Anadolu’da  çeşitli şehirlerde ülkemizin kültürel mirası olan değerleri, etnik araştırmalar yaparak, konseptini Semboller ve Nazarlıklar ile belirleyen Ressam Mürrüvvet Durak. 11 Kişisel sergi açarak.  Yerelden evrensele tüm geçmiş kültürlerin sembolik, mistik kültürel değerlerine özgü öğeleri kullanıp, kendi özgün yorumuyla bir çok sanat severlerin  beğenisini almayı başarmıştır. Anadolu kültürünü batı kültürüyle sentezleyerek, semboller, Anadolu motifleri , klasik batı notaları, eski evraklar malzemeler, kilimler ve özellikle nazarlıklar öğelerini kullanarak, eserlerinde  estetik bir dille modernize edip, yerelden evrensele taşıyor. İlk sergisinden itibaren ilgi ve beğeni alan sanatçının eserleri, yerel ve farklı ülkelerin koleksiyonerleri tarafından yakından takip edilirken hazırladığı eserleri dünyanın bir çok yerinde duvarları süslüyor. Sanatçı her geçen gün resim camiasında ki yerini dahada perçinlerken gelecekle alakalı da bir çok yeni proje ile adından söz ettirmeye aday. Peki genç yaşında bu başarılara imza atangüzel sanatçı. Ben kendisini uzun zamandır yakından tanıyorum, oğlu ege ile beraber, bir kısmını resim atölyesi haline getirdiği evinde mutlu ve mütevazi bir hayat sürdürüyor. Merak edenler için biraz anlatayım Mürüvvet Durak kim?...

Mürüvvet DURAK, 1981 yılında Isparta Senirkent’te doğdu. 1999 yılında Isparta Anadolu Güzel Sanatlar Lisesi Resim bölümünden mezun oldu. 2004 yılında Pamukkale Üniversitesi  Eğitim Fakültesi Güzel  Sanatlar Bölümü Resim İş Öğretmenliği bölümünden mezun olduktan sonra resimlerine yansıttığı ‘Etnik Semboller ve Nazarlıklar’ konusunu kişisel bir tarz haline getirince u konu hakkında daha geniş bir bilgi ve donanıma sahip olabilmek için İkinci defa üniversiteye yazılır ve Kültürel Miras ve Turizm bölümünü de okuyup tamamlar. Sanatçı halen  İstanbul’daki atölyesinde ‘Etnik Semboller ve Nazarlıklar’ konusunu işleyerek sanatsal üretimlerini sürdürmektedir. Ressam Mürüvvet Durak her sergisi için uzun soluklu araştırmalar yaparak hazırlanarak bu güne kadar 11 kişisel sergi gerçekleştirmenin yanında bir çok ulusal ve uluslararası çalıştay ve karma sergilerde yer almıştır.
 

Sevgili Mürüvvet biz seninle daha önce de bir kaç kere haber ve röportajlar yapmıştık, isteyenler internete yazınca onlara ulaşabilecekleri için ben sana daha önce konuşmadığımız sorular sormak istiyorum mesela ‘Sanat’ dersek Mürüvvet Durak bize sanat hakkında neler anlatacak.

Yaşar Abiciğim bana göre; “Sanat, insanlık tarihinin her döneminde var olan bir olgudur. Keşfedildiğinde asla kopmak istemeyeceğiniz, hayatın her anında düşünce ve duyguda yer edinen, hayatın içinde etkilendiğiniz konuların sanatınızla dışa vurduğunuz bir olgu...En anlamlı ve değerli farklı özgün işlerle farklı disiplinlerle sanatseverlere sunmak, yepyeni üretimler yapmak.. Sanat bu eylemlerin bütünü.. Sanat, bir arama ve sorgulama biçimidir, hayal gücünün yaratıcılığın bir ifadesi..

İnsanlığın geçirdiği evrimler yaşama biçimlerini, yaşama bakışlarını sanat biçimlerini değiştirmiş, her dönemde ve her toplumda, sanat farklı görünümlerde ortaya çıkmış..

Thompson Munro'ya göre; sanat doyurucu estetik yaşantılar oluşturmak amacıyla dürtüler yaratma becerisi...Hangi sanatçıya sorsanız,  herkesin kendi bakış  açısına göre, sanatsal konuda, bir felsefik bir yorumu, düşünsel  yolculuğunda  hedefleri ve  kaygıları , manifestosu vardır...

  

Peki ‘‘Resim’’ desem ve Mürüvvet Durak bize neler anlatmak ister.

Resim, benim hayatımda her daim özel bir anlama sahip. Resim yeteneğimi ilk fark etmem, ilkokul dönemime rastlar. İlkokul 2. Sınıfta iken, teneffüste ikinci okul sırasında kağıt üzerine kadın figürünün saçlarını karalarken, sınıf arkadaşlarım tarafından meraklı ve şaşkın gözlerle sınıf öğretmenime göstererek benim farklı bir çalışma yaptığımı söylemeleri üzerine, bu güdüleyici olan davranış karşısında, kendimde böyle bir yeteneğin varlığını fark edip resimle bütünleşmem uzun sürmedi. Her anımı resim yaparak geçiriyordum aileden tepkiler alsam da, beni mutlu  eden bir alandı o...Resim dersi Eğitim hayatımda farklı bir yere sahip olması beni her koşulda motive eden ve kendimi iyi hissettiren bir hobi olurken yıllar sonra mesleğe dönüştü..

    

Ortaokul dönemimde ise resim dersinde konuları kağıda işlerken daha detaylı itinalı kompozisyon oluşturmak benim için büyük keyifti.. Kuru Pastel boyalarım kağıt  yüzeyinde problemsiz gelen ve renklerin kaynaşması açısından daha rahat çalıştığım bir malzemeydi. Resim dersinde konu verildiğinde daha farklı, daha ilginç yorumlar katmak ve güzel tepkiler almak daha da güdüleyiciydi ve resme karşı ilgimi merakımı daha da arttırıyordu. Resim yaparken çok eğleniyor olmakla beraber,  resimle ilgili yoluma devam etmek için şartlarımı zorlamalıydım. Resim öğretmenimi çok seviyordum, benim için çok iyi bir model ve idol olmuştu. Resim Öğretmenim Ali Han Arabalı, Isparta Anadolu Güzel Sanatlar Lisesinin yeni kurulduğunda (1995), kendisinin beni yönlendirmesiyle kendimi özel yetenek sınavında bulmuştum. Desen bilgim yoktu, ama ne gariptir ki, başaracağıma güvenmiştim ve azimle sınavımı başarıyla tamamladım, sonuç güzeldi özel yetenek sınavını kazanmıştım, liseye kaydoldum. Çok mutluydum hayallerimi resimle gerçekleştirmek için başarının ilk adımını atmak benim açımdan  gurur vericiydi. Liseye alışma sürecinde Resim öğretmenime ulaşmak istesem de, ulaşamadım, ona teşekkür bile edemeden, kendisinin vefat ettiğini öğrendim. Bu benim için çok üzücüydü, daha dün gibi hatırladığım ve hayranlıkla izlediğim  Ali Han öğretmenim,  sol eliyle resim yapar bıkmadan usanmadan detaylı olarak resim dersinin önemini vurgulardı...  Pamukkale Üniversitesi Güzel Sanatlar Eğitim Fakültesinde Yetenek sınavında birincilikle başarı elde etmenin arkasından resimle serüvenime yol almak sevindiriciydi.. Hedefim hep resimden yanaydı... Hayatta küçük de olsa bazı durumlar insanı etkiliyor ve büyük kararlar almak için de  araç olabiliyor. Mesela örnek aldığım Ali Öğretmenim gibi... Anadolu benim en büyük ilham kaynağım, çocukluğumdan beri Anadolu'ya özgü ne varsa etkileşim halindeydim, bir atın heybesinden, duvar halılarına, bir çobanın kepeneğinin  desenlerinden tutunda, herhangi bir köydeki  yöresel kıyafetlerindeki parlak renklerden bir testi üzerindeki desenlere kadar..... Bir basma yastık başlığındaki el işi dantelden,  ilmek ilmek halı işlenen tezgahlara kadar, çocukluğumda hafızalarıma kazınan imgeler bu zamana dek bilinçaltıma yer ettiğini fark ettim. 

  

Biz Mürüvvet Durak’ın kendini semboller ve nazarlıklarla dolu etnik bir esintiye kaptırmış sanatçı olduğunu biliyoruz bu konuda bize neler anlatmak istersin.

  Eserlerimin temasını oluştururken genellikle Anadolu kültürüne özgü konulardan yola çıkıyorum.. Geçmiş farklı uygarlıklarda  kullanılan günümüze dek hala varlığını koruyan Nazarlıklar ve Sembollerle ilgili çalışmalar  yaptım. Bunlar at başı, nal, geometrik formlar vs. gibi farklı şekillerde kullanılmıştır.. 

Günümüzde de farklı uygarlıklarda değişik nazar inancı şekillerde kullanılır, nazarlıklar bilinir ki negatif enerjilerin uzaklaşması ve göz değmesine karşı koruduğuna inanılır.. Benim nazarlıklarım özgün yorumumla etnik sembolik öğelerin hakim olmasıyla gözde bıraktığı mistik, ritmik etkisiyle  dikkat çekmektedir... Bilmediğimiz o kadar çok semboller var ki, semboller kişide merak uyandıran mistik öğeler... Semboller ile ilgili elimde kaynaklar var, araştırmalar sonucunda konularımı belirlerken vurgulamak istediğim sembolü kullanmak ve mistik anlamıyla oluşturduğum kompozisyonlar bütünleşiyor.

Semboller yerelden evrensele farklı kültürden kültüre değişen anlamlara sahip, 'Bütün toplumlarda yaygın olarak görülen nazar inancının kökeni, Neolitik çağlara kadar uzanmaktadır. Girit'te, Aşağı Mısır'da, Malta'da, Kuzey Fransa'da ve Britanya'da Bronz çağına ait, balta şeklinde yapılmış nazarlıklar (amuletler) bulunmuş...

Araştırmalar sonucunda, eski dönemlerden itibaren Batı'da ve Doğu'da büyünün ve nazarın kötü etkilerine inanma ve bunlara karşı tedbirler alma bilgisinin köklü olduğu görülmüş. Aynı şekilde uğursuz gözlerden gelen fenalığı ortadan kaldırmak için Mısırlılar, Fenikeliler, Yunanlılar ve Romalılar tarafından el şeklindeki muskaların kullanıldığı tespit edilmiş...

Geçmişten günümüze varlığını sürdüren bu inanış, ülkemizin hemen her köşesinde günlük hayatın içerisinde ve bütün etkinliğiyle varlığını devam ettirmektedir. Bugün halk arasında, nazara karşı mavi boncuk, delikli taş, nal, yumurta kabuğu gibi çeşitli nazarlıklar kullanılmakta... 

Antika objeler üzerine kendi konseptlerimden  mitolojik öğeleri, sembolik değerleri resmetmeyi seviyorum...Nostaljiyi birbiriyle bütünleştirmek harika bir duygu.. Eski evraklar ve yine klasik batı nota kâğıtları üzerine efsanede geçen  öğeleri resmederek, ölümsüzleştirmek ve iki ayrılmaz sanat dalları olan müzik resmin anlamlı bütünlüğünü vurgulamak bambaşka... Eski dolap kapakları ve kapı ahşap objeler  üzerine bir çok çalışmalar   uyguluyorum. Son  dönemler ahşap heykel çalışmalarım da bulunmakta.... 

  

Beni tanıyan sanatsever ve koleksiyonerler,  genelde Anadolu üzerine konseptlerle yola çıktığımı bilir.. Ama bazen de farklı tekniklerle resimsel oyunları yansıtıp, ziyaretçileri şaşırtmak ve farklı yorumlar almak benim için güzel bir duygu ve doyurucu.. Kültürümüzün öğelerini konularını, farklı yorumlarla sanatımı icra etmeyi seviyorum, mitolojik efsaneleri Anadolu'ya özgü kültürel öğeleri kullanmak ve kendi fırçamla yorumumla bunu görmeleri ve kendi bakış açıları görsel estetik algılarıyla bunu ele alıp, kendilerince bir anlam oluştururlar, Sanatçı üretir ve sanatseverlerin ilgi beğenisine sunar. Yorum her zaman sanatseverlerimizindir.. Hep var olmaları ve daha da sayıca çoğalmaları dileğimle... 


  

Mürüvvet Hocam iki tane soru sordum sayfada 3 cü soruya neredeyse yer kalmadı, oysa benim aklımda en az 8 tane soru sormak vardı ama çok kısa olmak kaydı ile ‘‘Altın Fırça Ödülleri’’ diye sorsam neler anlatırdınız, lütfen çok kısa anlatınız.

Ben bu güne kadar gerek Üniversitelerde yada özel sektörlerde bir çok resim yarışmasında jüri üyeliği yaptım, her yarışma kendi içinde çok özel ama hiç biri ‘‘Altın Fırça Ödülleri’’ yarışmasında ki kadar bu işi ciddiye aldığını düşünmüyorum. Oysa benimde jüri üyesi olduğum kalabalık bir akademisyen ve Türkiyenin en önde gelen STK temsilcilerinden oluşturulan sanırım 40 kişilik bir ekipin yer aldığı şahane bir proje ve ben bu proje içinde olduğum için çok mutluyum. 3-9 yaş arasında ki bütün çocukları bu yarışmaya davet ediyoruz. İnternete www.altinfircaodulleri.com yazıp gerekli her türlü bilgiye ulaşabilirler.