Pelin Kozan: "İyi Sunuculuk İyi Bir Diksiyonla Başlar."

Öncelikle bize kendinizden bahseder misiniz?

Aslen İstanbulluyum. Çok küçük yaşlarda televizyon merakım başlamış. Henüz okuma yazma dahi bilmezken Televizyonda  spikerleri ve reklamları dikkatle izlermişim. Böylelikle okula başlamadan okuma yazmayı da hızlıca sökmüşüm. Okul yıllarımda da sunuculuk işlerini her zaman ben yapardım. Yaşım ilerlediğinde de bu ilgim, mesleğime dönüştü. Lise yıllarında part time çalıştığım dönemlerde ajanslar tarafından çağırıldım. Bir dönem modellik yaptıktan sonra oyunculuk ve sunuculuk teklifleri gelmeye başladı. O zamanlardan bu zamana çeşitli televizyon kanallarında birçok program sundum.  
Medya dışında yapmak istediğiniz çalışmalar var mı?

Şu anda zaten medyadan uzağım. Hobilerimle ilgili eğitimler alıyorum. Göktürk Kemerburgaz'da yaşıyorum ve eğitimlerimi tamamladıktan sonra burada küçük bir dükkan açmayı planlıyorum. Şu sıralar hazırlık aşamasındayım.

Medya dünyasında bir şeyleri değiştirme şansınız olsa neleri değiştirirdiniz?

İnsanların beynini uyuşturan, agresyona sebep olan, hiçbir amaca hizmet etmeyip sadece kurgu ile yapılan programları yasaklardım. Hem televizyon kanallarının hem de yayın organlarının tarafsız, her kesimden insana aynı kanaldan seslenebilmelerini mümkün kılmak isterdim.

Medya ile aranız nasıl? Televizyon, internet, gazete, dergi gibi iletişim araçlarından ne şekilde faydalanıyorsunuz? Sosyal medya ile aranız nasıl?

Medya ile aramın artık çok da iyi olduğunu söyleyemeyeceğim. Son yıllarda tarafsızlık ilkesinin olmadığı bir yayın organı bulmak neredeyse imkansız hale geldi. İnsanların özgürce konuşamadığı tartışma programlarından dahi keyif almıyorum. Belli bir fikri, düşünceyi empoze etmeye çalışan tüm iletişim araçlarıyla aram oldukça açık. Ara sıra tv de beğendiğim bir iki diziye ya da eğlence programlarına bakıyorum. İnterneti hayatımda daha çok kullanıyorum. Anında bilgi ve haber alma şansına sahibiz. Medyada göremeyeceğimiz, haberdar olamayacağımız birçok şey artık internet sayesinde elimizin altında. Sosyal medya ile de eskisi kadar çok olmasa da yine de ilgiliyim. Özellikle Twitter ı çok seviyorum ve her şeyi oradan takip ediyorum.
 
Son dönemlerde  Tv’deki çalışmalarınızdan bahseder misiniz ?  

2012 yılından beri sunucu olarak ekranlarda yer almıyorum. Sadece bir iki dizide kısa rollerde yer aldım. Daha çok organizasyon sunumlarında bulunuyorum.
 
Oyunculukla ilgili neler yaptınız hangi projelerde yer aldınız ?

Benim oyunculuk serüvenim de çok eski yıllarda başladı. 16 ya da 17 yaşlarımda alaylı olarak dizilerde ve reklam filmlerinde oynamaya başladım. Ama bu konudaki eğitimimi 2014 yılında aldım. Eğitimden sonra Arka Sokaklar ve Kanıt Ateş üstünde dizilerinde rol aldım.
 
İyi sunuculuğu  nasıl tarif edersiniz ?   

İyi sunuculuk iyi bir diksiyonla başlar. Beden dili ile cümlelerin uyumu, ekrandan izleyiciye yansıtılabilen samimiyet ve anlaşılabilir olmak bireysel program sunuculuğunda olmazsa olmazlardır benim için.  

Sunuculuğun dünyadaki stresli mesleklerden olduğu ifade ediliyor. Sizce böyle mi ? Sunuculuğun stresli yanları neler ?

Buna sunum adı altında bakarsanız eğer, hemen hemen herkesin hayatında yaşadığı bir deneyim olduğunu görebilirsiniz. Okul ya da iş hayatında  proje ya da benzeri bir sunumunda birçok kişinin karşısında sahneye çıkmak, çok kişiyi strese ve heyecana sokar. Ne kadar sık bunu yaparsanız o kadar çok alışmaya başlarsınız. Televizyonda veya organizasyon sunumlarında yapılan sunuculuktaki stresin en büyüğü nedeni canlı yayınlarda yaşanır. Canlı yayın en ufak h atayı kabul etmez. Kontrolünüz dışında oluşabilecek olaylara karşı hazırlıklı olma çabası da ayrı bir strese neden olur.
 
Televizyonda nasıl bir program yapmak istersiniz ?   

Eskiden olsa bu soruya şunu yapmak bunu yapmak isterdim diyebilirdim. Ancak şimdilerde şöyle bir program yapmak isterim diyebileceğim bir şey ne yazık ki yok.
    
Sizce ekranda olmak için güzellik şart mı?

Şart değil de ekranda olmak için önemli etkenlerden biri diyebiliriz. Zaten bir ton makyajla ve doğru ışıkla  gayet de iyi görünmek mümkün.
 
Yeni Medyanın ( Sosyal Medya ve İnternet ) Geleneksel Medyayı ( Radyo – tv gazete ) Yok edeceği söyleniyor siz buna ne dersiniz ? Yeni Medya sizce ne yönde ilerleyecek ?  

Medya tarafsızlaşmadığı , özgürleşmediği ve her kesimden insana hitap etmediği, gerçekleri yansıtmadığı sürece, farkındalık sahibi insanlar tarafından tercih edilmeyecek. Yeni medya bu sebepten hızla hayatımıza girdi. Araştırma yapabilmek, ilgilendiğimiz konu ya da olaylarla ilgili birçok pencereden bilgi sahibi olmak adına da son derece faydalı. Daha çok haber kanalı daha çok program dizi vs … hepsi daha yaygınlaşacak gibi geliyor bana.
 
Siz uzun süredir sektördesiniz canlı telefon bağlantılı fakslı dönemlerle bugünün sosyal medya düzenindeki yayıncılığı karşılaştırdığınızda nasıl değerlendirirsiniz ?  

Evet Vj lik yaptığım dönemlerde program boyunca sürekli canlı telefon bağlantıları alır ve faks okurduk. İzleyicilerimizle bu şekilde iç içe olurduk. Enteresan bir şekilde hiçbir kötü olaya ya da söze maruz kalmazdık. Sıcak ve samimiydi sanırım o yıllar. Şimdi ise böyle bir özgürlüğe sahip değiliz. Çünkü neyle karşılaşacağımızı kestiremiyoruz. Fazla bölündük. Sosyal medya yayıncılığı da o dönemin özgürlüğünü size bir nebze de olsa verebiliyor. Duygu ve düşüncelerinizi anında kişilerle paylaşabiliyor ve sesinizi neredeyse tüm dünyaya duyurabiliyorsunuz. Toplumsal olaylarda ve sosyal sorumluluklarda faydalı şeylere de sebep olabilirsiniz. Bu açıdan medyadan çok daha güçlü bir alan.
 
Özel etkinlik ve protokol sunumlarında neler önemli bu tür sunumlarla ilgili neler söylersiniz ?  

İşte bu sunumlar en stresli sunumlardır. Saatlerce süren belli bir düzen içinde sırasıyla eksiksiz bir biçimde tamamlanması gerekir. Sahne hakimiyeti bu tür organizasyonların olmazsa olmazıdır. Sadece elinizde size verilen metni okumak olarak görürseniz eğer bu işi asla başarılı bir sunucu olamazsınız. Sunduğunuz konuya hakim olmak zorundasınız. Hem sahneyi hem seyirciyi hem de rejiyi her zaman sunumunuz boyunca dikkatle takip etmeniz gerekir.  
 
Bugün evinize konuk olduk çok şık ve güzel bir eviniz var. Yakın dönemde evlendiniz. Evinizden ve aile yaşamınızdan bahseder misiniz ?  

Çok teşekkür ederim. Geçtiğimiz Ağustos ayında evlendim. Evimizi hazırlarken mimari destek aldık tabii ama seçimlerim bana ait. Biz eşimle aslında ortaokul sınıf arkadaşıyız. Okuldan sonra hiç iletişim halinde olmadık. Geçen sene sosyal medya aracılığı ile birbirimizi bulduk ve görüşmeye başladık derken kendimizi bir anda evlenmiş bulduk. Hemen hemen keyif aldığımız şeyler de aynı olunca zamanımız güzel geçiyor. Evde film izlemekten, saat kaç olursa olsun yürüyüş yapmaktan, ailelerimizle vakit geçirmekten ve seyahat etmekten çok hoşlanıyoruz.  
 
Boş zamanlarınız nasıl değerlendiriyorsunuz?

Haftanın iki ya da üç günü pilates yapıyorum. Hobilerimle ilgili eğitimlerim var. Arta kalan zamanlarda sokak hayvanlarıyla ilgileniyorum onların beslenmelerine vakit ayırıyorum. Kafam meşgul değilse kitap okuyorum sevdiğim dizileri internetten izliyorum.
    
Hayatımın Kitabı/Filmi diyebileceğiniz bir kitap/film var mı?

İlgi duyduğum konularda okuduğum her kitap benim için önemliydi. Ama Azra Kohen in Aden isimli kitabı beni çok etkiledi. Film olarak da Ghost un bendeki yeri ayrıdır.
 
KırmızıTürk hakkında neler söylersiniz ?  

KırmızıTürk ile ilk tanışmam Fenerbahçe Tv de çalıştığım yıllarda oldu. Programlarım youtube a yüklenmezken sizler sitenizde hem fotoğraflı hem de videolu izleyenlerimle buluşabilmeme vesile oldunuz. Seviyeli ve sadece işe odaklı haberlerinizle de hepimizin gönlünü kazandınız ve giderek büyüdünüz. Başarılarınızın daim olmasını dilerim.

Gelecek planlarınız nelerdir? Şu an bulunduğunuz konumdan memnun musunuz ve gelecekte kendinizi nerelerde görmek istersiniz?

Açıkçası gelecekle ilgili planlar yapmıyorum. Huzurlu, sağlıklı ve sevdiklerimle beraber olduğum zamanın ileride de benimle olması en büyük dileğim. Hayatta planladığınız her şey olmayabiliyor. Anda kalmaya ve anı yaşamaya çabalıyorum. Çok şükür şu an hayatımdan memnunum.
 
Son olarak eklemek istediğiniz bir şey var mı?

Bu keyifli röportaj için teşekkür ederim.  

Röportaj : Cengizhan KAYA