HERKES DÜŞ KURAR AMA DELİLER O DÜŞÜN İÇİNDE YAŞAR

ÖYLE ÇOK DA CİDDİYE ALMAYACAKSIN HAYATI

ŞAİR-YAZAR SİNAN DEVRİM

“DELİ DÜŞÜM” ÇIKTI

RÖPORTAJ: ASLI MERCAN SARI

Herkes düş kurar ama deliler o düşün içinde yaşar bende tüm şiirlerimi bu adın altına sakladım belki de insanların sevgililerine artık bu isimle hitap etmesi için… Şair SİNAN DEVRİM İLE KİTABI DELİ DÜŞÜM’Ü konuştuk.

Kültür Sanat röportajlarımda birbirinden değerli yazarlarımızda bugün Sayın Sinan Devrim var. Yeni kan, yeni can taze taze yeni çıkan bir şiir kitabı “Deli Düşüm” yazarı Sinan Devrim var. “Adam gibi adam” deyimi tam da bu güzel insanı anlatan bir ifade. Kendisi İstanbul Kadıköy’de yaşıyor sokak hayvanlarıyla ilgilenmekten ve ney üflemekten oldukça keyif alıyor. En büyük tutkusu, vazgeçilmezi motosiklet. Hatta diyor ki Sayın Devrim; Ben kâğıt ve kalem kullanmadan motor üzerinde kaskımı kafama geçirip dünyadan izole, bağıra çağıra şiir okuyarak, şarkı gibi söyleyerek yazarım şiirleri bu da benim yoğurt yiyişim. Aslı Hanım; Şanslı bir çocuktum. Babamın da edebiyata düşkün şair olması yazın yolculuğuna çıkmamda çok büyük bir etken oldu. Binlerce kitabın içine doğdum evin en büyük odası duvardan duvara kütüphaneydi daha ilkokulu bitirmeden klasik yazarların pek çok kitabını okumuştum. En çok şiirler hoşuma giderdi ki sanırım bundan dolayı şiir yazmayı seçtim. İlk şiirimi 12yaşında yazdım. Samsundan Doğan Güneş isimli bir 19Mayıs şiiriydi. Beni şiire iteleyen etken ise öğretmenimdi. Ciddi manada yazdığım ilk şiir ölmem ya isimli şiirimdi Yollarda Aradım İzlerinin bestekârı Mustafa Günay Bey o şiirimi ve birçok şiirimi besteledi. Daha sonra Berlin’de yaşayan Arım Balım Peteğim, Seven Ne Yapmaz gibi birçok önemli eserin büyük bestekârı İsmet Nedim Saatçi Bey beni Berlin’den telefonla arayıp ne olur yazmayı bırakma sen adın gibi devrim yapıyorsun çocuk diyerek beni teşvik ve onure ederek yazmaya itti İfadelerini kullanan Devrim’e; Sizi en iyi anlatan şiiriniz hangisidir dedim?

Bu şiir yaşam felsefemi anlatır Aslı Hanım;

Acıyla anma dünleri

Mahvedersin bugünleri

Elbet güzel düşünenleri

Güzel bulur unutma

unutma unutma unutma

Her ne olursan ol

Kötüyle kötü olma

Her ne yapıyorsan

Önce kendine unutma

Farklı görse de gözler

Değişmez ki gerçekler

Tümden gelir her şey

Tüme gider unutma

unutma unutma unutma

Her ne olursan ol

Kötüyle kötü olma

Her ne yapıyorsan

Önce kendine unutma

Felsefem budur dediği satırlarını bizimle paylaşan Sayın Sinan Devrim ile o güzel yazın yolculuğu, yayınevlerini, naçizane bol bol kendisini konuştuk.

Merhaba; öncelikle sizi tanımak isteriz. Bize kısaca kendinizden bahseder misiniz kimdir Sinan Devrim? Neler yapar? Bir günü nasıl geçer?

Kadıköy’de yaşıyorum boş zamanlarda sokak hayvanlarıyla ilgilenmekten ve ney üflemekten oldukça keyif alırım ama her zaman en büyük tutkum motosiklet olmuştur zaten bundan dolayı günüm motor üzerinde geçiyor daha çok…

Sayın Devrim, şiir ve edebiyat tutkunuz nasıl başladı? Okuyucularımıza biraz bahsedebilir misiniz?

Şanslı bir çocuktum. Babamın da edebiyata düşkün şair olması çok büyük bir etken oldu. Binlerce kitabın içine doğdum evin en büyük odası duvardan duvara kütüphaneydi daha ilkokulu bitirmeden klasik yazarların pek çok kitabını okumuştum. En çok şiirler hoşuma giderdi ki sanırım bundan dolayı şiir yazmayı seçtim. İlk şiirimi 12 yaşında yazdım. Samsundan Doğan Güneş isimli bir 19 Mayıs şiiriydi. Beni şiire iteleyen etken ise öğretmenimdi.

Bazı şair kalemdaşlarımızla söyleşimizde düz yazı yazamam hep şiirsel olmalı diyorlar. Yazdığınız şiir olması bilinçli bir tercih mi?  Başka türlerde de yazıyor musunuz?

Başka türde de yazabilirim fakat tercihimi şiirden yana kullanıyorum

Sizce sonradan şair olunabilir mi yoksa doğuştan gelen bir yetenek midir şiir yazmak?

Genetik faktörler elbette vardır ama bu oran oldukça düşüktür. Ben sonradan kazanılan çalışarak geliştirilen bir meziyet olduğunu düşünüyorum.

Şiire ve şiir yazmaya merakınız nasıl ve ne zaman başladı?

İlkokuldayken çok sevdiğim bir hocam vardı bana her daim müsamerelerde şiir okuturdu. Bir gün çok hastaydım, kaytarmak için bahaneler üretirken başkasının şiirini okumam ben dedim artık emindim kaytarmıştım fakat hocamdan o zaman sen yaz getir yanıtını alınca mecburen ilk şiirlerimi yazmaya başladım.

Şiirde alışık olduğunuz bir tarz var mı mesela âşık tarzı, serbest ölçüde şiir ya da kafiye olmazsa olmaz gibi ya da hiç yazmam dediğiniz bir şiir tarzı var mı?

Hece ve serbest vezinde şiirler yazabiliyorum. Bir hece şiiri yazdıysam akabinde bir serbest şiir yazarak kendimi köreltmemeye çalışıyorum

Bütün şiirlerinizi ezbere biliyor musunuz? Ya da bunu gerekli buluyor musunuz?

Ben kâğıt ve kalem kullanmadan motor üzerinde kaskımı kafama geçirip dünyadan izole, bağıra çağıra okuyarak, şarkı gibi söyleyerek yazdığım için çoğu şiirimde aklımda kalıyor hatta kitabı da aklımdan yazdım diyebilirim.

Toplumumuzda şair olmanın getirdiği bir sorumluluk var mıdır?

Aslında şair olmaktan çok insan olmanın sorumlulukları var. İnsan ruhuna ihanet etmemeli mesela kıskançlık, haset, kötülük gibi şeyler dışarıdan önce insanın kendisine zarar verir eğer bunun farkına varabilirsek bilinçli olarak kimseye zararımız dokunmaz. Kendimi henüz şair olarak görmüyorum ama sanatçıların ve yazarların topluma ayna görevi görüp her daim muhalif olması gerektiğini düşünüyorum.

Şiirde gerçekçilik mi? İdeal dünyamı yoksa hüzün mü?

Şüphesiz aşk ve hüzün şiiri besliyor ama ben hep umuttan yanayım salt bir hüzünle zaten zor olan şu hayatı daha da zor hale getirmeye hakkım olduğunu sanmıyorum.

İlk şiirinizi kaç yaşında iken yazdınız, kime yazdınız Sizi yazmaya iten önemli bir etken: "kişi, olay veya fikir" var mıydı?

Ciddi manada şiir yazdığımı bile aslında askerden önce kafa dinlemek için 1 hafta halamlara gidip orda kalmamla Hala Kızı Feray Abla'nın karaladıklarımı temize çekip, odasının duvarlarına asıp, sanatçılara gönderip onlardan geri dönüş aldığında hissetim. O zaman ki aklımla askerden döndüğümde bakarım diye düşünmüştüm lakin askerden döndüğümde kriz vardı ve müzik piyasası da bundan nasibini almıştı. Ciddi manada yazdığım ilk şiir ölmem ya isimli şiirimdi Yollarda Aradım İzlerinin bestekârı Mustafa Günay Bey o şiirimi ve birçok şiirimi besteledi. Daha sonra Berlin’de yaşayan Arım Balım Peteğim, Seven Ne Yapmaz gibi birçok önemli eserin büyük bestekârı İsmet Nedim Saatçi Bey beni Berlin’den telefonla arayıp ne olur yazmayı bırakma sen adın gibi devrim yapıyorsun çocuk diyerek beni teşvik ve onure ederek yazmaya itti.

Yazma saati eşreflerinizden bahsede bilir misiniz?

Eşref saatim var diyemem fakat bazen bir arkadaşın sen nasıl bir sevgilin olsun istersin sorusuyla bile dakikalar içinde şiir yazılabiliyor.

Bir yâri olmalı insanın

Gidiyorum dediğinde

Bende geliyorum diyen

Gülüşü kan tutuşturan

Gamzesi kuş besleyen

Susuşu şiir

Bakışı efsun

Küsüşü bir dakika sürmeyen

Bir yâri olmalı insanın

Biraz deli biraz çocuk

Hep aşkı başından aşkın

Hep umutları aç doyuran

Ne varlık dinleyen ne yokluk

Bir yâri olmalı insanın

Ekmeği şarabı kitabı

Hayatı bölüştüğü

Yağmur gibi zamansız öpüşüp

Tüm haksızlıklara karşı

Birlikte dövüştüğü

Bir yâri olmalı insanın

Şiirleriniz de yaşanmışlıktan mı yola çıkarsınız yoksa diğer şiirlerin size verdiği bir ilhamdan mı? Hangisi doğru şairlik örneğidir?

Bunların hepsi doğrudur. Bazen bir şiiri ya da şarkıyı dinlerken istem dışı bir şekilde kendimi, Arap edebiyatından Türk edebiyatında geçmiş olan, nazire usulünü yaparken bulsam da daha çok yaşanmışlıklar ve gözleme dayanır şiirlerim. Bir serçenin kanat çırpışı bir kelebeğin ölümü ya da sokakta ki bir evsiz bile şaire ilham olabilir, şairi besleyebilir.

Sizce Türkiye’de şiir denilince neden okunmaz, alınmaz ve hatta kimse tenezzül edip bakmaz bile deniliyor? (Buna benzer şeyler söyleniyor)

Evet, öyle hatta şiir karın doyurmaz da diyorlar karnı doyanın ruhu doyuyormuş gibi. Buna en büyük etken rahmetli Aziz Nesinin de dediği gibi 3kişiden 4'nün şair olması işini layığıyla yapan şairlere saygıyı azaltıyor fakat yine de şiirin satmadığına inanmıyorum. Kapitalist sistem aşk romanlarını ergen gençliğe satma peşinde olsa da daha çok alınan kitaplar iki üç sayfa okunmadan bir kenara atılıyor yahut süs eşyası niyetine kullanılıyor. Şiir okuyucusu sadece şiir okumak için şiir kitabı alır çok satması çok okunduğu anlamına gelmiyor okunma oranı diğer türlerle aşağı yukarı aynıdır.

Sizce şiirde imgenin yeri ne olmalıdır?

Şiir parmakla gösterip söylememe sanatıdır şair hayal gücünü okuyucuya en iyi imge yoluyla akseder fakat şiiri çok fazla imgeyle yahut kelime oyunuyla deli bohçasına dönderilmesine de lüzum yoktur. Şiirin anlaşılır olması her daim öncelik olmalıdır.

Yazdığınız şiirin bitmiş olduğunu nasıl anlıyorsunuz? Bitmesi bir yana, sosyal mecralarda yayınlama kararını verirken, kendi kendinizle hesaplaşırken göz önünde bulundurduğunuz kıstaslar nelerdir?

Şiirlerimi hemen paylaşmak gibi bir huyum yok bir kaç gün demlenmesini bekliyorum içime tam olarak sindiğinde bir şiir bittiğini anlar ve sosyal medyada paylaşırım, sosyal medyada yayınlarken genel kıstasım şiirin kısa ve vurucu olması oluyor ama bazen çok hoşuma giden onlarca kıtalık bir şiiri yayınladığımda görülmüştür.

Tamamen sosyal medya yazarlığı yapan, bilgi birikimden yoksun olan birçok yazarcık olduğu gerçeği var maalesef. Bu husus hakkında düşünceleriniz?

Sosyal medya bu gün yadsınamaz bir gerçek iyi olması da kötü olması da insanlara bağlı zamanla kötüler eleneceğine ve o insanlarında kalıcı olmak için okumak zorunda kalacaklarına inanmak istiyorum.

Yazın yolculuğunuzda gelecek ile ilgili projelerinizden bahseder misiniz?

Yavaş yavaş kendi şiir dilimi oluşturup kalıcı olmayı arzu ediyorum.

'Deli Düşüm' çok yeni bir şiir kitabı. Kitap ile sizce ilgili dönütler nasıl?

Dönüşler yüzümü güldürür nitelikte henüz olumsuz bir dönüş almadım lakin eleştirilere dikkat etmeye çalışıyorum.

Kimsenin okumayacağını bilseniz bile yazar mıydınız?

Kesinlikle evet çünkü okumak istediğimi yazıyorum.

Klasik sorularımdandır. Yazar ve şairlerin kanayan yarası yayınevleri. Türkiye’de kitap yayımlamak zor mudur? Bir kitabı yayımlatmak için hangi süreçlerden geçmek gerekir?

Şuan kitap çıkarma kıstasını daha çok sosyal medya belirliyor. Sosyal medyada iyi bir kitleniz varsa yayın evleri kapınızı çalıyor ama bunun dışında cidden çok zor hele ki şiir olunca bu daha da zorlaşıyor ama yine de eğiten kitap gibi bazı yayın evleri Elpis yayınları gibi alt markalar oluşturup güvendiği gençlerin kitaplarını yayınlıyor.

Yaşadığınız coğrafya ile yazın yolculuğunuz ilgisi var mı? Var ise bunlar neler biraz bahsedebilir misiniz?

Elbette bulunduğum ülkenin koşulları, yaşam standartları ve insanları ister istemez etkili oluyor.

Eskiden yazarlar görünmezdi şimdi ki yazarlar şöhretli olma baskısı mı hissediyor?

Dönem değişiyor ve insanlar verdikleri emeğin karşılığını almak istiyor bunu anlayışla karşılamak gerektiği kanısındayım.

‘Deli Düşüm’ isimli ilk şiir kitabınız  piyasada satışta. Genel tema ve içerikten biraz bahsedebilir misiniz? Meraklılarına isim Neden Deli Düşüm?

Herkes düş kurar ama deliler o düşün içinde yaşar bende tüm şiirlerimi bu adın altına sakladım belki de insanların sevgililerine artık bu isimle hitap etmesi için.

Ne tür okuyucu kitlesine hitap ediyorsunuz?

Geniş bir kitleye hitap ettiği söylersem yalan olmaz sanırım ama ağırlıklı olarak üniversiteli gençler ev hanımları ve öğretmenler tarafından okunduğum kanısındayım.

Eserleriniz arasında “gözbebeğim” diyebileceğiniz bir tanesi var mı?

Aslı Hanım, son yazdığım şiirde bile ilk yazdığım zaman ki heyecanı duyuyorum hepsi çocuğum gibi…

Şiirlerinizde ne tür konuları ele alıyorsunuz?

Şiirlerimde genel olarak hayatın içinden konular belirlemeye çalışırım aşk, sevgi, dostluk, özgürlük kısacası ideallerimizde dâhil yaşamda var olan her şey.

Etkilendiğiniz şairler var mı? Sizi ne yönden etkilediler?

Mutlaka etkilendiğimiz büyük şairler var Cemal Süreyya, Nazım Hikmet, Atilla İlhan, Can Yücel gibi bu saydığım insanların bilgi birikimi olarak şuan ki insanlardan çok çok ilerde olmaları ve şiirde yarattıkları akımlardan, kullandıkları şiir dili sayesinde hala kalıcı olmalarından etkilenmemek elde değil.

Ben de şiir yazmak istiyorum şair olmak istiyorum diyen amatör kalemlere söylemek istedikleriniz nelerdir?

Henüz ilk kitabım olduğu için kendimi kimseye tavsiye verecek konumda görmüyorum fakat şiir, hikâye, roman, felsefe, antropoloji tür ayırt etmeden her türlü kitabı okumayı insanları dinleyip bol bol gözlem yapmayı önerebilirim.

Son olarak gündemde ısrarla kalmaya devam eden bir türlü bitmek bilmeyen çocuk istismarları, kadın cinayetleri ve hayvana şiddet hususunda neler söylemek istersiniz?

Kadın cinayetleri konusunda gördüğüm kadarıyla psikolojik olarak yıpranmış çiftlere eş olmayı öğretmeden bir de uzaklaştırma kararı gibi hukuksal sorunlar çıkarılmasının hatta pozitif ayrımcılık yapılmasının bu cinayetleri tetiklediğini düşünüyorum. Çocuk istismarcıları da hayvanlara işkence yapanlarda keza çocuklukta dağılan benliklerini böyle onarmaya çalışıyorlar. Bu insanları kınamak, idam çığırtkanlığı yapmak sorunu çözmez. Okulda öğrencilerle, evde ailelerle görüşmek uzun vadede daha faydalı olur kanımca.

Yolunuz Açık, yürek sesiniz daim, kaleminiz kavi olsun Sayın Sinan Bey.

Çok teşekkürler Sayın Aslı Hanım.