Yirmi beşinci müzik yaşamını dolduran Reyhan Karaca, ‘Roma’ şarkısıyla karşımıza çıktı.

‘Sevdik Sevdalandık’ şarkısı ile 90'ların en sevilen şarkısını bizlerle buluşturan güzel şarkıcı Reyhan Karaca, 2000'li yıllarda çıkardığı ‘Gidesim Gelmiyor’ ile de kendisine olan sevgimizi ikiye katlamıştı. 

‘Gölge Çiçeği’, ‘İki Gözüm’ gibi çok sevilen slow şarkılarını sevenlerine sunan Reyhan Karaca 2016'da çıkardığı ‘Kelebek’ şarkısıyla da gündemimizde kalmıştı.

Bizler de pop kültürünün mimarı olan kadın şarkıcılarının ilk sıralarında yer alan Reyhan Karaca ile bir araya geldik. 

Hayata, müziğe, kendisine ve gündeme dair konuştuk. Şimdi sizlerle…

Reyhan Hanım nasılsınız?

Çok iyiyim Elif’ciğim. Teşekkür ederim. 

Ne güzel ki sizin gibi pop kültürünü bizlere sevdiren bir kadınla bir arada olmak. En son çıkarmış olduğunuz ‘Roma’ adındaki şarkınızla giriş yapalım istiyorum. Nereden çıktı bu şarkı, var mı bir hikayesi?

En son 2016'da yaptığım ‘Kelebek’, Berksan  ve Turaç Berkay Özer şarkısıydı. Daha evvel de Amerika’da yaptığımız işlerimiz vardı. Ki bu ‘Sobe’ ile başlayan bir serüvendi ve ikinci bir başlangıç diyebiliriz biz buna. Çünkü, başka bir Reyhan Karaca görmeye başladı dinleyiciler. ‘Kelebek’ şarkımın başarısından sonra yapmam gereken şey, bu şarkının biraz daha üzerine çıkabilmekti. Ben baştan şansız başlıyorum. Türkiye’nin çok sevdiği ‘Sevdik Sevdalandık’ şarkısını söyleyen bir şarkıcı olarak hep kendimle, hep kendi şarkılarımla yarıştım bugüne kadar. Bu yüzden benim durumum arkadaşlarımdan daha da zor aslına. 

‘Kelebek’ten sonra biz, şarkı araştırmaya başladık. Yüzü aşkın şarkı dinledim. Hatta bunlardan birkaç tanesini satın alıp demolarını da yaptık. Daha sonra baktım ki ben şarkı beğenemiyorum. Son bir yıldır da ‘Roma’ şarkımın bestecisi Selahattin Erhan’la çalışıyorum. Şarkıları dinlerken, kendi bestesi olan bu şarkıyı dinletti bana. Şarkıyı dinlediğimde pozitif etkisini gördüm. Sözleri çok pozitif, kimseye “git” demiyor; aşktan, sevgiden, gönül zenginliğinden bahsediyor. Bu nedenle “Benim söyleyeceğim sözler bunlar, bu şarkıyı yapmamız lazım” dedim. Aranjörümüz Okan Akı'ya gittik, Okan ile çalıştık. İki ay içerisinde hazırladık ve bitti. 

Klip nasıl gelişti?

Ben yedi kliptir yönetmen Gökhan Özdemir ile çalışıyorum Elif. Ben hem yurt dışı (Amerika) hem de yurt içi işlerimi hep onunla yaptım. Gökhan beni çok iyi tanır ve neyi yapacağımı da çok iyi bilir. Birlikte klip planları yaptık. İlk klip planımız Amerika'ydı. 14 gün kalıp klibi bitirecektik fakat iki haftanın bizi çok yoracağını düşünüp vazgeçtik. Sonra klibi Sapanca Kırkpınar'da çekmeye karar verdik ancak havanın kötü olmasından dolayı vazgeçmek zorunda kaldık. Ardından klibimizi Çatalca’da çekmeye karar verdik. Bir yol hikayesi olan klip düşünüyorduk maalesef o da olmadı. Sonra bir klasiğe imza atıp Beykoz Kundura Fabrikası'nda klibimizi çektik. Klibi çekecekken elektrik kesintisi yaşadık. Öğlen sete başlayıp, gece bitirdik. Klip, kendi nazarını kendi çıkardı diyebilirim. Her şey bittikten sonra üç albümümü yaptığım Mustafa Kekeva ile görüştüm. Yirmi iki sene önceki şirketim olan Yaşar plaktan şarkımız çıkmış oldu.

Klipteki oyuncu mankenin kim olduğunu genç kız okuyucularımız çok sordu, kim kendisi?

Ali Yücel. Ali’yi bana bu işteki styleingimi yapan Onur Hazar getirdi. Kendisiyle Onur vasıtası ile tanıştım. Enerjisi, elektriği çok güzel biri. Konu açılmışken buradan da kendisine teşekkür ederim. 

Albüm kapağında ve fotoğraf çekimlerinde savaşçı Roma kadını oldunuz. Roma İmparatorluğu size ne hissettiriyor?

Roma tacımı Onur getirdi, “Nereden buldun?” dedim, ben de çok beğenmiştim. Aslında herkesin de bildiği gibi şarkı Roma İmparatorluğu’nu anlatmıyor. “Sana her yer Roma” diyor. Yani “Ne olursan ol bana gel” diyor. Roma İmparatorluğu ile ilgili de bir şey söyleyecek olursam: Çeşitli katakulliler içerisinde yüz yıllar boyu ayakta kalmış bir medeniyet. Aşkların da öyle olması gerektiğini düşünüyorum.

“ROMA GİBİ AŞKLARIMIZ OLSUN”

“Bir aşkın Roma İmparatorluğu gibi olması gerektiğini düşünüyorum” diyen güzel şarkıcı; “Her türlü entrikaya, zorluğa göğüs geren, Roma İmparatorluğu gibi aşklarımız olsun hepimizin hayatında” dedi. 

Kime bütün yollar Roma’dır?

Sevdiğimiz insana bütün yollarımız “Roma” deriz. Bütün yollar Roma derken, sana her şey müstahak gibi algılanıyor olabilir ama değil, şarkının geneline baktığımızda tam tersini görüyoruz. “Herkese toleransım yok ama sana toleransım sonsuz” diyor. İşte insanın da en çok sevdiği kişiye toleransı yüksektir. Gerçekten severse bunu yapar. En azından benim için öyle...

Kimler öyle güzeldir ki, içimizde bir tarifini yapmayız o sevgimizin?

Ben Allah sevgisinin tarifini yapamam Elif. Yaratıcının tarifi mümkün değildir benim nezdimde. O sevgi doğuştan gelir, içimizde var olmuş, ruhumuzda sürekli devam eden bir sevgidir. Görmediğiniz, duymadığınız, dokunmadığınız yaratıcıya aşktır. Ben o aşkı asla tarif edemem. Diğer geri kalan her sevginin tarifi var. Annenizin, babanızın, sevdiğinizin, çocuğunuzun, her şeyin bir tarifi var…

2016’da ‘Kelebek’ şarkınızla hayatımızdaydınız. Hareketli güzel bir şarkıydı. Geri dönüşleri nasıl oldu? 

‘Kelebek’, benim bugüne kadar yaptığım en iyi işlerimden biriydi, geri dönüşleri inanılmaz güzel oldu. Ben hiçbir klibimde manipüle etmedim. Dışardan aldığım hiçbir desteğim olmadı. Bu yüzden ‘Kelebek’ ve daha öncesindeki ‘Şans’ şarkım çok büyük başarı elde etti. Bu şarkılarım yaptığım işlerin doğru olduğunu bana kanıtlayan şarkılarımdır. Reyhan Karaca’nın 2014’te çıkardığı “Yeniden başladım, yeniden yenilendim” dediği arka arkaya gelen bu dört iş, benim en başarılı işlerimden dördü. Roma’da buna dahil.  

Neden iki yıl şarkı çıkarmadınız. O sürede neler yaptınız?

Öncelikle şarkı bulmak gerçekten kolay değil Elif. Ben, 2014’ten 2016’ya kadar üç şarkı çıkardım. O da Samsun Demir’in başarısıdır. Kendisinin söylemi ile arka arkaya şarkı çıkarmıştım. Bir de bütün işlerimi Amerika’da yaptım -ki Amerika’da bu işi yapmak maddi açıdan gerçekten zor- DMC yapımı işlerdi onlar ve o işlerin başında benim çok sevdiğim dostum İsaac Angel vardı. Onun sayesinde o işlerim bitti ve o iki senede bu işlerim çıkmıştı. 2016- 2018 aralığında da konserlerim çok yoğun oldu. Türkiye’nin gündeminden dolayı da çok boşluklarımız oldu. Piyasa durağan dönemdeydi. Bizler de durmak, beklemek zorunda kaldık ve o şartlara göre hareket ettik. 

Hepimiz biliyoruz ki artık albüm yerine single devri sürüyor. Bu durumdan memnun musunuz?

Çok memnun değilim. Ben albümler, kasetler döneminden gelen bir şarkıcıyım. Albüm yaptığınız zaman en az 10 şarkı çıkartman lazım. Şimdilerde gerçekten sağlam on şarkı bulmak ciddi anlamda zor. Ya tek bir besteci ile çalışacaksınız ya da tek tek herkesi dolaşacaksınız, o da yaklaşık iki yılı alıyor. Öyle yapmak yerine belirli aralıklarla tek şarkı çıkarıp daha sonra bunları bir albümde toplamak daha akıllıca diye düşünüyorum.

Aslında biz sizi ilk 1993 yılında çıkardığınız 10 şarkılık ‘Başlangıç’ albümü ile tanıyoruz. Belki de kaset demeliyim. Komşu Komşu Huu :) Bu sizin için gerçekten de güzel bir başlangıç mıydı?

Hayır güzel başlangıç değildi, herkes kendini bilmeli ve eleştirmeli. Garo Mafyan, Aysel Gürel, Feyyaz Kuruş gibi star olan çok iyi isimlerle çalışmıştım ama bana uygun bir albüm değildi. Modaya uygun iş yapmıştım o zamanlar, çok içime sinerek de yapmamıştım. Bu sebeple arkasında da çok duramamıştım.  

  

Sonra 1997'de hala dilimizde olan ‘Sevdik Sevdalandık’ şarkısını ve albümünü çıkardınız. O dönem için altın çağımı yaşadım diyebilir misiniz?

Evet benim için altın çağdı Elif. Fakat sadece benim için değil, müzik camiası için de o dönem altın çağdı. Her yapılan işin kıymet bulduğu, değerli işlerin çıktığı dönemdi. Müzik piyasası adına 90'ları genel anlamda altın çağı görüyorum. ‘Sevdik Sevdalandık’a gelecek olursak; 90'lara yeni girmiş bir şarkıcı olarak benim de tanınmama vesile olmuştur. Şarkı benim için özel yapılmış, sesim için hazırlanmıştır. Hatta o albüm tamimiyle zaten starların içinde olduğu bir albümdü. Feyyaz Kuruş, Ferda Anıl Yarkın, Mustafa Sandal, Hakan Peker, Zeynep Talu, Aysel Gürel, Aşkın Tuna gibi şu an toplamaya çalışsanız asla toplayamayacağınız isimlerin emeği vardı. O yüzden o albümün şansı budur. 

2000'de de hala dilimizde olan, ‘Gidesim Gelmiyor’ var. Yani genel olarak sevilen şarkılar çıkarmanız bir tesadüf mü?

Hayır, değil. Bir kere her şeyden önce ben tesadüflere inanmıyorum, kadere ve şansa inanıyorum. Hayatımda hiçbir şeyi kolay elde etmedim, kendi emeklerimle hep çok çalıştım, hep çok istedim, hep çok tırmaladım, yaptığım her işimde tırnaklarımın izleri vardır. O yüzden hiçbir şey kucağıma düşmedi, yaptığım her başarının altında emeğim ve çalışmam var. Çok çalıştım ve bu başarım da asla tesadüf değil. 

Peki o zamanlar 90'lar ne durumdaydı. Nurlar içinde yatsın Harun Kolçak, Çelik, Yonca Evcimik, Oya Bora, Hakan Peker ve niceleri…. Genel anlamda her pop şarkı hitti diyebilir miyiz?

Hayır değil. 90'larda A ve B kategorileri vardı. A kategorisindekiler star şarkılarıydı. Yonca Evcimik- Abone, Mustafa Sandal- Araba, Aşkın Nur Yengi- Sevgiliye, Ferda Anıl Yarkın- Sonuna Kadar, yine Mutafa Sandal- Suç Bende, Tarkan'ın şarkıları, Sevdik Sevdalandık’ın da bunun içinde olduğu bir kategoriydi. B kategorisinde ise, arkadan gelen bir grup vardı. Onlar şu an mırıldandığında, “Aa evet, hatırlıyorum” dediğimiz şarkılardı. Bu sebeple 90’larda her şarkı başarılı olmadı. Evet o dönem iyi satmış şarkılardı belki bunlar fakat şimdi şu dönemde çıksa satmayabilir belki... 

“ASLINDA HER ŞEY: SAMİMİYET”

“90’larda aşk yaşayanların o dönemki aşk şarkılarına özlem duymasını anlayabiliyorum fakat konserlerde 17- 18 yaşındaki gençler var. Peki onların ne anısı var bu şarkılarımızla ki bu kadar çok seviyorlar” diyen Reyhan Karaca, “Demek ki buradaki mesele aslında anılar değil, şarkının iyi olması. Samimiyet, kalite, düşündüren şarkı sözleri, akılda kalan şarkı sözleri, altı boş olmayan şarkı sözleri, sıcak- yakın melodiler… Bence şarkıların hala seviliyor olmaları tamamen bunlarla alakalı” şeklinde konuştu. 

Sizin müzikle yaşamınız nasıl kesişmişti?

Ben İstanbul/ Harbiye doğumluyum, küçükken üst katımızda oturan müzisyen anne- kız vardı. Kız kilisede keman çalarken anne kilisede solistlik yapıyormuş ve beni onlar büyütmüşler. İtalyanca, İngilizce, Fransızca, Ermenice şarkılar öğretip, plaklar dinletirlermiş bana. Babam zaten biliyorsunuz sanatçı- oyuncu Ahmet Karaca; bağlama çalmayı, şarkı söylemeyi çok severdi. O sebeple ben ve ablam evcilik oynarken şarkıcılık oynardık. Oyunlarımızda; ablam benden ünlü şarkıcıydı, mikrofon onun elindeydi, ben arkadaki vokalisttim. Hayat bize tersini yaşattı. Erol Evgin, İlhan İrem, Barış Manço dinlerdik. Müziğe kesin karar vermem ise, 1984 yılında George Michael şarkılarını dinlememle başlıyor. 13 yaşlarımda George Michael'ı görmek için şarkıcı olmaya karar verdim. Ayrıca 8 yaşında İstanbul Çocuk Korosu’nu kazanıp kayıt olmam, sonra devlet konservatuarına girmem, düşünüyorum ki zaten benim kaderimde varmış.

“GEÇMİŞE GİDİP, KENDİMİ TOKATLAMAK İSTERDİM”

“Tekrar dünyaya gelseniz yine Reyhan Karaca olmak ister miydiniz?” soruma yanıt veren güzel şarkıcı, “Tabii ki isterim. Reyhan Karaca olmak isterim ama başka şartlarda olmak isterim. Herkesin hayatında ‘Ahh keşke şöyle yapsaydım’ dediği şeyler var. Bir zaman makinesi olsa, geçmişe gidip bazı iyi niyetli hallerimden dolayı yaptıklarım için kendimi tokatlamak isterdim. Yapmasaydım, dediğim şeyleri yapmazdım. Şartlarımı değiştirirdim. İnanıp güvendiğim, beni hayal kırıklığına uğratan birçok insanı da hayatıma sokmazdım” açıklaması yaptı. 

Günümüzün müziğini, özellikle pop müziklerini nasıl değerlendiriyorsunuz?

Günümüzün popüler müziğini içi boş görüyorum. Güzel şarkılar var, yok değil; iyi şarkıcılar var, yok değil ama 25 yıl sonra hangisini hatırlayacağız! İşte o zaman, zaman makinesine girip bir bakmak lazım. 

Sosyal medya hakkında neler söylersiniz? Bu kadar hayatımızın içinde olmasına çok alıştık der misiniz?

Sosyal medyanın bir hastalık olduğunu düşünüyorum. Maalesef ki o hastalığa ben de sahibim. Her dakika bir şeyler gösterme çabasındayız; çalışıyor gözükmeliyiz, aktif olduğumuzu göstermeliyiz… Başlarda evet seviyordum ama özellikle Instagram denen virüsün artık samimiyetimizi yitirttiğini düşünüyorum. Özellikle de yazarak çok daha fazla yanlış anlaşılıyoruz. Umut ediyorum ki bir anda uçsun yok olsun. Daha evvel nasıl buluyorsak birbirimizi yine öyle bulalım. 

Bu yazın en hit şarkıları neler olur sizce?

Daha yazın başındayız. Gelecek için ne kadar net konuşabiliriz bilmiyorum ama Demet Akalın bir şeyler hazırlıyor, iyi olacağını düşünüyorum. Hande Yener de ne çıkarırsa iyi olur. Aleyna Tilki, tutulan şarkılar yapıyor onu da söyleyebilirim. İbrahim Tatlıses bir albüm çıkarırsa - ki zaten İbrahim ağabeyim konuşsa satar- kendisini kategoriye bile koyamam. Tarkan’dan bir şeyler bekliyorum; umarım şarkı hazırlıyordur, bilmiyorum. Fakat ben bu yazı Mustafa Sandal’ın sallayacağını düşünüyorum: Eypio ile güzel bir iş yapıyorlar. Artı Berksan’ın çıkacak olan şarkısını dinledim, Berksan da çok iyi bir şarkıyla inanılmaz geliyor. İstiyorum ki herkes emeğinin karşılığını alsın. 

Gündemimiz demişken 27. milletvekili ve Cumhurbaşkanı seçiminden yeni çıktık. Muharrem İnce 16 yıldır %30'luk kendi barajını aşamayan CHP için büyük başarı gösterse de Cumhurbaşkanımız değişmedi ve Recep Tayyip Erdoğan oldu. Seçim sonuçlarıyla ilgili ne düşünüyorsunuz?

Milletimiz için hayırlı uğurlu olsun Elif’ciğim.

Sizin de Recep Tayyip Erdoğan’ı seven ünlü isimlerden olduğunuzu biliyoruz. Ne söylersiniz?

Ben bu yaşıma kadar politikadan hiç anlamadım Elif. Çünkü ben insanların önce insani duygularına bakarım. Önce insanlık gelir benim için. Kardeşimi kaybetmemize sebep olan o kötü hastalıkla boğuştuğum en sıkıntılı zamanlarımda, zorluklar içerisindeyken -ki hiç kimse bilmez-, Sayın Cumhurbaşkanımız ve kıymetli eşi Emine Erdoğan, beni ve kardeşimi hiç tanımamalarına rağmen bana el uzatıp onca yoğun gündemleri içinde benimle ve ailemle ilgilendiler. Tüm hastane imkanlarını kardeşime sunarak o zor günlerimizde bize destek vermişlerdir. O günlerden beri de kalbimde çok özel ve müstesna bir yere sahip olmuşlardır. Kendilerinin o acı zamanlarımda bana el uzatmalarını, içtenliklerini ve vicdanlarını ömrüm boyunca unutamam... O gün bu gündür Sayın Cumhurbaşkanımızın ve kıymetli ailesinin elimden geldiğince yanlarında olmaya çalıştım ve çalışacağım. Çünkü vefa benim için çok kıymetli bir duygudur.

Çok kilo verdiniz. Kilo problemi olanlara ne tür tavsiyeniz olur?

Evet 14 kilo verdim. Diyetle değil, spor ile kilo verdim. Hala da spor yapmaya devam ediyorum. Yaklaşık üç senedir haftada iki gün boks yapıyorum, bir gün tenis oynuyorum, üç gün pilates yapıyorum ve fırsat buldukça yürüyorum. Spor benim hayat tarzım ve sporsuz hayat düşünemiyorum. Vücut ne kadar oksijen alıyorsa insan da o kadar gençleşiyor zaten. Eğer kilo problemi yaşayan varsa sağlıklı olmak adına diyetle değil, spor yaparak zayıflasınlar. 

Bir çocuğunuz olsun ister misiniz? 

Evet, ikiz çocuğum olsun çok istiyorum.

Artık evliliğe de sıcak baktığınızı biliyoruz. Nasıl biri ile bir ömür paylaşırsınız?

Yıllarca evliliğe sıcak bakıyor gibi görünüp, evlilikten kaçan biri olmuşum aslında Elif. Hep evlenmek üzereyken ayrılmışım. Elbette özgürlüğüme de çok alıştım. Hayatımda ikili ilişkilerimde de aynı evde yaşamadım ben. O yüzden neye benzediğini bilmiyorum mesela ve evlilik biraz korkutuyor beni. “Bir eşim olsa ne isterdim” soruna gelince Elif’ciğim sırtımı yaslayacağım biri olsun. En iyi arkadaşım o olsun isterdim. Başka kimseye ihtiyaç duymayayım isterdim. Hayatımı güzelce sürdürebileceğim biri olsun isterdim. Samimi olmasını isterdim. Eşimle tüm dünyayı dolaşmak isterdim. Eş çünkü, bir elmanın diğer yarısı. Birbirinizi tamamlamanız gerekiyor. Evet benim için fiziki görünüş çok önemli. Hayatım boyunca hiç çirkin bir adam hayatımda olmadı ama bir kere beni güldürebilen bir adam hayatımda olmalı. Ben gülmeyi seven bir kadınım. Beni ağlatmaması lazım. Benim için bunlar önemli. 

“EVİLİLİK, ARKADAŞ OLABİLMEKTİR”

“Düzgün bir evlilikte en önemli şey arkadaş olabilmektir” diyen başarılı şarkıcı, “Aradaki o tılsımı o aşkı kaybetmeden, eş olduğunuzu bilerek arkadaş gibi süren evlilikler her zaman daha samimi, daha uzun ömürlü oluyor; ben öyle gözlemledim” dedi. 

Evlenmeden çocuk sahibi olmayı nasıl değerlendiriyorsunuz?

Hayatta, her asla dediğim şeyi yaşadım. İstisnasız yaşadım. O yüzden buna da asla demiyorum ama tercih etmiyorum. 

Yakın gelecekte ne tür projeler bizlerle olacaksınız?

2018 sonuna doğru orta ritim- slow bir şarkı yapacağım, şu an onun çalışmaları içerisindeyiz. Temmuz ayı içerisinde her hafta sonu İzmir, Ankara, İstanbul’da konserlerimiz var. Hakan Küfündür ile birlikte 90'lar projemiz var, onun turu devam ediyor. Kendi orkestramla çıktığım özel gecelerim devam ediyor. Yurt dışında bir proje yapacağım. Bir de bir televizyon projem var olursa ona bakacağım. Sadece 2018’in bundan sonraki yarısında çalışmak, çalışmak, çalışmak var. 

“REYHAN KARACA’DAN BİR İLK”

Bu yılın son baharında slow (yavaş) bir aşk şarkısı ile sevenlerinin karşısına çıkacağının müjdesini ilk kez bizlerle paylaşan Reyhan Karaca, meslek hayatında bir ilk gerçekleştirerek sözü ve müziği kendisine ait olan şarkıyla karşımıza çıkacak.

Son olarak okuyucularımıza neler söylemek istersiniz?

Zaten bütün her şeyi söylemiş oldum Elif'ciğim. Biz gazete ve gazetecilerle büyüdük. Şu anda maalesef sosyal medya kültürü olduğu için yazılı basının itibar kaybettiğini görüyorum. Ben okuyucularınıza gazete okuyalım, oradaki emeğe dokunalım, gazete alalım demek isterim. Dokunmak çok önemlidir, sevdiğiniz her şeye yüreğinizle dokunun. Sana da teşekkür ederim Elif. Herkese sevgiler. 

Doğum tarihi: 8 Kasım 

Burcu: Akrep

En sevdiği huyu: Yalan söyleyememek

Sevmediği huyu: Fazla bağışlayıcı olmak 

En sevdiği renk: Beyaz 

Uğurlu sayısı: 7- 9 

Uğurlu günü: Çarşamba 

En sevdiği çizgi film: Heidi 

En sevdiği söz: Anı yaşa 

Söyleşi: Elif Günay

Fotoğraf: Umut Süslü