RÖPORTAJ: ZAMBAK KARABAY

Tuğçe Hanım merhaba...Nasılsınız? Sizi tanıyabilir miyiz? Resim yapma sanatına ne zaman başladınız? Sizi resim yapmaya yönlendiren ne olmuştu?

Merhabalar Zambak hanım, öncelikle sanata ve sanatçıya verdiğiniz değerden dolayı sizlere teşekkür ediyorum. Ben Tuğçe Şen. 1984 İstanbul doğumluyum. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi mezunuyum. Ardından Psikoloji üzerine yüksek lisans ve doktoramı tamamladım. Soyut resim ve sürrealizme olan ilgim, henüz İlkokul yıllarında, evimizde bulunan İsviçreli ressam Dominique Appia’nın “Hafızanın Boşlukları Arasında/Entre les Trous de la Memoire’’ tablosu ile başladı. 

Appia’nın eserlerinde kimi zaman tren istasyonuna dönüşen bir katedrali kimi zaman ise Paris metrosundan taşan Akdeniz’i görürsünüz. Soyut ile gerçeklik arasında tasarlanan bu dünya ile resme her baktığımda imgeler ve gerçeklik algısı arasında kalıyordum. Cenevreli ressamın Salvador Dali’nin öğrencisi olduğunu sonradan öğrendim ancak beni o yıllardan itibaren en çok etkileyen resim sanatındaki psikolojik bağlam oldu.

Rüyalar, hayaller, bilinçaltı dünyası ve benliğimizin gizli yönleri, tıpkı Sigmund Freud’un "psikanaliz" konusundaki araştırmalarının sanatsal çözümlemeleri gibi sürrealizm ve soyut resim ile hayatımda yerini buldu.

Ressam olmak için eğitim almak gerekiyor mu? Yoksa yetenek daha mı ön planda oluyor? Siz eğitim aldınız mı?

Eğitim aslında en yalın hali ile bir düşünebilme ve uygulayabilme yeteneğidir. Bu yeteneğiniz sayesinde çok ünlü bir ressam olabilirsiniz ancak potansiyelinizi asla bilemezsiniz. Bir ressamın yetenek ve davranışlarını doğru teknikler ile geliştirmesi, daha yaratıcı ve yenilikçi bir tavır sahibi olmasını sağlar. Bu yüzden eğitimin bize daha kreatif olma imkanı tanıdığını düşünüyorum.

Türkiye’de Sn. Hülya Düzenli, Mesut Eren gibi hocalarımızdan resim dersleri aldım. Pandemi ile birlikte dijital bir devrim yaşıyoruz. Ben de yurtdışında aldığım Painting & Visual Arts eğitimimi, Modern Art & Art History dersleri ile birlikte geliştiriyorum. MomA’nın program koordinatörü Lisa Mazzola ile Modern Sanat, Sothebys Institute of Art ve Oxford Üniversitesi Sanat ve Sanat Tarihi derslerimi ise online olarak aldım.

Tarzınıza dair etkilendiğiniz bir sanatçı var mı? Hangi ressamlardan etkilendiniz?

Etkilendiğim sanatçıların başında Burhan Doğançay, Adnan Çoker, Devrim Erbil geliyor. Yurt dışında ressam Wassily Kandinsky, Mark Rothko, Jackson Pollock, Salvador Dali.

Ne tür resimler yapıyorsunuz? Temanız nedir?

Soyut resim yapıyorum. Soyutlamanın temel amacı aslında bir hikaye anlatmak değil, hayal gücünü teşvik etmektir. Böylece fiziksel olarak göremediğimizi zihnimizle görebilmek için bir alan yaratırız. Van Gogh'u veya Picasso'yu takdir etmek kolaydır, çünkü tekniklerindeki ustalığı kolaylıkla görebilirsiniz. Bununla birlikte, soyutlamayı takdir etmek için, sanatçının bir şeyi veya birini ne kadar gerçekçi boyadığına değil, bir eserin duygu uyandırmada ne kadar başarılı olduğuna odaklanırız. Yapmaya çalıştığım tam olarak bu. Ana tema: Duyguları harekete geçirmek.

  

Resimlerinizin konusunu seçerken faydalandığınız veriler nelerdir?

Konuyu seçerken hayal gücü, ruh, zihin ve gerçeklik ilişkisinden yararlanıyorum. Soyut sanat ile psikoloji arasında göz ardı edemeyeceğimiz bir ilişki bulunuyor.

Çağdaş sinirbilimci, Prof. Semir Zeki’nin, sanatsal tekniklerin göreceli başarısını nörolojik bir temelde inceleyen çalışmalarını okumuştum. 1990'larda, University College London'da “Nöroestetik’’ olarak bilinen disiplini kurdu ve soyut çalışmaya yönelik bir çekiciliğin ardındaki mantığı inceleyen birkaç bilimsel deney yaptı.

  

Bu deneylerde izleyicilerin soyut resimlerdeki şekilleri belirlemeye çabalayıp, bu sanat türünü incelerken beyinlerinde pek çok aktif sinirsel aktiviteyi de teşvik ettikleri kanıtlandı ve böylece çalışmayı “güçlü” kıldıkları sonucuna varıldı. Çalışmayı bir bulmaca olarak gören beyin, bu problematiği “çözmeyi” başardığında memnun olur. (Pepperell, Ishai).

Güzel sanat eserlerine bakmak beynin zevk merkezlerini harekete geçirir. Ama onları yorumlamaya çalışmak ve sonuç elde etmek sizi daha da mutlu edebilir. Bu neden ile hem benim hem kendi bakış açısı ile eseri yorumlamaya çalışan izleyici için sonsuz bir dünya olan “hayal gücü’’ resimlerin konusunu seçerken belirleyici oluyor.

Sanatınızı icra ederken karakter oluşturmak için çok detay çalışma yapmanız gerekiyor mu?

Temelde biçim, renk, desen gibi pek çok teknik ve detay gerekiyor. Karakteri soyut sanat formunda kompozisyon olarak düşünürsem, detaylı çalışma yaptığımı söyleyebilirim. Fırça, sıvı damlatma/akıtma gibi yöntemleri tasarladığım farklı doku ve pigmentler ile yeniden yorumluyorum.

Türkiye’de resim sanatı sizce ne durumda? Gerekli ilgi ve bilgi var mı?

Türkiye’de resim sanatının Pandemi ile birlikte sanal dünyaya da açıldığını görüyoruz. Sanat galerilerinin sanal galerilere dönüştüğü bu dönemde dünyanın her hangi bir yerindeki müzeyi, sergiyi gezip eserleri inceleyebilirsiniz. Sanatçı olarak ise eserlerinizi online müzayedelerde seyirciyle buluşturabilirsiniz.

Sothebys Müzayede Evi geçtiğimiz Temmuz ayında online satış rekoru kırdı. Christies, Microsoft ile iş birliği yapıp teknoloji ve sanatı seyirci ile buluşturdu. Türkiye’de Sakıp Sabancı Müzesi’nden, Yapı Kredi Kültür ve Sanat’a, İKSV’den İstanbul Modern’e, 3D sanal sergileri ve müzayedeleri ile sanata dair gelişmeleri yakından incelemeye devam ediyoruz.

Bu durum ülkem adına beni oldukça heyecanlandırıyor. Alınan tedbirler sayesinde sergilere fiziksel katılımlar devam etse de, teknolojinin sanata olan katkısı dijital dünyada sanat adına daha fazla bilgi edinmemize yardım edecektir.

Uzun yıllar yurt dışında yaşayan bir sanatçı olarak sanatınıza dair yurt içi ile kıyaslama yaparsanız neler söylemek istesiniz?

Yurtdışında sanat bilinci henüz çok erken yaşlarda eğitim ile empoze ediliyor. İlkokul çağındaki çocukların hemen hepsi bir enstrümanı kolaylıkla çalabiliyor. Resim, seramik ve heykel yapımı gibi atölyeler sürekli olarak teşvik ediliyor. Kültür-sanat festivalleri devlet tarafından desteklendiği için toplumun bu bilinç ile sanata olan ilgi ve bilgi düzeyi de oldukça yüksek oluyor. Sanat alanındaki etkinliklerin devlet tarafından eğitim ile desteklenerek geliştirilmesini diliyorum.

Kendinizi resim yapmak için şartlandırır mısınız? “Günde şu kadar zaman harcamalıyım” gibi bir düşünce ile mi sanatınızı icra edersiniz? Yoksa vakit değerlensin mi diyerek eserlerinizi yaparsınız?

Resim yaparken en sakin halimleyim. İçinizden geldiğinde güzel şeyler yapabilirsiniz diye düşünüyorum. Zihniniz ve ruhunuz uyum içinde olmalı. Van Gogh’un dediği gibi; “Resimlerin, ressamın ruhundan gelen kendine ait bir yaşamı vardır.’’


Sanatınızın tanıtımını yaptığınız medya hesabınız var mı? Varsa faydalı oluyor mu?

Sosyal medya ve kişisel web site hesaplarım bulunuyor. Sanatı teşvik edebilmek ve ulaşabilir olmasını sağlamak için tüm sanatseverleri sergilerimize davet ediyoruz. Tanıtımları ve açılışları bu platformlar aracılığı ile sanatseverlere duyuruyoruz. Sergiye Pandemi sürecinde olan yoğun ilgiden ötürü sosyal medyada yapılan paylaşımların faydalı olduğunu düşünüyorum.

Yaptığınız sanat eserleri ilgi görüyor mu? Tabii ki manevi yönünün dışında maddi olarak da faydalı oluyor mu?

Yaptığım sanat eserleri birçok sanatsever ve galeri tarafından ilgi gördü. Bu ilgi ile daha fazla üretmeye ve çalışmaya devam ediyorum. Sanatın küresel anlamda yaşadığımız bu kriz sırasında çok daha fazla ilgi gördüğünü düşünüyorum. İtalya’da karantinadaki insanların balkonlarda dans ederek hep birlikte şarkı söylemeleri, sağlık çalışanlarımızın hastaneden yine şarkılar eşliğinde hastaları taburcu etmeleri, hayatı boyunca hiç resim yapmamış insanların yeteneklerini bu süreçte keşfetmeleri… Aslında bunların hiç biri tesadüf değil. Sanatın iyileştirici ve birleştirici bir gücü var. Ve bu güce toplum olarak her zamankinden daha fazla ihtiyacımız var. Bu sebeple benim için manevi değeri çok daha anlamlı ve önemli oldu.  

Sanatınıza dair ödüllerle onurlandırıldınız mı? Bahseder misiniz?

Yakın zamanda Bulgaristan, Varna’da 120 Türk ressamın katılımı ile gerçekleşen “Cosmic Motion Revealed’’ isimli Uluslararası karma sergide çok değerli jüri üyelerinin onayı ile “Alethea’’ isimli çalışmam yer aldı. 17-20.12.20 tarihlerinde ise Ukrayna/Kiev Tadzio Gallery’de Kiev Türk Büyükelçiliği himayesinde Türk ve Ukraynalı sanatçıların katılımı ile gerçekleşecek olan “Kağıt İşler’’ sergisinde yer alacağım.

Solo sergi açtınız mı? Sergiler sanatsal gelişiminize etkili ve faydalı oluyor mu?

2021’de fiziksel koşulların daha uygun hale gelmesi ile solo sergimi açmayı planlıyorum. Sanatsal yönden çalışmalarınızın bilim, edebiyat ve sanat dünyasından birçok kişi ile buluşması size farklı bir bakış açısı kazandırıyor.

Yakın zamanda gerçekleştirmeyi düşündüğünüz sergi var mı?

Evet. Ekim ayından bu yana devam eden karma sergilerim bulunuyor. İstanbul’da resimlerimi görebileceğiniz sergi merkanlarından bazıları; Gallery Next, Galerie D’Art La Visione, Karl & Ein Art Gallery, Luna Art Gallery.

Son olarak eklemek istedikleriniz?

Sanal dünyada gerçek dünyadan daha fazla zaman geçirme yolunda ilerliyoruz. Google Tilt brush gibi projelerle sanatta üretim alışkanlıkları hızla değişirken, tuvale adım atabileceğimiz uygulamalar geliyor. Bu sebeple kreatif bir şekilde resim yapmaya devam edebilmek için hayal gücü ile üretmeye devam ediyorum. Sanata değer veren tüm arkadaşlarımdan ise sanatsal ve kültürel dijital platformlara destek olmalarını diliyorum.

Sizlere ve gazetenize bu güzel röportaj için çok teşekkür ederim.

Saygılarımla;