SON DÖNEMLERDE TÜRK KADIN DOĞUMU’NUN ADINDAN SÖZ ETTİREN İSMİ:

OP. DR.YUNUS EMRE PURUT

Bu hafta, Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı, Jinekolog Onkolog Op. Dr. Yunus Emre Purut ile yaşamına, HPV virüsüne, rahim ağzı kanserine ve yumurtalık kanserine dair konuştuk. Keyifli sohbetimiz sizlerle…

Öncelikle sizi tanımak isteriz. Yunus Emre Purut kimdir?

3 Eylül 1985 doğumluyum, Bayburtluyum. İlkokulu Bayburt Atatürk İlköğretim Okulu’nda tamamladıktan sonra il ikincisi olarak Bayburt Anadolu Lisesi’ni kazandım ve ortaokulu orada tamamladım. Liselere giriş sınavında il üçüncüsü oldum ancak liseyi de aynı okulda tamamladım. 

Lise yıllarında 6 dönem Üstün Zekâlılar Okulu olarak da bilinen Bilim Sanat Merkezi’nde liderlik becerileri ve matematik dersi aldım. Okulun en yüksek ÖSS puanı ile Karadeniz Teknik Üniversitesi Tıp Fakültesi tercihinde bulundum. Karadeniz Teknik Üniversitesi Tıp Fakültesi’ni sekizinci olarak tamamladım. İlk sınavımda Kartal Eğitim ve Araştırma Hastanesi Kadın Hastalıkları Doğum ve Bölümü’nü kazandım. Asistanlığım döneminde Kıbrıs’ta yapılan ve Türkiye’nin birçok yerinden asistanların katıldığı 3. TJOD Asistan Okulu’nu birinci olarak tamamladım. Boyabat 75.Yıl Hastanesi’nde zorunlu hizmetimi yaptım. Sonra yan dal sınavı ile Jinekolojik Onkoloji Cerrahisi eğitimi için önce Konya Meram Tıp Fakültesi’nde, sonra da Sağlık Bilimleri Üniversitesi Zeynep Kamil Kadın Doğum ve Çocuk Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde bulundum ve halen Zeynep Kamil Hastanesi’nde ‘Son Yıl Fellow’u olarak çalışmaktayım.

Kadın Doğum Board, Yan dal Kadın Doğum Deneme Kitabı, 2 ayrı soru bankası kitabı, stajyer öğrenciler için hazırlanan, içerisinde 4 branşın bulunduğu 4’te 4 kitabı ve TUS Kadın Doğum Hazırlık kitabının editörü ve yazarıyım. 

HPV virüsü nedir, nasıl ortaya çıkar?

HPV, 200’den fazla tipi olan bir virüstür. Kadın doğumla -özellikle kanserler söz konusu olunca- virüsün en ilgili olduğu durum serviks yani rahim ağzı kanseridir. Rahim ağzı kanseri tespit edilen hastaların % 99’unda HPV pozitif bulunur ki bu oran sigara ve akciğer kanserinin bile üzerindedir. Hastalarımız, bu bilgiye internetten de kolayca ulaşabildikleri için genellikle panik halinde bize başvuruyorlar ancak neyse ki gerçek oldukça farklı. 

Her şeyden önce HPV’nin her alt tipi kanserle ilişkili değildir. Örneğin halk arasında ‘siğil’ dediğimiz parmaklarda oluşan lezyonların ya da ‘kondilom’ dediğimiz genital bölgede daha sık kadınlarda gördüğümüz oluşumların sebebi de HPV’dir ancak bu lezyonları yapan tipler rahim ağzı kanseri ile ilişkisizdir. 

Yine HPV, her zaman bulgu vermek zorunda da değildir. Ya da kanserle en çok ilişkisi olan tip 16 ve 18 varlığında bile rahim ağzı kanseri vardır, denilemez. Yani yüksek riskli HPV pozitifliği, kişinin kanser olduğunu kesinlikle göstermez. 

HPV virüsü yine de kadınlarda rahim ağzı kanserine yol açabiliyor. Bunu önlemek mümkün mü?

Bu soru oldukça popüler şu sıralar. Biliyorsunuz, daha önce biz rahim ağzı kanseri taramasını yalnızca ‘smear’ ile yapıyorduk. Artık birçok ülkede olduğu gibi Türkiye’de de tarama yöntemi olarak HPV ve ‘smear’ birlikte kullanılıyor. Böylece HPV varlığı ve yokluğuna bakıp negatifliği durumunda hastayı rahatça izleyebiliyor, yüksek riskli bir tip varlığında ise hastayı daha yakın izleme alıyor ya da ‘kolposkopi’ dediğimiz yöntemle rahim ağzını büyütüp inceliyor ve gerekirse biyopsi (parça) alıp patolojiye gönderebiliyoruz. Bu cümleden HPV ve de ‘smear’ın tarama testi olduğu ve tanı koymak için başka tetkiklere gerek olduğu anlamı da çıkar. 

Yine hiçbir bulgusu olmayan bir kadında da HPV’nin yüksek riskli tiplerinin bir ya da birkaçı ile karşılaşabiliriz. Eğer HPV, kanser ya da öncüsü bir lezyon yapmamışsa hastayı belli periyotlarda güvenle izleyebiliyoruz. Kanser öncüsü lezyon varlığında ise bu lezyonu tedavi ederek ilerleyişini engelleyebiliyoruz.

HPV, genelde kendiliğinden yok olan bir virüs. Ancak vücut HPV’yi atamaz ve HPV de bir şekilde ilerleyip lezyon yaparsa bile günümüzde kanser oluşturmadan tedavisi mevcuttur.

HPV virüsü nasıl yayılır?

Virüs, genelde cinsel yolla bulaşır. Diğer bulaşma yolları ise oldukça nadir. Ancak şunu da söylemeliyim; virüsün ne zaman bulaştığını söylemek, o an semptom vermeyebileceği için oldukça zor. Yani kişiye ya da partnerine söz konusu bulaşma çok uzun zaman önce de olmuş olabilir.

Rahim ağzı kanserine sebep olan faktörler nelerdir?

Madem rahim ağzı kanseri HPV ile ilişkili ve HPV de cinsel yolla bulaşan bir virüs; en önemli risk faktörü tahmin edilebileceği gibi kişi ya da birlikte olduğu kişinin birden çok partneri olması, en önde duran risk faktörüdür. Sigara, birçok kanserde olduğu gibi rahim ağzı kanseri için de önemli bir risk faktörüdür. Erken yaşta ilk cinsel ilişki, çok uzun süreli doğum kontrol ilacı kullanımı da diğer risk faktörleri arasında sayılabilir.

HPV virüs taraması ve diğer kanser taramaları hangi sıklıklarla yapılmalıdır?

Rutin tarama sadece ‘smear’ ile yapılacaksa ki biz HPV taramasına genelde 30 yaş sonrasında başlıyoruz, 3 yılda bir tarama yeterlidir. HPV taraması ya da cotest (HPV + smear) ile tarama periyotları ise beşer yıl ara iledir. Testlerde anormal herhangi bir durum söz konusu ise bu takip periyotları değişebilir.

Rahim ağzı kanseri ve rahim kanseri arasındaki farklılıklar nelerdir?

Aslında serviks (rahim ağzı) uterusun (rahim) bir bölümüdür ancak ikisi arasındaki kanserler ve bu kanserlerin seyri birbirinden oldukça farklıdır. Rahim kanseri, yukarıda bahsettiğimiz cinsel ilişki ve rahim ağzı kanserinin aksine daha çok obezite gibi karşılanmamış östrojen ile ortaya çıkar. Yine rahim kanseri, ortalama olarak rahim ağzı kanserine göre daha geç yaşlarda meydana gelir. Doğum kontrol ilaçları ve gebelik, rahim kanserine karşı koruyucudur. Rahim kanseri, rahim ağzı kanserine göre daha iyi seyirlidir. Ancak her ikisi için de en büyük ortak nokta, tıpkı diğer kanserlerde olduğu gibi erken zamanda kanseri ortaya koyup tedavi edebilmektir. Rahim kanserinin rahim ağzında kullandığımız HPV ve smear gibi kabul görmüş bir tarama yöntemi ise yoktur.

Hastalar, kanserlerle ilgili şüphelerini yenmek için nasıl bilinçlenmelidir?

Ne yazık ki internette yazan her şey doğru olmuyor her zaman. Bu işle ilgili jinekolog onkologlar ile görüşmek ve bilgi almak, pek tabii gerekiyor ise ileri tetkikleri yaptırmak ve süreci bu kişilerin yönetmesine olanak tanımak şüphesiz en uygun olanıdır.

Yumurtalık kanseri de ülkemizde yaygın olan bir kanser türü. Yumurtalık kanserinin belirtileri nelerdir?

Yumurtalık kanseri, ne yazık ki rutin bir tarama yöntemi olmayan ve genelde geç zamanlarda, yani ileri evrelerde karşımıza gelen bir kanser. Hissedilen bulgular, karın içinde asit oluşmadan ve ciddi karın şişliği yapmadan ortaya çıkmayabiliyor. Kadınların rutin muayeneleri sırasında yapılan ultrasonografide ve şüphe durumunda beraberinde istediğimiz bazı kan belirteçlerinde (CA 125, HE4 gibi) daha erken yakalayıp hızlıca tedavi ederek daha iyi sonuçlar elde edebiliyoruz. Bunun dışında karında ele gelen kitle, halsizlik, kusma gibi semptomlarla da karşılaşabiliyoruz.

Her yıl en az bir kez bir uzman hekim tarafından muayene edilmenin önemine inanıyorum.

Son olarak gazetemiz okurlarına neler söylemek istersiniz?

Sağlıkta şiddet olayları ile ilgili birkaç şey söylemek istiyorum. Ne yazık ki hiçbir şekilde kabul edilemeyecek bu durum, son dönemlerde oldukça arttı. Hekimler, gerçekten özverili olarak çalışan ve konumu için oldukça uzun eğitimler almış, uğraşlar vermiş kişiler. Yanlış olduğu düşünülen şey için gerekli merciler ile irtibat haktır ancak hiçbir sebep, şiddeti açıklamaz. Sadece hekimler değil hepimiz birbirimize karşı önyargılarımızı bir kenara bırakıp anlayışlı olmalıyız. Emin olun, hepimiz aynı gemideyiz.

Sizlere röportaj için teşekkür ederim. Okurlarınıza da sağlıklı günler diliyorum.