Yıllarını mesleğine vermiş ve tam 48 yıldır aralıksız adliye koridorlarını aşındırıp bir çok başarılara imza atmış ünlü ceza Avukatı Rahmi Özkan araştırmacı gazeteci arkadaşımız İrfan Demir’i ofisinde ağırlayıp özel röportaj verdi.

Röportaj: İrfan Demir

İ.DEMİR : Sayın üstadım, bunca yılınızı vermiş olduğunuz hukuk mesleği size neler verdi? 

R.ÖZKAN: Hukuk benim çocukluk hayallerimin en başındaydı. Ne mutlu ki bunu başardım ve tam 48 yıldır bir fiil mesleğimi yapmaktayım. Elbet de her meslekte olduğu gibi bizim de mesleğin zor yanları bulunmakta. Ama bir kez olsun asla şikayet edip yorulmadım halen ilk gün mesleğe başladığım heyacanı yaşıyorum.

İ.DEMİR: Peki bunca yıllık bir hukukçu olarak genç avukatlara tavsiyeleriniz neler olacak?

R.ÖZKAN: Öncelikle şunu belirteyim avukatlık zor olduğu kadar sorumluluk taşımakta çok önemli bir meslektir. Genç arkadaşlara en önemli tavsiyem gelen davayı sırf para için almamalarıdır. Para her zaman için lazım elbet ki. Ama önemli olan ilk önce alacak olduğu dosyayı inceledikten sonra alıp almamaya karar vermeli bu kararı verirken de müvekkiline açık ve net olmalı. Yani  dava sonunda müvekkili ceza alacaksa ya da ne kadar alacağını açıkca dava sonunda olabilecek ihtimalleri net olarak söylemelidir. Bu bir mesleki kural olup aynı zamanda insani yaklaşımdır. Aksi takdirde davayı alıp sonunda müvekkiline verdiği vaat boşa çıkmış olur ve verdiği sözü yerine getiremez. Bu da davayı aldığı kişi ve kişilerle meslekdaşımızı karşı karşıya getirip nahoş sonuçlar doğurur.

İ.DEMİR: Neredeyse bir ömre sığan mesleğinizde eminim ünlülerin de davalarına bakmışsınızdır.

R.ÖZKAN: Şu kadarını söyleyeyim İstanbul da yaşamış yeraltı dünyasının baba diye tabir edilen tüm kişilerin davalarına baktım. Ama asla araya mesleki farklılıktan başka bir yaklaşım sokmadım. Zaten bu duruşumu ve yapımı bildikleri için tercih ediliyor olmalıymışım diye düşünüyorum. Ben bir hukukçuyum. İşimin gereğini kanuni boyutlarda ve hukiki çerçevede araştırıp ona göre dava sonucunda olabilecek ihtimalleri açık ve net konuşurum.

İ.DEMİR: Sayın Özkan, sizi tüm Türkiye Müge Anlı’nın yapmış olduğu ‘Tatlı Sert’ programından tanıyor ve başarılı bir hukukçu araştırmanızı takdir ediyor. Sizi bu program içinde en çok hangi dava etkiledi. 

R.ÖZKAN: Yakın bir zaman içinde tüm Türkiye’yi sarsan 3.5 yaşındaki yavrumuzun tecavüz edilikten sonra öldürülmesi olayı beni en çok üzen olay oldu. Canlı yayında her defasında suçlamayı kabul etmeyen bu cani. En son  reklam arasında program yönetcisi arkadaşlarla  çapraz sorguya alınınca suçunu itiraf etti. Daha dünyaya yeni alışan 3.5 yaşındaki kızımızın ifretine uzatıp hunharca canına kıyan caniyi adeletin pençesine teslim etmenin gururunu yaşadım. Bunu yapmak azda olsa içimdeki acıyı dindirmeye çalıştım ama acı unutulmaz.

İ.DEMİR: Peki ne oldu da ülke bu hale geldi? Bir hukukçu olarak gözleminiz nedir?

R.ÖZKAN: Son zamanlarda kadına ve çocuklara uygulanan şiddet ve cinsel istismar maalesef elle tutulur hale geldi. Bu olayların nispeten durdurulması için ceza yasalarının ağırlıkta olmaları gerekir bu düşünceyle de TBMM cinsellik ve şiddet olaylarına karşı caydırıcılık vasfı belirgin hale getirmek için bir takip kanunlar yapıldı ve cezalar ağırlaştırıldı. Ümit ediyorum ki bu caydırıcı suç vasfı olumlu olur.

İ.D: Biraz da sizi hukuk dışından tanıyabilir miyiz? Sahi kimdir Rahmi Özkan?

R.ÖZKAN: Belirttiğim gibi önümü sevdiğim meslağe vermiş bir hukuk adamıyım. 

Bunun ötesinde  iyi bir baba hatta iyi bir dede olduğumu düşünüyorum. İki çocuğum ve 4 torunum var. Onların arasında olunca tüm yorgunluğumu ve stresimi atıyorum. 

İ.D: Peki, ne zaman ‘artık yeter işi bırakıp emekli oluyorum’ diyeceksiniz?

R.ÖZKAN: Öyle bir düşüncem asla olmadı ve olacağınıda hiç sanmıyorum. Yukarıda  belirttiğim gibi hala mesleğe yani başlamış gibi heycanım var içimde. 

Bu nedenle de diyorum ki durmak yok yola devam.