Devlet Tiyatroları sanatçısı Bahar Başar, oyunculuk kariyeri ile birlikte sürdürdüğü müzik hayatında ‘Sahi Mi?’ single’ını sevenlerine sundu. Bizler de kendisiyle bir araya geldik şimdi sizlerle...

Merhaba Bahar Hanım nasılsınız?

Teşekkür ederim Elif’ciğim çok iyiyim sen nasılsın?

Bende sizleri görünce çok mutlu oldum. İlk singleniz “Sahi Mi?” ile müzik dünyasına hızlı bir giriş yaptınız. Biraz şarkından bahseder misin?               

Elbette. “Sahi Mi?” söz ve müziği Gözde Yıldırır'a ait, düzenlemesini Berkay Şenol'un yaptığı, hareketli, aynı zamanda bütünlüklü bir hikayesi olan, sıcak bir şarkı. DMC etiketiyle yayınlandı.

Bu şarkıda sizi çeken ne oldu, neden bu şarkı ile çıkış yapmak istediniz?                                                                             

Şarkıyı Gözde'den ilk dinlediğimde hem melodik yapısı hem sözleri beni çok etkiledi diyebilirim. Sanki yaşadığım bir olayı Gözde'nin ağzından dinliyordum gibi hissettim. Aşk, ayrılık bunlar hepimizin yaşadığı hikayeler, ama “Sahi Mi?”nin güçlü bir anlatımı var. Bu yüzden ben söylemek istedim.

Hikayesi var mı bu parçanın?                                       

Hikayesi var, o bende. Bundan sonra önemli olan dinleyenlerin hikayesine nasıl eşlik edeceğidir sanırım.

Klipte ve şarkıda en baştan beri kimlerin emeği var?   

Öncelikle ailem ve yakın dostlarım projenin her aşamasında bana destek oldular. Birlikte sahneye çıktığım orkestra arkadaşlarım, sevgili Gözde Yıldırır, Berkay Şenol, gitarda Erkan Erzurumlu ve vokalde Güler Tuncer. Oyuncu arkadaşım Burak Altay'da hem İstanbul'da sahne almamda hem projemi ilerletip klip aşamasına geldiğimde özellikle yönetmenim  Bedran Güzel ile bir araya gelişimizde yardımcı oldu. Ve çıkan videoda görüntü yönetmenimiz sevgili Veli Kuzlu, styling İlkyaz Özel, makyajda Seçkin Sunguç, saçlar Murat Bulut ve koreografım İzmir Tenim ve dört değerli dansçı arkadaşım var. Bunun yanında o gün sette bulunan herkes son derece özveriyle çalıştı. Pr çalışmalarına sevgili Emel Yalçın'la başladık, Kurtuluş Buğday da pozitif enerjisiyle bana iyi hissettirenlerden. Şimdi isimlere bakıyorum da sağlam bir takım işi oldu. İşim içinde olan herkesin gerçekten yürekten çalıştığını görmek iyi hissettiriyor. Hepsi alanlarında star isimler. Fark da burada ortaya çıkıyor zaten. Hepsine teşekkür ederim buradan tekrar. 

Bir anda yepyeni bir yüz olarak kalabalık bir piyasaya giriş yaptınız. Bu sizi korkutmadı mı? 

Neden korkayım? Onlar da benim gibi insan, üstelik kendimi tanıyorum, yeteneklerime güveniyorum ve bu doğrultuda neler yapabileceğimi biliyorum. Bu yüzden korku değil tatlı bir heyecan duyabilirim ancak. 

Klip çekimi nasıl oldu, neler yaşadınız çekimlerde?

Kolektif bilinç... Yönetmenimiz Bedran Güzel ile birkaç toplantıdan sonra kreatif ekip ile bir araya geldiğimizde nerdeyse konuşmaya ihtiyaç duymadık. Zaten son derece profesyonel bir ekip oluşturuldu, gözüm kapalı güvendim çünkü hepimizin isteği netti, kalite. Montajı bitirip videoyu ilk kez bana izlettiklerinde odada herkesin gözünün içi gülüyordu. Önemli olan bu, yaptığın iş sadece senin değil ki altına imzasını atacak koca bir ekip var. Bunun da sorumluluğunu hissedip çalıştık, sonuçta iyi bir video klip oldu. 

Her klip çekimlerinde eğlenceli ya da aksilik yaşanan anlar olur. Sizin de yaşadığınız buna benzer anlar oldu mu? 

Çekimler çok keyifliydi Elif. Mekanımız ünlü mimarlarımızdan birine ait bir malikane. Riva'da, yapımı 20 yıl süren, çok ince bir zevkle döşenmiş, arkada kendine ait korusu olan, bahçesinde tavus kuşları gezen masalsı bir atmosferdi. Gece kapı önünde çektiğimiz dans sahnelerinde beklediğimizden çok soğuk bir hava vardı, alışana kadar titremekten dans edemedik. Ama o bile keyifliydi çünkü ortaya nasıl bir şey çıkacağını biliyorduk. Bence değdi. 

Şarkı nasıl tepkiler alıyor, gelen tepkilerden memnun musunuz?   

Şarkıyla ilgili çok güzel geri  dönüşler alıyoruz. Her gün güzel haberlerle uyanıyorum, böyle olmasını umut etmiştim. Mutluyum ve daha iyi yerlerde olacağını biliyorum. 

Şu sıralar neler yapıyorsunuz, yeni planlar var mı önümüzde? 

Uzun zamandır üstünde çalıştığım bir projeyi gönül rahatlığıyla dinleyiciye teslim ettim. Ailem ve dostlarımla güzel bir tatil yaptım, şimdi bu enerjiyle stüdyoya girip “Sahi Mi?”ye sonbahara yakışır bir akustik versiyon hazırlayacağız. Bunun yanında yeni sezonda sahne çalışmalarım için yeni repertuar hazırlığı ve sıradaki şarkılarla ilgili seçim aşamasındayız, yaratım süreci benim için en keyifli süreçler.

İleride sözü ve müziği ile tamamen sana ait olan şarkıları da dinleyebilecek miyiz?                                  

Mutlaka Elif’ciğim ve en kısa zamanda…

Müzik hayatınıza nasıl girdi, neler yaşadınız bu noktaya gelene kadar?

Müzisyen bir aileden geliyorum, rahmetli babam Erdener Başar şan bölümünü bitirip özel sınavla Devlet Tiyatrosuna girmiş. Müzikaller Kralı olarak anılır. Ağabeyim Ali Erden baterist, müziğin içinde doğdum zaten. Algım bu yöndeydi, şarkı söylemek! Üniversite dönemi ile birlikte işler daha profesyonel gitmeye başladı. Oyunculuk okuyordum ama ders aralarında hep şarkı söyletirdi hocalarım. Oyunda müzik yoksa bile böyle kodlanmış gibi bir bakıyordum bana solo yazılmıştı. Mezun olur olmaz önemli konser mekanlarında akustik performanslara başladım. Uzun bir süre de sahne çalışmalarım devam etti.  

Tamamen sanatçı bir ailede büyümenin size kattıkları nedir?                       

Öncelikle sevgi dolu, duyarlı ve incelikli, fikirlerime, isteklerime önem veren ebeveynlere sahiptim. Teknik  olarak müzik ve sanat hakkında yaşıtlarımdan daha çok bilgiye sahiptim, sohbetlerine kulak misafiri olmak bile bugünler için dersmiş. Vizyon sahibi insanlarla büyüyorsun. Hep şanslı hissetim bu yüzden.

Aynı zamanda oyuncusunuz, nasıl gidiyor oyunculuk?

Öğrencilik hayatımda oynadığım birkaç dizi, sonrasında yoğun bir Devlet Tiyatroları süreci var. Sınavı kazanıp Erzurum'a tayin oldum. Orada 7 sene görev yaptıktan sonra İzmir'e geldim. Aynı dönemde İstanbul'da orkestramla canlı performanslara başladım. Bu arada iki sinema filminde görev aldım. Bugüne kadar müzik ve tiyatro bir arada gitti. Oyunculuk güzel tabii ancak tiyatro yoğun mesai istiyor ama ben müziğe konsantre olmuş durumdayım, bu yüzden bir süre tiyatroya ara verdim. 

Sizin için oyunculuk mu önde yoksa müzik mi? 

Benim konforlu alanım sahnedir. Kendimi en iyi hissettiğim yer. O sırada sahnede olmama vesile olan ne? Eğer şarkı söylüyorsam, o gün konserim varsa koşarak gidiyorum. Oyunculuk benim için çok kıymetli ve bugüne kadar çok emek verdim, karşılığını da ödüllerle ve alkışlarla aldım. Ama oynadığım eser müzikalse başka bir keyif alıyorum. İçinde müzik varsa izlemek de oynamak da ayrı bir tat veriyor bana. Sanırım bir ipucu olmuştur. 

Oyunculuk üzerine eğitimlerini yoğunlaştırmışken müzik nasıl baskın çıktı?  

Meslek olarak oyunculuğu seçmenin sebebi sahne sanatlarının tümünü içinde barındırmasıydı. Daha iyi şarkı söyleyebilmek, daha iyi dans edebilmek, sahnede daha iyi durabilmek için aldım oyunculuk eğitimini. İyi ki de oyunculuk okumuşum diyorum. 

Ünlü kadın oyunculardan en çok kimi beğeniyorsunuz?

Meryl Streep.

Enstrümanlarla aranız nasıl? 

Evimiz stüdyo gibiydi piyanodan bateriye akordeondan gitara bir çok enstrüman vardı. Profesyonel olarak gitarla kısa süren bir maceram oldu ancak benim gönlüm “akordeon”da. Babam da çok güzel çalardı, biraz da bu yüzden sanırım, sesi beni hep etkilemiştir.

Müzikte iyi bir yere gelmenin altın kuralı nedir sizce? 

Yetenek ve çalışmaktır. Müzik gelişiyor, kendini de geliştirmelisin…

Yaşayıp da unutamadığınız bir anınız, hikayeniz var mı?

Yaşayıp unutamadığım ve çok özlediğim anlar var. Sabahları babamın beni şarkı söyleyerek uyandırması mesela, şimdi bile gülümsüyorum.  

Eğer müzik hayatın olmasaydı kendinize nasıl bir yol çizerdiniz, hangi mesleğe yönelirdiniz? 

Sahnede olmak dışında bir şey düşünemiyorum. Ama yemek yapmayı çok severim. İyi bir aşçı olabilirdim.

İlerideki projelerinde düet yapmak istersen bir araya geleceğin isim kim olur?

Bir düet albümü projem var ama isimler sürpriz…

Türkiye'de en başarılı bulduğunuz şarkıcı kim?

Tarkan!

“Sakin Ol Ve Rujunu Sür”

Bahar Başar, “Aşıkken aşk kadını” olduğunu söyleyerek, kadın olmanın sırrının, “Arada aynaya bakıp kadın olduğunu kendine hatırlatmak. Düzen bizi cinsiyetsizliğe doğru götürüyor, roller karışmak üzereyken dur aynaya bak ve bir dakika ben kadınım her şeyi tek başıma yüklenmek zorunda değilim de, sakin ol, bırak ve rujunu sür.” Şeklinde açıkladı.  

Kendinize hedef olarak belirlediğiniz bir nokta var mı? Ne zaman en iyisi oldum dersiniz?

En iyisi oldum dersen, bitirip oyundan çıkman gerekir diye düşünüyorum Elif’ciğim. Ben sahada kalmak istiyorum. Hedeflerimi nasıl ben belirliyorsam  kıstasım da benim. Herhangi biriyle yarışa girip en iyi olmak değil ki amacım, kendi potansiyelimi fark etmek, açığa çıkarmak ve insanlara paylaşmak. Ben, ancak beni aşarak daha iyi olabilirim. 

En ütopik hayaliniz nedir?                                    

Ütopik hayal yoktur, hayal edebiliyorsan gerçekleştirebileceğini de bilirsin. 

Gerçekleştirmek isteyip de gerçekleştiremediğin bir hayaliniz var mı? 

Çok şükür geri dönüp baktığımda kafama koyduğum şeyleri yapabildiğimi görüyorum ve bu beni ilerisi için çok heyecanlandırıyor.

İleride projelerini yurt dışına yöneltmeyi düşünür müsünüz? 

Yurtdışı özellikle müzikle uğraşanların ortak hayali, müzik sayesinde tüm dünya ile konuştuğumuz ortak bir dil var. İstersek daha uzağa gidebiliriz, neden olmasın.

Son olarak okuyucularımıza neler söylemek istersiniz?

Kendilerine, doğaya ve sanata değer vermekten vazgeçmesinler, her zaman isteklerinin peşinden gitsinler ve mutlu olsunlar. Bu röportaj için de sana ve sevgili okuyucularımıza teşekkür ederim Elif’ciğim. Keyifli bir sohbetti. Tekrar görüşmek üzere, herkese sevgiler…

Doğum tarihi: 23 Ekim 1982

Burcu: Akrep

En sevdiği huyu: Doğaya ve hayvanlara karşı duyarlıyım bu yönümü seviyorum. 

En sevmediği huyu: Bazen fazla hassas olabiliyorum, yorucu. 

Uğurlu sayısı: 6

Uğurlu günü: Cumartesi 

En sevdiği renk: Mavi 

En sevdiği çizgi film: The Simpsons

En sevdiği söz: Carpe Diem ( Günü Yakala) 

Röportaj: Elif Günay

Fotoğraf: Zeynep Aydın