Röportaj: Funda Akosman Erman

Melda hanımcığım sizi çok seviyoruz. Herkes çok seviyor, zaten sizi herkes de tanıyor. TRT İstanbul Radyosunda Türk Sanat Müziği sanatçısısınız, kendi adınızla yönettiğiniz koronuza da başarılı bir şekilde devam ediyorsunuz. Sizin ağzınızdan sizi tanımak istiyorum. Melda Kuyucu Kılıç kimdir? Müzik yolculuğu nasıl başladı? Bugünlere nasıl geldiniz?

Çok klişe olacak ama gerçekten insan mesleğini küçük yaşlarda seçiyor, içine düşüyor aşkın... Annemin sesi çok güzeldir, akordeon çalar, dayım ud çalardı ve bizim evimizde hep müzik dolu akşamlar olurdu. Ben onları dinler ve dinlediğim şarkıları söylemeye çalışırdım. İşte o musiki ortamının içinde büyüdüm. O aşk beni eğitimimle birlikte bu günlere taşıdı.

Donanımlı bir eğitim aldınız. Ondan da bahsedelim mi?

1991 yılında İstanbul Teknik Üniversitesi Türk Musikisi Ses Eğitimi bölümüne girdim. 1996 yılında birincilikle mezun oldum. Daha sonra yüksek lisans eğitimimi de Sosyal Bilimler Enstitüsünde tamamladım.

Tebrik ederim. Okulunuzun birincisi olmak zor oldu mu?

Aslında zor olmadı. Yaptığınız işi çok sevmek, öğrenmek, sahip çıkmak düşüncesiyle yola çıktığım için... İnsanın işini severek, önemseyerek yapması çok önemli bence... İşinizi severek yapınca her şey başka oluyor. 1994 yılından bu yana da aşığı olduğum işimi TRT çatısı altında yurtiçi ve yurtdışı konserler vererek devam ettirmenin mutluluğunu yaşıyorum.

Çok başarılısınız ve çok da seviliyorsunuz. Bu mesleği seçmenizde ve bu aşamada aileniz de sizi destekledi mi? 

Eğer bu noktaya gelebildimse ne mutlu bana... Çok teşekkür ediyorum. Evet, her zaman arkamda dağ gibi duran bir ailem oldu. Evlendikten sonra desteğe bir de eşim eklendi. Anne ve babamın, eşimin, ablamın görüşleri, mesleki eleştirileri benim için çok değerlidir. Genç kuşak olarak desteğe bir de kızım Devin eklendi.

Yakın zamanda da yine bir konser verdiniz, albüm çıkardınız."HER NOTA BİR KİTAP OLSUN" dediniz. Biraz ondan bahsedelim mi?

Amatör korolar musikimizin kılcal damarları... Musıkimizi yaşatan, devam ettiren çok sayıda koro var bu anlamda. PEFHEM TSM koro konserimizde de musikimizin ilahi gücünü kullanarak sosyal sorumluluk projesi ile de taçlandırdık. Koromuzun değerli elemanı, emekli gazeteci büyüğümüz Hayri Ethem Yüksel’in fikir babası olmasıyla bu proje hayat buldu. Dernek başkanımız Serdar Özalkak ve kıymetli yardımcısı Funda Dalman’ın da desteği ve koromuzun heyecanıyla çok güzel noktalara ulaştı.

Konsere gelen herkes bir kitap getirdi, sanırım konsept öyleydi değil mi?

Biz bir kitap dedik ama güzel gönüllü izleyicilerimiz kolilerle geldiler. Duyarlılıklarına buradan tekrar teşekkür ediyorum. Ayrıca Türk Halk Müziği ses Sanatçısı ve değerli büyüğüm, Şef Soner Özbilen ve güzel kalpli güzel kızı Aslı Özbilen de kolilerce kitap getiren güzel yürekli konuklarımızdandı. Şükürler olsun ki dört adet köy okulumuza kitaplarımız ulaştı.

Ne güzel herkes can-ı gönülden destek olmuş. İnşallah böyle güzel işlere imza atmaya devam edersiniz. İnşallah devam edeceğiz. Manevi tarafımızı o kadar doyuruyor ve heyecanlandırıyor ki bu duygunun peşinde koşmaya, konserler vermeye ve yavrularımıza kitap ve ihtiyaç ulaştırmaya devam edeceğiz. Gerek solo konserlerimde, gerekse şefi olduğum dernek konserlerimizde...

Kalbinizin güzelliği yüzünüze, sesinize yansımış. Sizi kısa zaman önce tanıdım ama disiplininize, güzel gönlünüze hepimiz hayran kaldık gerçekten. Ben de çok seviyorum sosyal sorumluluk projelerini, katılıyorum ve destekliyorum.

Çok teşekkür ediyorum güzel sözlerinize...

Müziğin evrensel dili ile insanların kalplerine dokunabiliyoruz, öyle değil mi?

Hem evrensel hem de ilahi ve birleştirici gücü var. İnsanın duygularını ve ruhunu en güzel yansıttığı araç müzik. Müzik sayesinde insanlar birçok güzellik sunabiliyorsunuz. İşte bu projeyle de müzik ve sosyal sorumluluk birbirini güzel kucaklıyor.

Siz yeni cd çıkardınız. Hayırlı olsun tekrar. Konserinizde de Cd'nin satışından elde edilen gelir ile yine bir yardımda bulundunuz sanırım. 

Evet. "HER NOTA BİR KİTAP OLSUN" konserimizde yeni çıkan cd'mize stand açarak satışını gerçekleştirdik. Değerli yapımcım Muhteşem Candan’ın da (ELENOR MÜZİK) projeye desteğiyle, cd satışından elde edilen geliri de köy okullarına bağışladık. O akşam duyarlı konuklarımız cdlerimizin tamamını aldı. Bir kısmı köy okullarına ihtiyaç olarak gitti. Bir kısmı da Pendik’te bir köy okuluna kütüphane kurarak değerlendireceğiz.

Şahane, kesinlikle çok güzel. Ve en anlamlısı çocukların mutluluğu olsa gerek...

Teslim ettiğimiz okullardan bize resimler geldi. Sosyal medyada da paylaştım. O çocukların mutluluğu, gözlerindeki ışık en muhteşem tabloydu. Resimleri gördüğüm anda annelik duygularım da devreye girdi ve kendimi tutamayıp mutluluktan ağladım.

Biraz anlatır mısınız annelik sizce, nasıl bir duygu? Sanatçılık ve anne duyarlılığı size neler katıyor?

Annelik muhteşem bir duygu. İki evladım var. Mutluluğun en doruk noktası. Durağan değil dinamik, sizi geliştiren, büyüten, yenileyen ve değiştiren bir şey. Bazen okuduğunuz bütün kitaplara ek yeniden kitap yazmak istiyorsunuz. Çünkü her çocuk bir hayat ve başka bir kişilik... Annelik, size en çok emek vermenin kıymetini ve empati  yapmayı öğretiyor. Her çocuk doğar doğmaz bir birey oluyor. Onun farklı olduğunu kabul ederek yetiştirmek, anne babanın isteği değil de çocuğun kişiliğine uygun yetiştirmek kesinlikle işin püf noktası gibi geliyor. Kızım anneliği ilk tattıran... Şimdi 15 aylık bir de oğlum var. Kızımı yetiştirirken yaptığım acemilik ve hataları oğlumda yapmam, belki de onda da başka hatalar yaparım. Galiba annelik kendini sorgulama sanatı diyebiliriz.

Haklısınız. Çocuk yetiştirmek bir sanat. Çocukları yetiştirirken bizler de onlarla beraber büyüyoruz, katılıyorum. Siz empati yeteneği çok yüksek bir insansınız. Yaşam tarzınızla da örnek olduğunuza ve çok güzel yaklaşımlarda bulunduğunuza inanıyorum.

İnşallah öyledir. Büyüdükçe onlar da inşallah mutlu, kendiyle barışık ve topluma yararlı bireyler olurlar. Anne babalar olarak söylediğimiz ve yaptığımızın birbirini tuttuğu, çelişmediği, rol model olmak gerek diye düşünüyorum. Onların hayatlarında yaslanacak bir dağ ve sınırsız bir sevgiyle varolmak en büyük dileğim...

Allah herkesin evladını bağışlasın. Sağlık, huzur, mutluluk versin ailecek. 

Amin...

Peki müziğe gönül veren gençlerimize ne önerirsiniz? Yolları önce eğitimden geçsin değil mi?

Kesinlikle... Yeteneği eğitimle taçlandırmak, işin olmazsa olmazı. Ayrıca yalnızca müzik değil biraz da hayatta neler oluyor takip etmek yani genel kültür de çok önemli. Diploma size meslek hayatınızın sadece anahtarını veriyor. İşte aldığınız eğitimin özüne varıp kendinizi oluşturmak en önemli kural diye düşünüyorum. Ama eğitim olmadan tabiki mümkün değil...

Siz bunun en güzel örneğisiniz.

Teşekkürler. Müziği meslek olarak seçen insanların egosu ile bir kavgası var. Egoyu gölgelemek ve dozunu ayarlamak gerek diye düşünüyorum.

Siz çok alçakgönüllüsünüz, çok naifsiniz gerçekten.

Çok teşekkürler. Ne mutlu eğer öyle görünüyorsa, başarabilmişim demektir. Önce insan olduğunu hatırlamak, müziğe hak ettiği değeri vermek, eğer hanımsa hanımefendi, beyse beyefendi duruşunu elden bırakmamak, kıyafetinden, duruşundan, hareketlerinden... Hepsi bir bütün... Sanat bu özelliklerle birleşince daha da devleşiyor. İzleyici olarak gördüğümüzde de böyle sanatçılardan ne kadar etkileniriz ve hayranlığımız artar, değil mi?

Elbette. Birçok insan hayran olduğu sanatçıları kendisine örnek alır. Bunun için sizlerin duruşu tabi ki çok önemli. Yeri gelmişken hemen sorayım, hayat felsefeniz nedir?

Bardağı hep dolu tarafından görmeye çalışmak, pozitif olmak ve sorun değil çözüm odaklı olmak... Olumsuz ortam ve insanlardan uzak durmak ya da uzaklaşmak, enerjimin düşmesine izin vermemek hayat felsefem aslında...

Çok mantıklı. Size katılıyorum.

Bir de aile benim hayatımın temel taşı. Çekirdek ailem ve geniş ailem benim hayatımın merkezi...

Örnek bir Türk kadınısınız zaten...

Ailem odaklı yaşamak ve iki bireyin hayatına şekil vermek çok kıymetli. Onların değeri benim için paha biçilemez. Allah herkesin ailesine, sevdiklerine sağlık sıhhat versin.

Son olarak albümden de konuşalım istiyorum. Hayırlı olsun tekrar. 

Albüm mayıs ayının sonlarında müzik marketlerde yerini aldı. Ayrıca tüm digitallerde mevcut. Bu albüm bir proje albümü. Dört eserin de güfte yazarı Günay Öztürk Özdemir ‘e ait. Aranjör çok yetenekli, son yılların gözde aranjörü Mert Kemancı’ya, yay partisyonları Görkem Güder’e ait. Müzik Direktörlüğü ve üç eserin bestesi ise değerli solist arkadaşım Cengizhan Sönmez’e ait. Bir eserin bestesi de Turhan Taşan’a ait. Albüm Elenor Müzik etiketini taşıyor.

Kapağı da alımlı... Dinamik kırmızı rengi kullanmışsınız. Siz de çok güzel görünüyorsunuz.

Kızım Devin’e sorsanız annemin en sevdiği renk kırmızı diyecek... Çünkü ben kırmızıda enerji ve hayat buluyorum. Beni en iyi anlatan renk galiba.

Çok güzel, çok da yakışıyor. Benim de en sevdiğim renk kırmızıdır. Hayatımın her alanında kullanırım.

Kırmızı enerjinin rengi... Bu kapak da böyle denk geldi açıkçası.

Çok güzel olmuş, yani orada daha mutlu olduğunuz çok belli, çok yansıyor gerçekten, uğurlu gelsin, hayırlı olsun inşallah.

Çok teşekkür ederim, binlerce teşekkür ederim.

Biz teşekkür ederiz böyle bir eser bize verdiğiniz için, sağ olun.

Çok teşekkürler, inşallah musikimize yeni eserler katalım inşallah bu dört eserle de.