Her hafta olduğu gibi bu hafta da Aziz Karataş ile Bir Çay Söyleşisi adlı köşemizde çok değerli bir konuk aldık. ‘Müzik nefes almaktır, müzik hayatı anlamlandırmaktır.’ diyen Ergin ile şimdi kahvelerimizi yudumlarken koyu bir sohbete koyuluyoruz…

Ferman Ergin kimliğinin oluşum sürecini bizlere anlatır mısınız?

Aslında Ferman Ergin kapalı bir kutu niteliğinde. Çevremden çoğu insan da beni o şekilde bilir. Her yere uyum sağlayan ama duygusunu hep içinden yaşayan, yansıtmayan bir Ferman olduğunu soyleyebilirim. Hayatı olduğu gibi yaşamayı sanatın tüm dallarına ilgisi olan biriyim. Kendi iç dünyamda yaşadığım sanatın duygusunu harmanlayıp dışa o şekilde vuran bir Ferman Ergin olduğunu söyleyebilirim.

Her şeyin en başına dönecek olursak müzik hayatınızın başlangıcı olarak nitelendirdiğiniz ve sonrasında gelişen süreci bize anlatır mısınız?

Her şeyin başı sanat ve kollarından olan müzik olduğunu söyleyerek, müzik hayatıma küçükken hep dinlediğim sanatçıları dinleyip uyurken onların yerine kendimi koyup inanılmaz derecede mutlu olurdum. Müzik hep içimde vardı ama komik tarafı hiç şarkı söylemezdim, bir insanın karşısında bırak söylemeyi mırıldanmaya bile cesaretim yoktu. şuna çok inanırım bilgi ve idealimizin, içinde sanat ve müziği de dahil ederek doğuştan geldiğini ve biz onu sonradan fark ettiğimizi söyleyen Sokrates’in söylemini kendimle çok bağdaştırıyorum. (Gülümsüyor) Müzik yaşantım üniversite sonlarında bulaşık yıkarken mırıldanmalarımı dikkat eden ev arkadaşlarımın müziğe yönelmemi istemeleri bana ayrı cesaret vermiştir ve biraz da olumlu tepkilerden dolayı enstrüman öğrenmeye karar verdim. Onunla birlikte sesimin de gittikçe düzeldiğini ve şarkı söylemeye yatkın bir süreç haline geldiğinin farkına vardım. Bu benim müziğe daha çok yönelmeme sebebiyet verdiğini ve cesaretimi sokak müziğiyle pekiştirdikten sonra aslında yapmak istediğim iş müzik olduğuna kanaat getirdim. Ondan sonra kısa sürede adapte oldum, çok mutluyum diyebilirim.

Peki, sizi müziğe özendiren, müziğe kazandıran etkenler neler?

Bir çok faktörün beni müziğe özendirdiğini söyleyebilirim. Başta rahmetli dedemin küçükken köyde giden elektriklerin aylarca gelmediği zamanda karanlıkta yöreye ait klamları, şarkıları torunlarına söylemesi inanılmaz beni cezbetti. Sesi çok güzeldi ve ben hep büyüyünce dedem gibi cesaretli bir şekilde şarkı söylemek istemişimdir. Başka bir faktör de kendi coğrafyamdan gelen dengbejler, klamlar, türküler beni inanılmaz biçimde yoğun duygular içerisinde bırakırdı. Kendimi bildim bileli enstrüman çalan birini görünce durur saatlerce dinlerdim. Benim içimdeki müziği dışa vurmam gerektiğine kaanat getirdim ve gerçekten öyle bir zaman geldi ki kendimi içimde herkesten uzak tuttuğum müzik duygusunun içinde buldum. 

Biraz eserinizden bahseder misiniz? Bu fikir nasıl doğdu? Ve proje nasıl gelişti?

Doğru zamanı doğru bir yönetmenle çekmek benim için güzel bir şans oldu. Eserin kendi coğrafyamın önden gelen öncü isimlerinden faqiye teyranin şiirin şarkı haline getiren hozanlarımızın seslendirmesi ve eseri hem eskilere hitap edecek halk müziği duygusu barındıran enstrümanlarla ve birazda z kuşağının popüler hale getirdiği trap müziğine uyarlayarak geçmişle gelecek arasında bir köprü niteliğinde post modern bir eser haline gelirdik. Klipte başta yönetmenim olmak üzere kostümleri de post modern bir halde seçtik, klipte eski değerlerimizin motiflerini kullanarak harmanladık çok güzel bir klip ortaya çıktığını söyleyebilirim. Klibin çekim aşamasında yasakların olduğu döneme denk gelmesi açıkçası işimizi çok zorlaştırdı lakin sevdiğimiz işi yaptığımız için çektiğimiz çilenin kutsal olduğunu düşünüyorum o yüzden yaşadığımız sıkıntılara rağmen çok eğlendik keyif aldık diyebilirim.

Müzikseverlerden nasıl yorumlar aldınız? hislerinizi alabilir miyiz?

Müzikseverlerden, dostlarımdan, ailemden çok güzel tepkiler aldım diyebilirim ve bu benim için ilk çalışmam olmasına rağmen verilen tepkilerin bana birçok yeni çalışmaların teminatı olduğunu ve gurur verici olduğunu söyleyebilirim. Özellikle farklı bir çalışma olmuş diyen dinleyicilerim Benim için amacıma ulaşmak istediğim bu yolda inanılmaz etkisi olduğunu ve onlara buradan elimden geldiği kadar farklı çalışmalar yapacağımın sözünü veriyorum.

Dillere pelesenk olacak hit bir şarkının olmazsa olmazı nedir?

Bence dillere pelesenk olacak bir şarkının olmazsa olmazı ortak duygulara hitap etmektir. En çok birey yaptığı sanatı kendi coğrafyasından beslenerek ortak bir noktada buluşturmaktır. Günümüzde popüler olmuş sosyal medya mecraların bana göre geçici olduğunu belirterek uzun vadeli eserler üretmek çok daha kalıcı olacağını düşünüyorum.

Şarkı yazma ritüelinizden bahseder misiniz? Örneğin hangi ortamda, hangi materyallerle, nasıl bir coğrafyada yazmayı tercih ediyorsunuz?

Öncelikle şarkı yazmak için yoğun duygular yaşamanız gerekir. Yaşadığınız duyguları halkın ortak paydası olan ortak duygulara buluşturmaktır. Kendim genelde bir şarkı yazdığımda eseri sırf yazmak için değil de o an nasıl bir duygu yaşıyorsam ona göre hareket etmek daha çok tutarlı olduğunu söyleyebilirim. Bazen yolda yürürken ağaçların kuşların hatta sessizliğin sesini hissetmek bana ilham vermiştir. En önemlisi de üreten bir sanatçı kendi cografyasından kesinlikle beslenmeli, yaşanmışlıkların da ayrı bir etkisi olduğunu söyleyebilirim. Kendim yaşadığım hayatta başıma gelenlerden olsun aşk olsun dostluk olsun bir hikaye haline getirip duygularımla harmanlayıp yazdığım eserler olduğunu söyleyebilirim. Son olarak bir sanatçı sadece kendi yaşadığı olayları değil başkaların yaşadığı olayların içine kendini koyup o duyguyu hissetmesi sanatçıyı asıl sanatçı yapan kimlik olduğunu söyleyebilirim. Anlayacağınız bana göre sanat hissetmek, yaşamak, yaşatmak demektir.

Kendinizle ilgili en çok neler şaşırtıyor sizi şu sıralar?

Şu sıralar en çok beni şaşırtan olay her tarza çabuk adapte olmamdır. Genelde belli bir kalıpa herkes ama her tarza adapte olmak bence çok önemli. Ayrıntı bunu sadece kendimde görmemden ziyade çevremden de aynı şekilde yorumlar aldığımı söyleyebilirim.

Pandeminin her sektörü olduğu kadar müzik sektörünü de ne kadar kötü etkilediğini

biliyoruz. Bu zorlu süreç hakkında neler söylemek istersiniz?

Öncelikle pandemi tüm halkı derinden etkilediğini, ülke olarak çok çok zorlu süreç geçirdiğimizi söylebilirim. Özellikle müzik sektörünü çok kötü etkilediğini, geçimini müzikle sağlayan insanların artık dayanamayıp intihar ettiğini hepimiz çok iyi biliyoruz. Pandemi süreci gerçekten sanatını icra eden bireylerin herhangi bir ekonomi güvencesi olmadan ayakta durma sürecinde olduğunu çok büyük sıkıntılar yaşadığını söyleyebilirim. Bir daha umarım böyle bir süreç yaşanmaz. müzikseverlere de böyle zorlu süreçlerde hayatın gayesi olan sanata ve sanatçıya sahip çıkmaları tek dileğim. Müzik nefes almaktır, müzik hayatı anlamlandırmaktır.

Kimsenin bilmediği gizli bir özelliğiniz var mı?

Açıkçası kimsenin bilmediği özelliğim kendi içimde yaşadığım duyguların bilmemesidir. Duygularımın asıl böyle bilinmemesi benim için önemli bir materyal haline gelmesi daha özel hale getirdiğini söyleyebilirim.

Hayatta aldığınz en iyi karar?

Hayatımda aldığım en iyi karar, Yaşamak istediğim gibi yaşamak duygularımı sanatımı istediğim gibi icra etmek ve icra ederken kişiliğin temel yapı taşlarından olan çizgimden asla ödün vermemek olduğunu söyleyebilirim.

Aldığınız en iyi tavsiye

Hayatımda aldığım en iyi tavsiye sanatın yada iş hayatını hangi noktasında olursan ol efendiliğini, sıcak kanlılığını hiç bir zaman yetirmemek. Yetenek bir şeydir karakter ise her şeydir.

Sizi diğer sanatçılardan farklı kılan başarınızın nedenini öğrenebilir miyiz?

Başarımın daha ilk basamaklarında olduğumu ve diğer sanatçılardan ayıran bir farkım varsa oda her tarza ayak uydurabilmemdir. Sadece bir kalıpta kalmamaktır. Sanatın tüm boyutlarını hissetmektir.

Sizce önemli olan çok şeye sahip olmak mı, az şeye ihtiyaç duymak mı? En fazla nelere

sahip olmak istersiniz?

Bana göre çok şeye sahip olmak insanın çizgisini ve yapacakların karmaşıklığını ister sanat hayatında ister iş hayatında hep belirsizlikler yaşamasına sebep olur. Gözüm çok şeyde hiçbir zaman olmamıştır. Az şeyle en mutlu olacak şekilde yetinmeyi bilen biriyim. O yüzden az ve öz şeye sahip olmak kişinin kimliğini daha çok belirgin hale getirdiğini söyleyebilirim. Tüm sevenlere tavsiyem gözünüz çok şeyde olmasın mutlu olacağınız şeylerde olsun onun mutluluğu huzuru her şeye bedel.

Bu sektörde bir müzisyen olarak edindiğiniz en büyük tecrübe nedir?

Bu sektörde edindiğim en büyük tecrübe hayatınıza ne kadar insan dahil olursa olsun hiç bir zaman istediğiniz şeylerden vazgeçmemek. Ne olursa olsun amacından sapmamak diyebilirim.

Son olarak, dinleyicilerinize, sevenlerinize neler söylemek istersiniz?

Son olarak dinleyicilerimden istediğim sanata sanatçıya sahip çıkmak hiçbir şekilde yanlız bırakmamak. Biz, siz istediğiniz sürece var olacağız. Siz hissetiğiniz sürece hissedeceğiz. Siz yaşattığınız sürece yaşayacağız. Bize karşı her zaman beklentide kalmalarını ve biz de bunu boynumuzun borcu olarak her şekilde sanat hayatında sanatın güzelliklerini ezgilerimizle, ortak duygularımızla yaşatmak. Son olarak benim icin çok değerli olduklarını belirtmek isterim iyi ki varsınız. 

Biz de Önce Vatan Gazetesi ailesi olarak bizimle yaptığınız bu özel ve içten röportajdan ötürü değerli sanat yüreğinize şükranlarımızı sunar, gelecek çalışmalarınızda başarılar diliyoruz…