Röportaj: Funda Akosman Erman

Merhaba sevgili Tonton Bahri nasılsın?  Bu lakabın nerden geliyor önce onu sorayım, oldukça sempatik ve  biliyorum sevilen bir kişiliksin?

Merhaba Funda Hanım, çok teşekkür ederim. Her zamanki gibi çok iyiyim. Başkabir radyoda çalışan çok değerli bir sunucu arkadaş Fatih Çam, program esnasında bana “Tonton Bahri” diye hitap etti ve ondan sonra, herkes bana bu şekilde hitap etmeye başladı. Demek beni “Tonton” gözüyle görüyorlar, ben de kabullendim.

Paris’te uzun yıllardır yaşayan bir Türk olarak, Radyo Kardeş isimli radyoyu kurdun, bu fikir nasıl doğdu, gelişti,  amacın, hedefin neydi?

Bu çok güzel bir soru aslında. Bu fikir aniden doğmadı, senelerin vermiş olduğu, hayat tecrübesi yarattı bu radyoyu. 42 yıldır Fransa’da yaşıyorum. Fransa’ya geldiğimizde Türkler arasında, hiçbir ayrılık yoktu. Senelerce geçtikçe ayrımcılık başladı. Yok o Alevi, diğeri Keldani, Kürt Süryani gibi ayrımlar çıktı ortaya. Bir de politikacılar işin içine girince işler tamamen karıştı. Fransa’daki genel medya bu ayrımcılığı kullanmaya başladı. İster istemez (ben de dahil) bu ayrımcılık oyunlarına geldim. 

Başka bir Türk radyosunda gönüllü sunucu olarak program yapar iken, tanımadığım bir dinleyicimiz, Önce Vatan Gazetesi Fransa muhabiri Aladdin Keskinkılıç ile seçimlerden sonra bir konu açmak istedim. “Yurt dışındaki Türklerin, Türkiye’de olan seçimlerde oy kullanmaları doğru mu, yoksa yanlış mı?”

Bazı vatandaşlar, “Hakkımdır Türküm” diyor, diğerleri ise “Yaşamadığım ülkelerdeki düşüncelerimi empoze etmek doğru değildir” diyor. 

Aslında çok güzel bir konu idi. Maalesef programa başlamamıza 10 dakika kala, o radyonun sahibi, “Konuyu değiştir” diyerek sansür uygulamak istedi. 

Özgürlük, şartlarımın 1’nci maddesi olduğundan, o an, o Türk radyosunu terk ettim. 

Daha sonra, çok değerli Kürt kökenli Türk arkadaşımın lokantasında yemek paylaşır iken, bana şu sözleri söyledi: “Bahri bunlar (Avrupa ve Amerika dahil) aramıza kin sokup, bizleri birbirimizden nefret ettirmeye çalışıyorlar. “

Bu sözler beni çok etkiledi, çünkü ne kadar doğru olduğunu onun da bunun farkında olduğunu gördüm. 

Hayat boşluktan, ben ise haksızlıktan nefret ettiğimden dolayı, diğer sitelerimde fon müziği olarak kullandığım, “Turc de France-Fransa’daki Türkler” radyomu kapattım ve Yeni Radyo açtım.  

Radyonun ismi ne olabilirdi acaba? Eşimle düşündük, tartıştık hep “Kardeş” kelimesi ortaya geliyordu, sanki bize der gibi “Ne arıyorsunuz, açın gözlerinizi buradayım.” Evet KARDEŞ’ten güzel kaynaştıran bir kelime olamazdı. Tek sorun amacımız sadece Türklere değil, Fransızca konuşan herkese hitap temmezi olduğundan dolayı KARDEŞ kelimesini KARDECHE yazarak Fransızlaştırdık. Türkler 5600 Fransız kelimesini Türkçe yazarak kullanıyormuş. Fransızlar ise 260 Türk kelimesini kullanıyormuş. İnşallah bu rakam Kardeche kelimesi ile 261’e çıkar.

Hedefimizi anlamışsınızdır. Aramızdaki ayrımcılığı kınıyoruz, varlığımızı sanat ve kültürümüzü Fransızca-Türkçe konuşan herkese tanıtmayı amaçlıyoruz. 

Kısa zamanda Radyo Kardeş sevildi, takip edenleri arttı. Nasıl programlar yapıyorsunuz, yayın saatleriniz nasıl? Dinleyenler size nereden ulaşabilir?

Biz de çok büyük şaşkınlığa uğradık. İlk programımızda sadece facebook üzerinden, ortalam 7000 kişi, internet sitemizde 3000 ve radyodan 1000 kişi dinledi. Bu hiç ummadığımız bir rakamdı. Yeni merak geçmesine rağmen, dinleyici sayımız her geçen gün artıyor. Ne mutlu bize.

Radyomuza katılan arkadaşlarımızın hepsi Paris bölgesinde faaliyet gösteren arkadaşlar. İlk başta Emine Utku tüm gücüyle bizi destekledi.

Ayşe Barış, Fransa’daki Türk vatandaşlarımıza büyük yardımlarda bulunan dernek başkanımızdır.

Esin Arabacı, gençlerimize ve diğer vatandaşlarımıza bedava Türkçe öğreten, dil kursu veren dernek başkanımızdır.

Ekrem Albayrak, Paris’in göbeğinde 15 Klüp patronu. Her sene vatandaşlarımız için büyük faaliyetler hazırlıyor. Örneğin 2018 yılbaşı gecesi 1000 Türk gencini bir araya getirdi ve hep beraber yeni yıla girdik. 

Linda, Türkle evli Cezayir asıllı Fransa sosyal sigortasında ihtiyacı olanlara yardım komisyonunda görev yapıyor. 

Yavuz Özdemir, Fransa’da kurulan ilk Türk partisinin üyelerinden biri. 

Çağdaş Doğan, Fransa’da da kurulan ilk Türk müzik grubu Haydar Doğan’ın oğlu, Paris’in en meşhur komedi okullarının mezunu. 

Yanımızda daha çok değerli arkadaşlarımız var sitemizden görebilirsiniz. Hepsine sordum, “Benimle varmısınız?” dedim. Hepsi olumlu cevap verdi ve RADİO KARDECHE faaliyete geçti. 

Hepimiz çalışıp gönüllü bu işi yaptığımızdan dolayı, Fransa saati ile programlar şimdilik 21.00’de başlıyor 23.00’e kadar devam ediyor. İstekler çoğaldığından dolayı canlı yayın saatlerini uzatmaya başladık. 

Amacımız hangi konu olursa olsun bel kemiğimiz Türkiye’yi tanıtmak 

Bize ulaşabilmek çok basit. İnternet sitemiz: www.radio-kardeche.com. Facebook sayfamız: Radio Kardeche ve radyomuzu dinlemek için genel olarak tüm radyo aplikasyonlarından bizi dinleyebilirler. Radyomuz 7/24 vatanımızın en güzel müziklerini çalmaktadır. Fransa’daki yeteneklerimizi tanıtmak için, saat 16.00’dan, 17.00’ye ve 20.00’dan, 21.00’a kadar sadece onların çalışmalarını yayınlıyoruz.  Ayrıca gece uyuyamayanlar için 24.00’ten 03.00’e kadarTürkçe kitap ve şiirler okunan programımız var. 

Yurtdışında uzun yıllar yaşamak sizde ne gibi olumlu ve olumsuz değişikliklere yol açtı. Dünyaya ve ülkemize bakış açınız farklılaştı mı? 

Ben şunun farkına vardım; Bir Türk nereye giderse gitsin, ne kadar kalırsa kalsın. “Önce Vatan” diyor. 

“Bence öyle bir milletiz ki, kimliğimizi, varlığımızı kimse elimizden alamaz. Bunu Fransızların çoğu anlayamıyor. Hangi ülkede yaşarsak yaşayalım. Biz “Biz” kalıyoruz.”

Vatanımızı çok severiz ama vatanımıza geldiğimizde “Almancılar geldi” lafını duyduğumuzda sanki biz Türk değilmişiz gibi, bu sözler bizi çok üzüyor.  Bunu Şebnem Kısaparmak, “Almancı” şiirinde çok güzel ifade ediyor.

Düna çapında Türkiye büyük ilgi çekiyor. Avrupa medyası Türkiye’yi elinden geldiği kadar kötülüyor. Türkiye’ye gelen veya Türkleri tanıyan Avrupalılar kendi medya kuruluşlarına inanmıyor ama maalesef diğerleri inanıp Türkiye’yi “Kötü bir ülke” olarak görüyorlar. Amacımız elimizden geldiğinde bizleri tanımayanlara kendi dillerinde kendimizi tanıtmak. İnanıyorum ki başarıyoruz, çünkü Fransız dinleyicilerimizin sayısı gün geçtikçe artıyor. 

Tunus’a gittim, Fas’a gittim. Türküm dediğimde bütün yollar açılıyor hediyeler yağıyor. Türkiye’yi lider ülke olarak görüyorlar. 

Şahsen her sene Türkiye’ye geldiimde kendi ülkemi tanıyamıyorum. O kadar gelişiyor. Tabiiki sevinç verici. 

Türk gelenek, görenek, örf ve adetlerine göre yaşayabiliyor musunuz,  sizin nesil bu değerlere bağlı mı? Çocuklarınızı hangi kültürün ağırlığı ile yetiştiriyorsunuz ve neden?

Fransa’da örf ve adetlerimi yaşayamıyorum diyenlere inanmayın. Burada kimse kimseye onu yap, bunu yap demiyor. Herkes kendi bildiği gibi yaşıyor. Tabiiki ekstrem kişiler herkesin başını ağrıtıyor.

Çocuklarıma her zaman derim, “Fransız olarak yaşa ama Türk olduğunu unutma.” Çocuklar bunu çok iyi anlıyor. İçlerindeki vatan sevgisini her sene Türkiye’ye gelerek yeniliyorlar. 

Türkiye’deki vatandaşlarımıza sesleniyorum. Çocuklarımızı “Bunlar Almancı” diyerek dışlamayın. İçlerinin ne kadar yandığını sadece biz biliriz

Türkiye’deki bayramlarımızdan burada kimse bahsetmiyor. Amacımız bayramlarımızı sadece vatandaşlarımıza değil, bizi dinleyen herkese neyin ne olduğunu anlatmak, öğretmek. 

Türkçe Dil Birliği biliyorsunuz, çok önemli.  Bu konuda bir sıkıntı yaşıyor musunuz ve neler yapıyorsunuz?

Bence bir Türk’ü, Türk eden Dil Birliği’dir. Tabiiki Türkiye sınırlarında 44 değişik kökenden gelen insanlarımız var. Bu bizim zenginliğimiz. Herkes köken dilini korumalı. Ancak anlaşabilmemiz için Tek Dil konuşmamız şart. Yani Türkiye sınırlarında Türkçe dilimizi konuşmalıyız. Düşünün biz Türkiye’den öğretmen getiriyoru burada ücretsiz Türk dilini öğretmek için. Gençlerimiz ve Türkçe öğrenmek isteyenler için. Hem de onlara Türkiye’nin de diplomaları veriliyor. Düşün bu hizmeti verebilmek için Fransız belediyeleri ücretsiz lokal veriyor. Radyomuzda da Türkçe konuşmayı eksik etmiyoruz. 

Malum terör olaylarından sonra özellikle Avrupa’da müslümanlara karşı önyargılı yaklaşılıyor, bu hassasiyeti yaşadınız mı, gözlemlediniz mi?

Maalesef, bu konuda çok üzgünüz. Terör denilince hemen İslam akıllara getiriliyor. 14 Aralık 2017’de Fransız rapçileriyle bir program yaptım. bu kadar duygulanacağımı hiç sanmıyordum. Gelen sanatçı, “Boozoo Bakhaw” adlı bir şarkı yapmış Paris saldırısından sonra. İsmi “Poisson Djamal” (Balık Djamal-Yani bulunduğun yerin şansızlığı) şarkısını yapmış. Bu şarkıyı yapan Senegalli bir genç. Arkadaşı Djamal, BATACLAN sahnenin önünde kız arkadaşı ile kahve içerken, teröristler geliyor ve bunlara kurşun yağdırıyor. Djamal’ın sevgilisi ölüyor ve Djamal ayağını kaybediyor. Bu insanlar müslümandı. Neden kimse bu insanlar bahsetmedi diye mükemmel bir şarkı yazıyor. Podcastan dinleyebilirsiniz. 

İşin garip yanı da Cezayirli Djamal’ın annesi bir Türk arkadaşla çalışıyor. Prorgamı dinleyince gözyaşlarını tutamamış. Yakında bir program yapacağız. Müslüman olup da hıristiyan bir ülkede terörizme nasıl maruz kalındığına dair. 

Fransa’da “Her ülkeden, din, dil, ırk gözetmeden herkes eşit ve rahat yaşıyor” diyebilir misiniz?

Buna evet diyebilirim. Tek şart, kendi inancını empose etmemek. Bu şarta uyuyorsan kimse sana bir şey demez. Bu benim görüşüm.

Gurbette yaşamak zor mu? Yurda dönüş gibi bir planınız var mı? Yurt dışına okumak için gelen gençlere ne önerirsiniz?

Şahsen Türkiye’de yaşayamıyorsam bile Türkiye’yi Fransa’da yaşatıyorum. Evim bahçem Türkiye kokuyor. Yurda dönüşü planlıyorum. 9 Kasım 2017’de bir program yapmıştım bu konu hakkında. Herkesten aynı cevabı aldım. “Evet ama çocuklar büyüsün, emekli olayım, evimi alayım.”

Yurt dışına gelen gençleri uyarıyorum. Sizler buralara okumak için geliyorsunuz, ama bazıları sizden faydalanıyor. Aynı odayı çok fazla gencimize dünya para karşılığı veriyorlar.  Bu şartları sakın kabul etmeyin ve şikayet edin. Bu sizin hakkınız.

Bana kalırsa Önce Vatan diyorum ama Fransa’da yaşamaya alışmışım ve seviyorum.

Fransa’daki Türkler olarak ne gibi birliktelikler yaşıyor ve beraber hareket ediyorsunuz?

Maalesef bu soru içimde büyük acı yaratıyor. Birlik beraber diye bir şey yok. Bu ütopik düşünceye sahip çıktım. Dedim Biz illet olarak aynı yolda gidemiyorsak, en azından Fransa’daki Türk medya kuruluşlarını topla ve birlik ve beraberilği sağla. Bu inançla, Fransa’daki bütün türk medya sorumlularını Paris’e çağırdım. Gelin dedim anlaşamazsak bile en azından tanışmış oluruz. Sağ olsunlar davetimi % 90 kabul etti ve geldiler. Güzel bir Türk lokantasında oturup konuştuk, tanıştık. Ne yazık ki, her zamanki gibi, bazıları kendi düşüncelirini empoze etmek istedi, şartlar koydu. İnanıyorum ki yakında herkes kendi gururunu bir kenara bırakıp, birlik ve beraberlik için bir araya gelir. 

Üzüldüğüm başka bir konu daha var. Devlet makamlarımızdan hiç ama hiç bir ilgi göremiyoruz. Elçiliğimizden bahsetmiyorum. Başkonsolosumuzdan bahsetmiyorum. Ona çok kırgın olduğumdan dolayı isim bile vermek istemiyorum. Biz burada önemli isimlerle, Fransa’da bir Türk medyası açıyoruz. Saygımız olduğundan dolayı, yurt dışındaki vatandaşları temsil eden başkonsolostan kendimizi tanıtmak amacıyla bir randevu talep ettik. Sağolsun bizi ağırladı. Kendisine dedim ki; Başkonsolosum Fransa’da yeni bir medya açıyoruz, sizleri veya herhangi bir vatan temsilcisini açılış törenimizde görmek isteriz. Kendisi evet dedi ama daha sonra maalesef herhangi bir dönüş olmadı. 

Yayınlarınızda bizim için söylediğiniz sloganı çok seviyorum. Herkes Önce Vatan okumalı. Çok teşekkür ediyorum. Gazetemizin okurlarına neler iletmek istersiniz?

ÖNCE VATAN ismi çok hoşuma gidiyor. Yurt dışındaki vatandaşlarımızın hepsi Önce Vatan diyor. Ülkemizde bu ismi taşıyan bir gazetemizin olması ne kadar güzel Ben de diyorum ki her zaman ÖNCE VATAN okuyacaksın daha sonra diğer gazeteleri. Bu güzel gazete okurlarına şunu söylemek isterim; ÖNCE VATAN gazetesi, yurt içinde ve yurt dışında hiç kimseyi unutmuyor ve şartsız destekliyor. Öncelikle size, gazete çalışanlarınıza ve okuyucularınıza Fransa’dan, Radio Kardeche adına sonsuz teşekkürlerimi sunarım. Sevgi ve saygılar...