravaggio, Goya, Picasso, Doré, Manet, Dalí, Kahlo, Rembrandt, Cézanne ve Kollwitz yer alıyor. Caravaggio’nun ışık ve gölge kullanımı, Goya’nın cesur yaklaşımı, Picasso’nun yenilikçiliği, Doré’nin edebi eserleri görselleştirme gücü ve Dalí’nin sürrealist dünyası gibi unsurlar, eserlerimde derin izler bıraktı. Sanat anlayışımda, kutsal metinler ve edebi eserlerdeki simge ve sembollerin sanatsal yaratımda nasıl kullanıldığını keşfetmek büyük önem taşıyor. Edebiyat ve resim arasındaki estetik diyalog, eser üretimimde beslendiğim temel kaynaklardan biridir. Özellikle Kuzgun şiiri üzerine yaptığım çalışmalarda bu sanatçıların etkileri net bir şekilde görülüyor, onların sanatsal cesareti ve derinliği kendi çalışmalarımda sembolik ve duygusal anlatımlar yaratmamı sağladı.
İllüstrasyon nedir? Bilmeyen okurlarımız için kısaca bahsedebilir misiniz?
İllüstrasyon, bir hikayeyi, durumu ya da kavramı görsel olarak anlatan resim veya çizimdir ve genellikle kitaplar, dergiler, reklamlar ve medya içeriklerinde kullanılır. Amacı, metni desteklemek, anlatımı zenginleştirmek veya mesajı daha etkili bir şekilde iletmektir. İllüstrasyonlar, hem sanat hem de iletişim aracı olarak önemli bir rol oynar ve yazılı içeriği görsel olarak tamamlayarak izleyiciye daha derin bir anlayış sunabilir.
Bir kitap için illüstrasyon yaparken hangi olayların veya kişilerin resminin çizileceğine kim karar verir?
Bir kitap için illüstrasyon yaparken, yazar, yayıncı ve illüstratör genellikle birlikte karar verirler. Yazar, belirli bölümlerin görselleştirilmesini isteyebilir ve illüstratör, hikayenin ruhunu ve duygusal tonunu yakalamak için en etkili sahneleri seçer. Yayıncı, kitabın konsepti ve hedef kitlesi doğrultusunda ek yönlendirmeler yapabilir. Ancak ben yazar olarak, hangi sahnelerin ve karakterlerin illüstrasyonla destekleneceği konusunda belirleyici bir rol oynuyorum. Bu işbirliği, kitabın görsel ve yazılı anlatımının uyumlu olmasını sağlar.
Bir kitabın illüstrasyonlarını hazırlamadan önce yapıtın tamamını okur musunuz yoksa editörden/yazardan dinlemek yeterli midir?
Bir kitabın illüstrasyonlarını hazırlamadan önce, eserin tamamını okumak benim için kritik bir adım. Bu, karakterlerin derinliklerini ve olayların atmosferini doğru yansıtmak için gerekli. Yazar veya editörle yapılan görüşmeler de rehberlik sağlar, ancak hikayenin bütününe hakim olmak, illüstrasyonların metinle organik bir bağ kurmasına ve okuyucuda güçlü bir görsel etki yaratmasına yardımcı olur.
Şu ana dek yaptığınız profesyonel illüstrasyon çalışmalarınız nelerdir?
Profesyonel illüstrasyon projelerim arasında, Edgar Allan Poe’nun “Kuzgun” şiiri üzerine yaptığım gotik illüstrasyonlar, çocukların hayal gücünü harekete geçiren “Lumos” projesi ve karanlık atmosferi keşfeden “Gölgelerin Çağrısı” serisi yer alıyor. Ayrıca, eşim Berker Mehmet Korkmaz’ın yazdığı “Ağustos ve Ca’nın Tuhaf Hikayesi” adlı çocuk müzikalini resimleyip hikaye kitabına dönüştürdüm. Lisans dönemimde Murathan Mungan’ın “Zamanımızın Bir Külkedisi” öyküsü ve kendi yazdığım “Bir Damla Masalı” için illüstrasyonlar hazırladım. Bu projelerde hem yazar hem de illüstratör olarak aktif bir rol oynadım.
Resim ve illüstrasyon yapmak size neler hissettirir? İllüstrasyon sanatının hoşunuza giden yönleri neler?
Resim yapmak benim için teknik ustalık, detaylara dikkat ve yoğun odaklanma gerektiren bir süreçtir. Her bir fırça darbesi ve renk tonu, adeta bir matematik problemi çözer gibi titizlikle seçilir. Klasik ressamların izinden giderek, figürler ve sembollerle derin anlamlar yaratmaya çalışırım. Özellikle kuzgun gibi semboller eserlerimde sıkça yer bulur. Resim yapmak, tarihsel ve kültürel bir mirası devam ettirme sorumluluğunu taşır. İllüstrasyon yaparken ise, hikayelerin ruhunu ve mesajını görsel olarak en doğru şekilde yansıtmak için büyük bir dikkatle çalışırım. Bu süreçte, metnin derinlikleriyle görsel anlatımı harmanlamak benim için büyük bir tatmin kaynağıdır.
İllüstrasyon sanatının Türkiye’deki durumu ile dünyadaki durumunu karşılaştırsak neler söylersiniz?
Dünya genelinde illüstrasyon sanatı, köklü bir geçmişe sahip olup edebi eserler, reklamcılık, moda ve dijital sanat alanlarında büyük önem taşıyor. Avrupa ve Amerika’da güçlü eğitim programları ve geniş kariyer olanakları bulunuyor. Türkiye’de illüstrasyon sanatı, özellikle Cumhuriyet döneminde İhap Hulusi Görey ile gelişmeye başlamış, Batılı grafik tasarım anlayışının yerleşmesinde önemli rol oynamıştır. Günümüzde Türkiye’de illüstrasyon sanatı gelişmekte olup, çocuk kitapları ve dijital platformlar gibi alanlarda öne çıkıyor. Türk illüstratörler, dijital platformlar aracılığıyla uluslararası alanda tanınma fırsatı buluyor, ancak bu alandaki eğitim ve desteklerin artırılması gerekiyor.
Son olarak Önce Vatan okurlarına neler söylemek istersiniz?
Sanat, sadece estetik bir deneyim sunmakla kalmaz, bize dünyayı farklı açılardan görme, duygularımızı ifade etme ve kendimizi keşfetme fırsatı sunar. Sanatla iç içe olmak, hayatı daha zengin ve anlamlı kılar. Bir kitap okurken ya da bir sanat eserini incelerken, kendimize dair yeni şeyler keşfederiz. Sanat bizi daha meraklı, açık fikirli ve yaratıcı bireyler yapar. Her günü, sanatla ilgili bir şeyler öğrenmek ve keşfetmek için bir fırsat olarak değerlendirin. Sanat, evrensel bir dil; bu dili keşfetmeye ve hayatınıza zenginlik katmaya devam edin.