Kardiyoloji Uzmanı Dr. Mehmet Özgeyik ile yaşamına ve kardiyolojiye dair konuştuk. Keyifli sohbetimiz sizlerle…

Hoş geldiniz Mehmet Bey.

Hoşbulduk.

Öncelikle sizi tanımak isteriz. Kimdir Mehmet Özgeyik?

Antalya'da doğdum. Üniversite hayatına kadar Antalya'da eğitimimi tamamladım. 2006 yılında Hacettepe Tıp Fakültesi'ni kazandım. Sonrasında bir Ankara serüveni başladı. 2007 yılında tekrar ÖSS'ye girdim. Bir arkadaşımla iddiaya girmiştim ve o sınavda üç dalda Türkiye birincisi oldum. Hacettepe’de eğitimimi tamamladım 2012'de. Daha sonra 2013 yılında Kütahya Dumlupınar Üniversitesi’nde Kardiyoloji bölümünde uzmanlık eğitimine hak kazandım. Orada da 4 yıllık bir eğitim sürecinden geçtim kardiyoloji uzmanlığı için. Daha sonra onu da bitirdikten sonra şimdi Kars’ın Kağızman ilçesinde zorunlu hizmet görevimi yapıyorum. Kendi mesleğimle alakalı olarak söylemek gerekirse birçok kez yurtdışında bulundum, sertifikasyon programları, eğitim programlarına gittim geldim, ülke içinde birçok kongrelerde bulundum, birkaç yerde sunumlarım oldu.

Tıpta uzmanlık alanı olarak kardiyolojiyi seçtiniz. Neden kardiyoloji?

Biraz şans eseri oldu. Açıkçası ilk önce anestezi uzmanlığını seçtim okulu bitirdikten sonra. Anesteziyi kazanmamın nedeni de anesteziyi çok bildiğim için değildi, puanımın buna yeteceği şekilde bir puanlama yapmıştım. Maalesef hiç memnun olmadım ve sonrasında tekrar sınava girdim. Puanı yüksek bölümleri sıraladım ve sonra şans eseri kardiyoloji bölümünü kazandım. Kardiyoloji biraz benim gözümü korkutan bir bölümdü açıkçası. Çünkü zor bir bölüm. Acil hastası çok fazla olan bir bölüm, emek verilmesi, çalışılması gereken bir bölüm. Fakat başladıktan sonra bu bölümü sevdim. Özellikle hocam Prof. Dr. Basri Amasyalı’nın emekleri ile bölümümde çok ilerleme kat ettim. Tüm süreci göz önüne alırsak şu anda başka bir bölümde olmak istemem. Yani tıp okuyacaksam, doktorluk yapacaksam sadece kardiyoloji bölümünde olmayı seçerim, kardiyolog olmak isterim yani. Şans eseri ulaştığım ama bundan sonra hayatımı onunla beraber geçireceğim güzel bir noktaya getirmiş bir meslek benim için kardiyoloji hekimliği.

Kardiyoloji anabilim dalı hangi rahatsızlıkları ve tedavilerini kapsar?

Kardiyoloji, adı üstünde kalp bölümü aslında ama kalp ve damar hastalıklarının hepsini içeren hastalıklara bakar. Tabi, ‘Bunlar nedir?’ diye sorup alt başlıkları incelemek gerekirse; kalp yetmezliği, hipertansiyon, ritim bozuklukları, kalp yetmezlikleri, bacak damar tıkanıklıkları, kalp krizi, kalp yavaşlamaları gibi çok çeşitli hastalıklara bakmaktayız. Aslında iç organları etkileyen bütün hastalıklar kalbi ve damarları etkilemektedir. Sonuç olarak tüm vücudu etkileyen hastalıkları takip ediyoruz dersek yeridir. Tekrar söyleyeyim; kalp yetmezliği, ritim bozukluğu, tansiyon, kalbin yavaş çalışması, kalbin hızlı çalışması gibi durumlar aynı zamanda kalp damar tıkanıklıkları yani kalp krizleri veya bacak damar tıkanıklıkları, boyun damar tıkanıklıkları yani bütün vücuda gelen damar tıkanıklıklarında biz hastalara medikal tedavi ve girişimsel işlemler uyguluyoruz.

Tansiyon, bildiğimiz kadarıyla nöroloji anabilim dalı uzmanları tarafından tedavi edilir. Kardiyolojinin nöroloji ile farklı benzer yönleri de var mıdır?

Onu şöyle düzelteyim; tansiyon, öncelikle kardiyolojinin ilgi alanına giren bir hastalıktır. Tansiyonun tedavisini iç hastalıkları bölümü de verebilir ama nöroloji bölümünün tedavisini çok uyguladığı bir hastalık değildir. Tansiyon yükseklikleri bazı durumlarda nörolojik rahatsızlıklara neden olabilir. Böyle durumlarda nöroloji bölümü hastaları bize danışmaktadır. Şu anda Türkiye'de ve dünyada tansiyonun tanı ve tedavisini en fazla uygulayan bölüm kardiyolojidir. Tansiyonun birçok olumsuz etkisi vardır. Vücuttaki her organı kötü yönde etkilemektedir. Nörolojik anlamda bakarsak yüksek tansiyon; felç bırakabilme, beyin kanaması yapabilme gibi durumlara neden olmaktadır. Tabi bu durumda nöroloji bölümü de tansiyonu düşürmek için uğraşmaktadır ama birincil tedaviyi uygulayan kardiyolojidir her zaman.

Kalp krizi nasıl meydana gelir? Tedavisi kalp masajı sonrası nasıldır?

Her hastaya kalp masajı yapıyoruz, diye bir kaide yok. Kalp masajı öncelikle hastanın kalbinin durduğu anda kalp pompalama yapmıyorsa vücuda kalp masajı yapmaya başlıyoruz. Kalp krizi şöyle bir şey; bizim normalde bütün vücudumuzu besleyen, her organımızı besleyen bir damarsal yapımız var. Kalp krizinde de kalbi besleyen damarlardaki tıkanıklık, ani olarak tıkanma ya da zaman içindeki daralmaya bağlı olarak kalbin beslenme bozukluğunun meydana gelmesi. Kalp krizini basitçe tarif etmek gerekirse; gece kolumuzun üstüne yatıp sabah kalktığımız zaman kolumuzda bir uyuşukluk hissederiz, hatta yarım saat, bir saat kadar kolumuzu çok rahat kullanamayız. Bunun nedeni kola giden kan akımının kesilmesidir. Kalp krizi de aynı mekanizma ile oluşur. Kalbe giden damarın tıkanmasına bağlı olarak kalp fonksiyonlarını kaybeder, kasılmamaya başlar, kan akımı almayan bölge ölmeye başlar ve bu kalp krizine neden olur. Biz bunun tedavisi için hastalarımızı en kısa zamanda anjiyoya alıyoruz, anjiyoda stent veya balon işlemiyle tıkalı damarı açmaya çalışıyoruz. Stent veya balon işlemlerinin uygun olmadığı ya da çok ciddi kalp damar hastalığı olan hastalara da acil bypass yani kalp damarlarının değişmesi işlemini uyguluyoruz. Bunun için de kalp damar cerrahlarına yönlendiriyoruz hastaları. Kalp damar cerrahları, kalp damarlarını bypass ederek kalbin tekrar beslenmesini sağlamaya çalışıyorlar. Böylelikle elimizdeki işlem gücüyle kalp krizini sonlandırmaya çalışıyoruz.

Kalp damar cerrahisi bölümü ve kardiyoloji anabilim dallarının diğer benzer yönleri nelerdir?

İkisi, dalda uzmanlık olarak farklı bölümlerdir. Kalp damar cerrahları daha çok cerrahi işlemleri yaparlar. Biz kardiyologlar ise daha çok tanı koyma ve küçük girişimsel işlemleri yaparız. Küçük girişimsel işlemler, anjiyo, kalp pili takma, ritim bozukluğunu tedavi etme gibi işlemlerdir. Günümüzde yavaş yavaş kapak değişimleri de bizim bölümümüz tarafından yapılmaya başlandı. Kalbin içindeki bölümler arasındaki delikler de bizim tarafımızdan kapatılmaya başlamıştır. Bu işlemleri biz genellikle kasıktan damar içine girerek yapıyoruz. Kalp damar cerrahları ise göğüs kafesinde cerrahi olarak kesme ile işlemlerini yapmaktadır. Onların en çok uyguladıkları işlemler bypass (kalp damarlarının değişimi), kalpten çıkan aort dediğimiz ana damarların değişimi, kalp nakli, boyundaki damarların tekrar ek damarlar konularak kanlandırılması işlemleridir. Kardiyolojinin uyguladığı delik kapama işlemini de bazen kalp damar cerrahi bölümü yapıyor, bazen kalp pili cihazlarını takıyorlar. Fakat genel anlamda kardiyoloji tanı koyar, kalp damar cerrahisi ise bunun tedavisini uygular, öyle düşünmek daha mantıklı eğer tıbbi alan dışında konuşmak gerekirse.

Kalpteki ritim bozuklukları neyin sonucunda meydana gelir? Ritim bozukluklarına neden olan temel etmenler nelerdir?

Kalbimizde elektrik kabloları gibi doğuştan bir yapı var. Nasıl elektrik kabloları ile lambamız yanıyor, buzdolabımız çalışıyorsa, bizim kalbimizin de kendi içinde elektrik kabloları gibi yapılar sayesinde ritmik olarak çalışması sağlanmaktadır. Bazı insanlarda doğuştan, bazı insanlarda sonradan beslenme bozukluğuna bağlı ya da kalp krizine bağlı olarak o kablolarda fazlalıklar meydana gelebiliyor ve bu da kısa devre meydana getirmektedir. Bu kısa devreler, kalbin daha hızlı çalışmasına neden oluyor. Bazı durumlarda ise ana kablolarımızda yaşlanmaya bağlı, bazı maddelerin birikimine bağlı, geçirilen kalp krizine bağlı hasarlar meydana geliyor. O hasarlar sonucunda da kalbimizde yavaşlamalar meydana geliyor. Kalbimizde fazladan hızlı çalışma meydana gelirse biz, EPS ve ablasyon dediğimiz halk arasında ‘yakma’ adıyla bilinen bir işlemle kasık damarına girerek fazlalık oluşturan kablo sistemini yok ederek hastalarımızı tedavi ediyoruz. Kalbimiz yavaş çalışırsa ‘kalp pili’ dediğimiz cihazlarımızı takarak hastalarımızın yavaş çalışan kalplerini hızlandırmak istiyoruz.

Genellikle doğuştan meydana gelen kalp deliği rahatsızlığının temel sebebi nedir?

Kalpte delik oluşumunun temel sebebinin genetik faktörlerin olduğu söyleniyor. Tam olarak açıklanmış bir durum değil ama çoğunlukla genetik faktörler, belki de henüz kanıtlanmamış olmasına rağmen annenin beslenmesine bağlı bazı nedenlerden ötürü insanların kalbinin çeşitli noktalarında delikler olabiliyor. Kalpte en sık gördüğümüz ASD dediğimiz kalbin iki kulakçığının arasında; daha az gördüğümüz ise VSD dediğimiz iki karıncık bölgesi arasında kalp delikleri oluşabiliyor insanlarda. Biz, bunları kardiyoloji olarak eskiden kalp damar cerrahisine yönlendiriyorduk fakat artık yeni teknolojilerle beraber bunları kesme biçme işlemi olmadan kasıktaki damarlardan girerek hastaların kalplerinde bulunan delikleri kapatma işlemini uygulayabiliyoruz. Fakat kullanacağımız cihazların uygun olmadığı durumlarda kalp damar cerrahisinin yaptığı açık kalp ameliyatıyla bu delikler kapatılıyor uygun şartlar altında.

Malumunuzdur hastalar anjiyo olmaktan korkar. Anjiyo, genellikle hangi durumlarda uygulanır, nasıl bir tedavi yöntemidir?

Anjiyo işleminde biz, kasıktan ya da koldaki damarlardan girerek küçük girişim yollarıyla beraber kesme biçme olmadan sadece damar yolu açar gibi hastalarımıza işlemlerini yapıyoruz. Hastaları bu sırada uyutmuyoruz. Genellikle hastalarımız uyanıktır bu sırada ve bizimle sohbet halindedir. Biz o sırada hastalarımızın anjiyo ile görüntülerini alıp tıkalı damarları varsa balonlama ve stentleme işlemlerini yapıyoruz. Bunun öncesinde hastamızda yapılacak tek işlem kasıktaki veya koldaki bölgeye uyuşturma işlemi. Onun dışında herhangi bir kesme biçme işlemimiz yok. Riskli mi? Kesme ve açma yapılmadığı için bir cerrahi kadar riskli değildir fakat tıpta yapılan her işlemin bir riski vardır. Tabi ki çok yüksek bir risk değildir bu. Biz, hastaların anlık olarak hayatını kurtardığımız için zarar-yarar dengesine baktığınız zaman hastaya yaptığımız yarar, ortaya çıkardığımız riskin aşağı yukarı yüz katı kadardır. Bu nedenle anjiyo işlemi, gerekli olan tüm hastalarımıza elzemdir. Bu işlemi kalp krizinde ya da efor ve sintigrafi testinde kalbin beslenme bozukluğu gösterdiği durumda uyguluyoruz. Kalbin kapaklarını ya da boşluk yapılarını değerlendirmek için de yapıyoruz .Bazen  de elektrofizyoloji işlemleri için anjiyo işlemlerini gerçekleştirebiliyoruz.

Kimi kalp rahatsızlıkları için kalbe takılan kalp pilinden bahseder misiniz?

Kalp pili, kalbimizin genellikle yavaş çalışmasına bağlı durumu düzeltmek ya da kalbimizde gelişen ölümcül ritim bozukluklarını elektriksel şoklama ile engellemek için kullanılmaktadır. Bu cihazları insanların hayatını uzatmak için kullanıyoruz. İnsanlar çok korkuyorlar kalp pili takılacak, dendiği zaman. Kesinlikle basit bir işlem, özellikle tecrübeli bir operatör tarafından yapılırsa bir saat civarı süren bir işlem. Omzun altından küçük, 3-4 cm'lik bir kesi ile pil yerleştirilmektedir. Hastamız işlem sırasında uyanık olmaktadır ve sadece kesi yapılacak bölgeyi uyuşturuyoruz. Kestiğimiz bölgeden küçük bir iğne ile pil kablolarını damarların içine göndererek kalbin içine yolluyoruz, daha sonra pilin batarya kısmını da oradaki kasın altına koyarak işlemimizi tamamlıyoruz. Kalp pili, hastamızın kalbi yavaş çalışıyorsa kalbine destek sağlıyor, üç kablolu dediğimiz kalp pillerimiz de kalp yetersizliği olan hastalarımıza ekstra destek sağlıyor. Aynı zamanda şok cihazlarımız, ölümcül ritim bozuklukları geliştiği zaman hastalarımızın ritmini düzeltiyor.

EKO ismiyle adlandırılan kalp ultrasonu nedir, hastaya nasıl uygulanır?

Ekokardiyografi, kalp ultrasonudur aslında. Bu işlemi bütün dünyada uygulayanlar kardiyologlardır çünkü bunun eğitimini sadece kardiyologlar almaktadır. Ekokardiyografi sırasında hastalarımız bize hep şunu soruyor; ‘Kalp damarım tıkalı mı değil mi?’ Biz kalp damarlarını görmek için yapmıyoruz bunu. Kalp ultrasonu, kalbin kasılma fonksiyonları ve kalbin kapak yapılarına dair ‘Kalbin içinde herhangi bir kitle, kalbin içinde herhangi bir pıhtı oluşumu var mı, kalp boşlukları arasında bir delik var mı, kalp kapaklarında kaçak var mı ve kalpten çıkan ana damarda genişlemeler veya yırtıklar var mı?’ sorularına cevap veriyor genel anlamda. Kalp ultrasonu risksiz bir işlemdir, ses dalgasıyla çalıştığı için dünyadaki herkese rahatlıkla yapılabilir. Çoğu kardiyolog da bunu yüksek başarı oranı ile gerçekleştirebilir.  Korkulacak bir işlem değildir.

Röportajımızın sonuna değin kardiyolojiye dair her şeyi anlattınız bizlere. Teşekkür ediyoruz. Son olarak neler söylemek istersiniz?

Türk halkı çok sağlıksız besleniyor ve sağlıksız bir ortamın içinde yaşamaktadır. Özellikle spor yapmalarını, en azından düzenli yürüyüş yapmalarını, beslenmelerine dikkat  etmelerini, katı yağdan uzak durmalarını, tuzu kısıtlamalarını ve hatta yapabiliyorlarsa kesmelerini öneririm.  Doktorlarının önerisi dahilinde kolesterol ilaçlarını çok düzenli kullanmalarını ve medyada popüler olmaya çalışan bilimsellikten uzak insanları dinlememelerini önermekteyim. Onun dışında ilaç tedavisinden ziyade sağlıklı yaşama ne kadar çok önem verirsek hayatımızın o kadar uzun olacağını ve o kadar çok konforlu yaşayacağımızı herkese belirtmek istiyorum. Teşekkür ediyorum.

Biz teşekkür ediyoruz...

RÖPORTAJ : AYŞENUR MAMA